Haftalık Ortadoğu Gündemi

Ortadoğu Gündemi: 16-22 Ocak 2023

Ortadoğu, dünyanın en dinamik gündemine sahip bölgelerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla bölgeyi anlamak, söz konusu gelişmelerin aktif olarak takip edilmesini gerektirmektedir. Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM), uzmanlaşmış departmanları aracılığıyla bölgedeki siyasal, sosyal, ekonomik ve askerî gündemi, diplomasi trafiğini yakından izlemekte; bunları alanlarına hâkim araştırmacıları aracılığıyla görüş, analiz ve raporlara dönüştürerek ilgililerinin bilgisine sunmaktadır. Bu bağlamda, Ortadoğu’da meydana gelen önemli gelişmeler, “Ortadoğu Gündemi” başlığı altında haftalık olarak okuyucuyla paylaşılmaktadır.

LEVANT GÜNDEMİ

Suriye

Uluslararası Gündemde Suriye
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin, Pekin’de düzenlediği basın toplantısında, ABD Ordusunun 14 Ocak’ta Suriye’nin Haseke ilinden petrol yüklü 53 tankeri Irak’taki üslerine transfer ettiği iddiasıyla ilgili değerlendirmede bulundu. Vang, ABD askerlerinin Suriye’den petrol ve tahıl kaçırdığını ifade ederek, “ABD’nin Suriye’yi yağmalamasının aleniliği ve rezilliği karşısında dehşete düşüyoruz” ifadelerini kullandı.[1]

ABD’nin Ortadoğu’dan Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Dana Stroul ve IŞİD’le Mücadele Komutanı Tümgeneral Matt McFarlane gazetecilerin sorularını yanıtladıkları sanal bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Yapılan açıklamalarda ABD’nin Suriye politikasında “herhangi bir değişiklik olmadığı” teyit edilerek Türkiye ile son dönemde tırmanan gerginliğin ortasında ülkedeki YPG güçlerine IŞİD’le mücadele kapsamında destek sağlanmaya devam edileceği ifade edildi.[2]

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin on yıldan uzun bir süre önce ilişkilerin kesilmesinin ardından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejimiyle “anlaşmanın” yollarını aradığını belirtti. Faysal, “Suriye’de siyasi bir çözüme yönelik somut adımlar sunacak olan Şam’daki hükûmetle anlaşmanın bir yolunu bulmak için ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.[3]

Suriye Rejimi
Suriye’nin muhtelif noktalarında rejim unsurlarını hedef alan saldırılarda çok sayıda rejim askeri öldürüldü. Dera’da bir kontrol noktasına yönelik saldırıda, Halep’in doğu ve batı kırsalında, Lazkiye kırsalında, Humus, Deyrizor ve Şam kırsalında gerçekleştirilen muhtelif saldırılarda çok sayıda rejim milisinin öldüğü ya da yaralandığı kaydedildi.[4]

Suriye rejimi, on yıl süren ticaretin askıya alınmasının ardından Suudi Arabistan’dan mal ithalatına izin vermeyi kabul ettiğini açıkladı. Beşar Esad rejiminin dışişleri bakanlığı, başta şeker ve petrokimya olmak üzere Suudi Arabistan’da üretilen malzemelerin ithalatına izin vermeyi kabul etti. Bakanlığın açıklamasının devamında Suudi Arabistan’dan 10.000 ton şeker ithalatına onay verildiğini gösteren bir belgeye atıfta bulunuldu.[5]

Rejim güçleri Halep kırsalında bulunan Daret İzze kasabasına topçu ateşi gerçekleştirdi. Rejim saldırısında can kaybı yaşanmazken yaralanan bir sivil tedavi altına alındı. Eş zamanlı olarak Kafr Taal, Maarat Naasan ve Afs kasabaları da rejim topçu ateşine hedef oldu. Bu bölgelerde de az sayıda sivilin yaralandığı rapor edildi.[6]

Fırat’ın Doğusu
Yerel kaynakların aktardıklarına göre, YPG kontrolündeki bölgelerden gelen petrol yüklü kamyonların Humus üzerinden ülkenin batısına ilerleyerek Lübnan’a geçtiği iddia edildi. Rejim yanlısı milisler ve Hizbullah kontrolünde gerçekleşen bu nakliye sürecinde Humus’tan sonra şoförler dâhil tüm operasyonel birimlerin Hizbullah unsurlarından oluştuğu ve örgütün kontrolünde harekâtın tamamlandığı kaydedildi.[7]

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) bünyesinde üst düzey bir yetkili olan Abdullah Gedo, SMDK ile PYD güdümündeki Suriye Demokratik Konseyi (SDK) arasında herhangi bir ilişkinin olmadığını belirterek “SMDK Suriye halklarının çıkarları için çalışan herkesle masaya oturmaya hazır fakat SDK şimdiye kadar Suriyelilik projesini bize gösteremedi” ifadelerini kullandı. Gedo, SDK’nın PKK ile bağlantısı olduğunu öne sürerek, “Bu bağlantı sadece ideolojik değil, bunun siyasi ve örgütsel tarafları da var” dedi. “ABD, üç yıldır SMDK ile PYD’yi uzlaştırmaya çalışıyor” diyen Gedo devamında, PYD “Suriyelilik projesine bağlı olursa bir araya gelebiliriz” ifadelerini kullandı.[8]

Yerel haber kaynaklarına göre İran Devrim Muhafızlarının (İDM) Deyrizor’a bağlı Elbukemal kasabasında istihbarat faaliyetlerini yürütmek için özel bir ofis açtığı iddia edildi. Başta Hacı Cafer kod adlı İDM komutanı olmak üzere çok sayıda İDM unsurunun etkin olduğu bölgede bu yapı üzerinden yerel halka nüfuz etme ve militan devşirmenin amaçlandığı ifade edildi. Ayrıca bu hamleyle Deyrizor’daki ABD ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) varlığına karşı yerel unsurların istihbarat elemanı olarak devşirilmesinin de amaçlandığı bildirildi.[9]

İdlib ve Harekât Bölgeleri
Saha kaynaklarının iddiasına göre 18 Ocak’ta Ensar-ül Tevhid adlı bir operasyon odasına bağlı timler İdlib kırsalındaki rejim bölgelerine sızma harekâtı düzenledi. Saldırıda örgüt 2 militanını kaybederken rejimden de çok sayıda ölü ve yaralı olduğu rapor edildi. Ensar-ül Tevhid unsurlarının bölgeden çekilirken rejim unsurlarının kullandığı mevzileri tahrip ettikleri de iddia edildi.[10]

Yerel kaynaklara göre 18 Ocak’ta Beşar Esad rejimi güçleri ve İran destekli terörist grupların İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki ateşkesi ihlal ederek yerleşim yerlerine düzenlenen saldırılarda bir sivil hayatını kaybetti. Kaynaklar, saldırıda Suriye’nin kuzeybatısındaki Kafr Nabl kasabasında konuşlu rejim güçlerinin Bara köyünü hedef aldığını söyledi.[11]

SDG, 20 Ocak’ta Suriye sınırı yakınlarındaki bir Türk askerî üssünü bombaladı. Roketlerin Suriye’nin kuzeyindeki Halep vilayetinde bulunan SDG kontrolündeki bölgelerden geldiği kaydedildi. Halep vilayetinde konuşlu Türk kuvvetleri, Tel Rıfat şehri çevresi de dâhil olmak üzere SDG ve Suriye rejimi tarafından kontrol edilen yerleri bombalayarak karşılık verdi.[12]

İsrail-Filistin
Ürdün’ün Tel Aviv Büyükelçisi Gassan el-Mecali’nin işgal altındaki Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’ya girişi, İsrail polisi tarafından engellendi. Mecali, İsrail güçlerinin engellemesi sonrası 3 saatlik gecikmeyle Mescid-i Aksa’ya girebildi. Ürdün hükûmeti, tepkisini iletmek üzere İsrail’in Amman Büyükelçisi Eitan Sorkis’i dışişleri bakanlığına çağırarak protesto notası verdi.[13]

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, Ukraynalı mevkidaşı Dmitro Kuleba ile görüşmesinin ardından İsrail’in Kiev’deki büyükelçiliğini tamamen yeniden açmayı ve savaştan zarar gören ülkeye insani yardımını artırmayı planladığını söyledi. Cohen, “Meslektaşım Kuleba ile az önce konuştum ve İsrail Büyükelçiliğinin 60 gün içinde Kiev’deki faaliyetlerine devam edeceğini bildirdim” dedi.[14]

İsrail Yüksek Adalet Divanı, Şas Genel Başkanı Arye Deri’nin sabıka geçmişi nedeniyle bakanlık görevine uygun olmadığına karar verdi. Bunun üzerinde Başbakan Netanyahu, Deri’yi 22 Ocak’ta içişleri ve sağlık bakanlığı görevlerinden azletti.[15]

İsrail’in Kanada Büyükelçisi Ronen Hoffman, Netanyahu hükûmetinin politikalarıyla anlaşmazlığını gerekçe göstererek 22 Ocak’ta istifasını açıkladı. Twitter hesabından açıklamalarda bulunan Hoffman, “Yeni hükûmete ve İsrail’deki farklı politikalara geçiş, beni profesyonel görevimi kısaltmak ve bu yaz İsrail’e dönmek için talepte bulunmaya zorladı” ifadelerini kullandı.[16]

Hamas, Gazze’de yaklaşık sekiz yıldır rehin tutulan İsrailli Avera Mengistu’nun videosunu yeni IDF Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin yemin ederek göreve başladığı gün yayımladı. Videoda, henüz geri verilmeyen Mengistu üzerinden İsrail Ordusunun Hamas karşısında aciz olduğu vurgulandı.[17]

Ürdün
Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, ülkeyi ziyaret eden ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk, Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile Amman’da bir araya geldi. ABD Uluslararası Enerji İşleri Özel Koordinatörü Amos Hochstein’in de hazır bulunduğu görüşmede taraflar, Ürdün-Amerikan ortaklık ilişkilerinin sağlamlığını ve bu bağlamdaki iş birliğini “iki ülkenin ortak çıkarlarına hizmet edecek şekilde” genişletme çalışmalarının devam ettiğini vurguladı.[18]

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Ürdün Kralı II. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın katılımıyla Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirilen üçlü zirve sona erdi. Mısır Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Mısır, Filistin ve Ürdün liderlerinin katılımıyla gerçekleştirilen üçlü zirvede Filistin topraklarındaki son gelişmelerin yanı sıra uluslararası ve bölgesel meseleler masaya yatırıldı.[19]

Ürdün, ilk etapta 12 adet olmak üzere ABD ile F-16 satın alımı için anlaşma imzaladı. Ürdün devlet televizyonu El-Memleke’nin haberine göre, Ürdün Genelkurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Abdullah Şedifat ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhammed Fethi Hiyasat ile ABD’nin Amman Büyükelçi Yardımcısı Rohit Nepal’in katılımıyla başkent Amman’da bir imza töreni düzenlendi.[20]

Ürdün Başbakanı Bişer Hasavne, Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid ile birlikte Davos 2023 Dünya Ekonomik Forumu kapsamında düzenlenen Arap Ekonomilerinin Yakınlaşması konulu oturuma katıldı. Arap ülkeleri arasındaki ticaret hacminin hâlâ düşük ve hedeflenen seviyenin altında olduğunu belirten Hasavne, Arap ülkeleri arasında bir serbest ticaret anlaşması olmasına rağmen, aralarındaki ticaret hacminin dünya ile olan ticaret hacminin yüzde 13’ünü geçmediğini sözlerine ekledi.[21]

Lübnan
Lübnan Ordusu, yaptığı açıklamada Lübnan silahlı kuvvetlerinin ülkenin hava sahasını ihlal eden bir İsrail insansız hava aracına ateş açtığını belirtti. Lübnan’ın güneyindeki Hula kasabası Wadi Hounin’in dış mahallelerinde gerçekleşen İsrail ihlaline karşı ateş açıldı. Lübnan güçleri olayla ilgili daha fazla ayrıntı vermezken, İsrailli yetkililer henüz bir açıklama yapmadı.[22]

Avrupalı müfettişler Beyrut’ta, herhangi bir suç işlemediğini reddeden ve hâlâ güçlü Lübnanlı grupların desteğini alan Lübnan merkez bankası başkanı Riad Salameh’e yönelik kara para aklama ve zimmete para geçirme şüphesiyle soruşturma başlattı. Otuz yıldır Lübnan merkez bankasına liderlik eden Salameh’in Lübnan’ın finansal sisteminin çöküşünden sorumlu olduğu düşünülmektedir.[23]

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdallah Bou Habib, Ermenistan’ın Beyrut Büyükelçisi Vahagn Atabekyan ile bir araya geldi. Atabekyan, Bou Habib’den, Ermenistan’ı Dağlık Karabağ’a bağlayan Laçin koridorunun yeniden açılması için Lübnan’dan destek istedi.[24]

Lübnan’a akaryakıt sağlamak amacıyla Vitol Şirketi tarafından Lübnan karasularına demirleyen iki akaryakıt yüklü gemi, ödemeleri yapılmadığı için yüklerini boşaltmadı. Konuyla ilgili açıklama yapan Lübnan Enerji Bakanı Walid Fayyad, Merkez Bankasından ne bir garanti mektubu ne de bir fon transferinin gerçekleştiğini belirterek, bu iki gemi için gerekli fonların onaylanması gerektiğinde ısrar etti. Ayrıca gemilerin yükünü boşaltması hâlinde vatandaşlara elektrik sağlama süresinin 8-10 saate kadar çıkabileceğini belirtti.[25]

IRAK GÜNDEMİ

Siyaset
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Beyaz Saray’ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşleri Koordinatörü Brett McGurk’u kabul etti. Görüşme sırasında, Irak ve ABD arasındaki ilişkiler ve bu ilişkileri iki halkın çıkarlarına hizmet edecek bir şekilde çeşitli alanlarda güçlendirmenin yolları ele alındı.[26] Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani de Bağdat’taki temaslarının ardından Erbil’e gelen Brett McGurk ile toplantı gerçekleştirdi. Görüşmede, IKBY ile ABD arasındaki ilişkiler ele alındı.[27]

IKBY dokuzuncu kabinesinde görevli Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (KYB) mensup bakanlar yaptıkları yazılı bir açıklama ile, “kabinenin idare biçiminden şikayetçi olduklarını” bildirmiş ve tavır aldıklarını açıklamıştı. Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani’nin sözcüsü Semir Havrami, KYB’li bakanların görevlerini sürdüreceklerini ancak Bakanlar Kurulu toplantılarına katılmayacaklarını söyledi. Sözcü Havrami, KYB’li bakanların ayrıca hükûmetin WhatsApp gruplarından da çıktığını doğruladı.[28]

Irak Dışişleri Bakanlığı, Irak’ın Arap dünyası ile ilişkilerinin yeni bir aşamaya girdiğini açıklayarak, Basra’da düzenlenen 25. Körfez Şampiyonası’nın Irak’ın, bölgesel siyasi statüsünün güçlendirilmesine katkıda bulunacağını bildirdi. Irak’ın bu vurgusu, Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki Dış Servis Enstitüsü tarafından düzenlenen “dış politika, spor diplomasisi, halklar arasındaki barış ve dostluk mesajı” başlıklı sempozyumun ardından yapılan açıklamayla geldi. Toplantıya çok sayıda Arap ve yabancı siyasetçi, diplomatik misyon şefleri, araştırmacılar ve uzmanlar katıldı.[29]

Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’na katılan Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, demokrasi üzerine bir dizi öneri sundu. Reşid, “Bazı demokrasilerde seçim sürecinde bir sorun olduğunu” belirtti ve “Demokrasinin desteklenmesi için istisnasız tüm ülkeler için geçerli olan ve özel ilişkilerin etkisine maruz kalmayan tek bir insan hakları standardı olması gerekir” ifadesini kullandı.[30] Davos’ta bulunan IKBY Başbakanı Mesrur Barzani de Irak hükûmetinin, Federal Mahkemenin IKBY’nin petrol ve gazıyla ilgili kararının kaldırılmasının arkasında olduğunu belirtti. Barzani, Petrol ve Gaz Yasası’nın çıkarılmasıyla IKBY ile Irak arasındaki sorunların birkaç ay içinde çözülebileceğini ifade etti.[31]

Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, CNN kanalına yaptığı açıklamada, Irak’ın su payının elde edilmesi için komşu ülkelerle anlaşmaya varmayı hedeflediklerini söyledi. Bu bağlamda Reşid, Dicle ve Fırat Nehirlerinin başladığı Türkiye’nin, Irak’ın ana su kaynağı olduğunu vurguladı. Su kaynaklarının iki ülke arasında adil bir şekilde dağıtılması için Irak ile Türkiye arasında anlaşma sağlanması gerektiğine değinen Reşid, Irak’ın ihtiyacını karşılayacak kadar suyun sağlanması amacıyla Ankara ile ciddi bir şekilde müzakerelere başlanması gerektiğini sözlerine ekledi.[32]

IKBY Parlamentosu İçişleri ve Güvenlik Komitesinden bir heyet, federal yetkililerle görüşmek üzere başkent Bağdat’a geldi. Görüşmede sınır meselelerine, IKBY topraklarına yönelik tekrarlanan sınır ötesi saldırılara, İran ve Türkiye sınırlarına sınır muhafızlarının konuşlandırılmasına değinildi. Görüşmede ayrıca tartışmalı bölgeler, buradaki güvenlik düzenlemeleri ve Halepçe’nin vilayete dönüştürülmesi konuları da ele alındı.[33]

Güvenlik
Irak İçişleri Bakanlığı, sınır muhafızları gücü için başvuruların elektronik ortamda gerçekleştirileceğini açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, sınır muhafızlarının başvuruları için bağlantının etkinleştirildiği ve başvuruların Arapça yapılması gerektiği aktarıldı. Başvuruların Erbil, Süleymaniye ve Duhok vilayetlerinden oluşan ilk sınır muhafız bölgesini kapsadığı bildirildi.[34]

Wall Street Journal’a (WSJ) konuşan Irak Başbakanı Sudani, Irak’ın, terör örgütü IŞİD’in tamamen ortadan kaldırılması için ABD ve NATO güçlerine ihtiyacı olduğunu belirtti. Hükûmetinin diğer Körfez ülkeleri gibi ABD ile ilişkilerden yararlanmak istediğini belirten Sudani, Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin Irak’tan çekilmesi için herhangi bir yol haritasının belirlenmediğini ifade etti. IŞİD tehdidinin ve Suriye’den Irak’ın farklı bölgelerine yönelen saldırıların devam ettiğini belirten Sudani, “Irak güvenlik güçlerinin Uluslararası Koalisyon’un destek, öneri ve eğitimine ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.[35]

IKBY Güvenlik Konseyi, Duhok’ta PKK’lı bir grubun, içinde el yapımı patlayıcı bulunan bir araç ile yakalandığını açıkladı. Açıklamada ayrıca gözaltına alınanların itiraflarına da yer verildi. Açıklamada PKK’lıların “Yezidilerin yaşadığı Şarya, Brrsivr, Kebertu ve Şehan kamplarında bazı askerî, siyasi ve dinî şahsiyetleri izlemek ve bombalı saldırı düzenlemekle” görevli olduğu belirtildi.[36]

Ekonomi
Cumhurbaşkanı Reşid, Başbakan Sudani ile görüşme gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı Basın Ofisinden yapılan açıklamada, Reşid ile Sudani’nin gerçekleştirdiği görüşmede, gündemdeki konuların ele alındığı bildirildi. Hizmetlerin sağlanması ve vatandaşların ihtiyaçları başta olmak üzere hükûmetin çalışma programını uygulamaya devam etmesinin öneminin vurgulandığı görüşmede Reşid, hizmetleri iyileştirmeye yönelik pratik adımları uygulamaya başlamak için bütçeyi alır almaz onaylamaya hazır olduğunu belirtti.[37]

Başbakan Sudani’nin Danışmanı Mazhar Muhammed Salih, 2023 bütçe taslağının önümüzdeki hafta sonuna kadar Irak Parlamentosuna gönderilmesinin beklendiğini belirterek, 2023 bütçesinin 200 trilyon dinarı geçmeyeceğini söyledi. Irak’ın yüzde 90 oranında petrol gelirlerine bel bağladığına değinen Salih, “Petrol fiyatlarındaki istikrarsızlık nedeniyle bu yılki bütçede petrol fiyatının varil başına 70 doları geçmemesi bekleniyor. Bu yılki bütçede günlük ortalama petrol ihracatının üç ila dört milyon varil arasında belirlenmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı.[38]

Irak’taki Türk şirketlerinden övgüyle bahseden Irak İmar, İskân ve Belediyeler Bakanı Bengin Rekani, “Türk şirketlerinin Irak’ta ve özellikle Bağdat’ta birçok alanda önemli katkıları ve rolleri olmuştur. Türk yatırım şirketleri Irak’ın tüm vilayetlerinde faaliyet gösterdi ve çalışmalar yaptı. Bu şirketler öncü ve başarılı projelere, çalışmalara imza attı” dedi. Türk şirketleri için Irak’ta yeni fırsatlar doğacağına işaret eden Rekani, Türk iş insanlarını 2023 bütçesinin onaylanmasının ardından başlayacak altyapı çalışmaları, yol ve köprü yapımı, su ve kanalizasyon çalışmaları, yeni şehirlerin inşası, elektrik ve sanayi bölgeleri oluşturulması gibi projelerde daha fazla rol üstlenmeye ve yatırım yapmaya davet etti. Ayrıca terörle mücadelede Irak ile Türkiye arasında ortaklıklar olduğunu belirten Rekani, “Terörden ve onun yansımalarından en çok çeken ülke Irak oldu” açıklamasında bulundu.[39]

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütüne (OPEC) göre Irak, 2022 yılında petrol üretimini yüzde 9,85 artırdı. Irak’ta petrol üretimindeki artışın, günlük 399 bin varil satıştan kaynaklandığı aktarıldı. Böylece 2022’de petrol satışları 4 milyar 448 milyon varile ulaştı. Dünyanın en büyük petrol üreticileri listesinin başında 10 milyar 531 varil ile Suudi Arabistan yer alırken, Irak ikinci sırada geldi.[40]

Sağlık ve Sosyal Hayat
Irak Başbakanı Sudani, Çalışma Bakanlığı Sosyal Koruma Kurumundan iki bin araştırmacının katılımıyla saha sosyal araştırması için “büyük” olarak nitelendirilen bir yardım kampanyası başlattı. Kampanyanın Sudani hükûmetinin “toplumun savunmasız ve yoksul gruplarını desteklemeyi, onlara makul geçim kaynakları sağlamayı” içeren hükûmet programına bağlılığı çerçevesinde geldiği bildirildi. Irak Planlama Bakanlığı Sözcüsü Abdulzehra Hindavi geçtiğimiz hafta, 2019 yılındaki yüzde 22,5’lik oranın ardından ülkedeki yoksulluk oranının bu yıl toplam nüfusun yaklaşık yüzde 25’ine yükseldiğini söylemişti.[41]

Gazeteci haklarını koruma kuruluşu METRO Merkezi, IKBY’de 2022 yılında gazeteciler ve basın kuruluşlarına yönelik engel ve ihlallerle ilgili yıllık istatistiklerini yayımladı. METRO Merkezi Başkanı Rahman Garip, IKBY’de gazetecilerin çalışmaları hakkında çağrıda bulundu. Garip, düzenlediği basın toplantısında, 2022’in IKBY’de gazetecilere yönelik engeller ve ihlallerle dolu bir yıl olduğunu belirterek, “Bunu yapanlar hangi makam ve mevkide olsun, kınanmalıdır” dedi. METRO Merkezi tarafından hazırlanan 2022 istatistiklerine göre, yıl içerisinde 301 gazeteci ve medya kuruluşuna yönelik 431 ihlal yaşandı.[42]

Irak ve Umman millî takımları 19 Ocak’ta Basra vilayetindeki Basra Stadyumu’nda karşı karşıya geldi.  Irak Millî Takımı, Umman Millî Takımı’nı 3-2 mağlup ederek Körfez Uluslararası Kupası’nın sahibi oldu.[43]

Irak Göç ve Göçmenler Bakanı İvan Faik, Süleymaniye ve Diyala vilayetlerinden 547 göçmenin daha Selahaddin vilayetindeki evlerine döndüğünü açıkladı. Bakan Faik basına yaptığı açıklamada, “Süleymaniye ve Diyala vilayetlerinde 547 kişiden oluşan 100 aile Selahaddin’in Dujel bölgesindeki evlerine döndü” dedi. Yerinden edilen ailelerin, Dujel Kaymakamlığı ile güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının koordineli bir şekilde yürüttükleri çalışmayla evlerine döndüğü bildirildi.[44]

IKBY GÜNDEMİ

Siyaset
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanlık Divanı Başkanı Fevzi Heriri, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’nin iki ay içerisinde seçimlerin tarihini belirleyeceğini açıkladı.[45]  Öte yandan 18 Ocak’ta yapılan “Seçim Kuruluşları” toplantısında, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Kürdistan İslami Birliği (Yekgirtu), Kürdistan Adalet Cemaati (Komal) ve Goran (Değişim) Hareketi IKBY Yüksek Seçim Kuruluşunun aktifleştirilmesi ve Seçim Yasası’nın yeniden düzenlemesiyle birlikte seçimlerin gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalara hazır olduklarını vurguladı.[46]

17 Ocak’ta Erbil’e gelen ABD Ulusal Güvenlik Konseyinin Ortadoğu ve Afrika Direktörü Brett McGurk IKBY Başkanı Neçirvan Barzani, Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesut Barzani ve KYB Başkanı Bafel Talabani ile ayrı ayrı bir araya geldi.  McGurk’a ABD Başkanlık Küresel Altyapı ve Enerji Koordinatörü Amos Hochstein, ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Alina Romanowski ve diplomatlar eşlik etti. IKBY Başkanlığından yapılan açıklamaya göre görüşmede, ABD’nin Irak ve IKBY ile ilişkileri, Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların çözümü, Irak hükûmetinin kurulduğu dönemde yaşanan anlaşmazlıklar ve Peşmerge güçlerinin birleştirilmesi süreci ele alındı.[47] McGurk, ABD’nin Irak ve IKBY’ye verdiği desteğin devam ettiğini, ülkesinin Bağdat ve Erbil ile başta enerji güvenliği ve bölgesel istikrar olmak üzere her alanda ilişki ve ortak iş birliğini genişletme arzusunu dile getirdi. Başkan Neçirvan Barzani de Irak ve IKBY’deki durum ve iki hükûmet arasındaki sorunların çözümüne ilişkin başlatılan diyalog girişimlerinde gelinen aşamaya ilişkin ayrıntılı bilgi verdi.[48] Sharpress haberine göre McGurk, KDP lideri Mesut Barzani’ye hem Bağdat ile Erbil anlaşmasının hem de KDP ile KYB uzlaşmasının önemli olduğunu vurguladı ve yakın zamanda Beyaz Saray’dan Erbil’e bir heyetin geleceğini söyledi.[49] 

Erbil’de Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), ABD, İngiltere, Fransa, Güney Kore, Yunanistan, Hollanda, Çek Cumhuriyeti Başkonsoloslarıyla birkaç ülke temsilcisi “Başkonsolosluklar Birliği” olarak Süleymaniye’de bulunan Gazeteci Haklarının Korunması Metro Merkezinden (Metro Center) yetkililerle ve Christian Peacemaker Teams (CPT) Süleymaniye temsilcisiyle bir araya geldi.  Toplantıda başkonsoloslar, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, halkın durumu ve güvenlik sorunu konularında Metro Merkezini ve CPT’yi dinledi. İlgili toplantıda gazetecilere, basın ve medya mensuplarına yönelik baskının arttığı vurgulandı.[50]

IKBY Başbakanı Mesrur Barzani Davos’a giderek Dünya Ekonomik Forumu’na katıldı. 16-20 Ocak arasında düzenlenen forumda, Başbakan Barzani, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, İngiltere Eski Başbakanı Tony Blair, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Dünya Ekonomi Forumu Başkanı Klaus Schwab, Pakistan Dışişleri Bakanı Bilawal Bhutto Zardari’nin yanı sıra ABD Kongre üyeleri ve birçok dünya lideriyle görüşmeler gerçekleştirdi.[51] Görüşmelerde IKBY ile bahsi geçen ülkeler arasında ilişkilerin geliştirilmesi, girişimcilerin IKBY’ye yatırım yapması ve IKBY ürünlerinin yurt dışına ihraç edilmesi konuları masaya yatırıldı.[52] Görüşmelerde ayrıca IKBY ile Irak hükûmeti arasındaki sorunların anayasal temelde kökten çözümü ele alındı. Öte yandan zirvede Reuters’a konuşan Barzani, Irak hükûmetinin, IKBY’nin petrol ve gazıyla ilgili Federal Mahkemenin aldığı kararın kaldırılması konusunda arkasında olduğunu belirtti.[53]

IKBY Başkanlığından KDP ile KYB arasında son dönemde yaşanan sorunlara ilişkin yapılan açıklamada, IKBY’nin belirsiz bir durum ve birçok problemle karşı karşıya olduğuna dikkat çekilerek “birlik” çağrısı yapıldı. ABD Ulusal Güvenlik Konseyinin Ortadoğu ve Afrika Direktörü Brett McGurk’ün Erbil’e ziyaretinden bir gün sonra yapılan açıklamada, “IKBY’nin geleceğinde söz sahibi olan KDP ile KYB başta olmak üzere tüm taraflar arasında birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var” şeklinde konuşuldu. Açıklamada, “Tüm siyasi partileri, farklılıklarını bir kenara bırakmaya ve sorunları diyalog, anlayış ve açık yüreklilikle çözmeye çağırıyoruz” denilerek açık diyalog çağrısı yapıldı.[54]

Güvenlik
17 Ocak’ta IKBY Güvenlik Konseyinden yapılan açıklamada, Duhok’ta Yezidilerin yaşadığı Şarya, Bersive, Kebertu ve Sincar kamplarında bazı askerî, siyasi ve dini şahsiyetleri izlemek ve bombalı saldırı düzenlemekle görevli terör örgütü PKK’lı 2 kişinin yakalandığı, ayrıca içinde patlayıcı bulunan bir aracın ele geçirilerek şoförünün gözaltına alındığı belirtildi. Söz konusu kişilerin Sincar’da istihbarat sorumlusu “Rojhat” kod adlı Naci Hacı Bedel tarafından görevlendirildiği bilgisine yer verilen açıklamada, 6 Ocak 2023 tarihinde gözaltına alınan “Andok” kod adlı Hemn Yusuf Hıdır ve Ahmed Şemo Semir isimli şahısların ifadeleri de paylaşıldı. 2016’da Sincar’da PKK’ya katıldığını, üç ay boyunca askerî ve siyasi eğitim gördüğünü, ardından Kandil’e gönderilmek istendiğini, bu yüzden kaçtığını anlatan “Andok” kod adlı Hemn Yusuf Hıdır, daha sonra “Rojhat” ile yeniden bağlantı kurduğunu ve Sincar ile Duhok’ta kendisine istihbarat toplama görevi verildiğini söyledi. Ahmed Şemo da istihbarat sorumlusu Rojhat tarafından görevlendirildiğini, Duhok’ta sorumluların araçlarının resimlerini çektiğini ve istihbarat topladığını belirtti.[55]

Ekonomi
IKBY ile Türkiye arasında yeni bir sınır kapısının açılacağı bildirildi. Bu bağlamda Erbil’in kuzeyinde bulunan Zete Sınır Kapısı’nın iki ay içerisinde açılacağını belirtildi. Erbil’e bağlı Mergasor’un Çevreyolu Genel Müdürü Mansur Muhammed, Zete Sınır Kapısı yolunun 13 km olduğunu ve bu yolun yüzde 75’inin bitirildiğini açıkladı. Muhammed, 20 gün içerisinde Zete yolunun tamamlanacağını vurguladı.[56] 15 Ağustos 2018 tarihinde Türkiye ile IKBY arasında açılmasına karar verilen Zete Sınır Kapısı, Erbil ile Hakkâri’yi birbirine bağlayacak.[57]

Draw Medyanın haberine göre, 2022’nin ikinci yarısında IKBY’nin petrol çıkarma ve ihracına yönelik ödemeler yüzde 60’a yükseldi. Bağdat hükûmeti, Irak Federal Yüksek Mahkemesi (IFYM), IKBY petrol sektöründe çalışan şirketler ve IKBY petrol alıcıları tarafından Erbil yönetimine karşı uygulanan baskılar nedeniyle petrol harcamalarının yüzde 56’dan yüzde 60’a çıktığı aktarıldı. Öte yandan baskılar ve indirimler nedeniyle IKBY petrolünün dünya petrol piyasasına nispeten daha ucuza satıldığı vurgulandı.[58]

Irak 2023 bütçe taslağında IKBY’nin payının IFYM kararının uygulanması şartıyla Erbil’e gönderileceği iddia edildi. IFYM 15 Şubat 2022 tarihinde IKBY Petrol ve Gaz Yasası’nın anayasaya aykırı olduğuna dair karar almış ve IKBY Yüksek Yargı Konseyi, 17 Mayıs 2022 tarihli açıklamasında, IKBY’nin petrol ve doğal gaz dosyasına yaklaşımıyla bu konuda attığı adımların Irak Anayasası ve IKBY Parlamentosunun çıkardığı petrol ve gaz yasasıyla uyumlu olduğuna vurgu yapmıştı.[59]

KÖRFEZ GÜNDEMİ

Güvenlik
Umman tarafından Yemen’e gerçekleştirilen resmî ziyaretlerin gölgesinde Umman Dışişleri Bakanı Bedir el-Busaidi ile bir araya gelmesinin ardından açıklamada bulunan Yemen Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Yemen’deki durumların iyiye doğru gittiğini söylemesinin yanı sıra, Sanaa’da gerçekleştirdiği görüşmelerin olumlu geçtiğini söyledi.

Bunun yanı sıra Grundberg, 2023 yılının görüşmeler için iyi bir yıl olacağını bildirmesiyle birlikte, Umman’ın arabuluculuk konusunda gösterdiği yoğun çabasından ötürü teşekkürlerini dile getirdi.[60]

Ekonomi
Diğer yandan, Körfez’in ekonomi gündemindeki önemli bir konu ise birçok liderin katılımıyla birlikte açılışı 14 Ocak tarihinde gerçekleştirilen “Abu Dhabi Sustainability Week” (أسبوع أبو ظبي للإستدامة) ile ilgili oldu. Abu Dabi’de gerçekleştirilen açılışa Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmet gibi önemli isimlerin katıldığı öğrenildi. Açılış töreninde konuşmada bulunan BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid, forumun Kasım-Aralık 2023’de Expo Dubai şehrinde düzenlenecek COP-28 için bir hazırlık süreci olduğunu söyledi. 30 Kasım-12 Aralık 2023 tarihleri arasında BAE’nin COP-28 zirvesine ev sahipliği yapacağı bilinmektedir.[61]

Siyaset
Öte yandan, BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid’in daveti üzerinden Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed, Bahreyn Kralı Hamed bin İsa Al Halife, Umman Sultanı Heysem bin Tarık, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ve Ürdün Kralı II. Abdullah, ani istişare toplantısı nedeniyle Abu Dabi’de bir araya geldi. 18 Ocak tarihinde gerçekleştirilen toplantıda, bölgeyle ilgili gündemin yanı sıra Rusya-Ukrayna savaşının bölge üzerindeki etkilerinden bahsedildiği açıklandı. Bununla birlikte bir diğer tahminlere göre, liderlerin bir araya gelmesinin bir diğer nedeni de geçtiğimiz hafta içerisinde İsrailli yetkililerden Mescid-i Aksa’ya yönelik yapılan uygunsuz eylemleriyle ilgili oldu. Bilindiği üzere İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir, geçtiğimiz hafta içerisinde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi. Saldırının ardından Ürdün ve Umman başta olmak üzere birçok İslam ülkesinden kınamanın geldiği bilinmektedir.[62]

Körfez’in gündeme yansıyan bir diğer önemli siyasi gelişme de Abu Dabi’de gerçekleştirilen toplantıya Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten katılımın sağlanmamasıyla ilgili oldu. Uzmanlar tarafından yapılan yorumlara göre, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, yoğunluğu sebebiyle toplantıya katılım sağlayamadı. Yapılan bir diğer yorumlarda ise toplantının ani olması/yapılması, Prens Muhammed bin Selman’ın katılımına engel oldu. Toplantıya Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten hiçbir sorumlunun katılmaması, Körfez ve Arap dünyası basınında fazlasıyla gündem yarattı.[63]

Bir diğer önemli siyasi gelişme ise, İsveç’teki Türkiye Büyükelçiliği binası önünde gerçekleştirilen eylemle ilgili oldu. 21 Ocak tarihinde İsveç’teki büyükelçilik binası önünde gerçekleştirilen çirkin saldırının ardından başta Suudi Arabistan olmak üzere tüm Körfez ülkelerinin yanı sıra KİK’ten kınamanın geldiği açıklandı. Verilen kınama mesajlarında failin cezalandırılmasıyla ilgili taleplerin geldiği öğrenildi.[64]

KUZEY AFRİKA GÜNDEMİ

Siyaset
Kuzey Afrika’daki iç siyaset ve dış politika gelişmeleri incelendiğinde bu hafta on üç temel konu ön plana çıkmaktadır.  

Bu kapsamda öne çıkan ilk gelişme AFP’nin haberine göre, iki Fransız gazetecinin 16 Ocak Pazartesi günü Fransa’da, Fas Kralı’na şantaj yapmaya çalıştıkları ve kral hakkında zarar verici olduğu iddia edilen ifşaları örtbas etmek için para talep ettikleri suçlamasıyla yargılanmasıdır. Gazeteciler 75 yaşındaki Eric Laurent ve 48 yaşındaki Catherine Graciet, 2015 yılında Fas kraliyet ailesiyle ilgili bir kitabın yayımlanmasını durdurma karşılığında 2 milyon dolar talep etmekle suçlanmaktadır. Suçlu bulunmaları hâlinde beş yıla kadar hapis ve 75.000 euro para cezasına çarptırılabilecek olan her iki yazar da herhangi bir suç işlediklerini reddetmekte ve kandırıldıklarını iddia etmektedir.[65]

İkinci gelişme 17 Ocak Salı günü Rabat’ta düzenlenen ikili savunma konferansında Fas ve İsrail askerî ortaklıklarını istihbarat ve siber güvenliği de kapsayacak şekilde geliştirme kararı almasıdır. Kraliyet Silahlı Kuvvetleri (FAR) personelinin yaptığı açıklamaya göre iki ülke bu iş birliğini daha da derinleştirmeye ve istihbarat, hava savunma ve elektronik savaş dâhil olmak üzere diğer alanlara genişletmeye karar verdi. Bu açıklama, iki ülkenin askerî iş birliğinin bir sonucu olarak pazartesi ve salı günleri Rabat’ta düzenlenen Fas-İsrail savunma iş birliği izleme komitesinin ilk toplantısının ardından geldi. FAR Genel Müfettişi Belkhir El-Faruk ve İsrail Savunma Bakanlığı Politik-Askerî İşler Ofisi Direktörü Dror Shalom toplantının liderliğini paylaştı. Basın açıklamasına göre, iki taraf ortaklıklarının bir parçası olarak lojistik, eğitim ve öğretimin yanı sıra ekipman tedariki ve modernizasyonu konularını da ele aldı. Fas Ordusunun ikinci komutanı Belkhir El-Faruk karşılıklı çıkarlara dayanan, güven ve karşılıklı destek üzerine kurulu iş birliğini selamladı. İsrail’in eski savunma bakanlarından Benny Gantz, Kasım 2021’de Rabat’ta Fas ile güvenlik bağları kurmak için bir mutabakat zaptı imzaladı.[66]

Üçüncü gelişme Cezayir Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ve Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron ile pazar günü yaptıkları telefon görüşmesinde Tebbun’un Fransa’ya yapacağı devlet ziyaretinin önümüzdeki mayıs ayında planlanması konusunda mutabık kaldıklarının duyurulmasıdır. Macron, Cezayirli yazar Kemal Davud ile yaptığı ve 11 Ocak’ta haftalık Le Point gazetesinde yayımlanan söyleşide, Tebbun’u 2023 yılında Fransa’da ağırlamayı ve iki ülke arasındaki hafıza ve uzlaşma çalışmalarını sürdürmeyi umduğunu ifade etti.[67]

Dördüncü gelişme Arap Baharı olarak adlandırılan olayların 12. yıl dönümünde binlerce Tunuslunun derinleşen siyasi ve ekonomik krizle karşı karşıyayken Devlet Başkanı Kays Said’i protesto etmek için protesto gösterilerinde bulunmasıdır. Bu kapsamda Başkent Tunus’ta toplanan kalabalık, hükûmetin görevden alınmasını talep etti.[68]

Beşinci gelişme, 18 Ocak Çarşamba günü İtalyan diplomasi direktörünün İtalya’nın Tunus’tan gelen yasal göçmen akışını arttırmaya istekli olduğunu ancak yasa dışı göçle mücadele için daha fazla şey yapılması gerektiğini belirtmesidir. Bu kapsamda İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, Fas’a yaptığı ziyaret sırasında düzenli göçün arttırılması ve yasa dışı göçün azaltılmasının önemini vurguladı.[69] 

Altıncı gelişme, Libya tarafından Tunus’un temel ihtiyaç maddeleri sıkıntısı çektiği bir dönemde gıda yardımında bulunulmasıdır. Bu kapsamda 17 Ocak Salı günü pirinç, şeker, buğday ve yağ taşıyan 96 kamyon Ras Cedir köprüsünden geçti. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said yönetimiyle ilişkileri geliştirmeyi amaçlayan bağış, Trablus’ta bulunan Libya geçici başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin Tunus’u ziyaret etmesinden iki aydan kısa bir süre sonra yapıldı.[70]

Yedincisi 17 Ocak Salı günü Çin Maslahatgüzarı Eng Zhimin, Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah El-Lafi’nin ofisine gelmesidir. Başkanlık Konseyi medya ofisinden yapılan açıklamaya göre görüşmelerde ağırlıklı olarak ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve Libya’daki siyasi gelişmeler ele alındı. El-Lafi ve Çinli diplomat, Trablus’taki Çin Büyükelçiliğinin yeniden faaliyete geçirilmesi, Çinli işletmelerin Libya’ya geri davet edilmesi ve yarım kalan projelerin tamamlanması da dâhil olmak üzere bir dizi alanda Libya-Çin iş birliğini geliştirmenin yollarını ele aldı. Çin maslahatgüzarı ülkesi adına yaptığı konuşmada ulusal iyileşme girişimine desteğini ifade etti ve tüm siyasi partilerden temsilcilerin yer aldığı son hazırlık konferansında elde edilen başarıları takdir etti. Ayrıca arzu edilen seçimlerin yapılabilmesi için barış sürecinin devam etmesi gerektiğini bir kez daha teyit etti.[71]

Sekizincisi, Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin pazartesi günü Misrata kentinde şehit aileleri ve kayıp kişilerle ilgili 2014 tarihli (1) sayılı yasanın uygulanması için düzenlenen törende yaptığı konuşmada Libyalıların kaderlerini ülkelerin kontrol etmesini istemediklerini belirtmesidir. Libyalıların Libya’yı bir kez daha askerî otoritenin yönetmesini istemediklerini de sözlerine ekledi. Dibeybe ayrıca bağımsızlık bayrağının yükseltilmesi gerektiğini vurgulayarak bunun kırmızı bir çizgi olduğunu ve sömürgecilikle savaşan, toprakları özgürleştiren ve Libya’nın bağımsızlığına katkıda bulunan seleflerini onurlandırırken Libya’nın izleyeceği yolu gösterdiğini belirtti. Geçici dönemlere son vermek amacıyla 17 Şubat devriminin ardından hâlen görevde olan kurumların görev sürelerinin sona erdirilmesinin önemini vurguladı.[72]

Dokuzuncusu Libya’da salı günü Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve ABD’nin Libya Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Leslie Ordeman’ın Libya’daki son gelişmeler hakkında görüşme yapmasıdır. Ordeman bunu Twitter’da “Libya halkının uzun süredir devam eden liderlerini seçme arzusunun yerine getirilmesi de dâhil olmak üzere Libya halkının çıkarlarına daha iyi hizmet edebilmek amacıyla Temsilciler Meclisi Başkanı Salih ve ben bugün Bingazi’de bir araya geldik” şeklinde bir paylaşım yapmıştır. Temsilciler Meclisi Başkanı ise ülkenin zenginliklerinin tüm alanlara yayılması için adil bir sistem kurulması gerektiğini vurgularken, yasa ve mevzuat çıkarma yetkisine sahip bir yasama organı olarak Temsilciler Meclisinin meşruiyetinden söz etti.[73]

Onuncusu Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe tarafından Bingazi’de bir konsolosluk açılması ve Benina ile Valletta havaalanları arasında uçuşlara izin verilmesi konusunda Malta’yı teşvik etmesidir. Bu açıklamalar perşembe günü Trablus’ta Savunma ve Ulusal Güvenlik Bakanı, İstihbarat Şefi ve Malta Silahlı Kuvvetler Komutanı başkanlığında Malta hükûmetinden bir heyetle yapılan toplantı sırasında yapıldı. Görüşmede Malta hükûmet heyetiyle İçişleri Bakanı Emad el-Trabelsi ve Genelkurmay Başkanı Muhammed El-Haddad arasında yapılan görüşmelerin sonuçlarının ortaya konması gereği ele alındı.[74]

On birincisi Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang’ın yaptığı açıklamada Pekin’in kaynak zengini Afrika’daki politikalarını sağlamlaştırmayı amaçlayan Afrika gezisinin son ayağı olan Mısırlı ve Arap Birliği yetkilileriyle görüşmek üzere pazar günü Kahire’yi ziyaret etmesidir. Bu kapsamda Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang, Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü ile bir araya geldi. Ayrıca Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Aboul-Gheit ile de ayrı ayrı görüştü. Şükrü ortak basın toplantısında görüşmelerin Çin-Mısır ilişkilerine ve yıllardır hayati önem taşıyan turizm sektörünü canlandırmak için mücadele eden Ortadoğu ülkesine Çin turizmini arttırmaya odaklandığını söyledi. Sisi ile görüşmesi sırasında Çin Dışişleri Bakanı Pekin’in, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile bağlantılı olanlar da dâhil olmak üzere Mısır’ın altyapı projelerine yatırım yapmaya devam edeceğini belirtti.[75]

On ikinci gelişme, Sudan’da “hızlı bir siyasi çözüm” arayışına yönelik bir girişim öneren Mısır’ın Hartum’daki siyasi gruplar ve ordu yetkilileri, “üçlü mekanizmanın” arabuluculuğunda, Dörtlü Güvenlik Diyaloğu ile Avrupa Birliği’nin desteğiyle pazar günü sivil bir geçiş hükûmetinin yeniden kurulmasına yönelik sürecin ikinci aşamasını başlatmasıdır.[76] Fakat daha sonra Mısır, çerçeve anlaşmayı imzalayan ve imzalamayan taraflar arasında Kahire’de bir toplantı düzenleme planından vazgeçmiştir.[77]

Sonuncusu ise, 17 Ocak Salı günü Mısır’ın başkenti Kahire’de Mısır, Filistin ve Ürdün liderleri arasında yapılan zirve toplantısında Filistin’deki son gelişmelerin ele alınmasıdır. Mısır Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, Kral 2. Abdullah ve Devlet Başkanı Mahmud Abbas Filistin mücadelesini etkileyen konuları ele aldı.  Ancak sözcü daha fazla bilgi vermedi.  Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki ise toplantının Filistin’in zorluklarla yüzleşmede yalnız olmadığı yönünde açık bir mesaj verdiğini söyledi.[78] Ayrıca 15 Ocak Pazar günü, Mavi Nil bölgesinden bir dizi toplum lideri Ed Damazin’de “Barış ve Barış İçinde Bir Arada Yaşama için bir Çerçeve Anlaşma” belgesi imzalanmasıdır. Eyalet başkentindeki törene Egemenlik Konseyi Başkanı Korgeneral Abdulfettah El Burhan, Egemenlik Konseyi üyesi Malik Agar ve Mavi Nil Bölgesi Valisi Ahmed El Omda katıldı. Anlaşma, bölgedeki çeşitli toplulukların kültürel ve tarihî miraslarına saygı gösterilmesinin yanı sıra hawakeer ya da kabile topluluklarının geleneksel topraklarının korunması taahhüdünü de içermektedir. İmza töreni sırasında yerel yönetim liderleri, 15 Ocak Pazar günü öğleden sonra yürürlüğe giren anlaşmanın uygulanmasını denetlemek üzere topluluk liderlerinden oluşan ortak bir komite kurulduğunu duyurdu. El Burhan’a göre imza töreni, tüm sorunları ele alan nihai bir anlaşmaya doğru atılan ilk adımdır.[79]

Ekonomi
Kuzey Afrika’daki ekonomi gelişmeleri incelendiğinde bu hafta yedi temel konu ön plana çıkmaktadır.

Birincisi Fas Merkez Bankası’nın 19 Ocak Perşembe günü yaptığı açıklamada, piyasa belirsizliğinin talep üzerindeki baskılayıcı etkisini gerekçe gösterilerek, şimdiye kadarki ilk likidite artırıcı hazine tahvili alım operasyonlarını 25 milyar dirhemle sınırlamayı planladığının duyurulmasıdır. Merkez Bankası şimdiye kadar 9 Ocak ve 16 Ocak tarihlerinde hazine tahvili alımları yoluyla 16,2 milyar dirhem (1,6 milyar dolar) enjekte etti. Bankanın para politikası ve döviz departmanından Younes Issami bir basın toplantısında yaptığı açıklamada, hareketin yatırımcıların gösterge faiz oranının gelişimine ilişkin korkuları nedeniyle hazine tahvillerine olan talebin azalmasıyla birlikte geldiğini ifade etti.[80]

İkincisi Faslı fosfat ve gübre üreticisi OCP’nin 22 Ocak Pazar günü yaptığı açıklamada, 2023 yılında Hindistan’a 1,7 milyon ton fosfat bazlı gübre tedarik etme planının duyurulmasıdır. Bu kapsamda tedarik anlaşmaları, Hindistan Sağlık, Kimyasallar ve Gübre Bakanı Mansukh Mandaviya’nın Rabat’a yaptığı ziyaret sırasında imzalandı. Anlaşmalara göre Faslı OCP, Hindistan’a 1 milyon ton diamonyum fosfata (DAP) ek olarak üçlü süper fosfat (TSP) olarak bilinen nitrojensiz 700.000 ton gübre tedarik edecek.[81]

Üçüncüsü İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, iki ülke arasında stratejik bir ortaklık kurma ve Cezayir yardımıyla Rus enerjisinden daha fazla uzaklaşma amacıyla iki günlük bir ziyaret için 22 Ocak Pazar günü Cezayir’e resmî bir ziyaret düzenlemesidir. İtalya ve gaz zengini Cezayir, geçen yıl dönemin Başbakanı Mario Draghi’nin Cezayir’in İtalya’ya enerji tedarikini artırmaya yönelik başarılı girişimlerini geliştirmek istiyor. Cezayir’in Roma Büyükelçisi Abdelkrim Touahria, 21 Ocak Cumartesi günü Roma’da yayımlanan Il Messaggero gazetesine verdiği röportajda, “İtalya’nın Cezayir gazı için bir Avrupa merkezi olmasını istiyoruz” dedi.[82]

Dördüncüsü Tunus Ticaret Bakanlığının önümüzdeki günlerde Libya ve Sahraaltı Afrika’ya yönelik bir ortak çalışma sözleşmesi ve ulusal tanıtım programı çıkaracağını duyurmasıdır. Söz konusu açıklama Tunus Ticaret ve İhracat Geliştirme Bakanı Kulthum bin Rajab’ın 20 Ocak Cuma günü Tunus İhracat Ekibi’nin kurulduğunu duyurmasının ardından geldi. Bununla birlikte Rajab, etkinliklerin ilerleyişini takip etmek için bir çalışma oturumuna nezaret etti. Katılımcılar, bu girişimin önemini ve tüm taraflar arasında koordinasyon ihtiyacının önemini vurguladı. Tunus Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada, Tunus İhracat Ekibi’nin görevleri de tanımlandı.[83]

Beşincisi Afrika Kalkınma Bankası (AfDB), son iki yıldaki keskin daralmanın ardından 2023 için Libya’da ekonominin toparlanmasını ve iç hasılada büyümeyi beklemesine rağmen AfDB’nin yıllık raporunda, Libya’daki siyasi istikrarsızlık ve iklim şoklarının 2024’te genel olarak Kuzey Afrika’daki büyümeyi olumsuz etkileyeceğini belirtmesidir. Banka, bu tahminlerin Kuzey Afrika bölgesi ülkelerinin gayrisafi yurt içi hasılasında yüzde 3,4 oranında bir düşüş beklentisine dikkat çekmektedir.[84]

Altıncısı Mısır’ın enerji ürünleri ve temel emtia ithalatı da dâhil olmak üzere ticaretini finanse etmek için Uluslararası İslami Ticaret Finans Kurumu (ITFC) ile 1,5 milyar dolarlık bir finansman anlaşması imzalamasıdır. Mısır Planlama Bakanı Hala el-Said, Kahire’deki imza töreninde, Planlama Bakanlığının Facebook hesabında yayımladığı açıklamaya göre, Mısır ile şirket arasındaki finansman iş birliği portföyünün şimdiye kadar toplam 14,5 milyar doları bulduğunu söyledi.[85]

Yedincisi, Sudan’ın başkenti Hartum’da 12 Ocak Perşembe günü düzenlenen “Halkın Geçim Sıkıntısı Yürüyüşü” adıyla düzenlenen protestonun ülkedeki yaşam koşullarının küçük düşürücü olduğuna dikkat çekmek için düzenlendiğinin açıklanmasıdır. Direniş komiteleri ve devrimci grupların üyeleri, cuntanın izlediği politikalar, daha yüksek okul harçları ve hizmet tarifeleri ile çeşitli vergilerdeki büyük artışlar sonucunda insanların şu anda zor koşullarda yaşadıklarını belirtmişlerdir.[86]

Güvenlik ve Terör
Kuzey Afrika’daki güvenlik ve terör gelişmeleri incelendiğinde bu hafta beş temel konu ön plana çıkmaktadır.

Birincisi yerel basında çıkan haberlere göre Fas polisinin, Kazablanka’daki göçmen kamplarını tahliye etmesi sırasında “kolluk kuvvetlerine şiddet” uygulamakla suçlanan göçmenlerin pazartesi günü tutuklandıklarıyla ilgilidir. Tahliye sırasında göçmenler ve kolluk kuvvetleri arasında şiddet olaylarının yaşandığı, bu olaylar sonucunda bir polis memurunun yaralandığı, beş polis aracının da hasar gördüğü ifade edildi.[87]

İkincisi Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin, Trablus’ta, Türk İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan ile bir araya gelmesidir. Görüşmelerde ortak çıkar konularının yanı sıra yerel, bölgesel ve uluslararası gelişmelerin konu edildiği aktarıldı.[88]

Üçüncüsü 20 Ocak Cuma günü Evlad-ı İsa bölgesinde 3. Piyade Tugayı Milisleri komutanı Remzi el-Laffa’nın evinde düzenlenen saldırı sonucunda milis üyelerle çıkan çatışmada biri ağır olmak üzere üç kişinin yaralanmasıdır. Sky News Arabia kaynaklarından aktarıldığına göre, 3. Piyade Milislerine düzenlenen saldırıdan Vurşafana’nın en büyük ve güçlü milis grubu olarak bilinen Muammer AL-Davi’ye bağlı 55. Tugay Milislerinin sorumlu tutulduğu ifade edildi. Al-Davi’nin ise El-Laffa’ya gerçekleştirilen saldırıyı reddettiği ve söylenenlerin iftira olduğunu söylediği aktarıldı.[89]

Dördüncüsü ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı William J. Burns’ün, Libya Ulusal Ordusu (LNA) komutanı Halife Hafter’den, Abdullah Dibeybe liderliğindeki Trablus Ulusal Birlik Hükûmeti (UBH) ile iş birliği yapmasını ve Libya’nın doğusunda faaliyet göstermesini sağlamasını talep etmesidir. Burns’ün Hafter ile yaptığı görüşmede, liman ve petrol sahalarına zarar verme konusunda uyardığı ve ABD’nin ihracatını etkilememesi için Libya’nın petrol sektöründe istikrarının gerekliliğini vurguladığı aktarıldı.[90]

Beşincisi Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Dagalo’nun, 16 Ocak Pazartesi günü Türk İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan ile Hartum’da görüşme gerçekleştirmesidir. Genel İstihbarat Teşkilatı Başkanı Orgeneral Ahmed İbrahim Mufaddal’ın da katılımıyla gerçekleşen görüşmede, Sudan ve Türkiye arasındaki tarihî ilişkilerin vurgulandığı, iki halkın çıkarları için ikili ilişiklerin her alanda güçlendirilmesi gibi konuların ele alındığı bildirildi. Dagalo’nun, Türkiye ile ilişkilerin stratejik ve ebedi olduğunu düşündüğünü söylediği ifade edildi. Hakan Fidan’ın ise, ülkesinin Sudan ile ilişkileri her alanda geliştirmeye istekli olduğunu dile getirdiği ayrıca Sudan’da istikrarın sağlanmasına yönelik yürütülen çabaların desteklendiğini söylediği aktarıldı.[91]

KAYNAKÇA

HAFTALIK RUSYA BASIN ANALİZİ (16-22 Ocak 2023)

Pazarlık Ürünleri
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RUİK) Program Koordinatörü Ivan Boçarov, Rusya, Türkiye ve Suriye arasında yaklaşan görüşmeleri “İzvestiya” gazetesine değerlendirdi. Gazetenin 16 Ocak sayısında yayımlanan “Pazarlık Ürünleri” başlıklı yazıya göre Türkiye, bu yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri arifesinde güney sınırlarının güvenliği sorununa büyük önem veriyor: “Recep Tayyip Erdoğan, PYD/PKK sorununu, güç yöntemlerini Suriye ile ilişkileri normalleştirme olasılığıyla birleştirerek çözmeye çalışıyor.” Uzman, Suriye görüşmeleri bağlamında mülteci konusuna da değindi: “Büyük ihtimalle söz konusu görüşmenin katılımcıları mülteci sorununu göz ardı etmeyecekler. Türkiye, Suriyelilerin anavatanlarına dönmelerini istiyor. Bu sorunun çözümü, seçimler bağlamında özellikle önemlidir, şu anda Türkiye’de bulunan 3,7 milyon mülteci sayısını da hesaba katarsak bu durum ülke ekonomisine ek bir yük getiriyor.” Analist, Kürt oluşumlarının oluşturduğu tehdidin bertaraf edilmesi için "30 kilometrelik güvenlik hattındaki boşlukların kapatılması" gerektiğine özellikle dikkat çekti: “Yeni bir şiddet turunun önlenmesi, nihayetinde Suriye sorununun çözümüne dâhil olan tüm aktörlerin çıkarınadır.” Ayrıca Boçarov, etkili görüşmeleri ve Türkiye’yi askerî operasyon başlatmaya gerek kalmadığına ikna etmeyi, Suriye'de çözüme yönelik önemli bir adım olarak değerlendirdi.

Irak Başbakanı ABD Askerlerinin Ülkede Kalmasını İstedi
Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani’nin, hâlihazırda Irak'ta bulunan ve çoğu ABD'li olan "yabancı güçlere ihtiyaç olduğu" konusunda açıklaması Rusya basınına yansıtılarak değerlendirildi. “Nezavismaya” gazetesinin 16 Ocak sayısında yayımlanan “Irak Başbakanı ABD Askerlerinin Ülkede Kalmasını İstedi” başlıklı uzman görüşlerine dayanan yazıda söz konusu haber “resmî Bağdat, İran yanlısı iç gruplara meydan okuyor” ifadeleriyle değerlendirildi. Yazıda görüşlerine başvurulan Rusya Uluslararası İlişkileri Konseyi uzmanı Anton Mardasov durumu şu şekilde yorumladı: “Uluslararası Koalisyon’a doğrudan saldırılar düzenleyen ve hatta bu yöndeki şevkleriyle İranlıların öfkesine neden olan Asaib-i Ehlil Hak dâhil İran yanlısı gruplar, şimdi de kendi kurallarını Sudani hükûmetine dikte etmeye çalışıyor. Hatırlatmak gerekirse önceki Başbakan Mustafa el-Kazımi söz konusu grupların etkilerini azaltmak için çaba sarf etti. Ayrıca bu gruplara göre, el-Sudani Irak'ın geleceğinin bağlı olduğu tüm kararları tekelinde tutamaz ve ABD askerlerini geri çekmek için gerçek süreci başlatması gerekir.” Uzman, Irak Başbakanı sıradan bir figür olmadığına da dikkat çekti: “Daha çocukken ailesinin bir kısmı Saddam Hüseyin rejimi tarafından İran yanlısı hizip üyeliği suçlamasıyla idam edilirken, kendisi Irak'ta kariyer yaparak yaşamaya devam etti. Ve kesinlikle profesyonel ve aklı başında bir politikacıdır.” Analiste göre, yeni Irak Başbakanı ve yürüttüğü politikaları Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin endişelerine yol açmasına bakmaksızın, Sudani’nin “İran'ın kuklası” olarak algılamak yine de zordur: “Ayrıca Sudani, el-Kazımi'nin kurmaya çalıştığı dengenin tamamen ihlalinin ülkeyi yeni bir kaosa sürükleyeceğini de fark ediyor.” Irak’ta ABD birliklerinin varlığına gelince Mardasov, durumu şu şekilde özetledi: “Bağdat'taki merkezî hükûmetle Irak Kürdistanı özerk bölgesi arasındaki çelişkili ilişkilere son zamanlarda Irak Kürtleri arasında şiddetlenen aşiretler arası anlaşmazlıklar sorunu da eklendiğinde durum karmaşık hâle geliyor.”

Rus Su-35 Savaş Uçaklarının İran'a Teslimatı Bölgedeki Durumu Nasıl Değiştiriyor?
Rus tarihçi ve doğu bilimci Stanislav Tarasov, İran Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu Üyesi Şehriyar Haydari’nin, Rusya'dan alınacak olan Su-35 savaş uçaklarının teslimatı konusunda yaptığı açıklamayı “Regnum.ru”  haber sitesine değerlendirdi. “Rus Su-35 Savaş Uçaklarının İran'a Teslimatı Bölgedeki Durumu Nasıl Değiştiriyor?” başlıklı yazıda söz konusu açıklama şu şekilde yorumlandı: “Tahran tarafından resmî düzeyde ilk kez böyle bir mesaj veriliyor ve bu, İran ile Rusya arasındaki askerî iş birliği tarihinde yeni bir kilometre taşı anlamına geliyor.” Uzmana göre, Rusya-İran ilişkilerinde yeni bir nitelik ortaya çıkıyor ve bu durum Moskova ile "kolektif Batı" arasındaki ilişkiler bağlamına uyuyor: “İçinde bulunduğu durum Tahran için ciddi bir dönüm noktasıdır. Öyle ki İran, potansiyel bir dış saldırganlık unsuru gibi hissetmekten vazgeçerek kendisini giderek ortaya çıkan çok kutuplu dünyanın merkezlerinden biri olarak konumlandırır. Şimdi İsrail'de ‘ordunu uzak ve yakın sınırlarda savaşa hazırlamak gerekiyor’ demeleri tesadüf değildir.” Analist, Rusya-İran askerî iş birliğinin çok yönlü bir nitelik kazandığına, ilişkilerin Su-35 anlaşmasıyla sınırlı kalmaması yönünde ilerlediğine ve bu bağlamda Batı’nın tutumuna dikkat çekti: “Batı, S-400 hava savunma sistemlerinin olası arzının yanı sıra Tahran-Moskova ilişkilerinin askerî-politik bir ittifaka dönüşmesinden daha fazla endişe duyuyor. Tarafların Suriye'de çözümün sağlanmasındaki doğrudan iş birliği dikkate alındığında, bu yolda önemli bir siyasi deneyim birikmiştir. Bu arada ABD, Tahran'ın Rus hava kuvvetlerinin İran'daki Hemedan Hava Üssü’ne konuşlandırma anlaşmasını doğrudan ‘uluslararası anlaşmaların şartlarının ihlali’ olarak nitelendirdi.”

Uzmana göre, Moskova ve Tahran eşi görülmemiş bir askerî ve teknik desteğe ulaşıyor ve ilişkilerini tam teşekküllü bir savunma ortaklığına dönüştürüyor: “İki ülke ilişkilerinde yeni bir niteliğin ortaya çıkması, sadece Ortadoğu'da değil, Ortadoğu'daki güç dengelerini ciddi şekilde değiştiriyor.” Yazıda İran dış politikasının yeni yöntemleri üzerinde de durulmuştur: “Şangay İşbirliği Örgütüne ve Avrasya Ekonomik Birliğine entegre edilen İran, dünya sahnesindeki meşru oyuncular havuzuna geri dönüyor.” Tarasov, Tahran’ın kendini etkili bir şekilde savunma fırsatı bulduğunu ifadelerine ekledi.

İsrail: Yeni Hükûmet Eski Zorluklarla Karşı Karşıya
19 Ocak'ta “Valday” Uluslararası Tartışma Kulübünde düzenlenen "İsrail'in Yeni Hükûmeti: Dış Politika Sarkacı Nerede Sallanacak?" isimli tartışma özetlenerek Kulübün sayfasında yayımlandı. “İsrail: Yeni Hükûmet Eski Zorluklarla Karşı Karşıya” başlıklı yazıya göre, Tartışmanın moderatörü “Valday” Kulübü Program Direktörü Ivan Timofeev, katılımcıları, son erken seçimlerin Knesset, İsrail'in dış politikası ve Tel Aviv'in Rusya ve diğer kilit oyuncularla ilişkileri üzerindeki etkilerini tartışmaya davet etti. Bu konuda görüşlerini değerlendiren İsrail büyükelçisi Anatoliy Viktorov, Moskova-Tel Aviv ilişkilerini şu şekilde özetledi: “Rusya, İsrail ile geleneksel ortaklıkların geliştirilmesine güveniyor ve yeni İsrail hükûmetinin pragmatik ve bağımsız bir dış politika izleyeceğini umuyor. Çok yönlü ve karşılıklı yarar sağlayan Rusya-İsrail iş birliğini güçlendirmek ve genişletmek adına yapıcı etkileşime her zaman açığız. Bugün ülkelerimizin ileriye bakması ve ekonomik alanda son otuz yılda varılan anlaşmaları ve halklarımız arasındaki etkileşimi desteklemesi gerekiyor.” Büyükelçi, İsrail makamlarının Ukrayna krizindeki dengeli pozisyonuna övgüde bulunmasının yanı sıra Rusya'yı Ortadoğu ihtilaflarını çözme sürecinden dışlama girişimlerinde bulunan Batı’nın, başarısız olduğunu söyledi.

Tartışmanın diğer katılımcısı olan Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IMEMO) Ortadoğu Çalışmaları Sektör Başkanı, Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Arap ve İslam Araştırmaları Merkezinden kıdemli araştırmacı Irina Zvyagelskaya ise İsrail'in iç politikası bağlamında birkaç konuyu değerlendirdi. Bu bağlamda yeni İsrail hükûmetine işaret eden uzman, "muhtemelen İsrail tarihinde Knesset'te yeterli oyu alarak göreve gelen ilk radikal sağcı hükûmettir” ifadelerini kullandı. Uzman, Netanyahu’ya övgüde de bulundu: “Yeni başbakanın zaferi sadece bir politikacı olarak yeteneklerini değil, aynı zamanda bir bütün olarak İsrail seçkinlerinin krizini de altını çiziyor. Öyle ki farklı kanatlarda Netanyahu ile karşılaştırılabilecek hiçbir siyasi figür yoktur.” 

Ankara ve Washington Karşılıklı Beklentileri Değerlendirdi
Rus Ortadoğu uzmanı Marianna Belenkaya, Türkiye ve ABD dışişleri bakanlarının Washington görüşmelerini “Kommersant” gazetesine değerlendirdi. Gazetenin 19 Ocak sayısında yayımlanan “Ankara ve Washington Karşılıklı Beklentileri Değerlendirdi” başlıklı yazıya göre, Washington'da bir araya gelen Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ikili ilişkilerdeki çelişkileri daha az fark edilir hâle getirmeye çalıştılar: “Ancak başarılı olup olmadıkları henüz belli değil. Çoğu, Amerikan F-16 savaş uçaklarının Ankara'ya tedarikiyle ilgili sorunun nasıl çözüleceğine ve Türkiye'nin Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılım başvurularını onaylayıp onaylamadığına bağlı.” Uzmana göre, resmî olarak bu iki konu birbiriyle bağlantılı olmasa da gerek Ankara gerekse Washington birbirlerinin eylemlerini izleyeceklerini açıkça belirtiyorlar.

Ayrıca analist, ABD ile Türkiye arasında bir dizi başka konuda da anlaşmazlıkların olduğunu ifade etti: “Washington, Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme niyetinden hoşlanmıyor. ABD, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde YPG'ye karşı askerî operasyon düzenleme planlarına katılmıyor. Ankara da buna karşılık Washington'un YPG güçlerinin Suriye-Türkiye sınırından çekilmesine ilişkin vaatlerini yerine getirmediği görüşünü savunuyor.” Yazıya göre, tüm bunların yanı sıra görüşmenin ardından ortak açıklama yapan Mevlüt Çavuşoğlu ve Antony Blinken ortak çıkarlara odaklandı: Ticaretin büyümesi, terörle mücadele, Güney Kafkasya'da barışın teşviki ve Suriye'deki siyasi süreç. İki ülkenin diplomatik misyon başkanları, “Rusya'nın kabul edilemez savaşına karşı Ukrayna'nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne koşulsuz desteğe işaret ettiler ve savaşı sona erdirecek bir çözüm bulunmasına desteklerini yinelediler. 

Çin ve Arap Ülkeleri, Dış Ekonomik Faaliyetlerin Siyasallaştırılmasına Karşı Olduklarını İfade Etti
Rossiyskaya Gazeta’da yayımlanan “Çin ve Arap Ülkeleri, Dış Ekonomik Faaliyetlerin Siyasallaştırılmasına Karşı Olduklarını İfade Etti” başlıklı değerlendirme yazısında Çin ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin niteliği incelenmiştir. Gazetenin “Çin nefesi” isimli özel sayısında yayımlanan yazıya göre, Çin ile Arap ülkeleri arasında düzenlenen bir dizi zirvede, "karşılıklı saygı" ifadesi neredeyse en çok tekrarlanan ifade hâline geldi: “Zirve toplantılarına katılanlar, egemenlik ve toprak bütünlüğüne, sosyal yapıya ve seçilen kalkınma yollarına karşılıklı saygı, iç işlere karışmama ve temel çıkarlarını destekleme konusunda birbirlerine güvence verdi. Arap dünyası "tek Çin" ilkesini desteklerken, Çin ise İslamofobiye ve terörizmi etnik veya dinî gruplarla ilişkilendirme girişimlerine karşı çıktı.”

Yazıda önemli siyasi konularda birbirlerini destekleyen Çin ve Arap ortakların, ekonomik iş birliğine odaklandığına dikkat çekilmiştir: “Çin'in Arap ülkeleriyle etkileşiminin temel ilkesi on yıl önce formüle edildi. Nitekim Çin, ulusal enerji güvenliğini sağlamak ve Afrika dâhil olmak üzere daha geniş pazarlara erişim sağlamak için Ortadoğu ile iş birliği yapmakla ilgileniyor. Buna karşılık Arap dünyası, altyapı ve sanayinin gelişimi için Çin sermayesini çekmeye çalışmaktadır.” Ayrıca yazıya göre, "Bir Kuşak Bir Yol" entegrasyon girişimine aktif olarak katılan Çin ile Arap ortakların büyük ihtimalle ticaret ve yatırım işlemlerinde Çin para birimi olan yuanı kullanabilecekleri de ifade edilmiştir: “Arap ülkeleri, Kara Kıta da dâhil olmak üzere bu girişimin coğrafyasını genişletmek için önemli bir sıçrama tahtası hâline geldi. Bu etkileşim Çin ile Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi arasında serbest ticaret bölgesinin oluşturulmasına da zemin yaratır.” Makalede tarafların, 2004 yılından bu yana ilgili müzakereleri yürüttüklerine ve son raporlara göre, yakında "önemli ilerleme" kaydedileceğine dikkat çekilmiştir: “Bu tür bir iş birliğinden sadece Çin değil, kalkınmaları için Çin'den somut destek alan Arap ortakları da yararlanıyor. Önümüzdeki 3-5 yıl içinde Çin'in Arap kalkınması için finansmanını genişletmesi muhtemeldir.”