İran’ın Ukrayna ile Savaşı: Ekonomik ve Stratejik Beklentiler

Ukrayna yönetimi, Rusya’nın 17 Ekim'de başkent Kiev'e SİHA’larla düzenlediği saldırının İran tarafından Rusya'ya verilen Şahid-136 tipi kamikaze insansız hava araçlarıyla gerçekleştirildiğini duyurdu ve İran ile diplomatik ilişkileri tamamen kesmeye hazırlandığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vedant Patel de 18 Ekim'deki basın toplantısında, İran silahlarının Ukrayna'da askerî ve sivil hedeflere karşı kullanıldığına dair çok geniş kapsamlı kanıtlara sahip olduklarını iddia etti. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby, İranlı askerî personelin, Rusya'nın Ukrayna'nın elektrik santrallerine ve diğer önemli altyapılarına yönelik insansız hava aracı saldırılarını desteklemek için "doğrudan sahada" olduğunu söyledi. AB ve İngiltere, 20 Ekim'de Rusya'ya insansız hava aracı sattığı iddiasıyla İran'a yaptırım kararları aldı. İngiltere, Fransa ve Almanya’nın 21 Ekim'de İran’a yönelik suçlamaların soruşturulması çağrısıyla BM tarafından soruşturma başlatıldı. Konuyla ilgili yaptığı açıklamada, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, ise Rusya'ya daha önce silah sattıklarını ancak Ukrayna savaşı sırasında bu ülkeye herhangi bir silah sevkiyatı yapmadıklarını açıkladı.

Ukrayna'daki savaşın başlamasından bu yana, Rus kuvvetlerinin sivil hedeflere ve altyapıya ayrım gözetmeksizin binlerce seyir füzesi ve bomba attığı bilinmektedir ancak kamikaze dronelarının kullanımı bugünlerde gündeme gelmiştir. Kamikaze insansız hava araçlarının konvansiyonel bir savaştaki etkisi ilk olarak Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki 2020 Dağlık Karabağ Savaşı’nda görülmüştü. Savaş sırasında, insansız hava araçları ve gezici mühimmatlar, T-72 tankları ve gelişmiş S-300 hava savunma sistemleri de dâhil olmak üzere ağır kara birimlerini imha edebilmişti. Analistler, Rusya'nın onları şimdi Kiev gibi şehirlere saldırmak için kullanmasının ana nedeninin, savaşın Putin'in tahmin ettiğinden çok daha uzun sürmesi ve Rusya'nın seyir füzeleri envanterinin azalması olduğunu düşünmektedir. Buna göre, savaş başlangıçta planlanandan daha uzun sürdüğü için, Rusya'nın seyir füzesi stokları azalmaya başlamış ve savaşın maliyeti önemli ölçüde artmıştır. O nedenle de Rus Ordusu tarafından daha fazla insansız hava aracının kullanılması gündeme gelmiştir. Dolayısıyla 1980'lerdeki İran-Irak Savaşı'ndan bu yana drone ve füze programları için önemli miktarda kaynak ayıran ve büyük çaba harcayan Tahran'ın Moskova'ya çeşitli tiplerde yüzlerce insansız hava aracı tedarik ettiği iddia edilmektedir.

Bunlar arasında, Moskova'nın Geran-2 olarak yeniden markalaştırdığı ve hedef kamikaze tarzına uyum sağlamak üzere tasarlanmış, Şahid-136 da vardır. ABD'li yetkililer, Tahran'ın yakında Moskova'ya yalnızca daha fazla Şahid-136 ve diğer insansız hava araçları değil, aynı zamanda 250-300 km menzile sahip Fatih-110 ve 700 km menzile sahip Zülfikar kısa menzilli balistik füzeler de sağlayacağını iddia etmektedir. Bu tek kademeli, katı yakıtlı, karayoluyla taşınabilir kısa menzilli balistik füzeler (Short-Range Ballistic Missile) İran'ın balistik füze cephaneliğindeki en hassas füzeler arasındadır. İran diplomatik olarak Ukrayna’daki savaşa karşı olduğunu defalarca açıklamış olsa da Rusya’ya personel ve mühimmat yardımıyla kendi çıkarları doğrultusunda birtakım faydalar elde etmeyi umuyor olabilir. Bu faydaları ekonomik ve stratejik olmak üzere iki başlık altında incelemek mümkündür.

İran’ın Ekonomik Beklentileri
İran, Rusya'ya insansız hava aracı satarak Ukraynalılar tarafından savaşta başarıyla kullanılan Türkiye'nin ünlü Bayraktar TB2 insansız hava aracına karşı rekabet etme fırsatı yakalamak istiyor olabilir. Çünkü Rus hizmetindeki İran yapımı insansız hava araçları çok iyi performans gösterirlerse İran’ın satışlarını artırmasına yardımcı olabilir. Zira bir nevi İran, Ukrayna savaşında dronelarını sergileme arayışındadır denebilir. Daha genel olarak, İran silahlarının görece düşük fiyatı, onları dünya çapında silah yaptırımlarına maruz devletler ve popüler olmayan rejimler için uygun fiyatlı ve arzu edilen bir seçenek hâline getirebilir. Bu gelişme, İran'ın bölgedeki diğer ülkelerle potansiyel anlaşmalarını da canlandırabilir. 2021 yılında tahmini değeri 11,25 milyar dolar olan ve 2028 yılına kadar 26,12 milyar dolara ulaşması beklenen küresel askerî drone pazarında İran şimdilik küçük bir paya sahiptir. Son iki yılda drone saldırıları, Yemen, Libya, Irak ve Basra Körfezinden Kafkasya, Etiyopya ve hatta Ukrayna'ya kadar olan çatışmaların seyrini değiştirmiştir. Uzmanlar yeni drone çağının savaşın kurallarını değiştirdiğini ortaya koymaktadır. Washington-Post'un bir raporuna göre, yüzden fazla ülkenin drone teknolojisi geliştirmeye veya edinmeye çalıştığı tahmin edilmektedir. Bunların arasında normalde görmeye alıştığımız ABD, Çin, Rusya ve İsrail gibi güçler de vardır. Ancak Türkiye, Ortadoğu'da bu teknolojinin zirvesine ulaşmıştır, şimdiden rakiplerine meydan okumaktadır ve ürünlerini ihraç etmektedir. Pazarda yedinci sırada yer alan Türkiye Nisan 2022 itibarıyla 2,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla İran bu pazarda Türkiye’yi kendisine rakip olarak görmektedir. İran’ın 17 Mayıs 2022'de komşu Tacikistan'da bir drone fabrikası kurma amacının Orta Asya’da Türkiye ile rekabet etme olduğu iddia edilmektedir.  

İran’ın Stratejik Beklentileri
İran, Rusya'nın Ukrayna ile savaşında desteğini artırarak, Ukrayna'daki krizin derinleşmesinin ABD ve Avrupa’yı İran ile uğraşmaktan uzaklaştıracağını ummaktadır. İran, Ukrayna'daki savaşın muhtemelen ABD'nin dikkatini Ortadoğu'dan başka yöne çekmeye devam edeceğini düşünmektedir. Washington yönetimini Obama ve Trump dönemlerinde olduğu gibi askerî kaynakları Asya-Pasifik’e yönlendirmek ve ülke içindeki sorunlara odaklanmak için Ortadoğu’dan büyük ölçüde çekilmeyi tercih edeceğinin sinyallerini vermişti. Putin'in Ukrayna'daki savaşı Batı'nın dikkatini ve kaynaklarını bu bölgeye çektiğine göre, Tahran bu eğilimi beslemeyi fırsat olarak görüyor olabilir. Ancak İran’ın bu siyasetinin bedelleri de olabilir zira Tahran'ın Avrupa güç siyasetine atılması, Washington'ı ve Batılı müttefiklerini İran'a karşı daha sert bir politika geliştirmeye itebilir.

Bu açıdan, Rusya'ya insansız hava araçları, füzeler ve askerî danışmanlar sağlama çabası İran için stratejik bir anlam ifade etmektedir. Böylece İran, değerini Rusya’ya göstermektedir. İran bu desteği karşılığında Moskova'nın daha önce Tahran'a satmayı reddettiği gelişmiş Rus savaş uçağını veya S-400 hava savunma sistemini artık alabilir. Ukrayna işgalinden bu yana Moskova, Batı yaptırımlarına karşı ortak çabaları da dâhil olmak üzere Tahran ile olan ortaklığını arttırmıştır. Kremlin'in de desteğiyle İran'a geçen yıl Çin ve Rusya liderliğindeki Şanghay İşbirliği Örgütüne tam üyelik verilmiştir. Tahran ayrıca BRICS grubuna üye olmak istemektedir ve şu anda Moskova liderliğindeki Avrasya Ekonomik Birliği ile kalıcı bir serbest ticaret anlaşması müzakere etmektedir. Bu arada İran, Batı yapımı hava savunma sistemleri ve diğer silahlara karşı son teknoloji insansız hava aracı ve füze platformları için kapsamlı bir test alanı kazanacaktır. Tahran, Ukrayna savaş alanından öğrendiği dersleri Ortadoğu'da gelecekteki silah geliştirme ve taktiklere uygulayacaktır. Sonuç olarak İran, NATO'nun doğuya doğru genişlemesini önleme gerekçesiyle bahsedilen nedenlerle birlikte, Rusya’nın Ukrayna işgalini örtük olarak desteklemektedir. Rusya’nın bu savaşta başarısız olması İran açısından daha maliyetli görünmektedir. Dolayısıyla İran’ın bu maliyeti önlemek ve bu savaşı ekonomik ve stratejik bir fırsata çevirmek için Rusya’ya iddia edilen personel ve lojistiği sağlıyor olması kuvvetle muhtemeldir.