Bakış

Doğu Akdeniz’de Yeni Aktör F-35

F-35 savaş uçağı, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ilişkilerinin en ciddi gerilim noktalarından biri haline gelmiştir. Türkiye’nin Rusya Federasyonu’ndan S-400 (NATO kodu SA-21 “Growler”) hava savunma sistemi alımı hem anlaşmanın niteliği hem de söz konusu sistemin F-35 başta olmak üzere diğer NATO platformları ile etkileşimi bağlamında teknik ve politik seviyede yoğun tartışmalara neden olmuştur. ABD tarafının hem resmî makamlar hem de basın ve düşünce kuruluşları gibi kanallar aracılığıyla dile getirdiği itirazların odağında, S-400 hava savunma sistemi ile Türkiye’nin teslim alacağı F-35’lerin birlikte, aynı ortamda kullanılmalarının istihbari açıdan sakıncalar yaratacağı; S-400’ün gelişmiş radarları ile F-35’e dair toplayacağı bilgilerin Rusya’nın eline geçmesi riskinin bulunduğu iddiaları yer almaktadır. ABD, teknik bazdaki bu itirazını politik etkenlerle de birleştirerek, S-400’lerin teslimatının gerçekleşmesi durumunda Türkiye’ye yönelik bir dizi yaptırım uygulayacağını açıklamıştır. Bu yaptırımlardan biri de, Türkiye’nin siparişini vermiş olduğu F-35 savaş uçaklarının teslimatlarının engellenmesi ile Türk savunma sanayii şirketlerinin F-35 üretim programından çıkartılmasıdır.

Bu tartışmalar sürerken Doğu Akdeniz bölgesinde, F-35’in bir şekilde içinde olduğu ve Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bir dizi gelişme meydana gelmiştir. Bu gelişmeler, Doğu Akdeniz’de hızla biriken jeopolitik gerilim ışığında ele alındığında, F-35’in yalnızca modern bir savaş uçağı değil aynı zamanda bir çeşit “diplomat- uçak” haline geldiğini düşündürmektedir