KYB, Irak Cumhurbaşkanlığı Makamını KDP’ye Devreder mi?

Irak’ta 10 Ekim’de yapılacak genel seçimlere sayılı günler kala Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) iki partiden Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Eş Başkanı Bafel Talabani arasında seçim sonrası Irak Cumhurbaşkanlığının KDP’ye devredilmesi konusunda anlaşma sağlandığı yönünde iddialar gündeme geldi. Söz konusu iddiaya göre, 2005’ten bu yana KYB’li adayların seçildiği cumhurbaşkanlığına KDP’den bir aday gösterilmesi; KYB’nin ise federal hükûmette ve kabinede birtakım pozisyonlara sahip olmanın yanı sıra parlamento başkan yardımcılığını üstlenmesi beklenmektedir. Öte yandan, KDP’nin KYB’ye 100 milyon dolarlık ek bir ödeme yapmanın yanında IKBY bütçesinden aylık payını 20 milyondan 30 milyon dolara çıkarması iddiası da gündeme gelmiştir. Ancak Eylül 2017’de yapılan bağımsızlık referandumundan sonra ilişkilerinde en kötü dönemlerinden birini yaşayan iki partinin son zamanlarda normalleşen ilişkilerinin söz konusu devrin yapılması için yeterli olup olmadığı tartışmalı olsa da devir iddialarının zamanlaması dikkat çekmektedir.

ABD’nin 2003’te Irak’ı işgalinden sonra kurulan kota (muhasasa) temelli düzende etnik ve mezhepsel kimlikler çerçevesinde cumhurbaşkanlığı makamının Kürtlere, başbakanlık makamının Şiilere ve parlamento başkanlığının Sünnilere tahsis edilmesi teamüle dönüşmüştür. 2005 Anayasası ile kurulan söz konusu siyasi düzende, de facto (fiilî) statüdeki IKBY de jure (hukuki) bir zemin elde ederken, ülkenin yeni düzeninde aktif rol alan Mesud Barzani’nin IKBY Başkanı, KYB’nin kurucu lideri Celal Talabani’nin de Irak Cumhurbaşkanı olmasıyla söz konusu iki makam KDP ile KYB arasında gayriresmî şekilde paylaşılmıştır. Böylece Celal Talabani’nin 2005-2014 arasında iki dönem Irak cumhurbaşkanlığı görevi yapmasının ardından, KYB’den Fuad Masum 2014-2018 döneminde bu görevi yürütmüştür. 2018’den bu yanaysa yine KYB’den Berham Salih, Irak cumhurbaşkanlığı makamına getirilmiş ve söz konusu gelenek sürdürülmüştür.

Devir Tartışmalarının Motivasyonu
Bağımsızlık referandumunun ardından, Kerkük başta olmak üzere tartışmalı bölgelerin Bağdat merkezî yönetimine geçmesi konusunda KYB’yi ihanetle suçlayan Mesud Barzani ile KYB’nin öne çıkan isimleri Celal Talabani’nin oğlu Bafel Talabani ile yeğeni Lahur Talabani arasında gerilimin artması üzerine iki parti arasındaki ilişkiler kopma noktasına gelmiştir. Nitekim 2018’deki seçimlere ayrı listelerde giren iki parti arasındaki gerilim cumhurbaşkanlığının belirlenmesi sürecine de yansımış, KDP cumhurbaşkanlığı makamını elde etmeye yönelik girişimlerde bulunmuştur. KDP, mevcut Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’i aday gösterse de KYB’nin önde gelen isimlerinden Berham Salih ülkenin yeni cumhurbaşkanı olmuş ve partiler arasındaki gerilim daha da yükselmiştir. Bu nedenle KDP’nin Irak cumhurbaşkanlığını üstlenme isteğinin ardında siyasi hesaplamalar bulunuyor olabilir.

Öte yandan KDP’nin, KYB’ye nazaran IKBY ve Irak Parlamentosundaki temsil üstünlüğüne ve ülke genelinde daha fazla nüfuzuna dayanarak cumhurbaşkanlığı pozisyonuna talip olduğu değerlendirilebilir. Her ne kadar Irak cumhurbaşkanlığı çoğunlukla sembolik bir pozisyon olsa da Celal Talabani makamı oldukça etkin kullanmıştır ve mevcut Cumhurbaşkanı Salih’in de Talabani’nin izinden gittiği gözlemlenmektedir. Nitekim Ekim 2019 protestoları sonucunda istifa eden Adil Abdülmehdi hükûmeti yerine Mustafa Kazımi hükûmetinin kurulmasında etkin bir rol oynayan Berham Salih, siyasi tarafları Kazımi’yi onaylamadıkları takdirde istifa edeceği ültimatomuyla ikna etmiştir. Bu açıdan cumhurbaşkanlığı pozisyonunun kritik dönemeçlerde sembolik tanımını aşan bir işleve sahip olması, KDP’nin ilgisini çekiyor olabilir.

Bununla birlikte, iki parti arasında gerilim devam ederken KYB’nin etkili olduğu Süleymaniye’nin bölgeden ayrılması gibi tartışmalar gündeme gelmiş, temmuz ayında söz konusu gerilimin taraflarından Lahur Talabani ile Bafel Talabani arasındaki gerilim üzerine Lahur Talabani’nin partideki eş başkanlık görevlerinden istifasıyla KDP ve KYB arasındaki ilişki de hızla normalleşme eğilimi göstermiştir. Bu anlamda cumhurbaşkanlığının devir iddialarının bu kez gerilimden ziyade normalleşme kaynaklı olduğu düşünülebilir. Bunların dışında KDP’nin Irak siyasetinde pazarlık gücü dikkate alındığında, KYB ile yapıldığı iddia edilen anlaşma son dönemde Sünnilerin de gündeme getirdiği cumhurbaşkanlığı makamının Kürtler dışında başka bir güce geçmesi taleplerinin engellenmesi yönünde Mesut Barzani’nin bir girişimi olarak okunabilir.

KDP’nin Adayı Kim Olabilir?
İki parti arasındaki anlaşmaya dair iddiaların doğru çıkması hâlinde KDP içerisinde Neçirvan Barzani, Fuad Hüseyin ve Hoşyar Zebari gibi isimlerin öne çıkması muhtemel görünmektedir. 2005 sonrasında kurulan siyasi sistemle anılmasından dolayı Irak’ın sistemsel sorunlarının bir parçası olmakla eleştirilen Hoşyar Zebari’nin adının yolsuzluk iddialarına karışması üzerine dokuz yıl boyunca yürüttüğü dışişleri bakanlığı görevinden istifa etmek zorunda kalması, yeni dönemde isminin yeniden gündeme gelmesi olasılığını düşürmektedir. KDP geleneğinin önde gelenlerinden ve seküler Kürt milliyetçisi kimliğiyle öne çıkan mevcut Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ise siyasi kimliğindeki sert ton nedeniyle Irak iç siyasetindeki taraflarca kabul edilmeyebilir ve önceki cumhurbaşkanlığı adaylığında başarısız olmasıyla da makul seçenek olmayabilir.

IKBY Başkanı Neçirvan Barzani, diplomatik yeteneği ve genç bir sima olmasıyla diğer adayların aksine daha avantajlı bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Barzani hem ABD hem İran ile IKBY’nin olumlu ilişkiler geliştirmesinde önemli bir rol üstlendiği gibi Ankara-Erbil ilişkilerinin de daha istikrarlı bir düzleme oturmasında etkili olmuştur. Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesinde Barzani’nin etkin rol aldığı iddiaları taraflarla ilişkilerinin boyutuna dair örnek olarak gösterilebilir. Bu anlamda dış ilişkiler açısından diplomasi odaklı ve pragmatist kimliğiyle öne çıkan Barzani’nin cumhurbaşkanlığı konusunda ABD, İran, Türkiye ve Körfez ülkeleri uzlaşı sağlayabilir. Dış politikadaki etkinliğine ek olarak, Kürt partilerin de Neçirvan Barzani üzerinde uzlaşıya varma ihtimalinin diğer adaylardan daha yüksek olması ve taşıdığı liderlik özellikleri Barzani’yi en gerçekçi cumhurbaşkanı adayı yapmaktadır. Buna karşın, Neçirvan Barzani akıcı bir şekilde Kürtçe, İngilizce ve Farsça konuşmasına rağmen Arapçasının yeterince güçlü olmaması, olası cumhurbaşkanlığı gündeminde tartışmalara yol açabilir.

Mesrur-Neçirvan Geriliminin Sonucu mu?
Neçirvan Barzani’nin Bağdat’a gönderilerek cumhurbaşkanı olması yönündeki ihtimal, IKBY siyasetinde uzun zamandır hissedilen kuzen rekabetine çözüm arayışı olarak da görülebilir. Her ne kadar KYB’de yaşanan Bafel-Lahur gerilimi kadar basına yansımasa da Mesud Barzani’nin oğlu mevcut Başbakan Mesrur ile yeğeni Neçirvan arasında giderek artan rekabet sır değildir. Bu bağlamda Mesud Barzani, KYB ile yaptığı iddia edilen anlaşmayla Neçirvan’ın Bağdat’a gitmesini sağlayarak KDP’nin iç istikrarını güçlendirmeyi amaçlıyor ve tarafları küstürmemeye özen gösteriyor olabilir. Bunun yanı sıra Mesud Barzani, Erbil’de Mesrur Barzani’nin nüfuz alanını daha da genişleterek kendisinden sonra KDP’de yaşanması muhtemel kuzenler arası liderlik krizinin önüne geçmeyi planlıyor olabilir.

Ancak bahse konu anlaşmanın yürürlüğe girmesi hâlinde KYB’nin IKBY Başkanlığı makamını talep etmesi ihtimal dâhilindedir. Bu ihtimalde Bafel Talabani’nin kardeşi ve IKBY Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani’nin öne çıkması şaşırtıcı olmayacaktır. Kubad Talabani’nin KDP ile uyumlu bir aktör olması, bu senaryoyu güçlendirse de Mesud Barzani’nin oğlu Mesrur’un baskın başbakanlığı ile çatışma alanlarının doğması muhtemel görünmektedir. Bu nedenle KDP’nin, KYB’ye karşı pozisyonunu korumak amacıyla başkanlık yetki ve otoritesini zayıflatma yoluna başvurması gündeme gelebilir. Nitekim benzeri bir senaryo 2014’te Goran Hareketi’nden Yusuf Muhammed’in IKBY Parlamentosu Başkanı olmasının ardından iktidarın bölünmesi ve sorunların ortaya çıkması üzerine KDP, Yusuf Muhammed’in Erbil’e girişini yasaklamıştır.

Bu ihtimalin öteki yüzünde ise KYB’nin IKBY başbakanlığını üstlenerek KDP’nin başkan pozisyonunu koruması yatmaktadır. Bu durumun ise tıpkı geçmişte olduğu gibi yönetimin paylaşılmasını öngören KYB ile KDP arasında yeni bir stratejik anlaşmaya varılmadan gerçekleşmesi muhtemel görünmemektedir. Zira IKBY Parlamentosunda mevcut durumda KDP çoğunluğunun değişmesi beklenmemekte ve KDP’nin çoğunlukta olduğu bir parlamentoda KYB’li bir başbakanın çıkması mevcut kırılgan konjonktürde zor görünmektedir. Kuzeni Neçirvan ile örtülü rekabet yaşadığı bilinen Mesrur Barzani’nin her iki senaryoda da KYB ile gerilim yaşaması akılda tutulmalıdır.

Söz konusu anlaşma iddiası, KDP’nin Irak cumhurbaşkanlığına konumlanmasıyla sonuçlanmayabilecekse de 10 Ekim’de yapılacak genel seçimler sonrasında KYB ile KDP ilişkilerine dair işaretler barındırmaktadır. Özellikle KYB Eş Başkanları Lahur Talabani ile Bafel Talabani’nin kriz boyutuna varan çekişmesi partiyi ciddi anlamda yıpratmış, KYB tabanında bölünmeye sebep olmuştur. Bu açıdan Mesud Barzani ile anlaşma masasında KYB’nin sadece Bafel Talabani ile temsil edilmesi, KDP’ye ciddi karşıtlığıyla bilinen Lahur Talabani’nin liderlik pozisyonunu büyük oranda kaybettiğine işaret etmektedir. Bu sebeple KYB, KDP’ye cumhurbaşkanlığı anlaşmasında olduğu gibi birtakım tavizlerde bulunarak kaybettiği enerjiyi yeniden yakalamaya çalışıyor olabilir. Bu açıdan mevcut iddia, seçim sonrası iki parti arasında daha yoğun iş birliğinin habercisi olabilir.