Irak’ta Yeni Hükümet Kurma Süreci ve Beklentiler

Irak'ta 1 Şubat 2020’de İletişim eski Bakanı Muhammed Tevfik Allavi, Cumhurbaşkanı Berham Salih tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir. Allavi’nin görevlendirilmesi kararının, başta İran'a yakın Fetih Koalisyonu lideri Hadi Amiri ve Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sairun Koalisyonu olmak üzere parlamentoda milletvekili bulunan ana partilerin büyük bir kısmının uzlaşı sağlamasının ardından geldiği konuşulmaktadır. Nitekim başbakanlık görevinin Allavi'ye verilmesinden sonra, parlamentodaki en büyük gruplardan Sairun Kolaisyonu’nun lideri Mukteda es-Sadr, başbakan adayına desteğini belirterek, Allavi'nin siyasi partiler değil halk tarafından seçildiğini açıklaması, ülkede 1 Ekim’den bu yana devam eden hükümet karşıtı protestolara mesaj olarak değerlendirilmektedir. Zira 1 Ekim 2019’dan bu yana sokaklarda olan hükümet karşıtı protestocular Sadr ve Amiri’nin içerisinde bulunduğu bütün eylemlerden rahatsızlık duymaktadır.

Şii lider ve eski Başbakan Nuri Maliki liderliğindeki İslami Dava Partisi’nden yapılan açıklamada yeni başbakanın seçilmesi sürecinde yer almadıklarına değinilmiştir. Tevfik Allavi, 2010'da kurulan Maliki hükümetinde İletişim Bakanı olmuş ancak Maliki ile yaşadığı gerilim nedeniyle 2012’de istifa etmiştir. Bu açıdan, Maliki’nin böyle bir açıklama yapması ikili arasındaki suların durulmadığını göstermektedir. Maliki’nin selefi Haydar el Abadi liderliğindeki Nasr Koalisyonundan yapılan açıklamada ise Allavi'nin seçilmesi sürecine müdahil olmadıkları belirtilerek, başbakanın tarafsızlığını göstericileri öldürenlerden hesap sorarak ispatlayacağı vurgulanmıştır. Daha önce protestocuların taleplerinin karşılanmadığı gerekçesiyle milletvekilliğinden istifa eden ve Tevfik Allavi’nin kuzeni olan Şii-seküler politikacı Vataniye Koalisyonu lideri İyad Allavi ise başbakan adayının halkın desteğiyle meşruiyetini alması gerektiğini belirterek, desteğini İran'dan değil göstericilerden, sendikalardan, ulusal siyasi ve İslami partilerden alması gerektiğini açıklamıştır.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Tevfik Allavi’ye itiraz etmezken, Sünni gruplar şartlı destekleme açıklamaları yapmıştır.  IKBY Dış İlişkiler Dairesi Sorumlusu Sefin Dizayi, başbakanlık için Şiiler arasında bir konsensüs sağlanmışsa Sünni ve Kürtlerin de adaya destek vereceğini ifade etmiştir. Dizayi’nin, yeni hükümetin önceliğinin Erbil ve Bağdat arasında 2019'da imzalanan petrol ve bütçe anlaşmasının yürürlüğe konulması olduğunu kaydetmiştir. Allavi’nin, Kürtlerin bu yöndeki endişelerini rahatsız edecek hamleler geliştirmesi halinde Irak Parlamentosunda yaklaşık 60 milletvekili bulunan Kürt partilerin tutumunun bu bağlamda değişmesi söz konusu görünmektedir.

Sünni lider Usame en-Nuceyfi liderliğinde Kurtuluş ve Kalkınma Cephesi Partisi'nden yapılan açıklamada, "bağımsız geçiş hükümetinin kurulması, göstericilerin taleplerinin karşılanması ve yasalara uyulması" şartlarıyla destek verileceği duyurulmuştur. Ayrıca, Sünni politikacı ve Ulusal Eksen İttifakı lideri Hamis el-Hancar da Allavi'ye başbakanlık görevinin verilmesinin doğru bir karar olduğunu belirtmiştir. Uzun zamandır Şii yöneticiler ve İran destekli gruplar tarafından baskılanan Sünnilerin destek açıklamaları Allavi’den umutlu olduklarına yorulabilir. Zira ülkede yaşanan yönetimsel kriz ve protestolar Sünni bölgeleri ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda direkt etkilediği gibi terör örgütü IŞİD’in gücünü konsolide etmesini de kolaylaştırmaktadır. Bu açıdan, Sünniler bir an önce diğer adaylara nazaran daha bağımsız bir aday tarafından işleyen bir hükümetin kurulmasını talep etmektedir.

1 Ekim 2019’dan beridir Bağdat ve güney vilayetlerde yapılan hükümet karşıtı protestolar, Allavi'nin başbakanlığına karşı çıkmaktadır. Protestolar nedeniyle 29 Kasım’da istifa eden Başbakan Adil Abdülmehdi’nin ardından parlamentodaki grupların önerdiği adaylar Cumhurbaşkanı Berham Salih ve protestocular tarafından kabul görmezken, Salih’in uzun süredir gözde adayı olduğu bilinen Allavi de Irak sokakları tarafından kabul görmemiştir. Zira geçiş hükümetini kuracak yeni başbakanın mevcut siyasi partilerden bağımsız olması protestocuların temel talepleri arasındadır. Allavi'nin, Sadr ve Amiri tarafından aday gösterilerek desteklendiği yönündeki iddiaların sokağı öfkelendirmesi, protestoların orta vadede devam edeceğini göstermektedir. Bu bağlamda, bazı yorumcular Allavi’nin sonunun Abdülmehdi’den farklı olmayacağını tartışmaktadır. Diğer taraftan, Berham Salih’in Allavi’ye başbakanlık görevini takdim ederken İran’ın Irak’taki en iyi adamlarından biri olarak bilinen ve eski Başbakan Adil Abdülmehdi’nin ofis müdürlüğünü de yapan Muhammed Abdulrıza (Ebu Cihad) el-Haşimi’nin de bulunması, Irak halkının tepkisine yol açmıştır. Özellikle protestocular bağımsız bir figürün başbakan olmasını talep ederken, Ebu Cihad el-Haşimi’nin de olduğu bir törenle Tevfik Allavi’ye başbakanlığın sunulmasının yeni hükümetin de İran’ın etkisinde kurulacağı/olacağı yorumlarının yapılmasına neden olmuştur. Bu anlamıyla daha hükümet kurulmadan bir meşruiyet krizi ile karşı karşıya kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Irak sokağındaki eleştirilere rağmen, eski Başbakan İyad Allavi’nin kuzeni olan Tevfik Allavi’ye bölgesel düzeyde İran desteğini belirtirken, ABD'den de Büyükelçilik düzeyinde yeni "hükümetle çalışma" açıklaması yapılmıştır. Bunların yanı sıra, Birleşmiş Milletler Irak Temsilcisi Jeanina Hennis Plasschaert, Allavi'ye görevin verilmesini memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, halkın taleplerinin karşılanması için hükümetin olabildiğince hızlı kurulması gerektiğini belirtmiştir. Nitekim Allavi, başbakan olarak atanmasının ardından, yaptığı konuşmada protestocuların cesareti ve fedakarlığı olmadan ülkede değişimin mümkün olmadığını belirterek “Ben, size güveniyorum. Sizden gösterilere devam etmenizi talep ediyorum” diyerek sokağın taleplerinin karşılanacağı yolsuzlukların üzerine gideceğini belirtmiştir. Özellikle de “Siyasi partiler adaylarını dayatırsa çıkıp bunu sizinle paylaşacağım ve sizin vatan için eğitiminizi terk ettiğiniz gibi bu görevi sizin için vicdanıma dayanarak bırakacağım” yönündeki ifadelerine rağmen protestocuların tutumu beklenilen ölçüde azalmamıştır.

Öte yandan, ABD, BM ve İran’ın destek verdiği Allavi’nin, Irak’ın en büyük Şii mercii Ayetullah Ali Sistani tarafından destek görmesi, Irak’taki teamüller açısından gereklidir. Sistani, 31 Ocak Cuma günü yaptığı açıklamada, hükümet karşıtı gösterilerin üzerinden 4 ay geçmesine rağmen hala bir hükümetin kurulamamasını eleştirerek, "Halkın bağrından kopan ve durumu sakinleştirebilen yeni bir hükümetin acilen kurulması gerekiyor. Bu hükümet de ülkeyi en kısa zamanda özgür ve nezih bir erken seçime götürmeli." ifadelerini kullanmıştır. Sistani’nin 7 Şubat’ta Cuma hutbesinde Allavi’yi destekleyen açıklama yapması beklenmektedir. Protestocuların taleplerini ilk günden itibaren destekleyen Sistani’nin halk ve siyaset arasındaki denge olması dikkate alındığında, Allavi’nin lehine sonuçlanacak bir sürecin başlaması mümkün olabilir. Buna karşın, Sistani’nin Allavi’ye destek vermemesi ihtimalinde ise hükümet kurma sürecinin ciddi ölçüde zorlaşacağını belirtmek gerekmektedir.

İran destekli Şii partilerin adayı olduğu yönündeki tartışmalar, Kürtlerle geliştireceği ilişkiler, bazı temkinli yaklaşan Şii partilerle temasları ve sokağın taleplerine yönelik geliştirdiği politikaların Allavi’nin kaderini şekillendireceği söylenebilir. Başbakan olarak atandıktan sonraki 30 gün içerisinde Allavi’nin yeni hükümeti kurması gerekmektedir. Her ne kadar siyasi partilerden uzak teknokrat isimler üzerinden kabinesini belirleyeceğini belirtse de Sadr ve İran’a yakın Amiri’nin etkin olduğu parlamentoda bunun zor olduğunu belirtmek gerekmektedir. Hatırlanacak olursa, önce Başbakan Abdülmehdi, Ekim 2018’de bu ayrışmalardan dolayı 22 kişilik kabinesinden sadece 14 bakan ve kendisi için güvenoyu alabilmiştir. İçişleri, savunma ve adalet bakanlıkları gibi operasyon makamlarını 6 ay sonra doldurabilmiştir. Bu sürçte Kürt partilerle ilişki geliştirmek hatta bazı ödünler vermek durumunda kalabileceğini belirtmek gerekmektedir.

Tevfik Allavi’nin partilerin aday önerilerini dikkate almayıp teknokrat isimlerle kabineyi kurması güvenoyu problemi oluşturacağı gibi partili adayları göstermesi halinde de protestoların şiddetlenmesi imkân dahilindedir. Öte yandan Irak’taki hükümet kurma sürecinde her bakanın parlamentoda ayrı ayrı oylanarak onaylaması, hükümet kurma sürecini uzatmaktadır. Bu nedenle hemen her dönemde hükümet eksik kabine ile kurulmuştur. Bu noktada Allavi’nin de eksik kabine ile hükümeti kurması da ihtimal dahilindedir. Ancak bu durum Allavi’nin hükümetini baştan güçsüz kılacak bir durum olarak değerlendirilebilir. Ayrışmalar nedeniyle kabinesinin tamamlanma süreci çok uzayabileceği gibi adaylar konusunda partileri ikna edememesi halinde, ilk açıklamasında belirttiği gibi, istifa etmesi gündeme gelebilir. Bu açıdan, kaderinin Abdülmehdi’ye benzeyeceği söylenebilir. Bununla birlikte Tevfik Allavi’nin yaptığı ilk açıklamada, göstericilerin talepleri ile örtüşür bir şekilde ülkeyi erken genel seçime hazırlayacağını ifade etmesi, göstericilerin tepkilerine karşı ön alıcı bir hamle olarak değerlendirilebilir. Buna rağmen yasal olarak Tevfik Allavi’nin olağan genel seçimlerin yapılacağı yıl olan 2022’ye kadar hükümetini sürdürme hakkı da bulunmaktadır. Bu noktada Allavi’nin gelişmelere bağlı olarak erken seçimlere gitmeden hükümeti olağan genel seçimlere kadar götürme ihtimali de göz ardı edilmemelidir.