IKBY Mali Krizi ve Bağdat-Erbil İlişkileri
2014 yılında, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY)’ye ayrılan federal bütçe payının kesilmesi üzerine, eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki’nin girişimleriye Erbil’in petrol gelirlerini Bağdat’a aktarması karşılığında IKBY’nin bütçe payının gönderilmesi konusunda Bağdat ve Erbil arasında anlaşma sağlanmıştır. Ancak IKBY’nin petrol veya gelirlerini merkezî yönetime aktarmaması üzerine anlaşma yürürlüğe girmemiştir. Ayrıca IKBY’nin petrol gelirlerini memur maaşları yerine petrol şirketlerine işletim bedelleri karşılığında aktarması bölgedeki mali krizin derinleşmesine neden olmuştur.
2020 yılı önceki senelerden kalan ve IKBY’yi doğrudan etkileyen gelişmelere ek olarak yeni sorunların ortaya çıktığı bir yıl olmuştur. Ayrıca, Sincar’ın statüsüne ilişkin yapılan anlaşma ile Bağdat ve Erbil arasındaki öteden beri devam etmekte olan bir sorunun çözülmesi için girişimde bulunulmuştur. Ancak bütçe meselesi gibi Maliki döneminden itibaren Bağdat ve Erbil arasında çözümsüz kalan sorunlar da devam etmiştir. Ayrıca Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin 29 Kasım 2019 tarihinde Irak Parlamentosuna sunduğu ve 1 Aralık 2019 tarihinde kabul edilen istifası ile Abdülmehdi, Geçici (Caretaker) Başbakan olarak görev yapmaya başlamıştır. Muhammed Tevfik Allavi ve Adnan el-Zurfi’nin başarısız hükûmet kurma girişimlerinin ardından Mustafa el-Kazımi kabinesinin güvenoyu aldığı 6 Mayıs 2020 tarihinde hükûmet krizi sonlanmıştır. Ancak Irak’ta tam yetkili bir hükûmet olmadan geçen bu yedi aylık süre, Bağdat ve Erbil arasındaki siyasi görüşmelerin üst seviyede yapılmasını engellemiştir ve sorunlar siyasi krizin çözülmesinin ardından gündeme alınmak üzere kenara bırakılmıştır.
Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkiler, Kazımi’nin sonlandırdığı hükûmet krizi sürecinde Kürt siyasi partilerin birbiri aleyhine pozisyon alması nedeniyle Kazımi kabinesinin kurulmasının ardından da çözümsüz kalmıştır. Hatta Kürt partilerin kısmen IKBY şemsiyesi altından çıkarak vilayet bazlı veya birden çok partinin oluşturduğu heyetler ile Bağdat’a ziyarette bulunmasının merkez siyasette Kürt partileri arasındaki ayrışmanın artmasına neden olduğu söylenebilir.
IKBY Mali Krizi Bağlamında Bağdat – Erbil İlişkileri
Adil Abdülmehdi’nin Geçici Başbakan, bakanların ise geçici bakan sıfatıyla görev yaptığı dönem içerisinde Erbil’den Bağdat’ı ziyaret eden heyetler ile karşılıklı görüşmeler yapılmıştır. Ancak hükûmetin statüsü nedeniyle bu görüşmelerde yalnızca “günlük ve olağan” durumlar hakkında müzakereler yapılmıştır. Ayrıca kabine düşmeden önce Erbil ve Bağdat arasında yapılan ve IKBY’nin günlük 250 bin varil petrolü SOMO’ya (State Organization for Marketing Oil – Petrol Pazarlaması için Devlet Kurumu) aktarması karşılığında IKBY bütçesinin ödenmesine ilişkin anlaşmanın uygulanması tartışılmıştır. Bağdat ve Erbil’in anlaşmayı uygulama konusunda anlaşması üzerine Bağdat tarafından IKBY bütçesi ödenmeye başlamıştır. Ancak IKBY’nin ilgili petrol gelirlerini Bağdat’a aktarmaması üzerine Bağdat, IKBY’ye memur maaşlarının ödenmesi için gönderilen fonu kesmiştir. Bu noktada, Bağdat tarafından memur maaşlarının ödenmesi için gönderilen fonların IKBY’nin “çok uluslu petrol şirketlerine olan borcunu kapatmak için kullandığının” iddia edilmesi memur maaşlarındaki aksama ve kesintilerin nedeni olarak değerlendirilmiştir. Hatta bu duruma tepki olarak Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Üyesi IKBY Planlama Bakanı Dara Reşid Mahmud, “IKBY’nin sadece 250 bin varil petrolü Bağdat’a teslim etmenin yanı sıra bütün petrol gelirini maaşların düzenli ödenmesi koşuluyla teslim etmeye hazır olduğunu” açıklamıştır.
IKBY’deki mali kriz, Mustafa el-Kazımi’nin güvenoyu alarak kabinesini kurmasının ardından da devam etmiştir. Kazımi ise başbakanlık koltuğuna oturmasının ardından yaklaşık üç ay geçtikten sonra Erbil’i ziyaret etmiştir. Ziyaretin, IKBY heyetinin Bağdat’ta petrol gelirleri ve bütçe üzerinde görüşmeler gerçekleştirdiği zamana denk gelmesinin ise müzakerelere yüksek profilli ziyaret ile yeni bir ivme kazandırmayı amaçladığı söylenebilir. Ayrıca Başbakan Kazımi’nin ziyareti esnasında Erbil’in yanı sıra Duhok sınırları içerisinde kalan İbrahim Halil (Habur) Sınır Kapısı’nı ve Süleymaniye vilayetlerini ziyaret etmesi görüşmelerde sınır kapılarının gelirlerine ve kontrolüne ilişkin konuların ele alındığını göstermektedir. Zira ziyaretten sonra IKBY’nin sınır kapılarından elde ettiği gelirin yarısının Bağdat’a aktarılacağı açıklanmıştır. Buna ek olarak mayıs ayında ödenmesi durdurulan bütçe payı, Kazımi’nin ziyaretinden önce ağustos ayında yeniden ödenmeye başlanmıştır. Ancak IKBY tarafından memur maaşlarındaki kesintiler devam ettirilmiş ve düzenli bir ödeme takvimi ortaya konmamıştır. Bu noktada Kazımi’nin düşen petrol fiyatlarına rağmen ülkedeki mali yapının sürdürülebilir kılınması için federal gelirleri merkezîleştirme girişiminde bulunduğu söylenebilir.
Kazımi Kabinesi ve IKBY Mali Krizi
Başbakan Kazımi’nin IKBY ziyaretinin ardından IKBY’deki mali krizin sonlandırılması için Erbil ve Bağdat arasında bütçe anlaşmasına varıldığı açıklanmıştır. Ancak 2. Maliki hükûmeti döneminden (2010-2014) itibaren merkezi ve federe yönetim arasında günlük 250 bin varil petrol veya gelirinin Bağdat’a teslim edilmesi üzerinde anlaşma sağlanmasına rağmen anlaşma yürürlüğe sokulmamıştır. Ancak mali krizin IKBY’ye neden olduğu gösteriler nedeniyle IKBY Başkanı Neçirvan Barzani “Eğer Bağdat, IKBY’ye aylık 900 milyar Irak dinarı (yaklaşık 750 milyon ABD doları) vermeyi kabul ediyorsa buyursun bütün petrolü alsın” açıklamasında bulunmuştur. Ancak Bağdat ve Erbil arasındaki anlaşmaya ve Başkan Barzani’nin söylemine rağmen IKBY’nin ilgili petrol gelirini merkezî yönetime aktarmaması nedeniyle bütçe anlaşması uygulanamamaktadır.
Bu gelişmelere rağmen IKBY tarafından Bağdat’tan fonların düzenli gelmemesi ile açıklanan mali kriz, IKBY’yi oluşturan Erbil, Duhok ve Süleymaniye eksenli kırılganlıkları arttırdığı gibi IKBY hükûmeti içerisinde yer alan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), KYB ve Goran (Değişim) Hareketi’nin farklı pozisyon belirlemesine yol açmaktadır. Bu doğrultuda taraflar IKBY siyasi kanallarının haricinde Bağdat ile alternatif müzakere kanalları açmaya yönelmektedir. Bu noktada IKBY merkezli tarafların pozisyonundaki farklılaşmanın Bağdat’taki birleşik Kürt cephesini engellediği ve IKBY hükûmetinin geleceği hakkında soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden olduğu söylenebilir. Diğer yandan 6 Haziran 2021 tarihinde yapılması beklenen Irak Parlamentosu erken seçimlerinin Eylül 2021’e ertelenmesi beklentilerinin Kürt siyasi partiler arasındaki ayrışmayı derinleştirmesi olasılığını artırmakta ve partilerin federe yönetim ile federal yönetim arasındaki kanallarının dışına çıkarak etkili oldukları bölgeler için özel bütçe anlaşmaları yoluna gitmesi için uygun zemin hazırlamaktadır.
Başbakan Kazımi’nin bütçe anlaşması uygulanmadığı takdirde IKBY bütçesinde kesintiye gitmesi durumunda IKBY’deki gösterilerin artarak devam edeceği yorumunda bulunulabilir. Zira Süleymaniye gösterilerinin temel dinamiğini oluşturan maaş krizi ve işsizlik Bağdat ile anlaşmaya varılamaması durumunda artarak devam edecektir. Ancak göstericiler içerisine sızan terör örgütü PKK yanlılarının etkisiyle birçok bölgede düzenlenen gösterilerin değişim geçirdiği ve IKBY politikaları yerine IKBY’nin hedefe alındığı görülmüştür. Mali kriz nedeniyle gösterilerin sürmesi ise Süleymaniye merkezli gündeme alınan öz yönetim talebinin hatta bölgeselleşme tartışmalarının popüler bir talebe dönüşmesi ile gösterilerin tamamen IKBY karşıtlığına dönüşmesi beklenebilir.
2021 Öngörüleri
Düşen petrol gelirleri ve Bağdat ile Erbil arasındaki bütçe anlaşmasının uygulanmaması, federal ve federe yönetim arasındaki kıt kaynakların paylaşımı gerilimini arttırmaktadır. Bu gerilimin 2021 yılı içerisinde ikincil bir düzeyde Erbil ve Süleymaniye eksenlerinde kıt kaynakların paylaşımındaki sorunları yoğunlaştıracağı söylenebilir. Hatta bölgedeki gösterilerin bu ayrışmayı arttırabileceği yorumunda bulunulabilir. Zira Erbil yönetimi tarafından da sınırlı bir şekilde gösterilere izin verilmesi Süleymaniye ve Erbil’de yaşayan insanların karşı karşıya gelmesine neden olabilecektir. Diğer yandan, bu durum Türkiye’nin Pençe Harekâtları nedeniyle hareket alanı daralan ve Sincar Anlaşması ile de Sincar’dan çıkarılacak olan terör örgütü PKK’nin IKBY’deki gerilimden yararlanarak buradaki etkinliğini arttırması için uygun bir zemin hazırlayabilir. Bu noktada 2021 yılında yapılması beklenen Irak Parlamentosu seçimleri de başta KDP ve KYB olmak üzere Kürt partilerinin tabanlarının yaşam standartlarını yükseltme isteğini ve dolayısıyla bütçe payları hakkındaki tartışmaları yoğunlaştırabilir.
Ayrıca 2021 yılında yapılması beklenen erken seçimlerin, Kürt partileri arasındaki ayrışmayı derinleştirmesi beklenmektedir. Zira bu durum IKBY kabinesinde yer alan KDP, KYB ve Goran Hareketi arasındaki gerilimi tırmandırmasına ek olarak muhalif Kürt partilerin IKBY hükûmetine yönelik yoğun baskısına neden olacaktır. Diğer yandan Kürt siyasi partileri arasındaki gerilimin, mali krizin etkileriyle beraber hükûmetin yanı sıra IKBY’nin yasama ve denetleme organı olan IKBY Parlamentosuna yansımasına ve dahası IKBY Parlamentosunun IKBY’nin tek taraflı bağımsızlık referandumundan önceki yaklaşık iki yıl kapalı kalması düzeyinde etkilenmesine neden olabilir.