Analiz

İran ve Sadr Mücadelesi Nereye Gidiyor?

ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında Irak’ta tesis edilen sistem ve güç dengeleri, zaman zaman patlak veren ciddi krizlere rağmen devam ettirilebilmiştir. Ancak 2019 ile birlikte ortaya çıkan siyasi ve toplumsal birçok hadise mevcut güç dengelerinin önemli oranda değişmekte olduğunu göstermektedir. Özellikle 2003 sonrası Irak’ta hem kendine yakın siyasi gruplarla siyaseten kazandığı nüfuz alanıyla hem de sahada milis gruplar aracılığıyla edindiği askerî kazanımlarla Irak üzerinde ciddi bir güce erişen İran’ın söz konusu gücünün azalmaya başladığı; farklı aktörlerin bu durumun yarattığı boşluklardan faydalanarak yeni dengeler oluşturduğu gözlemlenmektedir. Ekim 2021’deki seçimlerden önemli farkla galip çıkan Şii lider Mukteda es-Sadr bu aktörlerin başında gelmektedir. İran’ın, 2019’da başlayan protestolar, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve beraberindeki Haşdi Şaabi Komisyonu Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’e yapılan suikastlar ve parlamento seçimleriyle birlikte İran’ın Irak’taki toplumsal, askerî ve siyasi gücünün sarsılması, İran’dan doğan boşlukları kapatmak isteyen Sadr için önemli bir fırsatı beraberinde getirmiştir. Nitekim Sadr’ın, bilhassa seçimler sonrası İran destekli siyasi grupları dışlayarak ulusal çoğunluk hükûmeti kurmak istemesi bunun en somut göstergelerinden biridir. Nuri el-Maliki ve Kays el-Hazali gibi İran’a yakınlığıyla bilinen aktörleri karşısına alan Sadr, Şii liderliğini üstlenerek ve Kürt ve Sünni grupların bir kısmını yanına alarak ulusal çoğunluk hükûmeti kurma yönünde, Irak için radikal sayılabilecek bir adım atmıştır. İran’ı kurulacak olası bir hükûmette saf dışı bırakmak anlamına gelebilecek bu adım, İran destekli Şii Koordinasyon Çerçevesi tarafından engellenmiştir. Ancak Sadr, İran’ın kendisini engelleyen bu hamlesinde geri adım atmayarak rekabeti daha da kızıştırmış ve parlamentodaki milletvekillerini istifa ettirerek destekçilerini sokağa dökmüştür.

Gelinen aşamada Mukteda es-Sadr ve İran, 2003 sonrası Irak’ta belki de hiç olmadığı kadar karşı karşıya gelmiş durumdadır. Irak’ta yaşanan pek çok gelişmede güç kaybı yaşadığı görülen İran, desteklediği siyasi grupların kurulacak olası bir hükûmette yer almaması durumunda ağır bir darbe alacaktır. Diğer yandan hükûmet binalarının ve diplomatik temsilciliklerin yer aldığı Yeşil Bölge’de destekçileriyle gövde gösterisi yapan Mukteda es-Sadr ise geri adım attığı takdirde çok ciddi bir prestij kaybı yaşayacaktır. Dolayısıyla Irak’ta, İran ve Mukteda es-Sadr’ın çıkarlarının bu denli çatıştığı bir tablonun meydana gelmesi ülkeyi iç savaş, askerî darbe hatta terör örgütlerini besleyerek yeni terör saldırılarına neden olabilecek krizlerin eşiğine getirmiştir.