Irak’ta Sonu Gelmeyen Seçim Yasası Tartışmaları

Irak Parlamentosu, parlamentodaki sandalyelerin Sainte-Laguë yöntemine göre dağıtılmasını öngören seçim yasası değişikliği teklifine dair ilk okumayı gerçekleştirmiştir. Şii Koordinasyon Çerçevesi tarafından desteklendiği şekliyle taslağa dair ilk görüşmeler şubat ayı ortasında yapılmış ve taslak nihai hâle getirilmiştir. Bununla birlikte, öneri protesto edilmiş ve Sadr Hareketi ve aralarında Kanun ve İmtidad Hareketlerinin de yer aldığı diğer siyasi oluşumların baskısıyla engellenmiştir. Taslağın ikinci okuması, itirazlar ve değişikliği destekleyen farklı çevreler arasında sandalye dağılımını etkileyecek olan katsayı üzerindeki görüş ayrılıkları nedeniyle gerçekleştirilememiştir. Bu durumda önerinin mevcut hâliyle geri çekildiği ancak yeniden gündeme gelmesi beklenmektedir.

Seçimlerden sonra hükûmetin kurulması, demokratik sürecin en önemli aşamalarından biridir. Ancak Irak örneğinde bu süreç, özellikle 2003’den bu yana zorlu ve uzun bir mücadele hâlini almıştır. Bu duruma katkıda bulunan çeşitli faktörler bulunmaktadır. Son Irak hükûmeti, 2021 seçimlerinden 382 gün sonra kurulabilmiştir. Bu bir rekor olmakla birlikte uzun gecikmelerin tek örneği olmamıştır. Irak’ta hükûmet tesisi için gereken süre ortalama 203 gündür. Hükûmetin en hızlı bir şekilde oluşturulması, 2005 seçimleri sonrasında 98 gün içerisinde mümkün olabilmiştir. Siyasi ve güvenlik meselelerinin gecikmelerde payı olsa da yürürlükte bulunan seçim sistemi sürenin uzamasında önemli bir etkendir. IŞİD’e karşı sağlanan askerî zafer ve 2019 yılında ülkeyi derinden etkileyen yaygın halk protestolarıyla birlikte 2021 seçimleri sonrasında yaşanan gecikme özellikle dikkat çekicidir.

2005 Ocak geçiş dönemi parlamentosu için yapılan seçimler hariç tutulursa Irak’ta bugüne kadar beş adet meclis seçimi gerçekleştirilmiş ve sandalye dağıtımında esas alınan sistem son yirmi yılda sürekli değişikliğe uğramıştır. Saddam Hüseyin’in iktidardan indirilmesinden sonra yapılan ilk seçimde, seçmenler siyasi parti listeleri arasında seçim yapmaya zorlanmış ve tercih ettikleri adayı seçme imkânına sahip olmamışlardır. Bu yöntemde, adayların ve yasama gücünün belirlenmesinde tamamen siyasi partiler hâkim olduğu için seçmen iradesi sonuçlara tam anlamıyla yansımamıştır. Daha sonra Irak Federal Yüksek Mahkemesi, 2005 anayasasından önce düzenlendiği ve 2004 tarihli Geçici İdari Yasa ile çeliştiğini ileri sürerek, seçim yasasının anayasaya aykırı olduğuna karar vermiştir. 2010 seçimlerinden önce, seçmenlerin listelerden belirledikleri adayı seçmesine olanak tanıyan bir değişiklik yapılmıştır. Seçim yasası, 2010 seçimlerinden sonra tekrar değiştirilmiş ve 2014'te Sainte-Laguë yönteminin farklı bir türü altında, tüm taraflar için 1,5'lik bir katsayı kullanılmıştır. Aynı yöntem bir sonraki seçimde de kullanılmış ve katsayı 2018’de 1,7’ye yükseltilmiştir. Bu değişiklikle 2014 yılında bağımsız adayların ve küçük partilerin sağladığı avantajlar kaybedilmiş ve görüşleri dikkate alınmayan seçmenler hayal kırıklığı yaşamıştır.

Sonuç olarak, ortaya çıkan ve Tişrin Hareketi olarak da bilinen Ekim 2019 protestoları, ülke çapında şok dalgaları yaratmış ve parlamento seviyesinde bir dizi değişikliğe yol açmıştır. Başbakan Adil Abdülmehdi istifa ettikten sonra Mustafa el-Kazımi hükûmeti kurulmuş ve seçimlerin devredilemez tek oyla yapılmasına imkân veren yeni seçim yasası hızla kabul edilmiştir. Yasa aynı zamanda eyaletler bazında oluşturulan 18 seçim bölgesi yerine, ülkeyi her biri üç ila beş temsilciye sahip 83 seçim bölgesine ayırmıştır. Tişrin Hareketi ile bağlantılı siyasi partilerin Irak hükûmetinden uzaklaşması ve Sadr Hareketi ile bağlantılı milletvekillerinin istifasıyla birlikte, Irak hükûmetini destekleyen ittifakın ana gövdesini oluşturan Çerçeve İttifakı, seçim kanunlarını, bu defa kendi lehine tekrar değiştirme çabasına girmiştir.

Esasen, Sainte-Laguë yönteminin benimsenmesi bağımsız adaylar ve küçük partilerin sahip olduğu avantajları ortadan kaldırarak çerçeveye yakın siyasi partiler benzeri büyük partiler için avantajlı bir durum yaratacaktır. Bu avantajın boyutu, katsayının büyüklüğüne bağlı olacaktır. Örneğin, 2018 seçimlerinde Sadr Hareketi, Sairun İttifakı ile birlikte hareket ederek yüzde 14 oranında oy ile toplam 54 sandalye kazanmıştır. Seçim kanununun değişmesi sonrasında 2021’de Sadr Hareketi, sadece yüzde 10 oy ile 74 sandalyeye sahip olmuştur. Buna mukabil Fetih İttifakı -oylarının yarısını- sandalye sayısının ise üçte ikisinden fazlasını kaybetmiştir.

Saint-Legauë yöntemi sonuçları açık bir şekilde etkilemektedir. Böylece, büyük partiler/oluşumlar birbirine yakın sayıda sandalye elde edebilmektedir. Koordinasyon Çerçevesi’nin bu yöntemi devam ettirmesi durumunda, meclisteki ikinci okuma başarısız olsa da partilerinin gelecek seçimlerde büyük kazanımlar elde etmesi, Sadr Hareketi en büyük siyasi parti hâline gelse bile yüksek bir ihtimaldir. Ancak siyasi partiler seçim kanunlarını kendi hedefleri doğrultusunda bir ileri bir geri değiştirip dururken bu durumdan, Irak siyasetinin karmaşık ve hassas dengesi olumsuz etkilenebilir. Ülkede istikrar ve bütünlüğün sağlanması için adil ve tarafsız bir seçim sisteminin tesis edilmesinin yanı sıra, siyasi partiler veya diğer çıkar gruplarının etkisi olmadan seçim sürecini denetleyebilen gerçekten bağımsız bir seçim komisyonunun oluşturulması da dâhil olmak üzere bir dizi kilit faktörün ele alınması gerekmektedir. Geçmişte, Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu (IBYSK) üyeleri bir kota sistemi dâhilinde belirlenmiştir. Bu ise her bir üyenin belirli bir siyasi parti veya çıkar grubuyla uyumlu hareket etmesine yol açmıştır. Böylece kaçınılmaz olarak, kararların bir bütün olarak ülkenin ihtiyaçlarından ziyade bireysel grupların çıkarlarına göre alındığı bir ortam yaratılmıştır. Örneğin IBYSK, yurt dışında bulunan Iraklıların oy kullanmasını engelleme kararı ve seçimlerin ilk sonuçlarına dair hatalı olduğu ileri sürülen duyurusu sebebiyle taraflı olmakla eleştirilmiştir.

Şeffaf ve adil seçimler için yeni ve gerçekten bağımsız bir seçim komisyonu kurulması şart olsa da Irak’taki etnik ve mezhepsel farklılıklar ve kimlik odaklı siyasi atmosfer bu yönde ilerleme sağlanmasının önünde önemli bir engel olmaya devam etmektedir. Bağımsız bir seçim sistemi oluşturulması için ilgili tüm tarafların kendi çıkarları yerine ülke çıkarlarına öncelik vermeleri gerekmektedir. İlgili taraflar kendi aralarında bu yönde bir mutabakata varana kadar, iktidardaki partiler lehine yapılan değişiklikler Irak siyasi hayatının kalıcı bir unsuru olmaya devam edecektir.

Tabii ki, Irak’ta siyasetin sağlıklı bir şekilde işletilmesini engelleyen tek unsur seçim komitesi değildir. Kimlik siyasetinin sona erdirilmesi, millî uzlaşı sağlanmasının teşvik edilmesi ve milis grupların ülkenin genel siyasi ve toplumsal dokusu ile kaynaştırılmasının yollarının bulunmasına ihtiyaç vardır. Bununla birlikte, seçimlerde şeffaflığın sağlanması, Irak'ta daha istikrarlı, işlevsel ve temsilî bir siyasi sürecin işletilmesinin en önemli ayağını teşkil etmektedir. Nihayetinde, Irak'ın geleceği, liderlerinin ve Irak vatandaşlarının zorluklar karşısında birlikte çalışma ve tüm Irak halkının ihtiyaçlarını karşılayabilecek daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir toplum inşa etme becerisine bağlı olacaktır.

Bu makale 2 Mart 2023 tarihinde Fıkra Forum ‘da “Iraq’s Endless Electoral Law Debate” başlığıyla yayımlanmıştır.