Irak Türkmenlerinin Yeni Oluşturulacak Hükümetten Beklentileri

Irak’ta Adil Abdülmehdi’nin Başbakanlıktan istifa etmesinin ardından bir süredir gözler yeni hükümeti kurmakla görevlendirilecek ismin kim olacağına çevrilmişti. 1 Şubat 2020’de Cumhurbaşkanı Berham Salih tarafından İletişim eski Bakanı Tevfik Allavi hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir. Allavi’nin görevlendirilmesinin ardından Irak’ta gösterilerine devam eden protestocuların büyük çoğunluğu Allavi aleyhinde sloganlar atmış ve herhangi bir ‘siyasi parti’ adayı istemediklerini belirtmişlerdir. Söz konusu görevlendirme sonrası merak edilen hususlardan bir diğeri Irak’taki farklı etnik unsurların da Allavi’ye yönelik tutumlarının ne yönde şekilleneceği olmuştur. Bu anlamda hükümet karşıtı protestoların başladığı 1 Ekim’den itibaren protestoculara desteğini ifade eden ve yeni hükümet kurulması çağrısı yapan Türkmen siyasilerin tavrı önemli görülmektedir.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, Allavi’nin görevlendirilmesine ilişkin yaptığı ilk açıklamada, söz konusu görevlendirmeyi ‘Irak’ı bölünme, kaos ve iç savaştan kurtarmak adına cesur bir adım’ olarak nitelendirmiştir. Diğer yandan 7 Şubat’ta Erşat Salihi ve beraberindeki ITC Kerkük Milletvekilleri Ahmet Haydar ve Hatice Ali Türkmen Tevfik Allavi ile bir görüşme gerçekleştirmişlerdir. Ayrıca görüşmeye parlamentonun diğer Türkmen Milletvekilleri Mehdi Taki ve Seyit Muhtar da katılmıştır.

Türkmen siyasilerin Allavi’ye ilişkin ortaya koyduğu ilk tepkiler genel itibariyle olumlu mesajlar içermiştir. Fakat Allavi’nin hükümeti kurması halinde izleyeceği politikaların seyri, Türkmenlerin kurulan hükümete yönelik tutumlarını önemli ölçüde şekillendirecektir. Zira her ne kadar Türkmen siyasiler protestoların başından itibaren sokaklardaki eylemcilerle Türkmen halkın taleplerinin ayrışmadığını ifade etseler de, özellikle IKBY ile ilişkiler, tartışmalı bölgelerin geleceği ve Türkmenlere bakanlık verilmesi gibi konularda farklı gündem izlemektedirler.  

Iraklı Türkmenlerin hükümetin kurulmasının ilk aşamasında ortaya koyduğu en önemli beklentilerden biri kabinede bir Türkmen bakan ile temsil edilmeleridir. Hemen hemen her platformda gerek Erşat Salihi gerekse de diğer Türkmen siyasiler, parlamentoda dile getirdikleri Türkmen halkın sorun ve taleplerinin kabinede yer bulmadığını ifade etmektedirler. Dolayısıyla Türkmenlere bakanlık verilmesi, merkezi hükümet içerisindeki karar alma sürecinde Türkmenlerin etkili olabilmesi bağlamında önemli görülmektedir. Nitekim Irak Parlamentosu’ndaki Türkmen milletvekillerinin, görevlendirilmesinin ardından Allavi ile yaptıkları görüşmede ana gündem maddelerinden birinin bakanlık konusu olduğu belirtilmiştir. Allavi ile gerçekleştirilen görüşmeye Türkmen milletvekilleri olarak Kerkük Milletvekilleri Erşat Salihi, Hatice Ali Türkmen, Ahmet Haydar; Musul milletvekilleri Seyit Muhtar ve Lilyan Muhammet ile Selahattin Milletvekili Mehdi Taki katılmıştır. Görüşmeler sonrası yapılan açıklamalar dikkate alındığında, Türkmen milletvekilleri ile Allavi arasındaki görüşmenin olumlu bir havada geçtiği gözlemlenmiştir. Bu doğrultuda, Allavi tarafından yakın zamanda oluşturulması beklenen kabinede Türkmen bir ismin bulunup bulunmayacağı, Türkmenlerin yeni hükümete yönelik tutumlarının nasıl şekilleneceği hususunda belirleyici faktörlerden biri olacaktır.

Irak merkezi hükümeti ile IKBY arasında tartışmalı bölgeler olarak nitelendirilen Musul, Kerkük, Diyala ve Selahattin vilayetlerinin ilçelerinden oluşan bölgelerin geleceğine dair yeni hükümetin nasıl bir yol haritası çizeceği, Türkmenlerin tutumunu şekillendirecek diğer önemli meseledir. Türkmenler, tartışmalı bölgelerin geleceğinin belirlenmesinde 140. maddenin uygulanmasına karşı çıkmaktadırlar. Özellikle 2019’un Temmuz ayında Irak Federal Yüksek Mahkemesi’nin 140. maddenin geçerliliğinin devam etmesi yönünde almış olduğu karar Türkmenlerin önceki hükümete olan güvenlerini önemli ölçüde sarsmıştır. Diğer yandan 2017 yılında tartışmalı bölgelerden çıkarılan IKBY ve ona bağlı güvenlik gücü peşmergenin tekrar tartışmalı bölgeler üzerinde kontrol sağlamaması gerektiği, tartışmalı bölgelere yönelik Türkmenlerin ortaya koyduğu söylemlerden bir diğerini oluşturmuştur. Yeni hükümetin tartışmalı bölgeler hususunda Türkmenlerin hassasiyetlerini dikkate almadan adımlar atması ve 2007 yılında süresi dolan 140. maddenin uygulanması noktasında bir tavır ortaya koyması yalnızca Türkmenlerin değil, özellikle Kerkük gibi kırılgan bölgelerde Arap nüfusun da tepkisine neden olacaktır. Dolayısıyla Kerkük ve Musul gibi birçok etnik yapıyı bünyesinde barındıran son derece hassas yapıya sahip bu bölgelerde alınacak tek taraflı kararların, Irak’ın kuzeyinde kaosa neden olacağı söylenebilir.

Bu noktada önemle belirtilmesi gereken husus, yeni oluşturulması beklenen hükümetin ‘tartışmalı bölgeler’ sorunundan ziyade, protestocuların taleplerini yerine getirmeyi ana gündem maddesi olarak ele alacağıdır. Oluşturulacak hükümetin 2022’de süresinin dolacağı düşünüldüğünde, tartışmalı bölgeler gibi uzun yıllardır çözülemeyen bir sorunun iki yıl içerisinde çözüleceğini beklemek yanlış olacaktır. Bu anlamda hükümetin atacağı adımların daha çok protestocuların talepleri doğrultusunda şekilleneceği, tartışmalı bölgeler gibi uzun süreli müzakereler gerektiren sorunların öncelikli meseleler olarak görülmemesi beklenmektedir.

Türkmenlerin beklentileri kapsamında altı çizilmesi gereken hususlardan biri, Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı tartışmalı bölgelerde terörle mücadelenin merkezi hükümet tarafından aksatılmadan sürdürülmesi olmuştur. Zira her ne kadar 2017 yılında IŞİD’e karşı Irak hükümeti tarafından zafer ilan edilmiş olsa da özellikle 2019 yılı boyunca örgütün Irak’ın kuzeyinde yeniden yapılanma sürecine girdiği, Türkmen nüfusun da yoğun olarak yaşadığı Kerkük, Musul, Diyala ve Selahattin gibi vilayetlerde gücünü arttırdığı gözlemlenmiştir. 2019’da özellikle Kerkük kent merkezi ile Kerkük’ün Dakuk ilçesindeki IŞİD saldırılarında Türkmen sivillerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesi, terörle mücadele noktasında merkezi hükümete yönelik tepkilerin artmasına yol açmıştır. Bu bağlamda Türkmen siyasilerin merkezi hükümetten talebi, özellikle güvenlik boşluklarının yaşandığı bölgelerde Irak ordusuna takviye birlikler gönderilmesi ve Türkmen güçlerinin de bu güçlendirmede aktif rol alması olmuştur. Diğer yandan Bağdat ile güney vilayetlerde devam eden gösteriler ve ABD-İran gerginliğinin Irak’ın kuzeyinde oluşturabileceği güvenlik boşlukları Türkmenler için önemli endişeler olmuştur. Nitekim Türkmenler hem hükümet karşıtı protestoların hem de ABD -İran gerginliğinin, IŞİD’in neden olduğu yıkımdan arınmaya çalışan Irak’ın kuzeyinde ne gibi yeni sorunları beraberinde getirebileceğinin bilincindedirler. Zira Salihi, çatışmaya varan ABD-İran gerginliği sonrası yaptığı açıklamada “Biz İranlı yetkililere şunu söylüyoruz: ABD ile mücadelenizi, hesaplaşmanızı Türkmen bölgelerinden uzak tutun” ifadelerini kullanmıştır.

Türkmenlerin diğer beklentilerine nazaran daha uzun vadeli bir süreç içerisinde gerçekleşmesi beklenilen hususlardan bir diğeri Türkmenlerin Irak Anayasası’nda ‘asli unsur’ olarak belirtilmesidir. Irak Türkmenleri, her ne kadar Irak’ın üçüncü asli unsuru olarak bilinse de Irak Anayasası’nda asli unsur olarak belirtilmemektedirler. Nitekim Anayasanın 125. maddesinde de Türkmenler, Irak’taki azınlık halk ile birlikte vurgulanmıştır. Söz konusu madde şöyledir:

“Bu anayasa Türkmenler, Keldaniler, Asuriler ve diğer topluluklar gibi çeşitli milliyetlerin idari, siyasi, kültürel ve eğitim haklarını güvence altına alır. Bu hususlar yasayla düzenlenir.”

Irak’ta hükümet karşıtı protestolara katılan halkın temel taleplerinden biri anayasanın değiştirilmesi olmuştur. Bu talep doğrultusunda bugün Irak’ta ana gündem maddeleri arasında anayasanın değiştirilmesi bulunmaktadır. Gelecek dönemde Irak’ta yeni bir anayasanın mı oluşturulacağı yoksa mevcut anayasa maddelerinde değişikliğe mi gidileceği henüz netleşmemiş olsa da her iki durumda da Türkmenlerin talebi anayasada ‘asli unsur’ olarak belirtilmektir.

Sonuç itibariyle Türkmenler, yeni hükümeti kurması için Allavi’nin Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilmesini Irak’ın güven ve istikrarı için olumlu bir adım olarak görmektedir. Diğer yandan oluşturulacak yeni hükümetin kısa ve uzun vadede atacağı adımların Türkmenlerin beklentileri ile ne kadar paralel olacağı da yeni hükümete olan tutumu şekillendirecektir. Bu noktada Türkmenlere kabinede bakanlık verilmesi; tartışmalı bölgeler üzerinde Türkmenlerin hassasiyetleri göz önüne alınmadan adım atılmaması; Kerkük başta olmak üzere Türkmenlerin de yoğun olarak yaşadığı Musul, Diyala ve Selahattin vilayetlerindeki güvenlik durumunun iyileştirilmesi; Türkmenlerin hazırlanması beklenen yeni anayasada ‘asli unsur’ olarak yer alması Irak Türkmenlerinin yeni oluşturulacak hükümetten temel talepleri olarak gözlemlenmektedir.