Bir Toplumsal Gerçekliğin İnşası Olarak

Birleşmiş Milletler’e göre "Rojava" Bölgesi’nde yer alan üç kantondan biri olan Kobani Kantonu’nda 2015 Ocak ayından beri Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından gerçekleştirilen 45’ten fazla patlama sonucu yüzlerce insan hayatını kaybetmiş, 60,000’den fazla insan da yerinden edilmiştir. PYD birlikleri, bu yılın Ocak ayında Kobani’yi tamamen ele geçiren IŞİD’i, Kürt peşmergeler ve Özgür Suriye Ordusu içinde yer alan muhalif güçlerin yardımıyla Kobani’den tamamen çıkarmayı başarmıştır. 2014 yılından beri gerek ABD’nin IŞİD militanlarına yönelik gerçekleştirdiği hava saldırıları gerekse IŞİD ve YPG güçleri arasında meydana gelen çatışmalarda kullanılan roket ve havan topu saldırıları neticesinde Kobani’nin p’i yıkılmıştır. "Rojava" Bölgesi’ndeki vekâlet savaşlarının en fazla hissedildiği bölgelerden biri olan Kobani, IŞİD’in sivilleri hedefleyen ve zaman zaman kitlesel boyutlara ulaşan katliamları neticesinde Suriye’nin en kırılgan bölgelerinden birisi haline gelmiştir. IŞİD’in geçen yıldan beri gerçekleştirdiği en büyük katliamlardan birisi, 25 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşmiş ve 146 kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır. IŞİD’in gerçekleştirdiği saldırılar neticesinde binlerce Suriyeli Kürt, Suriye’nin kuzeyinden kaçarak Suruç-Mürşitpınar sınır hattından Türkiye’ye giriş yapmıştır. İki yıla aşkın bir süredir sınırlarımızda devam eden PYD-IŞİD savaşı, 20 Temmuz 2015’te 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan Suruç Amara Kültür Merkezi'nin bahçesinde meydana gelen kanlı saldırıyla Türkiye sınırlarının içine taşınmıştır. Suriye iç savaşı’nda Kobani’nin neden çatışmaların merkezinde olduğunu anlamak için Suriyeli Kürtler ve IŞİD’in ideolojik amaçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Urfa’nın Suruç ilçesi merkezine 15 km uzaklıkta yer alan Kobani, Mürşitpınar Sınır Kapısı’nın hemen çıkışında yer almaktadır. Suriye'nin Halep iline bağlı olan yerleşim yerinin asıl adı ‘Ayn el-Arap’tır; ancak 2012 yılında Kürt askeri gücü YPG’nin eline geçtiğinde ‘Ayn el-Arap’ın ismi "Rojava" yönetimi tarafından ‘Kobani’ olarak değiştirilmiştir. IŞİD, Kobani’nin önemini göstermek için kente ‘Ayn el-İslam’ adını vermiştir. Kobani, Suriye’deki rejim unsurlarının, muhalif güçlerin ve IŞİD’in ideolojik çatışma alanlarının söylemsel pratiklere yansıtıldığı çok aktörlü bir mekândır. Bu anlamda Ayn el-Arap sosyo-ekonomik düzlemde yeniden kurgulanmakta ve farklı güç odaklarının ideolojik refleksleri ve kimliklerine göre şekillenen yeni bir toplumsal gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır.

IŞİD’in "Rojava" Bölgesi ve özellikle de Kobani Kantonu üzerindeki ilgisi, Şam’ın 2011 Haziranı’nda Suriye’nin, kuzeyindeki Kürt bölgelerinden çekilmesine paralel olarak 19 Temmuz 2012’de PYD tarafından "Rojava" Bölgesi’nin tanımlanmasıyla başlamıştır. PYD ve Salih Müslim tarafından PKK ve Abdullah Öcalan’ın teorize ettiği demokratik uluslaşmasının ilk basamağı olarak ifade edilen "Rojava"; Afrin, Kobani ve Cizire kantonlarından oluşan Suriye’nin kuzeyindeki bölgenin adıdır. PYD, kantonların güvenliğinden ve yönetiminden sorumlu de facto otorite olarak kabul edilmekte; kendi militer ve polis gücü ile mahkemeleri de bulunmaktadır. "Rojava" Projesi, Baas yönetimi tarafından baskı altında tutulan Suriyeli Kürtlerin demokratik özerklik yönetim biçimini uygulayabilecekleri stratejik bir saha olma özelliğini taşımaktadır. Bu özelliğiyle, Suriyeli Kürtlerin yeni toplum inşasındaki mit alanlarından biri olarak muhalif güçlerin, rejim güçlerinin ve uluslararası toplumun ilgisini çekmektedir.

Alman sosyolog Simmel’e göre toplumsal gerçeklik üç katmanlı bir yapıdan müteşekkildir. Toplumsal gerçekliğin, bireysel, kurumsal ve ideolojik düzlemlerde yansımaları vardır. IŞİD, Kobani’ye saldırdığında yerinden edilen Suriyeli Kürtlerin savaşmak için geri dönmek istemeleri, "Rojava"’nın bireysel düzlemde oluşturduğu algının bir yansımasıdır. Buna göre, Suriyeli Kürtler, vatanlarına geri dönüp savaşmak zorunda olduklarını, topraklarının IŞİD’e bırakılmayacak kadar değerli olduğunu vurgulamışlardır. "Rojava", bireysel düzlemde vatanperverlik miti üzerinden ilerleyen bir toplumsal yapıdır. "Rojava", kurumsal düzlemde ‘kompleks’ bir biçimde ilerlemektedir. Yeni nüvelenmeye başlayan toplumsal gerçeğin kurgusu daha önce emsali olmayan bir oluşum olduğu için bir takım ‘muğlak’ öğeler içermekte, PKK’nın politik vizyonunun (demokratik özerklik) teoriden pratiğe dönüşmesi, kompleks bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. PYD yönetimi, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi gibi merkezi bir otoritenin etnik olarak tanımlı bir bölgeyi yönetmesine karşıdır. Böylesi bir merkeziyetçilik pek çok Kürt unsuru dışlamaktadır. PYD, bunun yerine Afrin, Kobani ve Cizire kantonlarından temsilcilerin kendi fikirlerini rahatlıkla ifade edebildiği sosyal bir konfederasyonu ideal bir yönetim biçimi olarak belirtmektedir. Pek çok etnik unsurun temsiliyetinin sağlanabileceği bu yapıda PYD’nin silahlı kanadı YPG, Kürt olmayan unsurların (Arap, Asuri, Ermeni, Çeçen) da dâhil olabileceği bir savunma gücünün tesis edildiğini vurgulamıştır. Kendi mahkemelerini ve ceza kanunlarını oluşturan PYD, bu kurumlarda çalışanlara özel eğitim vermekte ve aylık maaşla çalıştırmaktadır.

"Rojava"’daki toplumsal oluşumun ideolojiye yansıması bir illüzyon gibi yorumlanabilir. Bu yeni toplumsal tahayyüle göre; "Rojava" ‘toplumsal sözleşme’ olarak adlandırılan bir anayasayla yönetilmekte, kurucu sözleşmenin temelini ise bireysel ve toplumsal özgürlük alanlarının genişletilmesi, ifade özgürlüğü, cinsiyet eşitliği, etnik ve dini kimliklere saygı duyulan çoğulcu bir toplum yapısı oluşturmaktadır. Ancak PYD’nin polis gücü olan Asaish (Asayiş) keyfi tutuklamalar ve gözaltılar yaptığı için insan hakları organizasyonları, aktivistler ve diğer Kürt unsurlar tarafından sıklıkla eleştirilmektedir. "Rojava" Bölgesi’ndeki Kürt aktivistler, rejim karşıtı protestolara katılanların PYD tarafından tehdit edildiğini ve evlerinin elektriğinin kesildiğini belirtmişlerdir. Dolayısıyla "Rojava", Suriyeli Kürtlerin yeniden dizayn ettikleri bir mekân olarak toplumsal sözleşmede yazılı olan insan hakları, özgürlüklere dayanan kuruluş temelleri ve ideolojisiyle çelişen pratikte rastlanan uygulamalarıyla, toplumsalın ideolojiye yansımasındaki kısıtları ortaya koymaktadır.
"Rojava" toplumsal gerçekliğinin inşa edilmesi, iç ve dış dinamiklerin etkisiyle sıklıkla kesintiye uğramıştır ve uğramaya da devam etmektedir. Bu süreçte, muğlâk yönetim biçimi ve keyfi uygulamalar, iç dinamik olarak karşımıza çıkarken, IŞİD’in gerçekleştirdiği saldırılar da dış dinamiği oluşturmaktadır. Bunun dışında son aylarda Suriye’deki Türkmen ve Arap gruplar tarafından dillendirilen PYD’nin özellikle de Tel Abyad’daki Türkmen ve Araplara karşı uyguladığı iddia edilen zorunlu tehcir politikaları, bölgedeki diğer etnik unsurları rahatsız etmektedir.

"Rojava"’nın oluşumundaki en önemli dış engellerden biri olarak kabul edilen IŞİD, Azez’i elinde bulundurarak Afrin ve Kobani Kantonu arasındaki ilişkiyi kesmiş, Kobani ve Cizire Kantonu’nun birleşmesini önleyerek Cizire Bölgesi’nde yer alan ve Suriye’nin petrol açısından en zengin bölgeleri olarak kabul edilen Rimelan ve Suveydiye’yi ele geçirmek için daha aktif bir politika izlemeye başlamıştır. Cizire yürüyüşüne başlamak için cephesinin gerisinde Kürt bölgesi bırakmak istemeyen IŞİD’in, saldırılarını sınır ötesine taşıyarak gerçekleştirdiği hamleler, Cizire’ye ulaşma hedefinden bağımsız olarak okunamaz. Kuzey Suriye’de PYD kanalıyla uygulamaya konulan Kürt Koridoru planına karşı çıkan Ankara ise sınırdaki gelişmelere kayıtsız kalamayacağını belirterek Türkiye’nin ve bölgenin güvenliğini doğrudan ilgilendiren bir proje olan "Rojava" Bölgesi’nin inşasına Suriye’nin parçalanmasına zemin hazırlayacağından dolayı karşı çıktığını ifade etmiştir. Tüm bu gelişmeler değerlendirildiğinde, "Rojava" Bölgesi’nde devam eden çatışmaların özellikle de IŞİD’in Suriye’de en güçlü olduğu şehir Rakka’ya bağlı olan Tel Abyad’da yoğunlaşarak devam edeceği söylenebilir.