Gazze’de HAMAS ve Selefi Cundî Ensar’ullah Çatışması

Serkan Taflıoğlu, ORSAM Ortadoğu Uzmanı
HAMAS yöneticileri uzun zamandır Gazze’de faaliyet gösteren selefi hareketinin lideri Abdullatif Musa ile Gazze’de tekfir faaliyetlerinden vazgeçmeleri için görüşmeler yürütmekteydi. Kendilerine Cundi Ensar’ullah adını veren bu selefi hareket Gazze’de gerçek manada İslami bir yapı kurmadıkları için HAMAS’ı şiddetli bir şekilde eleştirmekte hatta bazen tekfirle suçlamaktaydı. HAMAS, din adamlarını araya sokarak örgütü ikna etme çalışmıştı. Fakat ikna edilemeyen hareket liderinin, Gazze’de İslami Emirlik ilan edeceğinin duyulması üzerine HAMAS yönetimi müdahale etmek zorunda kaldı. 14 Ağustos’ta Refah’da İbni Teymiye mescidini merkez olarak kullanan örgüte HAMAS’a bağlı güvenlik güçlerinin müdahale etmesi sonucu aralarında örgütün lideri Abdullatif Musa’nın da bulunduğu 20’den fazla kişi öldü ve 100’den fazla kişi yaralandı. HAMAS yönetimi ilk açıklamasında müdahalenin silahla olmasını istemediklerini fakat mecbur kaldıklarını belirtmiştir. Cundi Ensar’ullah anlayışına göre Filistin yasama meclisine giren herkes demokratik sisteminin parçası olduğundan tekfirle suçlanmaktadır. 

HAMAS yönetimi İsrail’e karşı cihad faaliyetlerini yürütmek için Gazze’ye gelen silahlı islami hareketlere ilk başlarda ayırım gözetmeksizin izin vermekteydi. Hatta İsrail’e karşı bazı saldırıları ortak gerçekleştirmektelerdi. Fakat zamanla Gazze’ye giren selefi gruplar Filistin halkı arasında dini ve siyasi faaliyet yürütmeye başladı. Bu durum, İsrail işgaline karşı direnen ve abluka altında olan Filistin halkı için hayati bir tehlikeli oluşturmaktaydı. En son Gazze saldırılarından sonra selefi cihad grupların, “Kafire karşı Kafire yardım edilmez” yönünde sözler sarf ettiği duyulmaya başlandı. Bunun üzerine HAMAS yöneticileri selefi cihad gruplarından, din adamları aracılığıyla tekfir faaliyetlerini durdurmalarını istedi. HAMAS yönetimi kendi önceliklerinin Filistin topraklarının İsrail işgalinden kurtulması olduğunu ve dini bölünmelere izin veremeyeceklerini belirtmekteydi. Esas itibarıyla selefi hareketlerin Gazze’ye girmeleri 80’li yıllara kadar gitmektedir. Fakat son zamanlara kadar bu gruplar “Emri Bi’l Maruf Nehyi an’ul Münker” (iyiliği emredip kötülüğü engellemek) faaliyetlerini sadece tebliğ bazında yürütmektelerdi. Toplumsal tebliğ bazında yürütülen faaliyetler “Suyuf’ul İslam”, “Suyuf’ul Hak’ul İslam”, “Cundi Ensar’ullah” örgütleri gibi silahlı faaliyetlere dönüştü. HAMAS bu silahlı hareketlere Gazze işgal altında olduğu ve İsrail’e karşı cihad faaliyetlerinde HAMAS’ın hâkimiyet ve koordinasyonunu kabul ettikleri sürece ses çıkarmamaktaydı. Hatta 2006 Haziran ayında İsrail’li asker Gilat Şalit’in rehin alınması operasyonu “Ceyş’ul İslam” örgütü ile beraber gerçekleştirilmişti.

Bu mücadele sırasında HAMAS emir komutası zincirinden ihraç edilen bazı kişiler, 2007 yılında İngiliz gazeteciyi kaçırmış daha sonra ise serbest bırakmıştır. HAMAS bu olayı şiddetle kınamış ve bu gibi olayların kendi hareket ve mücadelelerine zarar verdiğini açıklamıştır. 2007 yılı ocak ayında Gazze’de “El-Arabiya” televizyonu merkezinde bir patlama meydana gelmiş ve patlamayı “Suyuf’ul Hak” örgütü üstlenmiştir (daha sonra bunu geri almıştır). Bu örgüt de Gazze’de bazı internet kafe ve video satan dükkânlara saldırılar gerçekleştirmekte, Filistinli kadınlara kıyafetlerine dikkat etmeleri gerektiği yönünde beyanlar yayımlamaktaydı. Bu durum HAMAS için Gazze’yi yönetilemez hale getirdiği gibi direnişe de cephe gerisinden büyük darbe indirmekteydi. HAMAS bu faaliyetlerin Filistin’deki güç ve hâkimiyetini zayıflatmak isteyenler tarafından desteklendiğini düşünmektedir. Son olarak HAMAS’ın Filistin Meclis üyesi Hadi Naim, Cundi Ensar’ul İslam örgütü ile Ramallah yönetimi arasında ilişki bulunduğunu açıklamıştır. Ayrıca selefi örgütlerin El-Kaide ile olan ideolojik benzerlikleri İsrail’in uluslararası alanda El-Kaide’nin Gazze’de faaliyet gösterdiği suçlamalarına sebep olmaktadır. Mahmud Abbas ise yaptığı açıklamalarda El-Kaide’nin HAMAS sayesinde Gazze’ye girdiği suçlaması yapmaktaydı. Bu örgütler Abbas yönetimine HAMAS’ı Filistin’de ve uluslararası kamuoyunda suçlama imkânı yaratmaktaydı. HAMAS yönetimi bu faaliyet ve ithamların meşru mücadelelerine zarar verdiğini ifade etmektedir. 

Selefi örgütler tarafından HAMAS’a yönelik eleştiriler, özellikle 2006 yılında Filistin’de seçimlere katılıp hükümet kurması ile başlamıştır. Bu süreçte HAMAS stratejik anlayışı gereği İslami hareketler ile doğrudan silahlı çatışma içine girmekten kaçınmaktaydı. Çünkü HAMAS tarihsel ve itikadi anlayış olarak Müslüman Kardeşler geleneğinden gelen bir hareketti. Müslüman Kardeşler Arap ve İslam dünyasında Sünni anlayışa dayalı en yaygın İslami harekettir. Aynı zamanda HAMAS; Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan tarafından devamlı olarak İran etkisinde olmakla suçlanmaktaydı. Bu sebepler yüzünden HAMAS belli bir zamana kadar örgütlere müdahaleden kaçınmıştır. Fakat son zamanlarda bazı devletlerin örgütlere artan desteği, Gazze’de HAMAS’ın hâkimiyet ve direnişine tehlike oluşturmaya başlamıştır. Bu durum askeri bir tehlike doğurduğu gibi HAMAS’ın içinde itikadi bölünmelere de sebep olabilecektir. Bu bağlamda gelecekte Filistin’de HAMAS ve Selefi Tekfiri örgütler arasında silahlı çatışmaların devamı kuvvetle muhtemel görünmektedir.