İsrail’in Güvenlik Arayışı Bağlamında Rusya-Ukrayna Savaşı

İsrail, savaş öncesinde başlayan gerginliğin ilk aşamalarından itibaren Rusya ve Ukrayna arasında tarafsızlık ve denge politikası gütmüştür. Ukrayna sınırlarına Rus ordusunun yığınağının dünya kamuoyunda yankı bulmasıyla beraber devreye konan bu siyasetin, işgalin başlamasıyla birlikte Tel Aviv’in arabuluculuk çabalarıyla kendini gösterdiği izlenmiştir. Bu çabaların başarısız olması sonrasında ise Tel Aviv’in söyleminin zamanla Moskova aleyhinde değiştiği müşahede edilmiştir. Ancak bu durum, İsrail’in katı bir pozisyon almasından ziyade Rusya ile karşı karşıya gelmeme hassasiyetine uygun bir şekilde seyretmiştir. Bu minvalde İsrail, Batılı müttefiklerinin aksine Moskova üzerindeki yaptırımlara mesafeli durmuştur. Buradaki en temel gerekçe, İsrail’in Moskova ile koordine ettiği Suriye’deki operasyonlarının aksamamasıdır. Diğer bir önemli hassasiyet ise İsrail’in, krize yönelik politikasıyla Batılı müttefikleri arasındaki makasın açılmaması noktasında gelişmiştir. Keza Rus ordusunun ilerleyişi ve özellikle Ukrayna içlerinde sivil kayıpların artması neticesinde Tel Aviv üzerindeki baskı da artmıştır. İsrail’in, krize yönelik politikasındaki bir başka odak noktası ise Obama dönemi üzerinden örneklendirilebileceği şekilde, konjonktür gereğince BM Güvenlik Konseyi üyesi olan Rusya ile ilişkilerinden istifade etme eğilimidir.[1] [2] Ancak burada İsrail’in manevra alanının tabii olarak herhangi bir Ortadoğu ülkesi kadar geniş olmadığını ifade etmek gerekmektedir.                  

Ukrayna krizi esnasında daha tarafsız ve arabulucu bir politika izlemeye gayret eden Tel Aviv’in, bu stratejik yöneliminde güvenlik odaklı endişeleri öncelik teşkil etmektedir. İsrail, özellikle krizin ilk haftalarında daha belirgin bir şekilde uyguladığı tarafsızlık politikasıyla Suriye sahasında İran’a, İran destekli gruplara ve zaman zaman rejim unsurlarına karşı düzenlediği saldırıların devamlılığının teminini amaçlamaktadır. Keza İsrail için bu gruplar, İran’ın nükleer programıyla beraber son yıllarda tehdit algılarının odağını oluşturmaktadır. Bugüne kadar “Savaşlar Arası Harekât”[3] olarak isimlendirilen sofistike saldırı doktrini çerçevesinde İsrail, Rusya’nın hâkim olduğu Suriye hava sahasında düzenlediği operasyonları Moskova ile kurduğu ikili mekanizmalar üzerinden koordine etmekte ve bu ülkeyle karşı karşıya gelmekten özellikle kaçınmaktadır. Keza Rusya, Ocak 2022 sonunda rejim hava kuvvetleriyle beraber Golan ekseninde, İsrail sınırı boyunca ve kuzeyde Fırat Nehri’ni takip eden hat üzerinde müşterek devriyeler gerçekleştirmiştir.[4] Bu durum, Moskova’nın Ukrayna savaşına odaklanmasıyla beraber Suriye’de meydana gelebilecek olası bir güç boşluğunda bölgesel aktörlerin dengeleri değiştirmeye teşebbüs etmemesi adına bir uyarı olarak okunabilir. Son olarak, Suriye’de İran destekli unsurlara karşı operasyonlarının devamlılığını temin için ikili askerî koordinasyon mekanizmasının korunması amacı, Tel Aviv’in itidalli bir strateji takip etmesinde önemli bir etkendir. Şubat ayı sonunda Rusya’nın Tel Aviv Büyükelçiliği, İsrail ile kurulan çatışmayı önleme mekanizmasının işlevsel olduğunu ve devam edeceğini ifade etmiştir. Buna karşın 24 Mart’ta, İsrail Ordusunun Suriye’de gerçekleştirdiği saldırıdan sonra Rusya’nın rejim nezdindeki Büyükelçisi Alexander Efimov, Tel Aviv’in saldırılarının kendilerini cevap vermeye ittiğini ve bunların tansiyonu yükselterek Batı’nın Suriye’deki askerî faaliyetlerine zemin hazırladığını dile getirmiştir. Bu açıklama, Moskova’nın İsrail saldırılarına karşı ilk olmasa da en ciddi tepkisi olmuştur. Ukrayna krizi de İsrail’in Rusya ile karşı karşıya gelmemek için gösterdiği hassasiyet bakımından bir istisna teşkil etmemektedir. Bu durum esasen bölgedeki dengelerin kırılganlığını göstermektedir.

Tel Aviv’in, Ukrayna’ya İsrail menşeli askerî materyallerin geçirilmesine karşı da Moskova merkezli olarak ciddi bir hassasiyet gösterdiği gözlemlenmiştir. Hatta Rusya’nın Ukrayna sınırına askerî yığınağının başlaması akabinde Savunma Bakanlığının, İsrail menşeli silahların Ukrayna’ya verilmesi yönünde bir taleple gelmeleri durumunda bunun reddedileceğine yönelik Litvanya, Letonya ve Estonya’yı bilgilendirdiği iddia edilmiştir. Bu üç ülke temsilcilerinin konuya dair yorum yapmayı reddetmesi de dikkat çekmiştir.  Bu noktada Tel Aviv’in, özellikle Spike anti-tank füzesinin Rusya’ya karşı kullanılmasından endişe ettiği ifade edilmektedir.[5] İlaveten Ukrayna’nın, 2021 yılında İsrail’den Iron Domme Hava Savunma Sistemi’ni satın almak istediği ancak bu isteğin Tel Aviv tarafından reddedildiği ortaya çıkmıştır.[6] Bu konu savaş sırasında da gündeme gelmişse de bir sonuca bağlanmamıştır. Breaking Defense’in, İsrailli bir savunma uzmanına dayandırdığı yorum da bu konuda açıklayıcı görünmektedir: “Krize yönelik her türlü dolaylı müdahale, Moskova-Tel Aviv arasındaki özel ilişkilere zarar verebilir”.[7] Bunun yanı sıra Başbakan Bennett, saldırganlığı dolayısıyla Rusya’yı kınama konusunda ağırdan alırken, Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in daha sert bir dil kullandığı müşahede edilmiştir. Bennett, Rusya’nın Buça’daki sivillere yönelik dünya gündemini meşgul eden saldırılara kadar daha itidalli bir söylem benimsemiş, 5 Nisan’da ise mezkûr saldırıyı doğrudan kınamıştır. Lapid ise yine daha ileri giderek yaşananları savaş suçu olarak nitelemiştir.[8]

İsrail, mevcut stratejisinin bir uzantısı olarak Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmaktan da imtina etmektedir. Ancak mart ayı başından itibaren Moskova’dan Tel Aviv’e, Rus oligarkları taşıdığı iddia edilen alışılmışın dışında bir özel jet trafiği gözlemlenmiştir. İsrail iş ve siyasi çevreleriyle olan bağlantıları itibarıyla İsrail’e ciddi şekilde yatırım yapan ve mülk satın alan Rus oligarklara uygulanacak yaptırımlara dair tutumunun zaman kazanma şeklinde geliştiği düşünülmektedir. Nitekim kriz sırasında Dışişleri Bakanı Lapid, Rus oligarkların ülkeyi, yaptırımları delmek üzere kullanmalarına izin vermeyeceklerini ifade etmiştir.[9] ABD’nin baskısının da bu konuda etkili olduğu görülmektedir.[10] Nitekim Washington’ın, bu şahısların, paralarını yaptırımları delmek amacıyla İsrail bankalarında tutma ihtimaline karşı Tel Aviv’i uyardığı iddia edilmiştir. Bunun yanı sıra İsrailli bakanlar, Lapid tarafından kendilerini doğrudan arayabilecek kadar yakınlıkları bulunan oligarklar konusunda bizzat uyarılmıştır.[11]

Tel Aviv’in mezkûr politikasındaki bir başka önemli ayrıntı ise Ukrayna’daki Yahudilerin durumu olmuştur. Ukrayna, 2016 yılı tahminlerine göre bir kısmı devlet bünyesinde önemli kademelere kadar yükselmiş olan 56 ila 140 bin arasında Yahudi nüfusa sahiptir.[12] [13] Rusya’nın saldırıları altında bunların güvenliği ve tahliyesi, İsrail için önemli bir gündem maddesidir. Bunun yanı sıra Rusya’da yaşayan 150 bin civarında Yahudi konusunda da Tel Aviv’in hassas olduğu unutulmamalıdır.[14]

Bu etkenler ışığında İsrail’in, Rusya-Ukrayna krizindeki varlığı arabuluculuk çabaları ve Ukrayna’ya yoğun insani yardımlarla sınırlı kalmıştır. Başbakan Naftali Bennett, her iki ülke ve Batılı aktörlerle yoğun diplomasi faaliyetleri yürütmüş ve tarafları Kudüs’te görüşmelere davet etmişse de bunlar, Türkiye’nin çabalarına oranla daha az sonuç vermiştir. 5 Mart 2022’de, söz konusu arabuluculuk faaliyetleri kapsamında Bennett, Moskova’ya bir ziyaret gerçekleştirmiş, kamuoyu Bennett-Putin görüşmesinin ancak üçüncü saatinde haberdar olmuştur. Bennett aynı gün Almanya’ya geçerek Şansölye Olaf Scholz ile görüşmüştür. Bu faaliyetlerin Washington, Fransa ve ABD ile de koordineli gerçekleştirildiği iddia edilmektedir.[15] Akabinde Tel Aviv’in Kiev’e verdiği pasif destek, Zelensky’nin İsrailli vekillere bir konuşma yapması şeklinde devam etmiştir. Zelensky, 20 Mart’ta video konferans üzerinden Knesset’te, İsrail’in tarafsızlık politikasını eleştirmiş ve Ukrayna’da yaşananları “Holokost” benzetmesiyle anlattığı bir konuşma yapmıştır. Zelensky’nin bu benzetmeyle umduğu tepkiyi alamadığı not edilmelidir.[16]

İsrail’in, Rusya-Ukrayna savaşına yönelik stratejisinde en belirleyici faktörlerden birisi olan İran destekli grupların Suriye sahasında oluşturduğu tehdidin ve İsrail’in bu gruplara yönelik saldırılarında iki ülkenin güvenlik bürokrasisi arasındaki gerginliği azaltma mekanizmasının devamlılığının, uzun vadede ve geniş bir perspektiften bakıldığında meselenin askerî/stratejik boyutunda daha kapsamlı bir ajandaya işaret etmesi olası görülmektedir. Bu bağlamda, Başbakan Bennett’in savunma bakanıyken bunların temizleneceği yönünde yaptığı iddialı çıkışların yanı sıra mevcut Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi’nin açıklamaları ve genel olarak İsrail Ordusunun hazırlıkları anlamlı görünmektedir. İlaveten, Hizbullah’ın eriştiği kapasitenin de bu konuda itici bir güç olduğu ve İsrail’in, bölgeye yönelik olası bir angajmanında Rusya’nın pozisyonunun son derece önemli olacağı değerlendirilmektedir. Neticede Tel Aviv’in savaşa yönelik pozisyonunun, kısa vadeli ve çekingen bir denge politikasından ziyade, ülkenin orta-uzun vadeli güvenlik çıkarları çerçevesinde belirlendiğini söylemek mümkündür.


[1] “Frosty with Obama, Netanyahu warms to Putin”, DW, 8 Haziran 2016.
[2] Lahav Harkov, “Did Putin save Israel from Obama at UN, and why are we hearing this now?”, The Jerusalem Post, 17 Haziran 2020.
[3] Gökhan Batu, “İsrail’in Savaşlar Arası Harekât Doktrini”, Ortadoğu Analiz, ORSAM, Nisan 2020.
[4] Seth J. Frantzman, “Will joint Russian-Syrian air patrols make Israel’s airstrikes harder? – analysis”.
[5] Arie Egozi, “To placate Russia, Israel told Baltic states it would block weapon transfers to Ukraine: Sources”, 3 Şubat 2022.
[6] Robert Mackey, “Why Israel Refused to Help Ukraine Defend Itself From Russian Missiles”, The Intercept, 23 Mart 2022, https://theintercept.com/2022/03/23/ukraine-russia-peace-negotiations-israel/.
[7] Arie Egozi, “To placate Russia, Israel told Baltic states it would block weapon transfers to Ukraine: Sources”, 3 Şubat 2022.
[8] Lahav Harkov, “Bennett condemns Bucha massacre without accusing Russia of war crimes”, The Jerusalem Post, 5 Nisan 2022, https://www.jpost.com/israel-news/article-703288.
[9] Rina Bassist, “Israel vows country won’t become safe haven for sanctioned Russian oligarchs”, Al-Monitor, 14 Mart 2022.
[10] Aaron David Miller, “What the Russian War in Ukraine Means for the Middle East”, Carnegie Endowment for International Peace.
[11] A.g.e.
[12] “Ukraine”, World Jewish Congress, https://www.worldjewishcongress.org/en/about/communities/UA.
[13] Bazı kaynaklarda 200 bin olarak ifade edilmektedir.
[14] Zvika Klein, “Exodus of Russian Jews: The map of European Jewry to change dramatically – analysis”, The Jerusalem Post.
[15] Carrie Keller Lynn, “Two Russia experts fear Putin played Bennett by inviting him to Moscow”, The Times of Israel, 8 Mart 2022.
[16] Lahav Harkov, “Zelensky strikes the wrong note to bring Knesset to his side – analysis”, Teh Jerusalem Post, 20 Mart 2022.