Mustafa El-Kazımi’nin Güvenoyu Sınavı

1 Ekim 2019 tarihinde başta başkent Bağdat olmak üzere Irak’ın güney vilayetlerinde başlayan sokak gösterileri neticesinde Başbakan Adil Abdulmehdi görevinden 29 Kasım 2019 tarihinde istifa etmiş, Irak Parlamentosu ise bu istifayı dört gün sonra 1 Aralık tarihinde kabul etmiştir. Abdulmehdi, istifası ile birlikte 2003 yılından sonra Irak’ta kurulan yeni rejimde görev süresini tamamlayamayan ilk başbakan olmuştur. Abdulmehdi’nin Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih tarafından görevlendirilmesi sürecinde Irak Anayasası’nın öngördüğü, Irak Federal Yüksek Mahkemesi’nin, Vataniye Listesi Başkanı İyad Allavi’nin 2010 yılında seçimleri kazanması üzerine oluşturulan içtihat bozulmuştur. Bu nedenle, Abdulmehdi sonrasında da başbakan adayının, Abdulmehdi’nin görevlendirildiği usul gibi bütün blokların ortak adayı olarak ortaya çıkması beklenmiştir. Ancak, Irak eski Başbakanı Haydar el-Abadi önderliğindeki Zafer (Nasr) İttifakı, Ammar el-Hekim önderliğindeki Ulusal Hikmet Akımı (Hikme) ve Mukteda el-Sadr önderliğindeki Sairun (Yürüyüş) İttifakının hükümetten desteğini çekmesi, 2003’ten itibaren yapılan bütün seçimlere göre 2018 seçimlerinde bölünmüş olarak giren Şii partilerin uzlaşısını engellemiştir. 2018 seçimlerinden sonra parlamentoda en büyük blokun tespit edilmemiş olması, Hadi el-Amiri önderliğinde Haşdi Şaabi gruplarının katılımı ile oluşturulan Fetih Koalisyonu ve Sairun arasındaki liderlik rekabetinin devam etmesine neden olduğu gibi Cumhurbaşkanı Salih’in yeni bir ismi görevlendirmesindeki Anayasal süre olan 15 günün geçilmesine neden olmuştur.

Başbakan adayının görevlendirilmesinde anayasal sürenin aşılmasına rağmen Cumhurbaşkanı Salih, 6 Şubat 2020 tarihinde Irak eski Başbakanı İyad Allavi’nin kuzeni Irak eski İletişim Bakanı Muhammed Tevfik Allavi’ye kabineyi oluşturma görevini vermiştir. Ancak, Allavi’nin parlamentoda yeterli desteği alamaması nedeniyle parlamento güvenoyu verilmesi için toplanamamıştır.

Muhammed Tevfik Allavi’nin hükümeti kurma teşebbüsünün başarısız olması sonucunda Cumhurbaşkanı Salih, Necefli bir siyasetçi olan Adnan el-Zurfi’yi hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir. Zurfi’nin Necef Valiliğini üstlendiği dönemde Sadr önderliğindeki Mehdi Ordusu ile yaşanan çatışmalar nedeniyle Sadr’ın muhalefetiyle karşılaştığı bilinmektedir. Ayrıca Vaşington-Tahran ekseninde Vaşington’a yakın olduğu dile getirilen Zurfi, bu nedenle Fetih İttifakının muhalefetiyle karşılaşmış ve hükümeti kuramamıştır. Ancak, Zurfi’nin aday gösterilmesinin, Salih tarafından Zurfi’den sonra görevlendirilecek ismin belirlenmesi konusunda kaldıraç görevi görmesi beklentisiyle tercih edildiği de söylenebilir. Zira, Anayasa’nın öngördüğü 30 gün içerisinde parlamentoyu toplayamayan Zurfi, sürenin sonunda görevi iade ettiğini açıklamış ve görevlendirme konusunda Salih’in elini güçlendirmiştir.

Kazımi’nin Görevlendirilmesi
Abdulmehdi’nin istifasının ardından hükümeti kurmaya yönelik Allavi ve Zurfi girişimlerinin başarısız olması üzerine, Cumhurbaşkanı Salih, Abdulmehdi’nin görevlendirildiği dönemde de adı geçen Irak Ulusal İstihbarat Kurumu Başkanı Mustafa el-Kazımi’yi görevlendirmiştir. Ancak, 3 Ocak 2020 tarihinde İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şaabi Komisyonu eski Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis’in (Cemal Cafer İbrahim) ABD tarafından Bağdat’ta öldürülmesi konusunda ABD’ye bilgi vermek ile suçlanmış ve hükümeti kurma görevini alması İran’a yakın aktörlerin girişimi ile engellenmiştir. Ancak, Zurfi’nin de başarısız olması üzerine, görevi Salih’e iade ettiği gün Salih tarafından görev Kazımi’ye verilmiştir. Kazımi’nin 9 Nisan 2020 tarihinde görevlendirilmesinden önceki günlerde Süleymani’nin yerine atanan İsmail Kaani’nin Bağdat’ı ziyaret etmesi üzerine Şii partilerin Zurfi yerine Kazımi’nin başbakanlığı konusunda anlaştığı iddia edilmiştir.

Mustafa Kazımi, kabinesinde partili isimlere yer vereceğini ifade etmesine rağmen adayları, partilerden almayarak, kendisi belirlemiştir. Bu durum kota sisteminin farklılaştırılmış bir şekilde devam etmesine neden olmaktadır. Hatta bakanlıklara verilen puanların parlamentodaki temsil sayısıyla kıyaslanarak, daha önemli bakanlıkların temsili çok olan partilere verilmeye devam edileceği görülmektedir. Bu durum Zurfi’nin partili adayları kendi belirlemesi nedeniyle partilerin desteğini kaybetmesinde olduğu gibi Kazımi’nin desteğini kaybetmesine de neden olabilir. Zira, Kazımi’nin belirlediği kişiler olarak kamuoyunda paylaşılan isimlerde değişiklikler yaşanmakta olup, bu değişikliklerin nedeninin partilerin müdahalesi olduğu söylenebilir. İsmail Kaani’nin ziyareti üzerine hükümeti kurma görevi verilen Kazımi’nin göreve getirilmesinde partili adayların, partiler tarafından belirlenmesine fırsat tanıyacağı beklentisi yer almıştır. Dolayısıyla, Kazımi’nin bakan adaylarını partilerden bağımsız olarak belirlemesi, partilerin Kazımi hakkındaki rahatsızlığını arttırmaktadır.

Şii Partilerin Kabine Tartışmaları
2003 sonrasında Irak siyasetinin başlıca aktörü haline gelen Şiiler, 2018 seçimlerine önceki seçimlerin aksine bölünmüş bir şekilde girmiş ve seçimlerden sonra da hükümeti kurabilmek için bir araya gelememiştir. Özellikle artan ABD – İran gerilimi nedeniyle Irak’taki İran vekilleri ve Iraklılık kimliğini önceleyen aktörler arasındaki gerilim artmaktadır. Diğer yandan kabinedeki eksik bakanlıkların dışında 11 bakanlıkla temsil edilmesi beklenen Şii partiler arasında koltuk rekabeti sürmektedir. Abdulmehdi kabinesi kurulduğu zaman belirlenemeyen, Allavi ve Zurfi’nin de kabine listesine ekleyemediği Savunma ve İçişleri Bakanlıklarının da Kazımi kabinesine sonradan dahil edilmesi beklenmektedir. Savunma Bakanlığının Sünnilere verileceği düşünüldüğünde İçişleri Bakanlığı konusundaki belirsizliğin Şii partiler arasındaki pasta payı kavgasının artmasına neden olabileceği söylenebilir. Zira İçişleri Bakanlığını Abdulmehdi’nin istifasının ardından vekaleten yürüten Yasin el-Yasiri UIusal Hikmet Akımı’na yakın olmasına rağmen Abadi kabinesinin İçişleri Bakanı olarak görev yapan Muhammed Gabban (2014 – 2016) ve Kasım el-Araci (2016 – 2018), dördüncü Irak Parlamentosu’nda Kanun Devleti Koalisyonu içerisinde yer alan Bedir Örgütü üyesidir. Dolayısıyla hem Hadi el-Amiri önderliğinde Bedir Örgütü hem de Nuri el-Maliki önderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu İçişleri Bakanlığı’nın kendisine verilmesini talep etmektedir.

Genel itibariyle bakanlıkların partilere dağıtılmasına rağmen, isimler konusunda partilerin istediği doğrultuda yönlendirme kabul etmeyen Kazımi, Dışişleri Bakanlığı için önce arkadaşı olduğu bilinen Haris Hasan’ın adını açıklamıştır. Zira Hasan da, Kazımi gibi eğitimli ve mezhepçilik, kimlik siyaseti, dini aktörler ve devlet-toplum gibi konularda uzmanlaşmıştır. Kazımi, partili bir adaydan ziyade bir akademisyen olan Hasan’ı aday olarak göstermesi, kabinenin “gerçek patronunun” partiler değil kendisi olduğunu göstermek istemiştir. Ancak, partilerin itirazı üzerine Kazımi geri adım atarak Hasan’ı adaylıktan çekerek Dışişleri Bakanlığı bürokrasisi içinden gelen Abdulkerim Haşim Mustafa’yı aday göstermiştir. Bu değişiklik Kazımi’nin geri adım atmasının yanı sıra parti liderlerinin karar verici olarak ön plana çıkması olarak değerlendirilebilir.

Sünni Partilerin Kabine Tartışmaları
Sünni partiler de önceki seçimlere göre 2018 seçimlerine göre daha parçalı şekilde girmiştir. Bu durum Sünni ve Şii Iraklıların bir arada yaşadığı Selahattin, Diyala ve Bağdat gibi vilayetlerde Sünnilerin önceki seçimlere göre başarısız olmasına neden olmuştur. Hatta bu bölgelerde seçimlere giren Şii partiler, Sünnilerin kaybettiği sandalyeleri de alarak Sünni ve Şiiler arasındaki milletvekili asimetrisinin Şiiler lehine açılmasına neden olmuştur.

Buna rağmen, Sünni grupların Kazımi kabinesinde altı bakanlıkla temsil edilmesi beklenmektedir. Sünni partiler, temsil edilmeleri beklenen altı bakanlığın az olduğu yönündeki görüşte birleşmektedir. Diğer yandan, Kazımi tarafından belirlenen bakanlara partiler itiraz etmektedir. Irak Parlamentosu Başkanı Muhammed el-Halbusi önderliğindeki Ulusal Eksen Bloku Milletvekili İntisar el-Cuburi, “2003 yılından itibaren Irak uzlaşı ile yönetilmiştir. Bazı bloklar diğer bloklar adına karar vermektedir. Bloklar birbirine saygı göstermelidir.” diyerek belirlenen adayları kabul etmediğini açıklamaktadır. Diğer yandan Anbar’dan dört, Ninova ve Bağdat’tan birer sandalyeye sahip Çözüm Partisi de aynı sebeple kabineden desteğini çektiğini açıklamıştır. Bu açıklamalara rağmen, kabine temsili yarışının Bina Koalisyonu ve Islah Koalisyonu içerisinde yer alan Sünni partiler arasında yaşanması beklenebilir.

Kürt Partilerin Kabine Tartışmaları
Irak Parlamentosu’nda yer alan Kürt vekiller, 2003 yılından sonra ilk kez tek blok içerisinde birleşememiştir. KDP ve KYB, Kürdistan listesi adı altında yaklaşık 40 sandalyeye sahiptir. Diğer yandan ise, Şahsuvar Abdulvahid önderliğindeki Yeni Nesil Hareketi (Newey Nwe), Ömer Said Ali önderliğindeki Goran (Değişim) Hareketi, Ali Bapir önderliğindeki Kürdistan İslami Cemaati (Komal) ve Selahaddin Bahaddin önderliğindeki Kürdistan İslami Birliği’nin (Yekgırtu) oluşturduğu 15 vekile sahip olan Gelecek Bloku (Grup 15) yer almaktadır. Bu nedenle, Kürt blokları arasındaki farklılaşma derinleşmekte olup her iki blok da kabinedeki Kürt temsili için hak iddia etmektedir. Zira Gelecek Bloku, Cumhurbaşkanı Berham Salih’in KYB’den, Irak Parlamentosu Başkan Yardımcısı Beşir Haddad’ın ise KDP’den seçilmesi üzerine, Kürt kotasından seçilecek bakanlardan kendilerine de pay istemektedir. Ancak Abdulmehdi kabinesinde de Kürt bakanların KDP ve KYB’den seçilmesi, KDP ve KYB’nin yeni seçilecek bakanların kendi partilerinden seçilmesini hatta bakan adaylarının partiler tarafından belirlenmesi gerektiğini öne sürmektedir.

Gösterilerin etkisiyle Allavi, Zurfi ve Kazımi, kota sisteminin siyasete zarar verdiğini ifade etmesine rağmen, Kürtlerle ilişkiler bağlamında kota sistemi bir şekilde muhafaza edilmiştir. Hatta, KDP, Fuad Hüseyin’in Maliye Bakanı olarak kabinede görev yapmaya devam etmesini ön şart olarak ortaya koymaktadır. Bu nedenle, Allavi’nin güvenoyu alamamasında KDP’nin bu şartını kabul etmemesinin yattığı söylenmektedir. Dolayısıyla hem KDP’nin Hüseyin ısrarı hem de Gelecek Bloku’nun bakanlık ısrarı Kazımi’nin karşısında Kürtlerin birliğini azaltarak Kazımi’nin adayları belirlemesi konusunda kaldıraç etkisi yapmaktadır. Ancak KDP ve KYB’nin parlamentodaki aritmetiği nedeniyle Kazımi’nin müzakerelere “borçlu” başlayacağı yorumu yapılabilir.

Türkmen ve Hristiyanların Kabinede Temsili
Oluşturulacak kabinede Türkmen ve Hristiyanların temsil edilmesi beklenmektedir. Kazımi’nin görevlendirilmesi sırasında, Cumhurbaşkanı Salih’in önceki görevlendirmelerinin aksine, daha geniş bir mutabakata varıldığı izlenimi verilmiştir. Irak Parlamentosu’nda Türkmen vekillerden oluşan iki blok olmasına rağmen Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi’nin de Cumhurbaşkanlığında bulunması, kabinede yer alacak Türkmen bakan konusunda ITC’nin yönlendirici etkisi olacağının düşünülmesine neden olmuştur. Ancak, ismi belirlenen Türkmen bakan adayı Gada Muhammed Hamid’in Türkmen siyasetinin dışında yer almakla birlikte Salih’e yakın olduğu bilinmektedir. Ayrıca bakan adayı Hamid, Türkmenler tarafından tanınmayan hatta Türkmen bölgeleri dışında kalan bir kişi olarak ön plana çıkmaktadır. Diğer yandan, Hamid’in yeni oluşturulacak bir bakanlıkta görevlendirilmesinin pasif bir bakanlık sürecine işaret ettiği söylenebilir.

Hristiyanların elde etmesi beklenen Göç ve Göçmenler Bakanlığı, Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre yaklaşık 1,4 milyon göçmen ve yaklaşık 4 milyon evine dönebilen göçmenin yer alması nedeniyle önemli bakanlıklar arasında sayılmaktadır. Diğer yandan, düşen petrol fiyatlarına rağmen uluslararası finansman nedeniyle paraya erişiminin yüksek olması beklenen bir bakanlığın Hristiyanlara verilmesi sembolik bir görevlendirmeden daha fazlası olarak değerlendirilebilir

Kazımi Hükümeti Kurabilecek mi?
9 Nisan 2020 tarihinde görevlendirilen Mustafa el-Kazımi’nin Anayasa’nın öngördüğü 30 gün içerisinde 9 Mayıs tarihine kadar güvenoyu alması gerekmektedir. Kazımi’nin Irak basınında yer alan 19 bakan adayının yer aldığı listenin hazırlanış usulüne ilişkin bütün gruplardan itirazlar yükselmiştir. Hatta Sairun Bloku Milletvekili Bedir el-Ziyadi, “Kazımi’nin sunduğu aday kabinenin parlamentoda onaylanması zor olacaktır” diyerek Kazımi’nin önündeki zorluğu ifade etmektedir. Zira, Hadi el-Amiri’nin Bağdat’taki evinde Sairun, Fetih Bloku, Hikme Hareketi, Zafer Koalisyonu, Fazilet Partisi, Kanun Devleti Koalisyonu ve Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Felah Feyyad’ın önderliğindeki Ataa (Verim) Hareketi’nden oluşan yedi Şii blokun temsilcisinin bir araya gelmesiyle birlikte aday kabinenin reddedildiği söylenmektedir.

Bu nedenle Kazımi kabinesinin güvenoyuna gidilmesi için 19 ismin yer aldığı listenin tamamen değişmesi gerekebilir. Hatta, Kazımi’nin her bakanlık için üç aday bakan belirleyeceği ve partilerin adaylarını bu isimler içerisinden seçmesini isteyebileceği iddia edilmektedir. Buna rağmen Kazımi’nin Kürt bakanların isimlerini tartışmak üzere Erbil’e gideceği açıklanmasının ardından Şii ve Sünni gruplar da kabineye destek vermek için kendi bakan adaylarını belirleme şartını koşmuştur. Ancak bu şarta istisna olarak Kürtlerin de isim belirlemesini, bütün bakan adaylarının Kazımi tarafından belirlenmesini istemektedir.

Ancak Kazımi’nin Erbil ziyareti öncesinde IKBY bütçesinin transferinin durdurulması, Kazımi’nin ziyaret öncesinde elinin güçlenmesi için atılmış bir adım olarak değerlendirilebilir. Buna rağmen, KDP’nin Maliye Bakanlığı ısrarı ve Maliye Geçici Bakanı Fuad Hüseyin’in KDP’li olmasına rağmen söz konusu kararın Bakanlar Kurulu tarafından alınması, parlamentoda 25 sandalyeye sahip olan KDP üzerinde kaldıraç etkisi olabilir.

329 sandalyeli Irak Parlamentosu’nda güvenoyunun alınması için 166 milletvekilinin oyu gerekmektedir. Mevcut parlamento aritmetiği göz önüne alındığı takdirde Sairun Koalisyonu, Fetih İttifakı, Zafer Koalisyonu, Kanun Devleti Koalisyonu ile birlikte KDP ve KYB’nin desteği ile hükümet kurulabilmektedir. Zira, 2018 seçimlerinin ardından oluşan genel kanılardan birisi çoğunluk hükümetine geçilmesi olmuştur. Kazımi’nin siyaset dışından gelen bir kişi olmasının yanı sıra siyasi parçalanmışlıkların artması nedeniyle bütün partileri bir araya getirebilmesi beklenmemektedir. Bu durum, hükümetin güvenoyu alsa bile ulusal birlik hükümeti olamayacağını göstermektedir. Zira, bakanlıkların belirlenmesi konusunda yaşanan süreç ve ABD – İran geriliminin Irak siyasetindeki kırılganlığı arttırması hükümetin kurulmasına rağmen siyasi gruplar arasındaki çatlağı derinleştireceği söylenebilir.

Hatta Fetih Koalisyonu’nun Kazımi’ye adayları değiştirmesi için ültimatom verdiği söylenmektedir. Bu durum, kurulacak hükümetin arkasındaki itici güçlerden birisi olması beklenen Fetih Koalisyonu’nun Kazımi’nin geri adım atmaması durumunda desteğini çekmesine ve Kazımi’nin hükümeti kurma girişiminin başarısız olmasına neden olabilir. Kazımi’nin kabinesinde partilerin ısrarı nedeniyle değişiklik yapması, Kazımi’nin kota sistemine yenilmesi olarak değerlendirilebilir. Kazımi’nin siyasi partilerin baskına karşı geri adım atması kabinesi güvenoyu alsa bile göreve devam edilmesi partilerin desteğine bağlı olacaktır. Zira Kazımi’nin de Abdulmehdi gibi Parlamento’da bloku olmaması nedeniyle görevde kalabilmesi için blokların desteğini arkasında tutmak isteyecektir. Bu durumda, tarafların talepleri doğrultusunda Kazımi’nin denge politikası izlemesi ve Abdulmehdi benzeri şekilde bütün grupları tatmin etme eğilimine girmesine neden olabileceği gibi gruplar arasındaki çekişmelerden etkilenerek bütün gruplara taviz vermesine neden olabilir. 

Diğer yandan, göstericilerin siyasetin yenilenmesi talebi her ne kadar siyasi yüzlerin değişmesi olarak yorumlansa bile yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle gösterilerin sona ermesi, siyaset üzerindeki baskıyı azaltmaktadır. Buna ek olarak düşen petrol fiyatları memur maaşlarının ödenmesi konusunda zorluklara neden olmaktadır. Bu nedenle Kazımi, Parlamento’dan güvenoyu alsa bile kalan görev süresi olan iki yılın zorlu geçeceği söylenebilir.