İslam Devleti İlerleyişi ve Suriye

Oytun Orhan, Araştırmacı, ORSAM
İslam Devleti (İD) örgütü Suriye’de popülarite kazanmış olsa da Irak kökenlidir. Tam da bu nedenle Musul’u ele geçirmesinden kısa süre sonra Kerkük, Selahattin, Diyala hattı üzerinden İran sınırına kısa sürede ilerleyebilmiştir. İki ülkedeki kazanımları birlikte değerlendirildiğinde Suriye’de Halep’in kuzey bölgesinden başlayarak Rakka, Haseke’nin güneyi, Deyr ez Zor Vilayetlerini kontrol etmektedir. Son saldırıları neticesinde Irak’ta Musul, Anbar, Kerkük’ün çevresi, Selahattin’in ve Diyala Vilayetleri’nin bir kısmını elinde bulundurmaktadır. Musul ve Anbar’daki kazanımları ile Irak-Suriye arasında daha uzun bir sınır hattını kontrol eder hale gelmiştir.
 
Coğrafyanın yanı sıra kontrol ettiği kaynakları da inanılmaz boyutta artırmıştır. Musul, Kerkük, Selahattin ve Diyala’da Kürt Bölgesel Yönetimi’nin fiili kontrolü altında olan tartışmalı bölgelerin birçoğunu kısa sürede peşmergeden almıştır. Bu bölgeler içinde Musul ve Kerkük Vilayetlerindeki bazı petrol bölgeleri ve Musul Barajı da yer almaktadır. Peşmerge, Irak ordusunun Musul’dan çekilişinde olduğu gibi ateş gücünü geride bırakarak çekilmiştir. İD peşmerge karşısında o denli hızlı ilerlemiştir ki çatışmalar Erbil şehir merkezinin 20 kilometre uzağında yaşanmaktadır. Kürt Bölgesi’nin başkenti Erbil’de halkın önemli bir kısmı güvenlik tehdidi nedeniyle şehri terk etmektedir. ABD ve Irak ordusunun hava saldırıları ile İD’nin Erbil’e ilerleyişi şimdilik durdurulmuştur.
 
İD’nin Irak’ta bu denli güçlenmesi Suriye’deki iç savaşın genel seyrini etkileyecek düzeyde etkiler yaratacaktır. Örgüt Suriye’deki kazanımlarını Irak’a tahvil ettiği gibi Irak’taki gücünü Suriye’deki konumunu güçlendirmek için kullanacaktır. İD’nin güçlenmesinin Esad rejimi-İD ilişkilerinin doğasında, İD-Suriyeli Kürtler (YPG) çatışmasında ve bölgesel aktörlerin Suriye sorununa bakışında değişim yaratacağını söylemek mümkündür. Bu değişim olasılıklarını şu şekilde sıralayabiliriz:
 
- Esad rejimi ile İD arasındaki ilişkiler tartışmalıdır. Taraflar arasındaki ilişki için şu tespit yapılabilir. Suriye İD’yi kuran ve istediği gibi yönlendiren aktör olmasa da İD’nin varlığı Esad rejiminin işine gelmekte ve kimi zaman önünü açarak dolaylı destek vermektedir. Bu argümanı güçlendirecek en önemli verilerden biri Suriye Hava Kuvvetleri’nin diğer silahlı muhalefet ve sivil halka yönelik saldırılar gerçekleştiriyor olmasına rağmen İD’nin kontrol ettiği bölgelere saldırı düzenlememesidir. İD’nin şu aşamada rejimden ziyade Özgür Ordu, Nusra Cephesi ve İslami Cephe gibi muhalif gruplara karşı savaşması rejimin işine gelmekte ve enerji harcamadan muhalifleri zayıflatma imkanına erişmektedir. Ancak İD artık Suriye rejimini ayakta tutan İran ve Irak hükümeti gibi müttefiklerini tehdit etmektedir. Bu nedenle Suriye-İD arasında adı konmamış ittifak rejim açısından sürdürebilir olmaktan çıkacaktır. Rejim, müttefikleri tarafından İD’nin Irak’a giden lojistik yollarının kesilmesi için operasyonlar yapması yönünde telkin ve baskılara maruz kalabilir. Bunun ötesinde İD güçlenerek rejim için kritik öneme sahip bölgelere ilerleyişini sürdürürse bir noktada karşı karşıya geleceklerdir. İD, Halep kırsalında ilerlemektedir. Bu eğilim devam ederse örgütün bir sonraki stratejik hedefinin Halep olması beklenmelidir. Dolayısıyla rejim-İD karşılaşması Halep şehir merkezinde yaşanabilir.
 
- Suriye iç savaşının dinsel boyutunun güçlenmesi ile dünyanın çeşitli yerlerinden insanlar rejim ya da muhalifler safında savaşmak üzere Suriye’ye akın etmiştir. Rejim safında ülkeye gidenlerin başında Iraklı Şiiler gelmektedir. Ancak Iraklı Şiiler artık kendi ülkelerinde yaşamsal bir tehdit altındadır. Bu ortamda Iraklı Şiilerin Suriye rejimine destek verme imkanı ortadan kalkmıştır. Irak bağlamında bir diğer etki Esad’ı destekleyen Irak merkezi hükümetinin Suriye sınır bölgelerinde otoritesinin kalmamasıdır. Daha önceki dönemde Irak ordusu Irak-Suriye sınırının muhalifler tarafından kullanımına izin vermiyor, Şii savaşçıların geçişine kolaylık sağlıyor, Yarubiye sınır kapısının YPG’nin eline geçişinde olduğu gibi sınırın Irak tarafından müttefik güçlere askeri destek sunabiliyordu. Ancak bu imkan ortadan kalkmış sınır hattı İD’nin kontrolüne geçmiştir. Bu durum İran’ın da Irak üzerinden Suriye’ye erişim imkanlarını zayıflatmıştır.
 
- İD son bir yıllık dönemde diğer tüm Suriyeli muhalif gruplara göre öne çıkmıştı. Ancak son Irak başarısı ile birlikte taraflar arasındaki makas giderek açılmıştır. Bu durum İD’nin Kuzey Suriye cephesinde diğer muhalif unsurları marjinalize edip gücü tekeline alması sonucunu doğurabilir. Bu durumda kuzey cephesi için geçerli olmak üzere dağınık muhalif yapıdan İD’nin belirleyici güç olduğu yeni bir duruma geçilebilir. Bunun ilk işaretleri görülmektedir. Örgüt, Halep eyaletinde Türkiye sınırına yakın stratejik açıdan önemli noktaları ele geçirmeye başlamıştır. Azaz kentinin çevresi İD’nin kontrolüne geçmiştir. Suriyeli muhaliflerin en önemli tedarik rotası üzerinde bulunan Azaz’ın İD’ye geçmesi Halep kırsalının batı kanadındaki dengeleri İD lehine değiştirecektir. Bölge şu anda İslami Cephe’nin elindedir. Örgüt şu anda imkanlarını, dikkatini ve enerjisini Irak’a yönlendirmiştir. İD önümüzdeki dönemde Suriye’ye yüklenirse Halep merkeze ilerleyebilir. Böylece merkezde çatışma dinamiğini kaybetmek üzere olan muhaliflerin (Özgür Ordu, İslami Cephe, Devrimci Cephe ve Nusra Cephesi)  yerini İD alabilir.
 
- İD ilerleyişinin Suriye iç savaşındaki en önemli etkileri İD-Kürtler (YPG) çatışmasında hissedilebilir. İD’nin Suriye’de uzun zamandır Ayn el Arap (Kobane) başta olmak üzere Kürt yerleşim yerlerini hedef aldığı bilinmektedir. İD Temmuz 2014 ayı içinde Kobane’yi ablukaya alarak ilçe merkezine ele geçirmeye çalışmıştır. Çevredeki bazı köyleri ele geçirse de merkezde YPG güçleri İD’ye üstünlük sağlamıştır. Kobane İD tarafından üç parçalı Kürt yerleşimleri arasında zayıf halka olarak görülmektedir. Kobane’nin üç tarafı İD tarafından kontrol edildiği için buranın kolay düşeceği, böylece Afrin ve Cezire ile birlikte tüm Kuzey Suriye hattının İD’nin eline geçeceği düşünülmektedir. Ancak YPG, Irak merkezi ordusu ve peşmerge güçlerinin aksine İD’ye karşı direnmeyi başarmıştır. (Bu başarının nedenleri ayrı bir yazının konusudur.) İD Kobane planını başaramadığı için Irak üzerinden yeni bir saldırı planı gerçekleştirebilir. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Musul Vilayeti’nde fiili olarak elinde tuttuğu yerler ile Suriye’deki Kürt bölgeleri arasında coğrafi bağlantı bulunmaktadır. Ancak Sincar, Yarubiye sınır kapısı gibi yerlerin İD kontrolüne geçmesi ile bu bağlantıyı sağlayan tek yer olarak Türkiye-Suriye-Irak sınırının birleştiği bölgede bulunan Fişabur sınır kapısı kalmıştır. Peşmerge Suriye ile bağlantıyı sağlayan Musul’daki bölgelerin çoğunu İD’ye terk etmiştir. Yeni durum İD’ye Musul üzerinden PYD/YPG kontrolündeki Cezire bölgesine daha fazla baskı uygulama imkanı sunabilir. Yakın döneme kadar rekabet halinde olan KDP ile PYD arasında İD tehdidi sonrasında işbirliği doğmuştur. Bu işbirliği açısından Fişabur sınır kapısı önemlidir. Buranın da İD’nin eline geçmesi tarafların birbirlerine destek sunma imkanları elinden alacak ve İD bir tarafta Musul diğer tarafta Rakka üzerinden Cezire bölgesine yoğun baskı uygulama imkanına kavuşacaktır. Tam da bu nedenlerle PYD ve PKK’nın Irak’ta peşmerge güçlerine destek verdiği söylenebilir.
 
- İD’nin Kürt bölgelerini ele geçirerek Erbil’e ilerleyişinin yarattığı sonuçlardan biri rekabet halindeki Kürt grupların ortak tehdide karşı birleşmesidir. Bunun en bariz örneği PKK/PYD ile KDP arasında İD’ye karşı sürdürülen işbirliğidir. Iraklı Kürtler açısından bakıldığında yaşamsal bir tehdit altındadırlar ve her türlü askeri desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. PKK/PYD’nin bakışında ise birkaç faktörün etkili olduğu söylenebilir. Birincisi Iraklı Kürtlere yapılan saldırı karşısında bölgedeki tüm Kürtler arasında milliyetçi duygular artmış ve destek duygusu öne çıkmıştır. Kimlikle ilgili nedenin yanı sıra PKK/PYD’nin siyasi ve kendi güvenlikleri ile ilgili kaygılarla da hareket ettiği söylenebilir. Her şeyden önce PKK/PYD, bir önceki başlıkta belirtildiği üzere İD ilerleyişi durdurulamazsa Suriye Kürt yerleşimleri ve PYD üzerindeki baskının yoğunlaşacağını bilmektedir. İD ilerleyişi Kürt Yönetimi’nin idari sınırlarının içine yayılırsa PKK’nın Kuzey Irak’taki faaliyetlerinin kısıtlanmasına varacak düzeyde etkileri olabilir. Dolayısıyla PKK ve PYD peşmergeye yardım ederken hem Kürt kamuoyunun beklentilerine karşılık vermekte hem de güvenliklerini sağlamaya çalışmaktadır. Üçüncü bir neden olarak, peşmerge-PKK-PYD işbirliği sonucunda İD’ye karşı başarı sağlanırsa PKK çizgisi en zayıf olduğu Irak’ta daha fazla etkinlik sağlamak için fırsat yakalayabilir. Bu nedenlerden ötürü PYD ve PKK güçleri Mahmur, Sincar ve Kerkük’te perşmergeye destek olmaya gitmiştir. Bu gelişmenin Suriye’de İD-Kürtler çatışmasına etkisi PYD’nin gücünün bir kısmını Irak’a kaydırmasıdır. PYD daha geniş bir coğrafyada mücadele etmek durumunda kalacak bu da Suriye’deki konumunu zayıflatacaktır. Bu durum Suriye’de İD-YPG çatışmasında dengeleri İD lehine etkileyebilir.