Irak’ta Protesto Gösterileri, Adil Abdulmehdi’nin İstifası ve Beklentiler
Irak’ta 1 Ekim tarihinde başlayan gösteriler, ülkede büyük bir değişim ve dönüşümün kapısını aralamış görünmektedir. Zira anayasa değişikliği için hem Irak Parlamentosu hem de Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih tarafından anayasa değişiklik komisyonları kurulmuş ve Irak Yüksek Seçim Komiserliği yeniden düzenlenmiştir. Bu gelişmelerin yanı sıra, ülkede esas değişimin habercisi olacak şekilde Başbakan Adil Abdulmehdi istifasını vermiştir. Gösteriler sonucunda Irak’ta 2003 sonrası dönemde ilk kez bir başbakan görevinden istifa etmiştir. Abdulmehdi’den önce Irak’ta istifa eden bir başbakan olmamış; ve görev süresinin büyük bölümünü IŞİD’in Irak’taki kontrolünü kırmakla uğraşan ve kabinesindeki bazı bakanları istifa eden ya da değiştirilmek zorunda kalan Haydar el-Abadi bile görev süresini bir şekilde tamamlamıştır. Bu anlamıyla gösteriler sonucu, Şii dini merci Ayetullah Ali el-Sistani’nin de desteğini çekmesiyle, Abdulmehdi’nin görevini bırakması yeni bir dönemi başlatmıştır.
Nitekim gösteriler büyük siyasi etkileri de beraberinde getirmiştir. Irak’ta yaşanan gösteriler, özellikle hükümetin yürütücü gücü olan Şii gruplar arasındaki dengede ciddi bir etki ortaya çıkartmıştır. Bu anlamıyla Irak’taki siyaset üzerindeki en etkili güç olan Şii dini merci de siyasi gruplarla ilişkisini sınırlandırmaya ve halkın taleplerine uygun pozisyon almaya çalışmıştır. Zira Ayetullah Ali el-Sistani’nin sözcüsü Abdulmehdi el-Kerbelayi, 11 Ekim’deki Cuma hutbesinde protestolardan yaşanan can kayıplarıyla ilgili hükümet tarafından bağımsız ve tarafsız bir araştırma komisyonun kurulması talep etmiş ve iki haftalık bir süre içerisinde sonuçlarının açıklanması istenmiştir.
Bunun üzerine Irak Hükümeti, 13 Ekim tarihinde protestoculara yönelik şiddet eylemlerini araştırmak için Planlama Bakanı Nuri el-Duleymi başkanlığında bir araştırma komisyonu kurmuştur. 22 Ekim tarihinde kurulan komisyon, güvenlik unsurlarının aşırı güç ve silah kullanmasıyla siviller arasında can kaybının yaşandığını, güvenlik güçlerindeki komutadaki zayıflığı ve bazı komutanların kontrol altında olmaması kaosa yol açtığını açıklamıştır. Komisyonun bu açıklamasının ardından Ayetullah Ali el-Sistani’nin 25 Ekim’deki Cuma hutbesinde verdiği mesaj, hükümete karşı daha da sert olmuştur. Sistani mesajında “güvenlik güçlerine, barışçıl gösterilerin vatandaşlara verilen anayasal hak olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Irak'ta gerçek reform ve değişim sivil yöntemlerle olmalı. Devletin kontrolü dışındaki silahlar toplatılmalı. Ülke, bazı bölgesel ve dünya ülkelerinin çıkarlarının çatıştığı alan haline gelmemeli ve bir kaos ve boşluk ortamı oluşmamalı” ifadelerine yer vermiştir. Sistani’nin bu açıklamalarından sonra Irak Parlamentosu, 28 Ekim tarihinde, vilayet ve ilçe meclislerinin gelecek seçimlere kadar lağvedilmesini oy çokluğu ile kabul etmiş ve anayasa değişikliği için komisyon kurulmasına karar vermiştir.
Söz konusu gelişmeler istifaları da beraberinde getirmiş; Irak Komünist Partisi üyeleri,Mukteda es-Sadr’ın liderliğini yaptığı Sairun Koalisyonu milletvekilleri Raid Fehmi ve Hayfa el-Emin ile Basra Milletvekili Muzahim Temimi ve Nasr Koalisyonu Milletvekili Taha Difayi görevlerinden istifa ettiklerini açıklamıştır. Mayıs 2018 seçimlerinin galibi olan ve hükümet kurulmasında büyük rol oynayan es-Sadr da sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Başbakan Abdülmehdi’ye erken seçim çağrısında bulunmuş ve Necef’te protesto gösterilerine destek vermek amacıyla gösterilere katılmıştır. Es-Sadr yaptığı açıklamada Abdülmehdi’ye yönelik “İstifa etmezsen akan kan durmaz, istifa etmemen Irak'ı Yemen ve Suriye'ye çevirir” uyarısında bulunmuştur. Bu dönemde Irak’ın güneyinde özellikle Necef, Kerbela, Musenna, Meysan ve Nasiriye’de gösteriler yoğunlaşmış, zaman zaman çatışmalara varan olaylar yaşanmıştır. Söz konusu durum siyasete olan tepkiyi giderek yükseltmiştir. Nasıriye, Meysan ve Musenna’da Dava Partisi, Hareket el-Beşayir, Nasr Koalisyonu Ofisi, Saray el-Hurasani, Bedir Örgütü, Asaib Ehlul Hak, Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği, Hareket el-Nucebba, Ansarullah el-Avfiya, İslah Akımı ve Fazilet Partisi binaları yakılmış; bir grup protestocunun Bağdat’ta büyükelçilikler ile devletin temel kurumlarının bulunduğu Yeşil Bölge’ye girmeye çalışmasıyla burada bulunan milletvekilleri ve üst düzey hükümet yetkilileri Yeşil Bölge’yi terk etmiştir.
Gösterilerin giderek şiddetlenmesi, hükümetin gösterileri bastırmakta yetersiz kalması, güvenlik güçlerinin göstericilere karşı sert ve orantısız müdahalelerde bulunması, kimliği belirsiz kişilerin göstericilere saldırması ve bu kişilerin tespit edilmemesi, milis gruplar arasındaki çatışmalar gibi nedenler ülkeyi gittikçe kaosa sürüklerken; Ayetullah Ali el-Sistani’nin, 29 Kasım’daki Cuma hutbesinde hükümetin son iki aydır devam eden protestolar karşısında sorumluluklarını yerine getirmede aciz kaldığını söylemesi ve Meclis'ten “şeffaf ve özgür bir yeni seçim yasasının çıkarılması konusunda hızlı davranmasını" isteyerek hükümeti gözardı etmesi, Abdulmehdi’nin istifasını beraberinde getirmiştir. Abdulmehdi de istifa mektubunda, Ayetullah Ali el-Sistani’nin isteğine vurgu yapmış ve ülkenin sakinleşmesi için istifa ettiğini belirtmiştir. Bu açıklama ile Abdulmehdi, hükümetin başarısızlıklarını da kabullenmiştir. Zira Abdulmehdi’nin siyasi ve insani krizi yönetemediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Irak İnsan Hakları Komisyonu’nun gösterilere ilişkin açıklamalarına göre, 460’tan fazla kişi hayatını kaybederken, 17 binden fazla kişi de yaralanmıştır. Hükümetin gösterilerdeki şiddet konusunda bir türlü önlem alamaması, hükümetin en büyük zaafı olurken, istifanın da temel nedeni haline dönüşmüştür. Gösteriler; işsizlik, yolsuzluk, kamu hizmetlerinin sağlanamaması gibi sebeplerle başlamışsa da son dönemde “intikam” ve “öç alma” mücadelesine dönüşmüş; göstericiler esas hedeflerinden ayrılarak gösterilerdeki ölüm, yaralanma, tutuklama ve suikastler gibi olayları protesto etmeye başlamıştır. Zira gösterilerin başından itibaren 10 Iraklı aktivist suikaste uğramıştır. Bu durum uluslararası tepkiye yol açmış ve hükümetin uluslararası meşruiyeti zarar görmeye başlamıştır. Nitekim 6 Aralık’ta plakasız araçlarla Bağdat’taki Tahrir Meydanı’na gelen silahlı kişilerin 20’den fazla protestocuyu öldürmesi, uluslararası alanda da yankı bulmuştur. Olayların ardından Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih ile görüşmüş ve olayları endişe ile takip ettiklerini dile getirmiştir. İngiltere, Fransa ve Almanya büyükelçilikleri ortak açıklamada bulunarak, barışçıl protestocuların öldürülmesini kınamıştır. Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız ise sosyal medya üzerinden açıklama yapmış ve bu olayların artık sonunun gelmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Mevcut durum itibariyle Abdulmehdi’nin istifası sonrası gösteriler bir nebze olsun sakinleşirken, Irak Cumhurbaşkanı Salih, geçici bir hükümet kurması için yeni bir başbakan görevlendirmeye hazırlanmaktadır. Ancak, kim gelirse gelsin ülkedeki sorunların kısa sürede çözülmesi mümkün gözükmemektedir. Zira ülkedeki sorunlar birikimseldir. Yaklaşık 40 yılını neredeyse savaşla geçiren Irak, 2003 sonrasında bir yapı bozumuna uğramış ve halkın hiç de alışık olmadığı bir yönetim yapısına kavuşmuştur. Bu yeni yönetim yapısı içerisinde devlet kurumsallaşmasının sağlanamamış olması, pek çok problemi beraberinde getirmiş ve ülke sorunlar yumağı haline gelmiştir. Ülkede özellikle ABD ve sonrasında İran'ın dışarıdan müdahalesi, Irak’ta kutuplaşmaya ve ilişkilerin çıkar ilişkisine dönmesine sebebiyet vermiştir. Bu durum da Irak’ın kaynaklarının sömürülmesi yol açmıştır. Bugün Irak’ta yaşanan problemlerin büyük bölümünün söz konusu durumdan kaynaklandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu nedenle yeni gelen başbakanın bu sömürü düzenini yıkarak, devlet kurumsallaşmasını sağlaması, Irak’ın kurtuluşunun en iyi yolu olarak gözükmektedir. Her ne kadar Irak’ta hükümet karşıtı protestolar olsa da protestocuların Iraklılık kimliğine yaptığı vurgu düşünüldüğünde, ülkede millileşme ve devletleşme adımlarını atacak başbakanın, geniş bir halk desteği bulacağını söylemek mümkündür.