Bafel Talabani’nin ITC Ziyareti Nasıl Okunmalı?

Bir süredir Irak’ın başkenti Bağdat’ta görüşmeler yürüten Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Başkanı Bafel Talabani, 9 Ocak’ta sürpriz bir biçimde Irak Türkmen Cephesi’nin (ITC) Bağdat İl Başkanlığı binasında ITC Başkanı Hasan Turan ve Türkmen yetkililerle bir araya geldi. Bafel Talabani’nin söz konusu ziyaretinin zamanlaması, Türkiye, Irak, Kerkük üçgeninin yanı sıra sorunlu ilişkilere sahip Türkmenler ve Kürtler arasındaki diyalog açısından da son derece dikkat çekici. Zira Bafel Talabani özellikle hem KYB içi siyaset hem de Irak ve dışındaki Kürt hareketi açısından aktif, sert ve denge değiştirici adımlar atarken, bunu Kürt siyaseti dışında da yürütme peşinde. Bu noktada özellikle Bağdat’la ilişkiler konusunda başat ve oyun kurucu aktör rolü oynamaya çalışan Bafel Talabani’nin Türkmenlerin en büyük ve yaygın teşkilatı olan ITC’yi ziyaret ederek, ITC Başkanı Hasan Turan ve beraberindeki heyetle görüşmesi, Bafel Talabani’nin yürütmeye çalıştığı stratejinin bir parçası olarak okunabilir.

Söz konusu ziyaret KYB açısından yeni bir açılım olduğu kadar Türkmenler açısından da yeni bir siyasi açılım anlamı taşıyor. Zira Irak’ta yeni hükûmetin kurulmasının hemen ardından KYB’nin merhum lideri Celal Talabani’nin evinde ve oğul Bafel Talabani’nin ev sahipliğinde Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani’nin de katılımıyla bir toplantı gerçekleştirilmişti. Toplantıda, Irak Anayasası’nın Türkmenler açısından “beka” meselesi olan Kerkük’e ilaveten Türkmenlerin yaşadığı diğer alanları da içerisine alan “tartışmalı bölgeler” ile ilgili 140. maddesinin hayata geçirilmesine yönelik bir karar alınmıştı. Bu toplantının hemen ardından Bafel Talabani’nin ziyaretine yeşil ışık yakılması, Türkmenlerin de diyalog arayışını gösteriyor. Bugüne kadar Türkmenler ve özellikle Türkmen siyasetinin yürütücü gücü olan ITC ile Kürt partiler arasında güçlü bir ilişki ve hatta bir diyalog olduğunu söylemek bile zor. Her ne kadar ITC’nin 2005’te IKBY’de kapatılan büroları 2011’de yeniden açılmış olsa bile özellikle KYB ve ITC arasında bir diyalog oluşabilmiş değil. Bu durum ITC’nin özellikle Erbil’de etkin olmasının yanı sıra, Türkiye’nin KYB’ye nazaran Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile geliştirdiği yakın ilişkiden de kaynaklanıyor olabilir. Öte yandan Kerkük’te Türkmenler ve Kürtler arasında yaşanan gerginliğin de ITC ile KYB arasındaki ilişkilerin gelişmesinin önünde bir engel teşkil ettiğini söylemek yanlış olmaz. Zira Kerkük’te Kürtler adına etkin gücün KDP’den daha çok KYB merkezli olduğu söylenebilir.

Bu noktada özellikle geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden KYB üyesi Necmettin Kerim’in Kerkük Valiliği döneminde yaşanan krizlerin ITC ve KYB arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine sebebiyet vermiş olması muhtemel. Necmettin Kerim döneminde Kerkük’e yerleşmesine izin verilen PKK’nın Türkmenlere yönelik tehdit ve terör eylemlerinin de olmasının, Türkmenlerin özellikle KYB’ye karşı pozisyon almasını da beraberinde getirdiğini söylemek mümkün. Tüm bunlar bir arada düşünüldüğünde, Saddam Hüseyin rejimi döneminde “kader ortaklığı” yaşamış iki halkı temsil eden siyasi grupların, tarihsel travmalara rağmen karşıt duruma gelmiş olması anlaşılabilir bir durum. Ancak siyasetin değişken ve dinamik doğasının yanı sıra, çözümsüz ve kilitlenmiş meseleler yeni stratejik adımlara duyulan ihtiyacı da beraberinde getiriyor. Bu noktada özellikle KYB’nin yeniden bir oluşum ve planlama içerisinde olduğu görünüyor. Efsanevi lideri Celal Talabani’nin ölümünden sonra liderlik krizi ve iç çekişmelerle uzun süre mücadele etmek zorunda kalan KYB, kendini ve yolunu bulmaya çalışıyor. Bunu yaparken yeni stratejiler üretme peşinde. Bağdat’la her zamankinden daha fazla diyalog kuran KYB, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Irak merkezî hükûmeti arasındaki sorunların giderilmesi konusunda kolaylaştırıcı faktör olmaya gayret gösteriyor gibi. Her ne kadar IKBY ve Bağdat yönetiminin resmî temsilcileri arasında sorunların giderilmesi amacıyla iletişim kurma görüşmeleri sürse de kısa vadede sonuç almak zor görünüyor. Bu noktada Bafel Talabani’nin şahsi inisiyatif geliştirerek, Bağdat yönetimindeki etkin güçlerle birebir diyalog içerisinde sürece müdahil olmaya çalıştığını söylemek mümkün. Böylece Bafel Talabani, en azından kendisi ve partisinin aleyhine bir sürecin ortaya çıkmasının önüne geçmek istiyor olabilir.

Bu konuda Bafel Talabani’nin bu hamlelerini Irak’taki Kürt hareketi içerisinde KYB’nin doğal rakibi olarak konumlanan KDP’nin boşluğunun doldurulması olarak da okumak mümkün. Zira Bafel Talabani’nin KDP’nin eksik ya da zayıf olduğu alanlara odaklandığı da görülüyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde Suriye’nin kuzeyine bir ziyaret gerçekleştiren Bafel Talabani, burada ABD destekli SDF’in önemli ismi Mazlum Kobani (Ferhad Abdi Şahin) ile bir araya gelmiş ve açık desteğini ifade etmişti. Bilindiği gibi KDP’ye yakın Suriyeli Kürt grupların bir araya geldiği oluşum olan ENKS ile SDF içerisindeki başat aktör olan PYD arasında ciddi sorunlar var. Bu anlamıyla Bafel Talabani’nin Mazlum Kobani ile görüşmesi, KDP’ye dolaylı bir meydan okuma olarak da görülebilir. Ancak bu ziyaretin Türkiye açısından da tepki çektiğini söylemek yanlış olmaz. Bu noktada Bafel Talabani’nin Türkiye’yle tarihî derinliğe sahip ilişkileri bulunan ITC’ye yönelik bir ziyaret gerçekleştirmiş olması, Türkiye’yle denge kurma çabasının yanı sıra, siyasi pragmatizminin bir yansıması olarak da okunabilir. Bununla birlikte ITC’nin yaygın teşkilat ağı düşünüldüğünde, Bafel Talabani’nin KDP karşısında safını güçlendirmeye çalıştığını söylemek yanlış olmaz. Her ne kadar bir ziyaretle Türkmenler ve Kürtler ya da ITC ve Kürt partiler arasındaki sorunların çözülmesini beklemek mümkün olmasa da bugüne kadar KYB’den ITC’ye yapılan en üst düzey ziyaret olması hasebiyle söz konusu görüşme başlı başına önem taşıyor. Öte yandan bu ziyaretle Bafel Talabani’nin diyalog yapıcı pozisyonuna girmeye çalıştığı da söylenebilir. Bafel Talabani’nin KDP’ye karşı “psikolojik” bir üstünlük sağlama çabası içerisinde olması muhtemel.

Türkmen siyasetinin yürütücü gücü olan ITC’nin de bu yaklaşıma olumlu karşılık vermesi ve diyaloğu sürdürmesi ve hatta geliştirmesi yerinde olacak. Bu noktada ITC’nin KDP ile de geliştireceği üst düzey bağlantı, Türkmenlerin IKBY içerisindeki hak, talep ve isteklerine ulaşmalarının yanı sıra, Irak’ta hak ettikleri siyasi pozisyona ulaşmalarını beraberinde getirebilir. Nitekim Bafel Talabani’yle görüşmenin hemen ardından ITC Başkanı Hasan Turan’ın, Bağdat’ta hükûmeti kuran koalisyon olan Devleti Yönetme Koalisyonu toplantısına davet edilmesi ve katılması Türkmenler adına oldukça önemli. Ayrıca Hasan Turan’ın toplantıya katılmasıyla ITC’nin Türkmenler adına “temsil makamı” olarak görüldüğünü söylemek de yanlış olmaz. Bafel Talabani’nin ITC ziyareti de bunun bir yansıması olarak ele alınabilir. Zira 1 Ekim 2022 tarihinde IKBY’de yapılması kararlaştırılan ancak seçim sistemi, kota sandalyeleri gibi konularda devam eden siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle ertelenen parlamento seçimlerinin 2023 yılında yapılmasının planlandığı düşünüldüğünde, önümüzdeki süreçte Bafel Talabani’nin benzer hamleler yapması şaşırtıcı olmayacak.

Bu makale 10 Ocak 2023 tarihinde Rudaw internet sitesinde "Bafel Talabani’nin ITC Ziyareti Nasıl Okunmalı?” başlığıyla yayımlanmıştır.