İran Cumhurbaşkanı'nın Şam Ziyareti: Suriye’de Yeni Güç Dengeleri

13 yıl aradan sonra ilk kez Tahran’dan Şam’a en üst düzeyde gerçekleşen Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin iki günlük (3-4 Mayıs) Suriye ziyareti dikkatle takip edildi.  Savaş sırasında hiçbir İran Cumhurbaşkanı Şam'a gelmemiş olsa da Beşar Esad 2011'den bu yana Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney ve diğer yetkililer ile görüşmek üzere iki kez İran'a gitti. Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın 2010'daki Suriye gezisinden sonra ilk kez en üst düzeyde gerçekleşen bu ziyaret, Tahran ile Şam arasındaki ilişkiler açısından da yeni bir döneme işaret etmektedir. Cumhurbaşkanı Reisi'nin gezisi, muhalifleri destekleyen ve on yılı aşkın bir süredir Şam rejimiyle bağlarını koparan bazı Arap ülkelerinin Esad yönetimi ile yeniden ilişki kurmaya başladığı bir dönemde gerçekleşmiş olması açısından önemlidir. Ayrıca İran ile yürütülen nükleer müzakerelerde ilerleme kaydedemeyen Washington yönetiminin Tahran ve Şam’ı bölgede izole etme stratejisinin, Suudi Arabistan ve Mısır gibi Arap ülkeleriyle yaşanan normalleşme adımlarının da gösterdiği gibi başarılı olmadığı anlaşılmaktadır. 10 Mart’ta (2023) Pekin’de imzalanan anlaşmayla Suudi Arabistan ve İran'ın diplomatik ilişkilerini yeniden başlatma kararı alması ve Riyad'ın Şam'ın Arap Birliğine dönüşünü desteklemesinin ardından, son yıllarda başta Rusya tarafından olmak üzere Suriye ile ilgili diplomatik sahada kenara itilen İran, savaş sonrası dönemde de Suriye'de söz sahibi bir ülke olarak yerini sağlamlaştırmaya çalışmaktadır. Pekin’de imzalanan anlaşmaya rağmen Tahran ile Riyad arasındaki karşılıklı şüpheler ortadan kalkmadığı gibi, Tahran Riyad’ın Şam ile geliştirmeye çalıştırdığı ilişkilere karşı da ihtiyatlıdır. Zira Lübnan meselesi Suudi Arabistan'ın Suriye'nin Arap Birliğine geri dönmesi için yaptığı baskıdan bağımsız değildir. Tahran, Riyad’ın bu hamlelerinin Lübnan'da "istenmeyen" bir çözümü dayatmak için kullanılmasından endişe etmektedir.

Cumhurbaşkanı Reisi'nin Şam ziyareti, sembolik ve stratejik açıdan önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Söz konusu ziyaret, İran ve Esad rejimi arasındaki stratejik iş birliğinin güçlü olduğuna işaret ederken, Esad rejimi ile normalleşme adımları atan ülkelere Suriye denkleminde İran’ı yok sayamayacakları yönünde bir mesaj niteliğindedir. Ayrıca ABD'nin bölgedeki izolasyon politikalarına da bir meydan okumadır. Özellikle Çin’in ve belli oranda Rusya’nın Ortadoğu’daki etkileri artarken, İran ve Suriye gibi ülkeler de bu yeni bölgesel denklemde kendilerini yeniden konumlandırmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Reisi'nin Şam ziyareti, bölgesel dengelerin yeniden şekillendiği bir dönemde stratejik bir hamle olarak kabul edilebilir. Bu ziyaret, İran'ın bölgedeki pozisyonunu güçlendirirken, ABD'nin bölgedeki etkisine karşı daha güçlü bir duruş sergilenmesine katkı sağlayacaktır. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, Reisi’nin ziyaretinin ilk günü yaptığı açıklamada İran ve Suriye'nin bağlarını derinleştirmeye devam etmelerinin sadece bölgedeki müttefiklerimiz, ortaklarımız ve ülkeler için değil tüm dünya için büyük bir endişe kaynağı olması gerektiğini ifade ederek Tahran ve Şam'ı bölgedeki istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerde parmağı olmakla eleştirmiştir.

Cumhurbaşkanı Reisi'nin ziyareti, İran medyasında Tahran ve Şam’ın Esad karşıtı tüm taraflara karşı “direniş ekseni”nin bir "zafer” ilanı olarak lanse edilmektedir. İbrahim Reisi'nin siyasi işlerden sorumlu yardımcısı Muhammad Cemşidi Tahran’dan yola çıkmadan önce devlet haber ajansı IRNA'ya yaptığı açıklamada ziyaretin İran İslam Cumhuriyeti'nin bölgedeki “stratejik zaferinin" bir işareti olduğunu söylemiştir. Suriye'nin Arap ülkeleri arasında yeniden artan kabulü, İran'ın Suriye'deki çatışmayı bölgesel rakiplerine ve ABD’ye karşı bir zafer olarak gördüğünü de ortaya koymaktadır. Bölgede jeopolitik tektonik bir değişimden bahsedilebilir. Birçok ülkenin Esad yönetimi ile farklı yakınlaşma girişimlerinde bulunmasıyla birlikte, Ankara-Şam yakınlaşmasının bölgedeki en büyük ağırlığı taşıdığı görülmektedir. Rusya'nın öncülük ettiği Ankara-Şam normalleşme çabaları ise Ortadoğu'daki en önemli ikinci diplomasi girişimi olarak öne çıkmaktadır. 25 Nisan’da (2023) Moskova'da Rusya, Türkiye, Suriye ve İran'ın savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı dörtlü toplantı sonucunda, Suriye’de ve bir bütün olarak bölgede istikrarın temin edilmesi ve sürdürülmesi için dörtlü formattaki toplantıların devamının önemi vurgulanmıştır. Ankara-Şam-Moskova görüşmelerine Tahran’ın da dahil edilmesi İran'ın bir kenara itilmesi halinde anlaşmaları baltalama potansiyelinin dikkate alındığını göstermektedir. Ancak, İran'ın görüşmelere dâhil edilmesi, müzakereleri geri götürmüş, bazı konuların savunma bakanları ve istihbarat başkanları tarafından yeniden dörtlü olarak görüşülmesine neden olmuştur.

İran'ın Suriye Büyükelçisi Hüseyin Akbari, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Suriye ziyaretini bölge için bir "dönüm noktası" olarak değerlendirmektedir. Bu ziyaret, İran'ın Suriye ile ilişkilerindeki güçlü bağları teyit ederken, ekonomik açıdan da genişleyen iş birliğini göstermektedir. Tahran'ın iç savaş boyunca Esad yönetimine verdiği sarsılmaz destek, İran'ı Suriye'nin yeniden inşa çabalarında da kilit bir oyuncu olarak konumlandırmıştır. İran'ın Suriye ile ilişkileri konusunda, demiryolu ağını Irak üzerinden Suriye'nin Akdeniz'deki Lazkiye Limanı’na bağlamak gibi iddialı planları vardır. İran devlet medyasına göre, Cumhurbaşkanı Reisi Esad yönetimine İran'ın savaştan harap olmuş ülkenin yeniden inşası sırasında "yanında olmaya" devam edeceğini söylemiştir. Cumhurbaşkanı Reisi'ye aralarında petrol, ulaştırma, telekomünikasyon, dışişleri ve savunma bakanlarının da bulunduğu üst düzey kabine üyeleri eşlik etti.  

İran Yol ve Şehircilik Bakanı ve Ortak Ekonomik Komitede İran tarafı başkanı Mehrdad Bazarbaş imza töreninden sonra IRIB'e yaptığı açıklamada imzalanan mutabakat zaptlarının hem sayı hem de konuların önemi açısından neredeyse eşi benzeri görülmemiş olarak nitelendirdi. Bu belgelerin önemli bir kısmı iki ülke arasındaki ticareti kolaylaştırmayı amaçlıyor diyen Bazarbaş, anlaşmaların ikili ticaretin kalitesini ve hacmini artıracağını kaydetti. Yetkili, Tahran ve Şam'ın ticareti kolaylaştıracak ortak bir banka ve ortak bir sigorta şirketi kurulmasını da görüştüklerini söyledi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, bu hafta yaptığı açıklamada, Tahran'ın "savaş hasarının onarılmasında belirleyici bir rol oynayacağını" söyledi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Reisi'nin ziyaretinin savaş sırasında Suriye'ye verilen kredi ve borçların geri dönüşünün sağlanabileceği bir mekanizma kurulmasına yardımcı olması da ümit ediliyor.  Ayrıca Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Suriye'deyken Iran International tarafından ele geçirilen gizli belgelere göre Tahran'ın Suriye'deki fosfat madenlerinden yellowcake yapmak üzere uranyum temin ettiği iddia edilmektedir. Reisi-Esad görüşmesinde bu konunun da gündeme geldiği iddialar arasındadır.

Cumhurbaşkanı Reisi Tahran'a dönüşünde yaptığı açıklamada, bu ziyaretin iki ülke arasındaki ekonomik, ticari, siyasi ve güvenlik ilişkilerinin geliştirilmesinde bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Suriye ziyaretinin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Reisi'ye göre enerji üretimi ve dağıtımı, ekonomik ve ticari iş birliğinin kolaylaştırılması, iki ülke arasındaki ticaret tarifelerinin sıfıra indirilmesi, İran, Irak ve Suriye arasındaki transit geçişlerin güçlendirilmesi ve genişletilmesi, İran'ın savaştan sonra Suriye'nin tarım, sanayi ve enerji kapasitelerini canlandırmaya yardımcı olması ve iki ülke arasında Ehlibeyt kabirlerinin ziyaretlerinin kolaylaştırılması gibi çeşitli alanlarda işbirliği de iki ülke arasında imzalanan belgelerin konuları arasındaydı. Sonuç olarak Cumhurbaşkanı Reisi’nin 13 yıl aradan sonra gerçekleşen Suriye ziyaretini zamanlama itibarıyla bir boy gösterisi olarak değerlendirilebilir. Suriye’nin bölgesel normalleşmesinde adımlar atılırken Reisi'nin ziyareti Esad'ı iktidarda tutmayı başardık ve barış zamanında da Suriye’de güçlü varlığımızı sürdürmeye devam edeceğiz mesajı olarak okunabilir. Elbette burada Esad rejimine de bir mesaj vardır. Zira eski İranlı diplomat İbrahim Rahimpur’un Reisi’nin Şam ziyaretini değerlendirdiği röportajında “dikkat etmezsek kurtarıcısı olduğumuz yönetimler bazen unutkan olabiliyor” sözleri bu mesajı iyi bir şekilde özetlemektedir. Eski diplomatın İran'ın Esad rejimine verdiği uzun ve maliyetli desteğin meyvelerini toplamak için tetikte olması gerektiği yönündeki uyarısının da altı çizilmelidir.