Kerkük Kırılma Noktası Olabilir mi?

Irak’ın etnik, dinî ve mezhebî dinamiklerinin temellerini bünyesinde barındıran Kerkük, günümüz itibarıyla Irak’ın en tartışmalı vilayetlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. ABD’nin 2003’teki Irak işgalinin ardından oluşturulan anayasayla da idaresi ve statüsü tartışmalı bir vilayet hâline getirilen Kerkük’teki siyasi ve askerî çekişme bugüne kadar devam etmektedir.

ABD, 2003 yılında Irak’a müdahalesinden sonra Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni (IKBY) kendisine Irak’ta en önemli müttefik olarak görmüştür. IKBY, bu yakınlığı fırsata çevirerek ABD’nin desteğiyle birlikte Peşmerge güçlerini 2003-2017 yılları arasında Türkmenlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde konuşlandırmıştır. Bu süreçte Peşmergeler özellikle Kerkük’te Saddam döneminde kullanılan siyasi büro, parti karargâhı, karakol ve bazı askerî üslere yerleşmiş, Kerkük’ün tapu kayıtlarını yakıp ortadan kaldırarak kentin demografik yapısını değiştirmeye ve kentte fiilî bir yönetim oluşturmaya çalışmıştır. Kerkük’e kaydırılan bu nüfus, birçoğu Türkmenlere ait olan araziler üzerinde, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) tarafından finanse edilerek Kerkük’ün kuzey semtleri ve Kerkük-Erbil karayolu üzerinde yapılan evlere yerleştirilmiştir. 2003 ile 2011 yılları arasında ABD işgal güçleri, Kerkük'te Kürt kökenli ailelerin yerleşmesine göz yummuştur. Kerkük’e yerleştirilen ailelerin, Kerkük seçim kütüklerine kaydedildiği bilinmektedir. Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, 2003 yılı sonrasında Kerkük’e KDP ve KYB tarafından yerleştirilen ailelerin, 2005 seçimleri dâhil olmak üzere günümüze kadar yapılan bütün seçimlerde KDP ve KYB lehine oy kullandıklarını ifade etmiştir. IKBY, Irak’ta 2005-2007 yıllarında mezhep kavgasının başlamasıyla birlikte merkezî hükûmetin karma etnik yapılı bölgelerdeki otoritesinin zayıflığından yararlanarak, Irak’ta ABD’nin inisiyatifiyle hazırlanan 2005 Anayasası’nda, IKBY’nin (Erbil, Duhok ve Süleymaniye) sınırları içinde olduğunu iddia ettiği ancak çoğunluğu Türkmen ve Araplardan oluştuğu bilinen Kerkük’ün tamamı, Diyala iline bağlı Hanekin ilçesi ve Hanekin ilçesine bağlı Celevle, Sadiye, Mendeli nahiyeleri ve Selahaddin vilayetine bağlı Tuzhurmatu ilçesi ve Musul iline bağlı Sincar, Hamdaniye ve Mahmur ilçesiyle Zummar ve Rabia nahiyeleri tartışmalı bölgeler olarak bilinen bölgelerde hegemonyasını artırmıştır. Kerkük’te peşmerge sayısının artırılması, terör örgütü PKK’nın varlık göstermesi ve 2014 yılında terör örgütü IŞİD tehdidinin görülmesi, merkezî hükûmete bağlı güçlerin Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelere müdahalesini pekiştirmiştir. IKBY, 2003’ten sonra Kerkük ve diğer karma etnik yapılı bölgelerde Kürtleştirme politikası izlemiş ve Kerkük içerisinde huzursuzluk söz konusu olmuştur. IKBY, 25 Eylül 2017 tarihinde Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerde referandum gerçekleştirmiş ve sınırları dışında kalan tartışmalı bölgeleri sınırlarına ilhak ederek bağımsızlık ilan etmeyi planlamıştır. Irak merkezî hükûmeti ve bölge ülkeleri tarafından gayrimeşru olarak nitelendirilen bu referandumun ardından dönemin başbakanı Haydar el-Abadi komutanlığında federal güçler ve Haşdi Şaabi güçleri tarafından Kerkük’e ve karma etnik yapıya sahip olan diğer bölgelere operasyon başlatılmıştır. Operasyon sonucunda, IKBY destekli Peşmerge güçleri bölgeden çıkarılmış, bölgenin güvenlik kontrolü Bağdat yönetimine bağlı federal güçlerin eline geçmiştir. KYB’ye bağlı Peşmerge güçlerinin tartışmalı bölgelerden çekilmesinin ardından, farklı askerî güçleri olan KYB ve KDP arasında karşılıklı ihanet suçlamaları nedeniyle iki parti arasında kriz yaşanmıştır. Bu durum IKBY için bir kırılma noktası olarak değerlendirilmiştir.

Irak’ta 10 Ekim 2021’de yapılan erken seçim, başta Kerkük olmak üzere karma etnik yapıya sahip olan diğer bölgelere terör örgütü IŞİD tarafından yapılan saldırılar ülkedeki güvenliği sarsmıştır. Bu nedenle Irak hükûmeti, güvenlikle ilgili yeni kararlara imza atmıştır. Nitekim seçimlerden 10 gün sonra Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, Irak Silahlı Kuvvetler Genel Komutanı sıfatıyla aldığı bir kararla, IKBY Peşmerge güçlerine bağlı 20. Tugay’ın, Peşmerge Bakanlığından ayrılarak Irak Savunma Bakanlığına bağlanması, Türkmenler açısından endişeyle karşılanmıştır. Bu gücün gayesi tartışmalı olarak ifade edilen bölgelerde artan IŞİD saldırılarını bahane ederek neticesinde söz konusu bölgelerde güvenlik zafiyetinin ortadan kaldırılması olarak açıklanmaktadır. Ancak Kerkük başta olmak üzere Türkmenlerin yoğun yaşadıkları diğer bölgelere bu vesileyle Kürt güçlerin (Peşmergelerin) konuşlanacağı konusunda şüpheler bulunmakta ve bu durumu bölgede yaşayan Türkmenlerin yanı sıra Araplar da kabul etmemektedir. Kazımi’nin bu hamlesi, hükûmet kurma müzakerelerinde IKBY tarafından destek alıp tekrar başbakan olma amacıyla ilgili olabilir.

IKBY, karma etnik yapıdaki bölgelerde siyasi ve askerî otoriteyi ele geçirmeyi ve Kerkük’te bulunan doğal kaynaklara sahip olmayı amaçlamaktadır. Peşmerge’nin başta Kerkük olmak üzere Türkmen bölgelerine geri dönme taleplerinin ve hükûmet kurma sürecinde bu konuyu pazarlık hâline getirmelerinin ana nedenlerinden biri de ekonomik olabilir. Irak Maliye Bakanlığının açıklamalarına göre, Irak’ın bütçe gelirlerinin yaklaşık %90’ı petrolden oluşmaktadır. Basra vilayetinden sonra Irak’ın ikinci petrol üretim sahasının Kerkük olduğunu söylemek mümkündür. Son günlerde artan petrol fiyatları da göz önünde bulundurulduğunda Kerkük’teki olumlu veya olumsuz gelişmelerin hızlı bir şekilde Irak siyasetine de yansıması mümkündür. Nitekim Türkmen ve Arap temsilciler, Irak siyasetinde etkili olan liderlerle Bağdat’ta yaptıkları görüşmelerde Kerkük’ün bir siyasi pazarlık hâline getirilmemesini talep etmişlerdir. Zira bu durum Kerkük’le ilgili ciddi riskler oluşturabilir. Dolayısıyla Peşmerge’nin Kerkük’e geri dönme konusundaki ısrarı da siyasi pazarlık için zemin hazırlığı olarak değerlendirilebilir. Ayrıca ekonomik problemler yaşayan IKBY’nin Kerkük petrolüne tamamen hâkim olmak istediğini de söylemek yanlış olmaz.

19 Aralık 2021 tarihindeki son parlamento seçimlerinde milletvekili seçilen Kerkük Vali Vekili Rakan Said Cuburi yaptığı açıklamada, IKBY’yi, Kerkük petrollerinden günlük 100.000 varil petrol ihraç etmekle suçlamış, Kerkük’te Irak federal güçlerinin kontrolünde olmayan bölgelerde bulunan petrol kuyularından merkezî hükûmetin bilgisi dışında çıkarılan petrollerin kabul edilemez bir durum olduğunu söylemiştir. Cuburi ayrıca, önümüzdeki dönemde Kürt güçlerinin bölgeye girmesinden ve Kerkük’teki petrol kuyularını kontrol altına almasından endişe duyduklarını ve Kerkük’te güvenlik boşluğunu gidermek için federal merkezî hükûmete bağlı en az 2 tugaya ihtiyaç olduğunu da vurgulamıştı.

Kerkük, hükûmet kurma sürecindeki siyasi aktörler arasında yapılan müzakerelerde de gündemden düşmemiştir. Özellikle cumhurbaşkanlığı makamı konusunda Kerkük, adeta iki Kürt partisi, KDP ve KYB arasında pazarlık hâline gelmektedir. Konuyla ilgili Kanun Devleti Koalisyonu üyesi Kazım el-Haydari, Kerkük valilik makamının KDP ile KYB arasında siyasi denkleme gireceğini belirterek, KDP Irak cumhurbaşkanlığı pozisyonunu elde etmek için ister Bağdat’ta ister Kerkük’te birçok pozisyonu feda etmeye hazır olduğunu açıklamıştı. Buna karşın, Kerkük’teki Arap Heyeti Koordinasyonu Nazım eş-Şammari, Kerkük’ün hükûmet kurma sürecinde pazarlık hâline gelmesinden rahatsız olduklarını belirtmiş ve “Kanun Uygulama Operasyonu’yla güvenlik konusunda istikrara kavuşan Kerkük’ün yeni kurulacak hükûmet müzakerelerinde siyasi ve finansal pazarlık hâline getirilmesi, vilayette yaşayan bütün etnik unsurların istikrarının ve huzurunun bozulması anlamına gelebilir” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Ancak Türkmenler, Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında, Kerkük valilik makamının hangi gruba verileceğiyle ilgili yapılan müzakerelerde, Türkmenlere verilmesini talep ettiklerini açıklamışlardır.

IKBY’deki ekonomik sıkıntılar, son protesto gösterileri ve geçimsizlik nedeniyle bölgeden Avrupa ülkelerine göç olaylarıyla birlikte değerlendirildiğinde, IKBY’nin Kerkük gibi petrol zengini bölgeleri tekrar kontrol etmeye çalışması bölgenin istikrarı açısından endişelere sebep olmaktadır.

Sonuç itibarıyla seçim sonuçlarının açıklanması ve Kerkük’e Peşmerge güçlerinin girmesi olasılığı kentte etnik gruplar arasında gerginliği tırmandırabilir. Bu gerginlik, 2022 yılında yapılması planlanan Irak Genel Nüfus Sayımı çalışmalarına ve yerel seçimlere de gölge düşürebilir. Ayrıca, Kerkük’te Kürt siyasi partileri tarafından 2017 yılı öncesinde kamuda çalışan Türkmen ve Arap memurlara yapılan baskıların tekrarlanması söz konusudur. Türkmenler dâhil olmak üzere bölgede yaşayan diğer etnik grupların da silahlı güce sahip olması ve olası Peşmerge gücünün Kerkük’e müdahalesi, bölgede önü alınmayacak silahlı çatışmalara yol açabilir. Bu endişeli durumun Irak’ın güvenliği için bir tehlike olmaktan öte, bölge ülkelerinin de güvenliğini ciddi derece etkilemesi söz konusudur. Peşmerge güçlerinin Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerine olası müdahalesine karşı Irak merkezî hükûmetinin sessiz kalmaması, Kerkük’ün, Kürtler için ikinci kez kırılma noktası hâline gelebileceğini düşündürmektedir.