Libya’nın Yeniden Yapılanma Sürecinde Türk Şirketleri

Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde başlayan 5+5 askerî görüşmeleri kapsamında taraflar arasında 21 Ağustos 2020 tarihinde geçici ve 23 Ekim 2020 tarihinde kalıcı ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Hemen ardından 9-15 Kasım 2020 tarihleri arasında BM öncülüğünde Tunus’ta gerçekleştirilen Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) ile ateşkes ortamını sürdürülebilir hâle getirmek ve ileriye dönük siyasi çözüm sürecini başlatmak hedeflenmiştir. Libya’nın farklı kesimlerinden bu görüşmelere katılan 75 kişi, 24 Aralık 2021 tarihini seçim tarihi olarak belirlese de geçiş sürecini yönetecek kişiler üzerinde mutabık kalınamaması, görüşmelerin ileri bir tarihe ertelenmesine yol açmıştır. 1-5 Şubat tarihleri arasında LSDF’nin Cenevre’de gerçekleşen oturumunda ise ülkeyi 24 Aralık’taki seçimlere götürecek geçici yönetimin lider kadroları belirlenmiştir. Bu gelişmeler ve siyasi sürecin hızlanması, 10. yılına giren Libya İç Savaşı’nda 2020 yılı itibarıyla barış yolunda önemli adımların atıldığını göstermektedir.

10 yıllık iç savaşın verdiği tahribat, bazı kentleri “ölü şehir” hâline getirmiş, bu bölgelere yönelik inşaat, altyapı ve sağlık ihtiyaçlarını ön plana çıkarmıştır. Ülkenin genelinde görülen elektrik ve su kesintileri, sokaklardaki çöp yığınları ve beraberinde her geçen gün artan yakıt kuyrukları yeniden yapılanma sürecinde Libya’nın öncelikli konularını gözler önüne sermektedir. Bu bağlamda, ocak ayında yaşanan bazı gelişmeler, Libya’daki önemli kurumların bu yeniden yapılanma sürecine hazırlandıklarını göstermektedir.

Libya Yatırım Otoritesi (LYO), 11 Ocak tarihinde önde gelen Londra merkezli uluslararası muhasebe ve vergi denetimi şirketi Ernst & Young (EY) ile sözleşme imzaladığını açıklamıştır. Bu sözleşme gereği EY, LYO’nun 2019 yılındaki finansal verilerini inceleyerek mali tabloların uluslararası standartlara uygunluğunu ve dış denetçiler tarafından denetime hazır olup olmadığını analiz etmeyi amaçlamaktadır. Anlaşma sonrası LYO Yönetim Kurulu Üyesi Ali Mahmud Hassan yaptığı açıklamada, anlaşmanın uluslararası yatırımcılara güven aşılamak ve kurumsal şeffaflığı artırmak adına önemli bir girişim olduğunu vurgulamıştır. Merkezi Trablus’ta bulunan LYO, doğrudan Libya Başkanlık Konseyine bağlı çalışmaktadır. Kurum, Libya’nın petrol gelirlerini değerlendirmek ve ekonomik çeşitliliği sağlamak amacıyla kurulmuştur. Varlıklarının %85’i, 2011 senesinde Kaddafi rejiminin devrilmesiyle birlikte yeni siyasi birlik kurulana dek BM Güvenlik Konseyi tarafından dondurulmuştur. Gerekçe olarak oluşan güç boşluğunda LYO’nun varlıklarının kötüye kullanılması gösterilmiştir. LYO’nun yeniden aktive edilmesi hiç şüphesiz uluslararası şirketlerin Libya’ya olan ilgisini artıracaktır. Öyle ki son zamanlarda İtalyan ve Fransız şirketlerin geri dönüşüm ve güvenlik sektörlerindeki varlığı gözlemlenmektedir. Bu doğrultuda, 18 Kasım’da İçişleri Bakanı Fethi Başağa’nın Paris ziyaretinde güvenlik teknolojileri şirketi Idemia Grup ile biyometrik tarama sistemleri hususunda mutabakat muhtırası imzalanmış ve bazı İtalyan şirketler ile çöp atıklarının enerji yakıtlarına geri dönüşümü noktasında teknik görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

2015 yılında Libya Siyasi Anlaşması ile birlikte BM tarafından tanınan meşru Uluslararası Mutabakat Hükûmeti’ne (UMH) olan desteğini koruyan Türkiye, milis güçlerin lideri Halife Hafter’in Nisan 2019’da Trablus’a yönelik başlattığı saldırı sonucu UMH’nin talebi doğrultusunda aktif olarak krize müdahil olmuştur. Gelinen noktada Kaddafi döneminden beri inşaat sektörü başta olmak üzere pek çok alanda faaliyet gösteren Türk şirketlerinin izlenen proaktif Libya politikaları çerçevesinde altyapı, atık yönetimi, enerji ve inşaat gibi alanlarda etkinliğini artırdığı gözlemlenmektedir. Ek olarak, Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve 24 Eylül 2020 tarihi itibarıyla hayata geçen Mutabakat Zaptı ile Türk müteahhit firmalarının Libya’da yarım kalan projelerine devam etmesine olanak sağlanmıştır. Bu kapsamda Türkiye’nin Libya Büyükelçisi Serhat Aksen, 11 Ocak 2021 tarihinde UMH Yerel Yönetimler Bakan Yardımcısı Abdelbari Shibaro ile görüşmeler gerçekleştirmiş, görüşmelere Zintan, El Zaviya, Misrata, Tarhuna, Ebu Salim ve El Maya gibi şehirlerin belediye başkanları da katılım sağlamıştır. Görüşmeler esnasında Büyükelçi Aksen, “kardeş şehirler” anlaşmaları kapsamında Türk şirketlerinin inşaat, altyapı ve çöp geri dönüşümü gibi konularda belediyelerle ortak olarak çalışma önerilerini dile getirmiştir.

Büyükelçi Aksen’in değindiği alt başlıklar özellikle şehir nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşam koşullarının geliştirilmesi ve Libya’nın kalkınması adına hayati önem taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (BMKP) da üzerinde sıkça durduğu enerji tedariki ve bağlantılı olarak elektrik kesintilerinin engellenmesi, dolaylı olarak pek çok altyapı projesi için birincil gereklilik olarak ifade edilmektedir. Bununla alakalı olarak, Türkiye’nin enerji ve inşaat sektörlerindeki önde gelen firmalarından ENKA, 6 Ocak 2021 tarihinde Siemens ile konsorsiyum hâlinde iki elektrik santrali projesine başlayacağını duyurmuştur. Mısrata (650 MW) ve Trablus’taki (671 MW) projelerin toplam maliyetinin 200 milyon avro olduğu konuşulmaktadır. Projelerin hayata geçmesiyle beraber yaratacağı katma değer, Libya halkının elektrik problemini asgari seviyede tutacak ve aynı şekilde projenin uygulandığı Trablus ve Mısrata’daki farklı sektördeki yatırımlar için itici güç olacaktır. Benzer şekilde Çalık Enerji Grubu, 2014 senesinde başladığı 542 megavatlık elektrik santrali projesini 2017 yılının sonunda tamamlamıştır.

Geri dönüşüm ve atık yönetimi ise diğer önemli alt başlık olarak Libya’daki yerel yönetimler tarafından oldukça ön planda tutulmaktadır. Uzun süredir yerel hizmetlerin aksaması sonucu biriken çöp yığınları ve bunların yönetimi konusunda çözüm arayışı vardır. Öyle ki 2019 Temmuz ayından itibaren Libya’nın doğusundaki El-Beyda ve Bingazi Belediyeleri, alternatif enerji kaynakları yaratılması konusunda bir Alman enerji firması ile görüşmeler gerçekleştirmiş ve akabinde önce El-Beyda’da daha sonrasında 2020 Eylül ayı itibarıyla Bingazi’de çöp/atık santralleri kurulmuştu. 22 Kasım 2020 tarihinde ise endüstriyel tesis ve atık yönetimi konularında uzman Türk Partner Teknik Şirketi, çöplerin geri dönüştürülüp elektrik enerjisi üretiminde kullanılması noktasında geliştirdiği projeyi Mısrata Belediye Konseyine sunmuştur. Libya Demir Çelik Şirketinin de hazır bulunduğu görüşmelerde önemli oranda ilerleme kaydedilmiştir. Şirket yetkililerinden Can Öktem, yapılan görüşmelerin verimli geçtiğini ve taraflar arasında önemli ilerleme kaydedildiğini aktarmıştır. Kent genelinde biriken günlük atığın çevre dostu yöntemlerle bertaraf edilmesini amaçlayan projenin uygulamaya geçmesi an meselesidir.  

Bu alanlara ek olarak, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Libya İş Konseyi Başkanı Murtaza Karanfil, Libyalı iş adamları tarafından özellikle gıda sektöründe yoğun yatırım talebi olduğunu vurgulamış, sanayi ve üretim tesislerinin yetersiz olmasından ötürü pek çok tüketim ürününün üretimi noktasında pazarda ciddi bir boşluk olduğuna değinmiştir. Karanfil, Libya’nın cazip jeopolitik konumundan ötürü değerlendirilmesi gereken bir ticari partner olduğunu ifade etmiştir. Bu anlamda Türkiye’nin, Cezayir ve Fas gibi Mağrip ülkelerinde kısa zamanda pazar lideri hâline geldiği gıda perakende ve tekstil sektörleri Türk markaları için alternatif fırsat sahaları olarak görülmektedir. Türkiye ile Libya arasındaki ticaret hacmi 2016 yılında 1 milyar dolarken kademeli olarak artış sağlayarak 2019 verilerine göre 2,5 milyar dolar seviyelerine ulaşmıştır. Toplam ithalatında Çin’den (%20) sonra %16’lık oranla ikinci sırada yer alan Türkiye’nin ilerleyen dönemde bu oranları ileriye götürmesi bölgeye yönelik artan Türk şirketlerinin ilgisi ile bağlantılı olarak kuvvetle muhtemeldir.

Sonuç olarak, savaş ortamının son bulmasıyla ortaya çıkan ekonomik yeniden yapılanma süreci pek çok fırsatı beraberinde getirmektedir. Türkiye, Libya’nın bu yeniden yapılanma sürecinde dinamik ekonomisi ve sektörel tecrübesi yüksek şirketleri ile birlikte aktif roller almaya aday bir aktör konumundadır. Aynı zamanda, Fransa ve İtalya’ya nazaran bölge üzerinde yarattığı algı, uzun yıllardır Libya’yı petrol kaynağı olarak gören bu zihniyetin karşısında Türkiye’yi hem güçlü tarihsel bağları hem de Libya İç Savaşı’nda izlediği kararlı politikalarından ötürü önemli bir alternatif hâline getirmektedir.