Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2016 Sahraaltı Afrika Turları

Türkiye’nin son yıllardaki Afrika açılımının temelleri 1998 yılına kadar gitmektedir. Afrika o dönemde bir ekonomik kalkınma projesi olarak görüldüğü gibi, Türkiye’nin 1923-1998 yılları arasında çevre ülkelerin ve kuruluşların zedelediği dış politikasını yeniden toparlama güdüsü de bu açılımda belirleyici olmuştur. Türkiye’nin 1998 yılındaki Afrika’ya açılım kararı özellikle Soğuk Savaş yıllarında izlediği tek yönlü politika ile kaybettiği saygınlığın ve zedelenmenin onarılması adına atılmış bir adım olarak görülebilir. Afrika’da hiçbir devletin veya kuruluşun Türkiye’ye bir tehdit oluşturmayacağı varsayımı ve güveniyle, Türkiye 1998 yılında Afrika’ya Açılım Planı’nı hazırlamıştır. Bu bağlamda Türkiye yıpranan dış politikasını ve devlet saygınlığını Afrika ülkeleriyle diplomatik, ekonomik, siyasi ve kültürel alanlardaki ilişkilerinde geliştirmeler yaparak sağlamak istemiştir. Diplomatik alanlardaki adımlardan biri de Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı düzeyindeki devlet ziyaretlerinin arttırılmasıdır. Bu adımı gerçekleştiren en önemli aktörlerden biri de gerek Başbakanlık döneminde gerekse Cumhurbaşkanlığı döneminde özellikle Sahraaltı Afrika ülkelerini pek çok kez ziyaret eden Recep Tayyip Erdoğan’dır. Başbakanlığı döneminde Sudan’ı ve Etiyopya’yı 2005 yılında, Güney Afrika ve Somali’yi 2011 yılında, Gabon, Nijer ve Senegal’i de 2013 yılında ziyaret eden Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı döneminde de Ekvatoryal Gine’yi 2014 yılında, Etiyopya, Cibuti ve Somali’yi 2015 yılında ziyaret etmiştir. 2016 yılına gelindiğinde ise Şubat ayında Senegal ve Mart ayında Fildişi Sahili, Gana, Nijerya ve Gine ziyaretlerine Mayıs ayındaki Uganda, Kenya ve Somali ziyaretleri eklenmiştir. Son üç ayda üç kere Sahraaltı Afrika’ya giden Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’den kıtaya en çok resmi ziyaret gerçekleştiren Türk devlet adamı olmuştur.


Basında yer alan yorumların aksine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2016 yılındaki Sahraaltı Afrika resmi gezilerinde seçilen ülkeler Türkiye için sadece ekonomik eğilimler taşımamaktadır. Bu ülkeler aynı zamanda Türkiye-Sahraaltı Afrika ilişkilerindeki birtakım siyasi ve sosyal değerler ile de ilişkilidir. Bu bağlamda Şubat ayındaki Senegal ziyareti her ne kadar Erdoğan’ın Ekvador gezisi sonrası yakıt ikmaliyle gündeme gelmiş de olsa, Cumhurbaşkanı Macky Sall ile görüşmek istemesi Türkiye’nin Resmi Gazete verilerine göre Batı Afrika’da en çok ikili siyasi ve kültürel anlaşma imzaladığı ülke olan Senegal’i ne kadar çok önemsediğini göstermektedir. Bu siyasi ve sosyal değerler, Erdoğan’ın Mart ayındaki Sahraaltı Afrika turunda daha net belirmiştir. Mart turundaki ilk durak olan Fildişi Sahili’ni ziyaretinin altında arsa değişimi, sağlık, savunma ve kakao-kahve ticareti gibi ekonomik konuların dışında bazı siyasi değerler de vardır. Alassane Ouattara ve Laurent Gbagbo arasında 2010 yılında geçen Cumhurbaşkanlığı krizi sonucu ülke büyük bir siyasi bunalıma girdiğinde, Türkiye diğer Batılı ülkelerin aksine Büyükelçiliğini kapatmayarak Türkiye-Fildişi Sahili ilişkilerinin zarar görmesini önlemiştir. O yıllarda Türkiye’ye büyük saygı duymaya başlayan Fildişi Sahili’ne Cumhurbaşkanlığı düzeyinde yapılan bu ilk ziyaret ülkeler arasındaki siyasi ilişkileri güçlendirmiştir. Ayrıca milli iradeyi ve askeri yönetimlerin demokrasiye zararlarını sürekli olarak gündemde tutan Erdoğan için, Cumhurbaşkanlığına askeri yönetimin uzantısı Gbagbo’yu seçimle yenerek gelen Ouattara önemli bir yer tutmaktadır. Outtara’nın seçimle Cumhurbaşkanı olması Erdoğan’ın milli irade vurgusunun üçüncü dünyada nasıl gerçekleştiğini gösteren bir örnek olmuştur. 


Mart turunun ikinci durağı olan Gana’da ise yine ekonomik girişimler sayılabilecek başkent Accra’ya otuz belediye otobüsü hibesi, bir metrobüs hattı projesi, bir enerji santrali ve Türk Hava Yolları’nın haftalık yedi olan Accra’ya uçuş sayısının on dörde çıkarılması gibi konular tartışılmıştır. Ancak bu gezinin Türkiye için yine siyasi bir altyapısı vardır. Gana Türkiye’nin Afrika’da bağımsızlığını tanıdığı ilk ülke olmasına rağmen 1957 yılında açtığı büyükelçiliğini 1981 yılında kapatmak zorunda kalmış, fakat 2010 yılında yeniden açmıştır. 2010 yılındaki bu açılıştan sonra Gana’ya yapılan bu ziyaret Cumhurbaşkanlığı döneminde Erdoğan’ın Türk dış politikasında Sahraaltı Afrika’yı ne kadar önemsediği mesajını vermiştir. Gana’dan sonra üçüncü durak olan Nijerya’da da ekonomik eğilimlere siyasi değerler eşlik etmiştir. Tıpkı Fildişi Sahili’nde olduğu gibi Erdoğan’ın milli iradeye yaptığı vurgu Nijerya’da kendini göstermiştir. 2015 yılında demokratik seçimle Cumhurbaşkanı olan Muhammed Buhari 1983-1985 yılları arasından Nijerya’yı bir General olarak yönetmiştir. Askeri yönetimden sivil yönetime geçiş yapan Buhari Erdoğan için Sahraaltı Afrika’daki milli irade kavramı adına güçlü bir örnek oluşturmaktadır. 


Mart turunun son durağı olan Gine ise yine ekonomik eğilimlerin yanında sosyal değerler taşımaktadır. Erdoğan 2013 yılından bu yana Liberya ve Sierra Leone ile birlikte veba hastalığıyla fazlasıyla yıpranmış Gine’ye bu dönemde giden tek Batılı devlet adamıdır. Erdoğan’ın Gine ziyareti 2011 yılında yaptığı Somali ziyareti ile benzerlikler göstermektedir. Erdoğan 2011 yılında Somali’ye giderek son yirmi yılda ülkeye giden ilk Batılı devlet adamı olmuştu.


Siyasi ve sosyal değerlerin ekonomik eğilimlere eşlik ettiği Mart turunun aksine, Erdoğan’ın Mayıs ayındaki Sahraaltı Afrika turuna bu sefer güvenlik değerleri eşlik etmiştir. Bu değerlerin en başında ise Erdoğan’ın uluslararası terörizmle mücadelesi gelmektedir. Bu turun ilk durağı olan Uganda’da Türkiye’nin Orta Afrika’daki ticaret hacminin genişletilmesi konusu ele alınmış, ancak bunun yanında Uganda’nın Somali’deki Şebab örgütünün etkisiz hale getirilmesindeki askeri rolü düşünülmüştür. Aynı anlayış Mayıs turunun ikinci durağı olan Kenya’da da tekrarlanmış, Erdoğan tıpkı Uganda’ya giderek yaptığı gibi Kenya’nın da bu mücadelede arkasında olduğunu göstermiştir. Mayıs turunun son durağı olan Somali ise 2016 yılındaki tüm Sahraaltı gezilerden farklı anlamlar içermektedir. 2011 yılında ülkeye yaptığı geziyle Türkiye’nin o dönemde Doğu Afrika’daki açlıkla mücadele fonu olarak belirlediği 550 milyon dolarlık yardımdan 200 milyon doları Somali’ye ayıran Erdoğan hükümeti böylece Somali’yi yeniden inşa ete yoluna girmiştir. 2011 yılından beri ülkede pek çok kalkınma atılımları gerçekleştiren Türkiye, Somali’deki Şebab terör örgütünün etkisini giderek kaybetmesini de sağlamıştır. Mayıs turunun son durağı olan Somali tüm bu açılardan önem taşımaktadır.


Gerek Başbakan gerekse Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde Erdoğan Sahraaltı Afrika’yı Türk dış politikasına tam olarak yerleştirmeyi başarmıştır. Bölgeye yaptığı resmi ziyaretler sonucu Sahraaltı Afrika’nın Türkiye’ye yaptığı olumlu geri dönüşler ülkenin 1923-1998 yıllarında yıpratılan dış politikasına ve devlet saygınlığını onarma yolunda ilerlemektedir. Bu bağlamda Erdoğan’ın 2016 yılındaki Sahraaltı Afrika turlarındaki ülkeler rastgele değil, ekonomik, siyasi, sosyal ve güvenlik değerlerinin hepsi gözetilerek seçilmiştir. 2016 turunda seçilen ülkeler Erdoğan’ın ülke içinde vurguladığı darbe karşıtlığı, milli irade, mazlumlara destek ve anti-kolonyalizm gibi noktaların görüldüğü yerler olmuştur. Erdoğan’ın Başbakanlık döneminde canlandırdığı Afrika Açılım Planı’nda Türkiye’den Sahraaltı Afrika’ya 1923-2003 yıllarında Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık düzeyinde toplam dört ziyaret gerçekleşmişken, 2003-2016 yıllarında bu sayı yirmi beşe çıkmıştır. Görünen odur ki, Erdoğan’ın Sahraaltı Afrika ülkelerine olan resmi ziyaretleri devam edecek ve Türkiye böylece bu ülkelerden olumlu geri dönüşler almaya devam ederek 1923-1998 döneminde yıpranan dış politikasını onaracaktır. Bununla birlikte, günümüzde Sahraaltı Afrika, Türk dış politikasında bir Türk devlet adamının öncülüğünde şekillenen tek bölge olma özelliğini taşımaktadır. Türkiye’nin bölgede etkisini arttırması için ekonomik ve sivil toplum aktörlerinin de devreye girip Erdoğan kadar aktif olması, Erdoğan’ın Sahraaltı Afrika bölgesinde üstlenmeye çalıştığı sorumlulukları daha çok paylaşması gerekmektedir.  

Bu yazı “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2016 Sahraaltı Afrika Turları” başlığıyla Ortadoğu Analiz Dergisi'nde yayınlanmıştır.