Kerkük Gözlemleri

ORSAM olarak Irak’ta gerçekleştirdiğimiz saha çalışmasında, Irak’ta her zaman tartışmaların odak noktası olan Kerkük’te gözlem yapma imkanı elde ettik. Kerkük’te son dönemde özellikle Türkmenlere yönelik yapılan suikast ve adam kaçırma eylemlerinin yanı sıra, Kerkük Valisi Necmettin Kerim’in Bağdat’a karşı tavrı ve Kerkük’teki emniyet güçleri üzerinde yaşanan çekişmeler, şehri yeniden gündeme getirmiştir. Kerkük’te güvenlik, ekonomi ve siyasi anlaşmazlıkların halkı tedirgin ettiği görülmektedir. Yaklaşık son bir ayda 21 Türkmen’in kaçırıldığı, sahibi Türkmen olan 4 marketin soyulduğu ve İl Meclisi’nin Arap üyesi Muhammed Halil’in eşiyle beraberken uğradığı suikast sonucu öldürülmesi güvenlik endişelerinin üst düzeye çıkmasına sebep olmuştur. Bu bağlamda peşmerge ve Kerkük güvenlik kuvvetlerinin nisbi güvenliği sağlamakla beraber genel anlamda şehirde güvenlik sağlama noktasında yeterli olamadığı yönünde görüş bulunmaktadır. Hem ekonomi hem güvenlik açısından endişe uyandıran bir nokta da meydana gelen kaçırma ve hırsızlık olaylarının özellikle Kudüs Caddesi’nde meydana gelmiş olmasıdır. Kudüs Caddesi ve etrafı son birkaç yılda gelişen ve şehrin ekonomisine canlılık katan bir bölge olarak sivrilmiştir. Özellikle Türkmenlerin ev ve dükkanlarının bulunduğu Kudüs Caddesi, Kerküklülerin yeni çekim merkezlerinden biri olmuş, arda arda açılan restoran ve kafelerle Kerküklülerin günlük yaşamlarında yer edinmeye başlamıştır. Ancak Kudüs Caddesi’nde son bir ayda yaşanan suikast, adam kaçırma ve hırsızlık eylemleri sonrasında, Kudüs Caddesi’nin ziyaretçilerinin ciddi oranda azaldığı söylenmektedir. Şehrin hızla gelişen ve ciddi manada ekonomik potansiyel barındıran bu caddesinde meydana gelen olayların hem şehrin ekonomik hayatına vurduğu darbe hem de caddedeki işyerlerinin ve arsaların sahiplerinin Türkmenlerden oluşması sebebiyle güvenlik ve etnik gerilime menfi katkı yaptığı belirtilmektedir. Bu olaylar neticesinde Kerkük’te özellikle olayların cereyan ettiği bölgelerde halkın geceleri sokağa çıkmaya endişe etmesi şehrin ekonomik hayatına ciddi zarar vermektedir.
 
Güvenlik açısından öne çıkan bir diğer olay da Kerkük Emniyet Müdürlüğü çerçevesinde Kerkük’ün iki polis generaline ilişkin yaşananlar olmuştur. Kerkük Emniyet Müdürü Cemal Tahir ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Turhan Abdurrahman’ın Bağdat tarafından görevden alınması ve Bağdat’a çekilmeleri üzerine Kerkük’teki özellikle Türkmen halkının güvenlik endişeleri yükselmiştir. Zira General Turhan, Kerkük’teki Türkmenlerin sembolü haline gelmiş bir kişi olması ve ayırt etmeksizin bütün Türkmenlerin sorunlarını çözmeye çalışması nedeniyle halk tarafından sevilen ve saygı duyulan bir kişi olmuştur. General Turhan sadece Türkmenler için değil, Kerkük’te yaşayan Arap, Kürt, Hıristiyan bütün kesimler açısından da ihtiram gören bir yetkili olmuş ve her tarafın saygısını kazanmıştır.  Ancak Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’in Kerkük’te Bağdat’tan bağımsız olarak tek taraflı attığı adımlar, Bağdat tarafından Kerkük için yapılan atamaları kabul etmemesi ve makamlara kendi isteğine göre atamalar yapması, Kerkük yerel yönetimi ile Irak merkezi hükümeti arasında gerginliğe yol açmıştır. Nitekim Necmeddin Kerim’in bu tavrından rahatsız olan Irak hükümeti, Kerkük’teki güvenlik güçlerinin maaşlarının ödenmesi için Kerkük’e bütçe göndermemiş, Kerkük Valisi Necmeddin Kerim de bu maaşları Aralık ayında Kerkük bütçesinden ödemek durumunda kalmıştır. Ancak Kerkük’teki yatırım ve belediye hizmetleri bütçesinin maaş ödemelerinde kullanılmış olması, Kerkük’teki zaten aksayan hizmetlerin daha da aksamasına neden olacağı yönünde endişe yaratmaktadır.
 
General Turhan’la ilgili olayda da görüldüğü şekilde Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’in Bağdat yönetimine muhalif tavrına ilaveten şehirde tüm kontrolü elinde tutma eğilimi her kesimde rahatsızlığa sebep olmaktadır. Kendisinin bu tavrının aynı zamanda İl Meclisi’nin yetkilerinin sorgulanmasına ve konumunun değersizleşmesine de sebep olduğu belirtilmektedir. Şehirde Vali’nin demokratik kaidelerle bağdaşmayan otoriter bir tavra doğru hızla ilerleyen bir tavır takındığı ifade edilmekte, Vali’nin mensubu olduğu KYB içerisinde dahi bu durumdan rahatsız olan taraflar olduğu söylenmektedir.
 
Güvenlik tartışmalarının yanı sıra Kerkük’teki siyasi istikrarsızlığın da devam ettiği görülmektedir. Özellikle İl Meclisi ve İlçe Meclisi Başkanlıkları konusundaki tartışmalar, Kerkük’te yerel siyasetin ana konusu haline gelmiştir. İl Meclisi Başkanlığına 2008’de Hasan Turan’ın getirilmesiyle birlikte uzlaşıyla bu koltuk Türkmenlere verilmiş ve Kerkük’teki dengenin sağlanması hedeflenmiştir. Nitekim Kerkük Valisi Kürt, Vali Yardımcısı Kerkük İl Meclisi’nin Arap üyelerinden seçilmiştir. Ancak 2005’ten bugüne kadar da Kerkük’te bir yerel seçimin yapılmadığını belirtmek yerinde olacaktır. Bununla birlikte 2008’den 2014’e kadar Hasan Turan tarafından yürütülen Kerkük İl Meclisi Başkanlığı, Hasan Turan’ın 30 Nisan 2014’te yapılan seçimlerde milletvekili olmasıyla boşalmış ve yerine vekaleten Kürdistan Listesi üyesi Rabvar Talabani getirilmiştir. Bu süreç içerisinde Türkmenler aday belirleme çabasına girmiş ve Türkmenler arasından İl Meclisi Üyeleri Ali Mehdi ve Raad Rüştü Ağa olmak üzere iki aday çıkmıştır. Kerkük İl Meclisi’ndeki 9 Türkmen üyeden 7’si Ali Mehdi’yi desteklerken, sadece 2 kişi Raad Rüştü Ağa’ya destek vermektedir. Türkmen adaylar arasında çoğunluk desteğini Ali Mehdi almasına rağmen Türkmenlerin tek bir aday gösteremediği bahane edilerek, Kerkük İl Meclisi Başkanlığı için seçim yapılmamakta ve Türkmenler hakları olan makamı alamamaktadır. Böylece Kerkük’te fiili bir durum yaratılmakta, böylece Kerkük İl Meclisi Başkanlığı da Kürtler tarafından kontrol edilmektedir. Bu durum Kerkük’teki siyasi dengeyi bozmaktadır.
 
İlçe Meclisi’nde de benzer bir sorun yaşanmaktadır. Kerkük İlçe Meclisi Başkanlığı Türkmenlere siyasi hisse olarak verilmişken, Kerkük İlçe Meclisi Başkanı Münir Kafili’nin Haziran 2014’te suikast sonucu hayatını kaybetmesiyle bu makam boş kalmış ve halen yerine bir seçim yapılamamıştır. Kerkük İlçe Meclisi’nin 5 Türkmen üyesinin Kerkük İlçe Meclisi Başkanlığı için tek aday üzerine uzlaşmalarına rağmen, bu makam için seçim yapılamamaktadır. Hukuki olarak İlçe Meclisi’nin karar alabilmesi için şehrin etnik denklemini oluşturan Kürt, Türkmen ve Arap’lardan 4’er üye bulunması yönünde bir konsensus olduğu bilinmektedir. Ancak geçtiğimiz dönemde Arap üyelerden bir tanesinin istifa etmesiyle Kerkük İlçe Meclisi’ndeki dağılım 5 Türkmen, 6 Kürt ve 3 Arap şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Kerkük İlçe Meclisi’nde karar alma yeter sayısı ve dengesine ulaşılamadığı öne sürülerek, Kerkük İlçe Meclisi Başkanlığı için bir seçim yapılamamaktadır. Bu nedenle Kerkük İlçe Meclisi de işlemez duruma getirilmektedir. Kerkük İlçe Meclisi’ndeki bu durumun Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’in işine geldiği, Kerkük vilayet yönetimindeki ağırlığını arttırdığı yorumlarına neden olduğu görülmektedir. Kerkük İlçe Meclisi Başkanlığı sorunu çözüldüğü takdirde dahi İlçe özelinde siyasi sürecin nasıl işletileceği üzerinde soru işaretleri bulunmaktadır.
 
Genel itibariyle bakıldığında şehirde güvenlik zafiyeti ve endişesi had safhada bulunmakta, ekonomik hayatın durgunluğu gelecek endişesini artırmaktadır. Siyasi denklem açısından Kerkük-Bağdat geriliminin sorunları tırmandırdığı ve bunun Kerkük halkına olumsuz yansıdığı görülmektedir. Kerkük ve Bağdat arasındaki yaşanan bütçe ve atamalar krizlerinin çözülmemesi durumunda Kerkük’teki güvenliği daha da kötüye gidebileceği endişesinin neredeyse halkın tamamının genel kanaati olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Nitekim güvenlik güçleri açısından yaşanan boşluğu, IŞİD tarafından değerlendirilme olasılığı açık bir biçimde konuşulmaktadır. Zira bütün bölgelerde IŞİD’e karşı savaşta bir ilerleme yaşanmasına rağmen Kerkük’ün güneydoğu bölgesi hariç, Kerkük etrafındaki IŞİD kontrolünde bir gerileme olduğunu söylemek güçtür. IŞİD halen Kerkük’ün 10-12 km dışındaki Tikrit yolu üzerinde bulunan Mektep Halit-Meryembeg hattını kontrol etmektedir. Bununla birlikte Kerkük merkeze bağlı Türkmen Nahiyesi Tazehurmatu’nun Türkmen köyü Beşir’deki IŞİD kontrolü de bitirilememiştir. Bu durum Türkmenlerde soru işaretlerine sebep olmakta Ramadi dahi IŞİD’den geri alınırken, küçük bir köy olan Beşir’deki IŞİD varlığının bitirilememesi, Türkmenleri fazlasıyla huzursuz etmekte ve Türkmen coğrafyalarına yönelik bilinçli ve sistemli bir politikanın çizildiği yorumlarına sebep olmaktadır.