Irak’ta Tikrit Operasyonu ve Sonrası

Irak Başbakanı Haydar El-Abadi, 1 Mart’ta Irak’ın Selahaddin vilayetine bağlı Samarra ilçesini ziyaret ederek, IŞİD’in elinde olan Selahaddin’in merkezi ilçesi olan Tikrit’i kurtarma operasyonunun başladığını açıklamıştır. Bu açıklamayla başlatılan Tikrit Operasyonu, hem operasyonun mahiyeti hem de IŞİD’le mücadelenin geleceği açısından farklı dinamikleri bir araya getirmektedir. Tikrit, Musul’un hemen ardından IŞİD tarafından ele geçirilen yerleşim yerlerinden biri olmakla birlikte, Irak haritası göz önüne alındığında hemen hemen Irak’ın merkezinde bulunan ve Kerkük’le birlikte kuzey-güney bağlantı yollarının sınırları içerisinden geçmesiyle son derece stratejik bir konuma sahiptir. Bu nedenle Tikrit’in Irak hükümeti tarafından IŞİD’in elinden alınması, olası bir Musul ve Anbar operasyonu için de hazırlık niteliğinde olacaktır. Nitekim Tikrit operasyonu Gönüllü Savaşçılar olarak da bilinen ve daha çok Şii milis grupların içerisinde yer aldığı Arapça olarak Haşti Şaabi olarak nitelendirilen silahlı birimin yönetiminde yapılmaktadır.
 
Operasyon merkezi olarak Samarra seçilmiştir. Samarra’nın Tikrit’e ilişkin operasyon merkezi olması dikkat çekmektedir. Samarra, Irak hükümetinin kontrolündeki Tikrit’e bağlı nadir yerlerden biri olmakla birlikte tarihsel önemi ve 2003 sonrası Irak’taki siyaseti şekillendiren ana olayların çıkış noktası olmasıyla da önem kazanmaktadır.  Samarra, Şiiler açısından önemli bir yerdir. Samara’da El-Askeri türbesi bulunmaktadır. 2006 yılında El-Kaide, Samarra’daki El-Askeriye Türbesi’ne saldırı düzenlemiş ve Şubat ayındaki bu saldırıdan sonra mezhep çatışmaları başlamıştır. IŞİD de Musul operasyonu ilk başladığında Bağdat, Tikrit, Anbar ve Samarra’ya doğru yönelmiş, bunun üzerin Ayetullah Ali El-Sistani fetva çıkararak, IŞİD’e karşı bütüncül mücadele çağrısı yapmıştır. Nitekim Samarra’ya saldıran IŞİD, gönüllü savaşçıların desteğiyle engellenmiş ve Samarra Irak hükümeti tarafından kontrol altına alınmıştır. Samarra olayı Haşti Şaabileri, Irak’ın gündemine taşımış ve daha görünür hale getirmiştir. Bu nedenle Samarra’nın Tikrit operasyonu için merkez seçilmiş olması manidardır. Operasyonun merkez üssü olarak Samarra seçilerek IŞİD’e karşı psikolojik bir mesaj verildiğini söylemek mümkündür. Diğer tarafta Tikrit’in güneyinde bulunan Samarra’nın Bağdat ve Tikrit’i birbirine bağlayan ana yol güzargahının merkezinde olması, Tikrit operasyonuna verilecek lojistik destek açısından stratejik bir konuma sahiptir.  Bu nedenle hem Bağdat’tan Tikrit operasyonuna verilecek destek hem de Haşti Şaabilerin varlığı düşünüldüğünde Samarra ön plana çıkmaktadır.
 
Öte yandan Tikrit operasyonu Haşti Şaabiler içerisinde Sünni aşiret üyelerinin de operasyona katıldığı ilk büyük operasyon olması açısından da önemlidir. Net olmamakla birlikte Tikrit operasyonuna Haşti Şaabilerle birlikte Irak Ordusu ve Irak Polisi’nin de içerisinde yer aldığı 25-30 bin kişilik bir güç katılmaktadır. Bu güç içerisinde 2.500-3000 kişilik Sünni savaşçı grubunun da yer aldığı bilinmektedir. Hatta IŞİD tarafından kontrol edilen Tikrit’e bağlı Elbu Acil ve El-Alem ilçelerine düzenlenen ve IŞİD’den geri alınan operasyonlarının Irak polisi ve Irak ordusu desteğindeki Sünni savaşçıların öncülüğünde yapıldığı ve kendi bölgelerini kendileri kurtardıkları söylenmektedir. Tikrit’in merkezine yönelik operasyon için de Tikrite bağlı Şirgat, Beyci, El-Alem, Elbu Acil, Dour gibi bölgelerden Sünni savaşçıların operasyona katıldığı ya da katılmaya gönüllüğü olduğu bilinmektedir.
 
Ancak mevcut durum itibariyle Tikrit merkezine yönelik büyük bir ilerleme sağlanabildiğini söylemek zordur. Tikrit’in çevresinde birkaç gün içerisinde çabuk bir ilerleme sağlayan IŞİD karşıtı güçler, şehir merkezine aynı biçimde girebilmiş değildir. Özellikle IŞİD’in şehre girilebilecek hatlara ciddi miktarda mayın döşediği, bombalı araçlar ve intihar bombacılarıyla saldırı düzenlediği, ayrıca pek çok noktaya keskin nişancıları yerleştirerek şehre girişi engellediği söylenmektedir. Mevcut durum itibariyle koalisyon güçlerinin hava saldırısı yapmamış olmasının, IŞİD’e karşı mücadele eden güçlerin kente girişini yavaşlattığı söylenmektedir. Ancak burada Irak hükümetinin sorumlu davranmaya çalıştığını söylemek mümkündür. Zira IŞİD mensuplarının şehrin içerisinde olması nedeniyle koalisyon güçlerinin yapacağı hava operasyonlarının şehre zarar vereceğini düşünüldüğünde yeni bir Ayn El-Arap (Kobani) ile karşı karşıya kalınmak istenmediği söylenebilir. Ancak karadan harekatın da şimdilik bir çözüm üretemediği görülmektedir.
 
Öte yandan Tikrit operasyonu, İran’ın Irak’taki varlığını net olarak gün yüzüne çıkartmış, İran ilk kez bir komutanının Tikrit operasyonunu yönetmek üzere Irak’ta bulunduğunu resmen açıklamıştır. İran tarafından yapılan açıklamada bir isim verilmemiş olsa bile bu komutanın Kudüs Ordusu Komutanı Kasım Süleymani olduğu herkes tarafından bilinmektedir. İran sıradan bir komutanını değil belki Ortadoğu’da son dönemin en popüler ismi olan Kasım Süleymani’nin Irak’taki diğer pek çok operasyonda bizzat görev aldığı pek çok haberde ve sosyal medyada yer almaktadır. Kasım Süleymani, Ortadoğulu bazı akademisyenler ve araştırmacılar tarafından İran’ın “Arabistanlı Lawrence” olarak görülmektedir. Nitekim Kasım Süleymani,  artık Ortadoğu’da hemen her bölgede görüldüğü fotoğraflara pek çok yerde rastlamak mümkündür. Kasım Süleymani’nin Suriye’de Esat rejimine destek vermek operasyonlara katıldığı, Lübnan’da Hizbullah’a destek verdiği söylenmektedir. Hatırlanacak olursa İsrail, Hizbullah’ın iki üyesini öldürdüğünde bir tanesi İmad Muğniye’nin oğlu Cihad Muğniye olmuş, Kasım Süleymani de Cihad Muğniye’nin cenazesine katılmış olması dikkat çekmektedir. Bu durum İran’ın bölgedeki etkisini gösterir niteliktedir. Zira IŞİD operasyonları sonrası, İran’ın Irak’taki varlığının hissedilir derece arttığı görülmektedir. Bu nedenle Kasım Süleymani’nin Tikrit operasyonuna katılıyor olması pek çok mesajı da içerisinde barındırmaktadır. Tikrit aslında Irak’ın devrik lideri, Sünnilerin yoğun olarak yaşadığı ve Sünnilerin özlem duyduğu Saddam Hüseyin’in memleketidir. Saddam Hüseyin’in hem doğum yeri orası hem de mezarı Tikrittedir. Kasım Süleymani 1980-1988 İran-Irak Savaşı’nda İran tarafında savaşan ve Irak’a karşı mücadele veren bir subaydır. Şimdi Tikrit’i kurtarma operasyonu İranlı bir generalin de desteğiyle ya da kontrolünde yapılacak olması Sünniler için ve Saddam Hüseyin taraftarları için de ayrı bir mesaj olarak nitelendirilebilir.
Sonuç olarak Tikrit operasyonunun önemi ve başarısı daha sonra yapılması planlanan, Anbar, Havice (Kerkük) ve Musul operasyonları için bir örnek teşkil edebileceği gibi adı anılan bölgelerde IŞİD’e karşı yapılacak operasyonların da kapısını aralayacaktır. Burada Sünni savaşçıların da Haşti Şaabi içerisinde operasyona katılarak vermiş oldukları destek ve gösterdikleri başarı, diğer bölgeler için de önemli olacaktır. Burada esas sıkıntı Haşti Şaabiler içerisinde yer alan Şii milis grupların kontrol ettikleri bölgeleri bölge halkına bırakıp bırakmayacakları ve hem Irak ordusu hem de Irak polisi gücü içerisindeki etnik ve mezhepsel dengenin sağlanıp sağlanmayacağıdır. Tikrit’ten IŞİD’in çıkarılması durumunda Tikrit’in Sünniler için alacağı pozisyon, Sünnilerin diğer bölgelerde Irak hükümetine vereceği yardımın bir örneği olacağı gibi, Sünnilerin beklentilerini karşılamaması durumunda Sünnilerin Irak hükümetinden çekeceği desteğin IŞİD’i güçlendirebileceğini söylemek mümkündür. Bu nedenle Sünnilerin hem siyasi sürece hem de IŞİD’le mücadele sürecine sokulması son derece önemlidir. Irak hükümetinin bu desteğinin sürmesi durumundan yerelden de destek bulan IŞİD’in yerel desteğinin kesilmesi mümkün olabilecektir. Ancak İran’ın sahada fazla görünür olmasının da Sünnileri tedirgin ettiğini söylemek mümkündür. Ayrıca Kürtlerin özellikle Kerkük çevresindeki etkinliği ve bazı Sünni köylerinde kontrol sağlaması da Sünnileri endişeye sevk etmektedir. Bu nedenle IŞİD’e karşı bütüncül bir strateji geliştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Tikrit’te kurulacak bu bütüncül stratejiyle IŞİD’in bölgeden çıkarılması, diğer bölgelerdeki IŞİD’le mücadele kolaylaştırıcı bir rol oynayacaktır.