Analiz

Irak’ta Güncel Ekonomik Görünüm ve Türkiye ile Ekonomik İlişkiler

Bir ülkenin ekonomik performansını etkileyen ögelerin başında siyasi istikrar gelmektedir ve siyasi istikrar sürdürülebilir ekonomik kalkınma ile pozitif ilişkilidir. Siyasi istikrarı ifade eden demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi kavramlar ön plana çıktıkça ülkelerin ekonomik çekiciliği artmaktadır. Ancak tam tersi bir durum söz konusu olduğunda işsizlik oranlarının yükseldiği, gelir dağılımında adaletsizlikler yaşandığı, kamu kesiminin bütçe açığının yükseldiği ve borçluluk düzeyinin sürdürülemez olduğu ekonomik nitelikli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Irak’ta özellikle 2003 sonrası dönemde yaşanan sıkıntılar da bu kısır döngü içerisinde gelişmiştir. 2003 yılı öncesi ve sonrası yaşanan savaş, çatışmalar, isyanlar ve uzun süreli terör olayları siyasi istikrarsızlığı doğurmuş; siyasi istikrarsızlık ise siyasi yozlaşmaları, rüşvet ve rant sorunlarını beraberinde getirerek neticede ülke ekonomisinde büyük yaralar açılmasına sebep olmuştur.

Irak’ta yolsuzluk gibi yönetimsel eksiklikler ile mücadele konusunda atılması gereken adımların uygulamada başarısız olması beraberinde birçok yapısal sorunları ortaya çıkarmıştır. Öyle ki söz konusu yönetimsel aksaklıklar, ülkede ekonomik gelişmenin dayandığı sosyo-ekonomik ve kurumsal yapıyı zayıflatmış, ülkedeki yerli ve yabancı yatırımcıyı kaçırmış, ekonomik büyümeyi sınırlamış, gelir eşitsizliğini ve yoksulluğu arttırmış, kamu altyapı tesislerinin kalitesini düşürmüş, ithalattan ve şirketlerden elde edilen vergi gelirlerini azaltmış ve kamu harcamalarının yapısını bozmuştur. 1995 yılından bu zamana kadar ölçülen yolsuzluk endeksinde Irak, 2003 yılı sonrası analize dâhil edilmiş ve her yıl listenin son sıralarında yer almıştır. Buna neden olan etkenlerin başında zimmete para geçirme, kara para aklama, petrol kaçakçılığı ve bürokratik rüşvet yer almaktadır. Bu etkenler ülkede uzun yıllar devam eden yıkıcı çatışma ortamı ile birleşerek ekonomiyi, yasal ve siyasal düzeni bozmuştur.

Irak’ta siyasi istikrarsızlığın doğurduğu yolsuzluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik ve yoksulluk gibi ekonomik sorunların kalıcı hâle gelmesiyle 2019 yılı Ekim ayında ülke genelinde halk gösterileri başlamıştır. Protestoların şiddetlenmesi üzerine Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi istifa etmiş ve yeni hükûmeti kurmak için çalışmalar başlatılmıştır. Bu kapsamda ilk olarak şubat ayında eski İletişim Bakanı Muhammed Tevfik Allavi hükûmeti kurmakla görevlendirilse de gerekli desteği alamayınca 2020’nin Mart ayında görevinden çekildiğini duyurmuştur. Allavi’den sonra Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih, eski Necef Valisi Adnan ez-Zurfi’yi 17 Mart’ta hükûmeti kurmakla görevlendirmiştir. Ancak Zurfi de hükûmeti kurmakta başarılı olamayınca görevi iade etmiş ve yerine Şii partilerin, Sünni ve Kürt grupların da desteklediği Kazımi’ye görev verilmiştir. Bu süreçte süregelen protestolar da salgının ülkede ve komşu İran’da hızla yayılmasıyla durulmuştur.

Ülkenin daha fazla belirsizliğe sürüklendiği bu dönemde büyüyen ekonomik kriz altında Irak’ta hükûmeti kurma görevi Ulusal İstihbarat Daire Başkanı Mustafa El Kazımi’ ye verilmiş ve Kazımi aldığı güvenoyu ile Irak’ın yeni başbakanı olmuştur. Irak’ta yeni yönetim, ayaklanmaların temel nedeni olan; hesap verememe, adam kayırma, geniş çaplı yolsuzluk ve ardından gelen ekonomik adaletsizlik gibi temel sosyo-ekonomik ve politik sorunların çözümü için adımlar atacağı sözünü vermiştir. Bu bağlamda yayınladıkları “Mali Reform Acil Durum Nihai Raporu” gibi çalışmalar ile bahsi geçen temel sorunlara işaret edilerek çözüme kavuşturulması için uygulanması gereken politikalar ortaya konulmuştur. Bununla birlikte Kazımi, devlet bürokrasisinde ekonomi kurumlarını da kapsayan şekilde kendi atamalarını gerçekleştirmiştir. Bu atamalardan ekonomi ile ilgili olanları Irak Merkez Bankası Müdürlüğüne, Ulusal Yatırım Konseyi Başkanlığına, Mali İşler Konseyi Başkanlığına ve Şeffaflık Kurumu Başkanlığına yapılan atamalar olmuştur.

Ancak günümüze kadar süregelen politik ve güvenlik sorunları beraberindeki ekonomik istikrarsızlıklar Irak ekonomisini oldukça kırılgan bir hâle getirmiştir. Doğal kaynak bağımlı yapısı sebebiyle bütçesi ve harcamaları büyük oranda petrole dayalı olan ülke ekonomisi, yaşanan küresel salgın ve düşük petrol fiyatlarıyla birlikte derin bir krize girmiş durumdadır. Irak hükûmeti, mevcut küresel kriz ortamında kırılgan yapıdaki ülke ekonomisini kurtarmanın ve yapısal sorunlarını aşmanın kısa vadede mümkün olmadığının farkına vararak toplumsal çekincelere rağmen uzun vadeli politikalar oluşturma çabası içerisine girmiştir. Ancak ekonomik çeşitliliğinin olmadığı, merkezî otoritenin zayıf olduğu bu ortamda en önemli gelir kaynağı olan petrolün fiyatının düşük seyri yine yapılacak reformların gerçekleştirilmesindeki en büyük engel olarak ortaya çıkmaktadır.  Dolayısıyla Irak’ta yeni hükûmet için acil durum eylem planları uygulayarak ekonominin kırılganlıklarını azaltmak ve kalkınma projelerini gerçekleştirmek öncelikli hedef olarak belirlenmiştir.

Irak ekonomisinin güçlendirilmesi için öncelikle gerekli olan altyapı yatırımlarının ivedilikle yapılması gerekmektedir. Bu minvalde Irak açısından önemli bir komşu ve müttefik olan Türkiye’nin, ülke halkına ve ekonomisine sağlayabileceği katma değerler ve destekler ön plana çıkmaktadır. Nitekim, Türkiye ile Irak hükûmeti arasında imzalanan anlaşmalar Irak hükûmetinin bu doğrultuda politikaları benimseyeceğini göstermiştir. Bu doğrultuda oluşturulacak politikalar, iki ülke için ortak ekonomik kazanımlarla birlikte enerji güvenliğinden bölgesel risklerin azaltılmasına kadar birçok konuda olumlu yönde önemli gelişmelerin yaşanmasını sağlayacaktır.