Düşürülen Rus Savaş Uçağı, Angajman Kuralları ve Uluslararası Hukuk

Rus savaş uçağının 24 Kasım 2015'te Türkiye tarafından düşürülmesi konusunda uluslararası hukuk yönünden şöyle bir değerlendirme yapmak mümkündür: Söz konusu Rus uçağı, Suriye'deki muhaliflere saldırı düzenlerken Türkiye'nin hava sahasını ihlal ettiği ileri sürülerek düşürülmüştür. Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi’ne göre devletlerin hava sahası üzerinde egemenlik yetkileri olduğundan, yabancı savaş uçakları ulusal hava sahalarına izinsiz giremezler. Barış zamanında ihlal söz konusu olduğu takdirde saldırgan amaçlı olmaması şartıyla düşürülmemesi gerekir. Bununla birlikte barış zamanında olmakla birlikte devletin sınırlarına yakın yerlerde iç savaş veya çatışma gibi durumlar söz konusu olduğu takdirde devletin kendi güvenliğini ve egemenliğini temin etmek için farklı davranması uluslararası hukuk yönünden sakınca teşkil etmemektedir.

Suriye ile Türkiye arasında bir savaş durumu söz konusu değildir. Suriye’de rejim güçleri ve ona yardım eden Rusya, İran ve Hizbullah ile silahlı muhalifler arasında çatışmalar söz konusudur. Bu çatışmalar, Türkiye'nin sınırlarına yakın gerçekleştiğinden zaman zaman Türkiye tarafına da mermiler düşmekte ve muhaliflere operasyon düzenleyen Esad rejimi ve ona yardım eden Rusların uçakları sınır ihlalini yapabilmektedir. Bu da Türkiye'nin güvenliğini ister istemez hassas hale getirebilmektedir. Böyle bir durumda devletlerin barış zamanında saldırgan olmayan amaçlarla angajman kurallarını farklı bir şekilde düzenlemesi mümkündür.

Angajman kavramı, askeri literatürde silahlı çatışmayla ilgili olup, devletlerin maruz kalabilecekleri muhtemel saldırılara karşı alabilecekleri önlemleri içermektedir. Devletler, kendi güvenliklerini ve egemenliklerini korumak için gerek savaş zamanında gerekse barış zamanında angajman kurallarını belirleyerek ilan etmeleri mümkündür.

Angajman kurallarının gerek savaştan önce gerekse savaş sırasında uluslararası hukuka uygun bir şekilde belirlenmesi veya değiştirilmesi gerekir. Silahlı çatışmalarla ilgili insancıl hukuk kurallarını düzenleyen belgelerden 2009 tarihli San Remo El Kitabı (IIHL, ROE Handbook), devletlerin kendilerini bir saldırı karşısında veya bir savaş tehlikesi karşısında bulmaları halinde kendi güvenliklerini sağlamaları ve muhtemel saldırıları engellemeleri için saldırgan amaçlı olmayan tedbirleri alabileceklerini ve askeri stratejilerini bu yönde değiştirebileceklerini öngörmüştür. El kitabı, nerden gelirse gelsin ve hangi nitelikte olursa olsun, devletlerin bu kapsamda düşmanca değerlendirilebilecek eylem ve niyetler karşında gerekli önlemleri alabileceklerini kabul etmiştir.

San Remo El Kitabı, devletin kendini savunmasıyla ilgili angajman kurallarını belirlerken kendisine yönelebilecek muhtemel düşmanca eylem ve hareketlerinin neler olacağını, tehdidin geldiği veya gelebileceği ülkeleri bu davranışlarından vazgeçmeleri için önceden uyarması gerektiğini, tehdit eden güçleri izlemesini, ancak güç içermeyen önlemlerin yetersiz olduğu veya tüketildiği halde sonuç alınmaması durumunda güce başvurabileceğini kurala bağlamıştır.

Türk jetinin Doğu Akdeniz’de Suriye tarafından düşürülmesinden sonra Türkiye Hükümeti, 26 Haziran 2012 tarihinde yaptığı açıklamada; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin angajman kurallarının değiştiğini, buna göre sınırda güvenlik riski oluşturabilecek her türlü askeri unsurun tehdit kabul edilerek hedef olacağını, mevcut yönetimden kurtuluncaya kadar Suriye halkına her türlü desteğin verileceğini, iç ve dış kamuoyu ile Arap Birliği, BM ve NATO gibi kuruluşlarla diplomasi trafiğinin sürdürüleceğini ve uluslararası hukuka göre adım atılacağını ifade etmiştir.

Türkiye daha önce yayınladığı angajman kuralları çerçevesinde sınır ihlalini yapan bir Suriye uçağını ve helikopterini de düşürmüştür. Bu yönden düşünüldüğünde daha önce de Türk hava sahasını ihlal ettikleri tespit edilen savaş uçaklarından dolayı Rusya uyarılmıştır. Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre beş dakika içinde on kez uyarıldığı halde savaş uçağının ihlalden vazgeçmediği tespit edilmiştir.

Uyarılmasına rağmen Rus savaş uçağının hava sahasını ihlal ettiğinin tespit edilmesi şartıyla düşürülmüşse yayınlanan angajman kuralları çerçevesinde uluslararası hukuka aykırı olmadığı sonucuna ulaşılabilir. Türkiye’nin, bu açıdan Rusya ile gerginlikten kaçınarak ve ilişkilerinin bozulmasına fırsat vermeden düşürülen uçağın sırf Rus savaş uçağı olduğu için değil de hava sahasını ihlal eden herhangi bir savaş uçağı olduğu için angajman kurallarına göre düşürüldüğü konusunda uluslararası hukuk çerçevesinde davranmaya devam etmesi gerekir.