Donald Trump’ın Irak Politikasına İlişkin Öngörüler

8 Kasım 2016 tarihinde yapılan ABD başkanlık seçimlerinde sürpriz sayılabilecek bir biçimde rakibi Hillary Clinton’u geçerek ABD Başkanı seçilen Donald Trump, kabinesine şekil verirken, izleyeceği dış politika merakla beklenmektedir. Seçim kampanyası süresince farklı ve sürpriz çıkışlar yapan Trump, yaptığı konuşmalarda genellikle iç politikaya ilişkin detaylar vermiş, ancak dış politikaya ilişkin net bir tavır ortaya koymamıştır. Buna rağmen Trump’ın Barack Obama ve Demokratların ürettiği dış politikaya yönelik eleştirel tavrı ve söylemleri, izleyeceği dış politika konusunda ön fikir vermektedir. Ancak Trump’ın değişken bir söyleme sahip olması ve beklenmedik çıkışları, önümüzdeki süreçte ABD’nin dış politikasında geniş aralıklı sapmaları ortaya çıkarabilir. Ayrıca bölgesel ve küresel gelişmeler de Trump’ın izleyeceği dış politikayı büyük oranda etkileyecektir. Yine de Trump’ın söylemlerinden yola çıkılarak, izleyeceği Irak politikasına ilişkin ön değerlendirmelerde bulunmak mümkündür.

Hem Irak’ın hem de Ortadoğu’nun temel problemlerinden biri olan IŞİD’le mücadele Trump’ın da ana gündem maddelerinden biri olacak gibi görünmektedir. Trump, IŞİD’le mücadelenin birincil öncelik olacağını pek çok yerde ifade etmiştir. Ancak Trump, Irak’a asker gönderilmesine karşı çıkmaktadır. Trump’a göre, 2003’teki Irak müdahalesi ABD açısından bir hata olmakla birlikte, ABD’nin 2010’da askerlerini çekmesi de yapılan ikinci büyük hatadır. Trump bu konuda ABD yönetiminin başladığı işi yarım bıraktığını düşünmekte ve Ortadoğu’daki istikrarsızlığın sebebi olarak görmektedir. Trump’a göre ABD’nin Ortadoğu’daki müdahaleleri bölgeyi bu hale getirmiştir. Buradan hareketle Trump’ın önümüzdeki süreçte Ortadoğu’ya yönelik hamlelerinde müdahil tavırdan vazgeçmesi ve daha çok bölgesel işbirlikleri üzerinden bir politika izlemesi beklenmektedir. Trump’ın yerel aktörlere destek vererek, IŞİD’le mücadele sürecini yürüteceğini söylemek mümkündür.

Bu noktada Trump’ın dış politikası ve IŞİD’le mücadele konusunda yerel aktörlere destek konusunda Kürtlerin önemli bir rolü olacağı görülmektedir. Trump bir röportajında Kürtlere hayranlık duyduğunu dile getirmesi, önümüzdeki süreçte ABD’nin Ortadoğu politikasında Kürtlerin rolünü arttıracağı sinyallerini vermektedir. Burada iki ana faktör ortaya çıkmaktadır. Birincisi PYD diğeri Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) geleceğidir. Mevcut durum itibariyle ABD, Suriye’de PYD’ye açık destek vermekte ve PYD’yi Suriye politikasında birinci sıraya koymaktadır. Trump’ın söylemelerinden yola çıkarak, PYD’ye yönelik bu politikanın devam etmesi muhtemel görünmektedir.

Öte yandan hem ABD’nin genel dış politikası hem de IŞİD’le mücadelesi açısından önemli bir faktör olan IKBY’nin de Trump döneminde daha fazla destek bulması olası görünmektedir. IKBY peşmergeleri, ABD’nin desteğiyle, IŞİD’le mücadelede büyük başarı elde etmiştir. Trump döneminde de IKBY’nin desteklenmeye devam edeceğini söylemek mümkündür. Bu noktada bağımsızlık hayali kuran IKBY’nin bu süreçte desteğini arttırması muhtemeldir. Zira Trump söylemelerinde güçlü ve istikrarlı yapılara dikkat çekmekte, özellikle Ortadoğu’da demokrasi gibi olgulardan uzak durmaktadır. Nitekim Trump yaptığı açıklamalarda Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’nin gitmesiyle Irak ve Libya’nın bu duruma geldiğini savunmaktadır. Trump’ın bu söyleminden hareketle güçlü ve istikrarlı yapıların desteklenerek ABD’nin müdahalesine olacak ihtiyacın azaltılmasına çalışabileceğini söylenebilir. Bu politika, ABD’nin Ortadoğu’daki askerlerinin azaltılması fikrini savunan Trump’ın elini güçlendirebilecektir. Bu durum güçsüz bir Bağdat hükümeti yerine, ABD politikalarına ve Kürtlerle işbirliğine uyum gösterecek güçlü bir Bağdat hükümetinin desteklenmesini ortaya çıkarabilir. Bu nedenle 2018’de Irak’ta yapılması planlanan genel seçimlerde ABD’nin mevcut Irak Başbakanı Haydar El-Abadi gibi toplumsal desteği zayıf, siyasi tabanı yetersiz bir lider yerine, güçlü bir siyasi figürün desteklenmesi mümkün olabilecektir.

Ancak burada Trump açısında iki kritik aktör ön plana çıkmaktadır. Bu aktörler İran ve İsrail’dir. Trump’ın özellikle İsrail’le ilişkiler konusunda hassas olduğu bilinmektedir. Trump, İsrail’in Ortadoğu politikalarını açık bir şekilde desteklemektedir. Nitekim Trump’ın seçilmesiyle birlikte İsrail Eğitim Bakanı ve radikal Yahudi Evi Partisi lideri Naftali Bennett, Trump’u tebrik ederek, “Filistin öldü” açıklamasında bulunmuştur. Bu nedenle Trump’ın Ortadoğu’da İsrail üzerinden bir politika izlemesi muhtemel gözükmektedir. Öte yandan Trump’ın İran karşıtı bir söylem benimsediğini de söylemek mümkündür. Trump, Barack Obama’nın İran’a göstermiş olduğu “şevkat”in İran’ın bölgedeki etkisini arttırdığını söyleyerek, mevcut ABD yönetiminin İran politikasını eleştirmiş, hatta İran’la imzalanan nükleer barış anlaşmasını çöpe atacağını söylemiştir. Bu nedenle Trump döneminde ABD ile İran arasındaki ilişkilerde gerilmeler ve sertleşmelerin yaşanması muhtemeldir. ABD ve İran arasında yaşanabilecek gerginliklerin, Irak politikalarında da görülmesi ve ABD ile İran’ın Irak’ta karşı karşıya gelmesi ihtimal dahilindedir.

Bu noktada Trump açısından Türkiye faktörü ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin son dönemde İsrail’le geliştirdiği ilişkilerin yanı sıra, bölgede İran’ı dengeleyici bir faktör olması, Trump dönemi ABD dış politikasında, hem genel Ortadoğu denkleminde hem de Irak konusunda Türkiye’nin önemini arttırabilecektir. Ayrıca Türkiye’nin IKBY ile geliştirmiş olduğu iyi ilişkiler de Trump’ın Türkiye’nin Irak politikasına destek vermesinin önünü açabilir.

Ancak Suriye konusunda ABD ve Türkiye’nin tutumunun farklık göstermesi, iki ülke ilişkilerinin Trump dönemindeki uyumuna gölge düşürebilecektir. Trump ve Türkiye’nin Suriye politikaları konusunda bir karşıtlık söz konusudur. Trump, Beşşar Esad’a karşı net bir pozisyon almazken, PYD’nin desteklenmesi konusunda Obama yönetimi ile hemfikir görünmektedir. Burada Trump açısında zorlayıcı bir durum ortaya çıkmaktadır. Trump’ın Kürtlere olan ilgisine rağmen, bölgenin en güçlü ve istikrarlı devletlerinden biri olan Türkiye’nin inisiyatifini görmezden gelemeyeceği bir denge durumu oluşturması gerekecektir.

Tüm bunlara rağmen Trump döneminin Irak politikası ilişkin ihtimali güçlü yorumlar yapabilmek için erkendir. Ancak Trump döneminde IŞİD’e karşı mücadele, İran’in bölgedeki genişlemesinin önüne geçilmesi, İsrail ile ilişkiler, Rusya ile ilişkiler, Suriye ve Trump dönemi Türkiye-ABD ilişkileri gibi konular, ABD’nin Irak politikasının şekillenmesine de etki edecek gibi görünmektedir.