Erbil ve IKBY Siyasetine İlişkin Gözlemler

ORSAM ekibi olarak yeni bir saha çalışması için 29 Ağustos – 8 Eylül 2015 tarihleri arasında Irak’ta gözlem yapma imkanı elde ettik. Öncelikle siyasi olarak ilk göze çarpan olgu Irak’ta siyasetin ayrışması oldu. Erbil siyaseti tamamen kendi gündemine yoğunlaşmış durumda. Irak’taki genel siyasetten farklı olarak Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) anayasa yazım süreci IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin görev süresine ilişkin tartışmalar Erbil’deki gündemin birinci sırasında yer alıyor. Bağdat’la ilgili olarak konuşulan neredeyse tek konu Irak merkezi hükümetinin IKBY’ye vereceği bütçe. Zira Irak merkezi hükümetinin halen IKBY’ye ayrılan bütçenin büyük bölümünü vermediği söyleniyor. IKBY’nin de ciddi bir ekonomik krizle boğuştuğu bir gerçek. Yaptığımız görüşmelerde IKBY’deki memurların ancak Haziran ayı maaşını alabildikleri söyleniyor. Yani IKBY maaş ödemelerinde üç ay geriden geliyor. Bununla birlikte bankalar açısından kriz de doğuyor. Irak bankalarına yatırılan paralar geç ödenirken, yurtdışından Iraklıların hesabına yatırılan paralar ise ya ödenmiyor ya da ekonomik durgunluk bahane edilerek kısmi ödeme yapılıyor. Bu durumun ticari durgunluğa yol açtığı söylense de günlük ekonomik faaliyetlerin (halkın pazar alışverişi) aynı hızıyla sürdüğü görülüyor. Yetkililere bu durumu sorduğumuzda ekonomik krizin halka yansıtılmamaya çalışıldığı, ancak durumun böyle devam etmesi halinde halkın da sıkıntıya girmeye başlayacağı ifade ediliyor. Nitekim IKBY’de yaşayan gençlerin yurt dışına kaçmak için fırsat kolladığı da söyleniyor. Yaptığımız görüşmeler de bu durumu doğrular nitelikte. Son dönemde pasaport alan ve yurt dışına giden gençlerin sayısında büyük bir artış olduğu belirtiliyor. Bunun sebebi olarak ekonomik kriz gösterilmekle birlikte IŞİD’in Irak’taki etkinliği ve IKBY’deki siyasi çekişmenin çatışmaya dönmesi olasılığının da payı olduğu söyleniyor.
 
IŞİD, IKBY’deki bir etkinlik göstermese bile, IKBY sınırlarının IŞİD’in kontrol ettiği alanlarla sınır olması, IKBY’deki tüm taraflarda rahatsızlık yaratıyor. Ayrıca Erbil, Musul, Kerkük, Süleymaniye ve Diyala’nın bazı bölgelerinde IŞİD’le savaşta peşmergelerin yer alması, IŞİD tehdidiyle IKBY’yi karşı karşıya getiriyor. Ancak halk açısından asıl güvenlik tehdidi olarak IKBY’deki gruplar arasında ortaya çıkabilecek bir çatışma daha büyük bir tehdit algısını oluşturuyor. Zira insanların zihinlerinde halen 1990’larda KDP ve KYB arasında yaşanan çatışmalı dönem tazeliğini koruyor ve IKBY’deki insanlar açısından bir korku unsuru olarak ortaya çıkıyor. IKBY’deki mevcut siyasi tartışmaların, özellikle Mesut Barzani’nin  başkanlık süresi gibi konularda, üst düzeyde yaşanması bu korku ve tehdit algısını yükseltiyor. Her ne kadar IKBY’deki tüm taraflar 1990’lara bir daha dönülmeyeceği yönünde halkı telkin etmeye çalışsa, halkta karşılık bulabildiğini söylemek zor. Zira Mesut Barzani’nin başkanlık süresine ilişkin tartışmalar IKBY siyasetini de içeride ayrıştırmış durumda. Burada iki konuda ayrışma olduğunu söylemek mümkün. Birincisi 30 Haziran 2013’te 2 yıllığına uzatılan başkanlık süresinin tekrar uzatılıp uzatılmaması, ikincisi ise IKBY Başkanı’nı halk tarafından mı, yoksa parlamento tarafından mı seçilmesi.
 
IKBY’nin iki ana partisi KDP ve KYB arasında 2004’te yapılan ve IKBY yönetimini paylaştıran stratejik anlaşma, 21 Eylül 2013 seçimleri sonrasında kurulan hükümet sonrası fiilen sona ermişti. KDP, KYB’yi göz ardı ederek, Gorran ve İslamcı partilerle anlaşma yoluna gitmiş ve hükümeti kurmuş, KYB ise sonradan dahil olmuştur. Bu durum KDP ve KYB’nin arasını gittikçe açmış ve iki parti yeniden rakip konumuna gelmiştir. Mevcut durum itibariyle Gorran ve KYB, Barzani’nin başkanlık süresinin dolduğunu ve IKBY Başkanı’nın parlamento tarafından seçilmesi konusunda ciddi bir baskı kurmuş durumda. Aynı şekilde KDP de Barzani’nin görevde kalması konusunda ısrarcı bir tutum sergiliyor. Hatta kulislerde Barzani’nin bu meseleyi bir gurur meselesine dönüştürdüğü, görevde kalmak için çatışmayı bile göze alabileceği konuşuluyor. KYB ise KDP ile yaptığı stratejik anlaşma ve Barzani’nin görev süresinin uzatılmasına verdiği onay nedeniyle taban kaybettiğini düşünüyor. Bu nedenle IKBY’de yeniden başat konumda olmak istiyor. Bilindiği gibi 2009’da KYB’nin içerisinden çıkan Gorran, giderek IKBY’de güçlenmiş ve seçimlerde KDP sonrasında ikinci parti konumuna gelmişti. KYB bu dinamiği tersine çevirmek için çaba harcıyor. Gorran Partisi’nin tabanı da Barzani’ye karşı çıkıyor. Bu nedenle her ne kadar bölgesel bir rakip olsalar bile KYB ve Gorran, Barzani konusunda hemfikir. Bölge siyasetindeki Erbil baskısı her iki partiyi de rahatsız ediyor. Ancak azınlıklar, Türkmenler gibi kota sandalyeleri, İslamcı partilerin büyük kesiminin Barzani’nin yanında yer alması, Barzani’nin elini güçlendiriyor. KYB ve Gorran da bu durumun farkında gözüküyor. Ancak her iki partinin de bunu siyasal bir pazarlık aracı olarak kullandığı, KDP’nin IKBY yönetimindeki payının ve baskısını azaltılması için kullandığını söylemek mümkün. KYB ve Gorran Partisi’nin IKBY Başkanı’nın parlamento tarafından seçilmesini yönünde görüş bildirdiği biliniyor. Bunun birinci sebebi olarak IKBY’nin parlamenter bir sisteme sahip olması olarak gösteriliyor. Başkanın halk tarafından seçilmesi, IKBY’yi başkanlık sistemine götüreceği ve bu durumun KDP’nin IKBY üzerindeki baskısını arttıracağı konusunda endişe yaratıyor. Öte yandan KYB ve Gorran açısından parlamento gruplarını kontrol etmek, halkı kontrol etmekte daha kolay görünüyor. Bununla birlikte IKBY Başkanı’nın parlamentodan seçilmesi durumunda parlamento baskısının başkan üzerinde hissedileceği söyleniyor. Ayrıca her iki parti de KDP’nin seçimlerde kendi lehine bir seçim yolsuzluğuna gidebileceğinden korkuyor.
 
Burada KDP açısından birkaç seçenek ortaya çıkıyor. Öncelikle KDP’nin hükümeti bozarak erken seçime gidebileceği söyleniyor. Yine de hem siyasi olarak hem de ekonomik kriz düşünüldüğünde IKBY’nin buna hazır olmadığını söylemek mümkün. Bunun dışında Barzani’nin Gorran ve KYB dışındaki grupları yanına alarak bir çoğunluk hükümeti de kurabileceği ihtimali tartışılıyor. Mevcut durum itibariyle de hükümet ayrışmış durumda. Parlamento toplantıları tarafların desteklediği konulara göre partiler katılıyor ya da katılmıyor. Ancak KDP’nin IKBY siyasetini ayrıştırmak istemediği de bir gerçek. Bu noktada Barzani’nin KYB ve Gorran’la uzlaşmaya giderek, sorunun aşılması için bir yol haritası belirlemesi en muhtemel çözüm gibi duruyor.