Erbil ve Süleymaniye Gözlemleri

ORSAM ekibi olarak Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY)bağlı Erbil ve Süleymaniye’de yeni bir saha çalışması gerçekleştirdik. Bilindiği gibi Irak’ta devam eden IŞİD’le mücadele IKBY’yi olumsuz yönde etkilerken, bölgedeki ekonomik ve siyasi kriz de tüm sıcaklığını koruyor. Özellikle ekonomik krizin belirtilerini net bir biçimde görmek mümkün. IKBY’nin başkenti gözüyle bakılan, hatta çok katlı konut ve iş merkezi projeleriyle “Irak’ın Dubai’si” olarak adlandırılan Erbil’deki pek çok inşaatın yapımı durmuş vaziyette. Bununla birlikte Erbil’deki pek çok işyerinin de kepenk kapattığı ve kapısına kilit vurduğunu görmek mümkün. Bu durumun restoran, çayhane gibi sosyal mekanları da içeriyor olması sıkıntının büyüklüğünü gösteriyor. Zira tüm Irak’ta olduğu gibi Erbil’de de insanların en büyük eğlencelerinden biri bu sosyal mekanlarda geçirilen zaman. Ancak artık bu mekanlar bile eskisi kadar rağbet görmüyor. Örneğin Erbilli gençlerin uğrak mekanı olan ve neredeyse sabaha kadar canlı bir yaşamın devam ettiği, domino ve okey gibi oyunların oynandığı mekanların hınca hınç dolduğu, yerel yemeklerin ve kebapların yapıldığı restoranların arı gibi çalıştığı, her adımda rastlanan seyyar tezgahların bulunduğu, sosyal hayatın canlılığı açısından İstanbul’un İstiklal ya da Ankara’nın Tunalı Hilmi Caddesi’ne denk düşenİskanCaddesi bile eski parıltısında değil. Daha önce gittiğinizde yer bulamadığınız çayhaneler artık insan çekmek için uğraşıyor, restoranlar ışıklarını erken kapatıyor, alıştığınız seyyar tezgahları bulamıyorsunuz. Bu durumun sebebini sorduğumuz aydın, siyasetçi, bürokrat ya da yönetici elit, ağızbirliği yapmışçasına ve biraz da utangaç bir tavırla halkın cebinde para olmadığı için evinden çıkamadığını söylüyor. IKBY’nin, 2015’in Eylül ayından bu yana sadece 2016’nın Ocak ayında dörtte bir oranında maaş ödemesi yapabildiği biliniyor. Zira IKBY’de hemen her gün bir okul, hastane ya da hükümet dairesinde protestolar yaşanıyor. Zaman zaman öğretmenler paralarını alamadıkları için derslere girmezken, doktorlar hastalara bakmak istemiyor. Nitekim son 2-3 ay içerisinde 350’ye yakın doktorun IKBY’yi terk ettiği, IKBY’de yaşayan gençlerin de iş bulmak umuduyla legal ya da kaçak yollarla Avrupa’ya gitmeye çalıştığı söyleniyor. Hatta IKBY’nin gerekli ödemeleri yapamadığı için IKBY’de elektrik hizmeti sağlayan uluslararası şirketlerin elektrik kesintisine gittiği biliniyor. Bu nedenle bir dönem günde 22 saate kadar verilen elektrik hizmetinin mevcut durum itibariyle ancak 8-10 saat verilebildiği görülüyor.

IKBY’deki siyasi tablo da halkın umutsuzluğunu ve sıkıntılarını arttırmış görünüyor. 2013’te IKBY’de yapılan seçimlerin ardından 9 ay gibi bir sürede kurulan IKBY hükümeti içerisindeki sorunlar, IŞİD’le mücadele sürecinin başlamasıyla bir süre rafa kalkmışken, IŞİD’inIKBY’nin kendi topraklarının uzağına itilmesiyle yeniden iç politikadaki sorunlar baş göstermiş görünüyor. Haziran 2015’te Mesut Barzani’nin IKBY Başkanlığı süresinin uzatılıp, uzatılmayacağı konusundaki tartışmalarla başlayan siyasi gerginlikler, Ağustos ayına gelindiğinde şiddet eylemlerine varan bir çekişmeye dönüşmüştü. Özellikle KYB ve Goran’ın, Mesut Barzani’nin görev süresinin uzatılmasına karşı çıkmasıyla birlikte, IKBY Başkanı’nın parlamento tarafından seçilmesi konusundaki tavrını ısrarla sürdürmesi de KDP ve bu partiler arasında ciddi gerginliklerin oluşmasına yol açmış ve KDP öncülüğünde kurulan hükümetteki Goran’a ait bakanlar görevlerinde azledilmişti. Bu süreçten sonra hükümet de çalışamaz hale gelmiş ve Goransız yeni bir hükümet kurulacağı söylemleri açık bir biçimde konuşulmaya başlanmıştı. Son dönemde bu konuda KYB ve KDP arasında bir yakınlaşma olduğu bütün taraflarca ifade edilen bir gerçek. Hem KDP hem de KYB, iki parti arasında ortak yönetim kurulmasın ve2004’te yapılan ancak 2013’teki seçimler neticesinde fiili olarak sona eren stratejik anlaşmaya geri dönülmesi konusunda istekli duruyor. KYB’nin yeniden KDP’ye yakınlaşması, Goran yetkililerinin giderek söylemlerini sertleştirmesine neden oluyor. Goran’ın KDP karşısında terör örgütü PKK’yı kullanmaya çalıştığı ve işbirliği yaptığı da pekçok kesim tarafından dile getirilen bir konu. PKK’nın etkinlik alanının KDP ile paralellik göstermesi nedeniyle, Goran’ınKDP’nin etkinliğini kırmak ya da rahatsız etmek amacıyla PKK’ya açıktan destek verdiği söyleniyor. Bu da IKBY’deki kamuoyunu her geçen gün daha fazla geriyor. Bu durum toplumu da gittikçe ayrıştırıyor. Bu noktada Mesut Barzani’nin IKBY’nin bağımsızlığı için referandum yapılmasına ilişkin açıklamalarını da siyasi krizden dolayı ayrışmaya yaşayan halkı yeniden tek hedefe kanalize etmek olarak okumak mümkün. Yoksa Mesut Barzani’nin partisi olan KDP’deki siyasetçiler dahil IKBY’nin ne referanduma ne de bağımsızlığı hazır olmadığı konusunda hem fikir görünüyor. Zira ekonomik problemlerin yanı sıra, IKBY’deki kurumsallaşmadaki eksiklikler, yönetimsel sıkıntılar, vilayetler arası kopuk ekonomik ve siyasi irtibat, anayasal ve hukuki problem gibi konular halen bir çözüme kavuşturulabilmiş değil. Neredeyse 2015’in Ağustos ayından bu yana parlamento dahi toplanamazken, bağımsızlık düşüncesi, en azından şimdilik, IKBY halkına dahi gerçekçi görünmüyor. Mevcut durum itibariyle halkın bütün ilgisinin ekonomik krizin giderilmesi üzerinde olduğunu söylemek mümkün. Görünen o ki IKBY yönetiminin ekonomik krize bir çözüm bulmadan istikrar yakalaması mümkün olmayacak.