Libya’nın Yeni Kabinesi ve ABD’nin Yeni Başkanı

Abdülhamid Dibeybe’nin oluşturmuş olduğu yeni kabinenin güven oylaması için 8 Mart’ta Sirte’de toplanan meclis, 10 Mart Çarşamba günü gerçekleşen oturumda güvenoyu vermiştir. Bu durum haricî ve dâhilî neredeyse tüm aktörlerin yeni kabineye destek açıklaması yapmasına sebep olmuştur. Kabinenin bu şekilde geniş çevrelerden destek açıklamaları almasında etkili olan iki temel unsurun olduğu görülmektedir. Bunlardan ilki, ülkenin uzun süredir içinde bulunduğu istikrarsızlıktan çıkması için yeni kabinenin en büyük şans olarak değerlendirilmesidir. İkinci husus ise Dibeybe kabinesi aleyhine açıklama yapmanın tekrar iç savaşa çağrı anlamı taşıdığı tüm taraflarca net olarak bilinmektedir. Bu şartlar altında Dibeybe yerine Doğu’dan kendi politikalarına yakın başka bir ismi tercih etmesi muhtemel olan BAE ve Fransa gibi ülkeler de destek açıklaması yapmak durumunda kalmaktadır.

ABD’nin Yeni Kabineye Yaklaşımı
Destek açıklaması yapan ülkelerden biri olan ve belki de ülkede somut adım atma kapasitesi en yüksek olan ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir. İsviçre’de Dibeybe’nin ve Başkanlık Konseyi üyelerinin belirlenmesinden sonra Dibeybe’nin kabinesini meclise sunduğunu açıklamasına kadar olan tüm kritik süreçlerde ABD’nin Libya Büyükelçiliği tarafından destek açıklamaları yapılmış ve bu yeni yapının Libya için önemli bir fırsat olduğu vurgulanmıştır. 10 Mart’ta kabinenin güvenoyu alması sonrasında ise ABD tarafından art arda 3 farklı seviyede açıklama yapılmıştır. Bu açıklamalar ABD’nin muhtemel Libya politikası hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.

İlk açıklama 11 Mart’ta ABD Dışişleri Bakanı Antony J. Blinken tarafından yapılmıştır. Konuyla ilgili resmî açıklama yapan Blinken aynı zamanda atmış olduğu kısa bir tweetle de yeni kabineye olan desteğini yinelemiştir. Blinken’ın açıklaması incelendiğinde kabinenin oluşturulmasının Libya Siyasi Diyalog Forumu’nda belirlenen yol haritasının uygulanması için köşe taşı olarak vasıflandırıldığı görülmekte, 24 Aralık 2021 tarihinde yapılması planlanan seçimlerinse asıl amaç olduğu vurgulanmaktadır. Bu bağlamda yeni kabinenin yıl sonundaki seçimlerle gücünü sorunsuz bir şekilde devretmesinin de altı çizilmiştir. Blinken’ın açıklamasında öne çıkan bir diğer husus, yeni kabineden ABD’nin beklentilerini ortaya koymasıdır. Bu minvalde seçimlere kadar olan süreçte, 23 Ekim 2020 tarihinde sağlanan ateşkese tam anlamıyla uyulması istenmektedir. Bu beklentinin vurgulanmasından hemen sonra ise temel kamu hizmetlerinin sağlanmasına, ulusal uzlaşı için gerekli çalışmaların yapılmasına ve ekonomik krize vurgu yapılmaktadır. Bu sıralamadan ABD’nin, Libya önceliğinin herhangi bir çatışmanın çıkmasını önlemek olduğu anlaşılmaktadır.

Blinken’ın açıklamasından bir gün sonra 11 Mart’ta ABD, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve Almanya tarafından ortak bir açıklama yapılmıştır. Bu açıklamada da yeni kabinenin oluşturulmasından duyulan memnuniyet vurgulanmış ve Libya halkının ülkeleri için atmış olduğu adımlar takdir edilmiştir. Bu açıklamada vurgulanan ana husus ise yerel aktörlerin güçlerini hemen devretmeleri gerektiği olmuştur. Bu noktada kabinenin güvenoyu alması sonrasında UMH Başkanı Serrac’ın görevi devretmeye hazır olduğunu açıklaması övülmüş ve bu adımın tüm aktörler tarafından takip edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yine meclisin Sirte’de toplanması öncesinde Gardabya Havalimanı çevresinde konuşlanan milislerin bu bölgeden çekilmiş olması olumlu bir adım olarak nitelendirilmiştir. 5+5 Ortak Askerî Konseyinin bu bağlamda oynamış olduğu yapıcı rol övülürken Libya’daki tüm haricî unsurların bir an önce ülkeyi terk etmesi gerektiği ifade edilmiştir.

12 Mart’ta Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından ABD Başkanı Joe Biden adına yapılan ve Beyaz Saray’ın sayfasında yayınlanan açıklamada öne çıkan husus yıl sonunda seçimlerin gerçekleşmesi noktasında ABD yönetiminin kararlı olmasıdır. Bu bağlamda başta BM olmak üzere ülkeyi seçimlere götürecek yol haritasının hazırlanmasında emeği geçen tüm taraflara teşekkür edilmiş, bu yol haritasının aksamasına sebep olabilecek tüm aktörlerin de hesap vermesinin gerekeceği ifade edilmiştir. Libya’nın içinde bulunduğu süreçte haricî güçlerin paralı milislerini geri çekmesi için çok geç kaldığı dile getirilmiş, yeni kabinesini oluşturan Libya halkının barışı sağlamak için ipleri kendi eline alması gerektiği vurgulanmıştır.

ABD tarafından yapılan bu üç üst düzey açıklama, Washington yönetiminin Libya’ya artan ilgisinin açık bir yansımasıdır. Bu bağlamda Libya İstikrar Yasası’nın yeni dönemde tekrar gündeme gelmesi ve yasalaşması muhtemel gözükmektedir.

Libya İstikrar Yasası
Libya İstikrar Yasası, senatodan geçmesi hâlinde ABD Başkanı’na 31 Aralık 2024 tarihine kadar Libya’daki barış ve istikrar ortamını tehdit eden kişi ve kişilere karşı yaptırımları hayata geçirme yetkisi vermektedir. Yasanın içeriğinde bu yaptırımlar üç farklı alt başlık altında hayata geçebilmekte ve yasayı ihlal eden kişilerin vize ve tüm mal varlığı üzerinde uygulanabilme potansiyeli barındırmaktadır. Bu üç kriter sırasıyla silahlı gruplara destek sağlamak yoluyla barış ve istikrarı tehdit eden eylemler, Libya’nın doğal kaynaklarını ve devlet varlıklarını kötüye kullanma ve insan hakları ihlalleri olarak sıralanmaktadır. Bu yasayla beraber Libya’da siyasi çözümü öncelediğini gösteren ABD’nin ilk somut girişimini Libya Büyükelçisi Richard Norland’ın 26 Ocak 2021 tarihinde yaptığı açıklamalarda bulmak mümkündür. Öyle ki 24 Ocak 2021 tarihinde Petrol Sahaları Muhafızları, ödenmemiş maaşlarını gerekçe göstererek Hariga Limanı ve Petrol Hilali bölgesindeki bazı sahalarda petrol üretimini durdurmakla tehdit etmesi üzerine Uluslararası Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı Libya Ulusal Petrol Şirketi Başkanı Mustafa Sanallah ile görüşen Richard Norland, uzun bir aradan sonra Libya enerji sektörünün ve petrol sahalarının kapatılmasının Libya halkına büyük zararlar vereceğine yönelik kaygılarını belirtmiştir.

Buna ek olarak, 19-23 Ekim tarihlerinde BM öncülüğünde Cenevre’de gerçekleşen 5+5 Ortak Askerî Komitesinde taraflar kalıcı ateşkes hususunda mutabık kalmış ve ateşkes anlaşması gereği yabancı güçlerin üç ay içerisinde ülke sınırlarındaki askerî varlıklarını sonlandırması şartı getirilmiştir. Yine bu kapsamda 28 Ocak 2021 tarihinde açıklamalarda bulunan ABD’nin BM nezdindeki Daimî Büyükelçisi Richard Mills, yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi için tanınan sürenin dolduğunu, Rusya, BAE ve Türkiye’yi Libya’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymaya davet ettiğini bildirmiştir. Bu açıklama ile daha önce AFRICOM raporlarına da çokça yansıyan Rusya ve BAE’nin Libya’daki askerî angajmanına tekrar işaret edilmiştir. Bununla beraber ABD’li Büyükelçi Mills, ülke içindeki yabancı paralı askerleri işaret ederek 23 Ekim mutabakatı kapsamında bu unsurların derhâl ülkeyi terk etmesi hususunda uyarılarda bulunmuştur. Aslında bu uyarılar, Libya İstikrar Yasası’nın ikinci bölümünün a bendindeki 5. maddenin bir uzantısı niteliğindedir. İlgili madde Fayiz es-Serrac liderliğindeki UMH ve Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusunun (LUO) yükümlülüklerini yerine getirmediklerini ve çatışmanın coğrafi kapsamını artırdıklarını belirtmekte, tarafların tüm ateşkes çağrılarına karşın ülkeye yabancı paralı askerler soktuklarını ifade etmektedir.

Gelinen noktada, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) ara buluculuğunda yürütülen Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) ve güvenoyu alan Dibeybe hükûmetinin devamlılığını kendi çıkarları dâhilinde gören ABD ve Biden yönetiminin gerek ülke içindeki Rus varlığını dengelemek gerekse bölgedeki lider konumunu yeniden canlandırmak maksadıyla Libya İstikrar Yasası’nı bir araç olarak kullanması muhtemeldir. Bu anlamda ABD’nin, 2020 Aralık ayı itibarıyla Libya’daki diplomatik etkinliğini artırması ve yeni Biden yönetiminin Libya sahasını kullanarak uluslararası anlamda puan kazanmaya çalışma girişimleri bu tezi desteklemektedir.