PYD Güvenli Bölgeye Neden Giremez?

Türkiye'nin DEAŞ'la mücadelede koalisyona askeri üslerini açarak katılması, hem örgüte karşı operasyonlarda büyük katkı sağlayacak hem de beraberinde Suriye'nin kuzeyinde oluşturulması planlanan DEAŞ'tan arındırılmış güvenli bölgenin hâkimiyeti sorunsalını masaya yatıracak.

Irak ve Suriye'de yaklaşık olarak 90 bin kilometrelik alanı işgal eden DEAŞ'ın, Suriye'nin kuzeyinde Esad yönetimine karşı değil de çoğunlukla muhaliflere ve Kürtlere karşı yürüttüğü saldırılar bugüne kadar bir türlü engellenemedi. DEAŞ'la mücadelede ABD liderliğindeki koalisyonun hava operasyonlarında PYD dışındaki güçlere destek vermek konusunda çekimser kalması, DEAŞ'ın hava operasyonlarından kaçarken muhalefetin hâkim olduğu bölgelere güç kaydırmasına neden oldu.

Koalisyonun PYD ile ittifak yapmasının arkasında sahadaki muhaliflerin radikalleşebileceği yönündeki tedirginliği ve PYD'nin Batı'da DEAŞ'a karşı savaş veren seküler bir örgüt olarak algılanması yatıyor. Bununla birlikte PYD'nin Türkiye sınırı boyunca bir koridor kurarak üç kantonu birleştirmesine koalisyonun yardımcı olduğu iddiaları da konuşuldu.

Barzani de PYD'den Şikâyetçi

Ankara'nın askeri üslerini koalisyona açması ve beraberinde ABD'nin de Türkiye'nin bölgede Esad yönetimine ve muhalefete yönelik duruşunu belirli ölçüde kabul etmesi, Suriye'nin kuzeyinde PYD'nin süregelen yayılmacı ve tekelci stratejisini de engelleyecek. Türkiye'nin koalisyona katılmasıyla bugüne kadar sadece PYD'ye verilen hava desteği artık bölgedeki muhalefete de verilecek. Bu durum, muhalefetin koalisyondan hava desteği görmeden Esad yönetiminden aldığı bölgeleri yine hava desteği bulamadan DEAŞ'a bırakmak zorunda kalışını akıllara getiriyor. Yakın zamanda PYD Suriye'deki muhalefetin fraksiyonlarından biri olan Fırat Volkanı'nın da katkısıyla Tel Abyad'ı ele geçirme sürecinde koalisyon güçlerinden operasyon katkısı almıştı. Yani ABD, desteği PYD şartıyla vermişti. Buna rağmen Tel Abyad'ı ele geçiren PYD'nin bölge demografisini değiştirmesi Türkiye'de geniş rahatsızlık uyandırırken, ABD'de de örgüte konuyla ilgili uyarıda bulunmuştu.

Türkiye'nin muhaliflerle ilgili politikalarına yakınlaştığı düşünülen ABD'nin PYD ile ilgili nasıl bir politika uygulayacağı belirsizlikleri içinde barındırıyor. Fakat bilinen bir gerçek var ki, Türkiye PYD'nin güvenli bölgeye yerleşmesini istemiyor. Kobani ve Cezire'yi birleştiren PYD, batıda Afrin ve Kobani arasındaki bölgeyi (planlanan güvenli bölge) alması halinde Suriye sınırında Türkiye'nin tek muhatabı olacak.

Güvenli bölgeye muhalefetin ve bölgeden savaş nedeniyle göç eden halkın yerleştirilmesi düşünülürken, PYD'nin bu bölgeye yönelik genişleme politikası gütmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Rojava'da kendisi dışında siyasi bir partinin ya da YPG dışında askeri bir unsurun öne çıkmasına izin vermeyen ve etnik ayrım gözettiği iddia edilen PYD, sadece Türkiye tarafından eleştirilmiyor. Aynı zamanda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani de PYD'nin Rojava'daki sekter ve tekçi tavrını her fırsatta eleştiriyor.

PYD'nin Politik Pragmatizmi

Türkiye'nin 'güvenli bölge' için ABD ile temel konularda uzlaştığı ve askeri üslerini açarak koalisyona katıldığı bir denklemde, ABD'nin PYD'yi bölgeden uzak tutmak üzere Türkiye'ye güvence vermesi ihtimali yüksek. Türkiye ve ABD'nin bu konuda nasıl bir uzlaşı sağladığı ve pratikte bunun nasıl işleyeceği merak edilirken ABD'nin önemli gazetelerinden Wall Street Journal'da konuya ilişkin tartışmalı bir habere yer verildi. Haberde ABD ve Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyinde DEAŞ'tan temizlenerek kurulacak güvenli bölgeden PYD'nin geçişine izin verilmeyeceği noktasında anlaştığı belirtiliyor. Aynı zamanda PYD'nin DEAŞ'la mücadelede koalisyona ve ılımlı muhalefete destek vermek üzere ABD'ye söz verdiği, ama güvenli bölgeye geçmeme taahhüdünde bulunmadığı vurgulanıyor.

İran'la Yakınlaşmayı Deneyecek

PYD Suriye'de elde ettiği statüyle hem Kürtler arasında milliyetçi bir referans yakaladı hem de Batı'da DEAŞ'la mücadele eden bir örgüt olarak popülarite elde etti. PYD bugün sadece ABD ile değil, Fransa ve İtalya gibi Avrupa ülkeleriyle de diplomatik ilişki kuruyor. Öte yandan ise PYD ile ideolojik ve askeri ortaklık içerisindeki PKK'nın Türkiye'de ateşkesi bozan silahlı eylemleri sonrası ABD ve Batılı ülkeler PKK'yı bir kere daha terör örgütü olarak nitelemiş ve Türkiye'nin operasyonlarına hak vermişlerdir.

Suriye'deki iç savaşın belirgin tek kazananı olan PYD, üç kantondan ikisi bağlıyken sonuncusunu birleştirmek uğruna Türkiye'yi karşısına almaz ve ABD'nin tutumuna ters bir hamle yürüterek müttefikiyle ilişkilerine zarar vermez. Böyle bir durumda, PYD 2011 yılından bu yana elde ettiği kazanımların heba olacağını bildiği için ABD'yi direk olarak karşısına almak yerine; ABD ve Türkiye'ye mesaj vermek için İran'a daha yakın bir görüntü sergileyebilir.

PYD'nin Suriye'nin kuzeyinde sınır boyunca özerk bir yapılanma kurma çabası, Türkiye'nin kırmızı çizgisi. PKK'nın Türkiye'deki ateşkesi bozmasının Batı'da uyandırdığı rahatsızlık, ABD ve Batılı ülkeler nazarında PYD'nin elini güçsüzleştirebilir. Buna ek olarak da dünyanın terör örgütü olarak tanımadığı PYD, ABD'nin politikalarına karşı çıkarsa hem 'müttefik'ini kaybeder hem de kendi bekasına açıktan zarar verir.

Eğit donat politikasıyla yeterince başarılı olunamadığını gören ABD, hem Türkiye'nin askeri üslerini açmasıyla hem de Suriye'nin kuzeyinde muhalefeti yok sayarak hareket etmenin bölgede istikrarsızlığa neden olacağını fark etmesiyle Türkiye'nin sınır hassasiyetlerine taraf oldu. Ankara'nın kırmızı çizgilerini şart koşarak koalisyona açıktan verdiği destek masadayken ABD'nin Türkiye'yi şaşırtacak bir tutum sergilemesi beklenmiyor. Şüphesiz ki PYD bu denklem arasında kalmak istemez ve güvenli bölge konusunda eski gösterdiği refleksi sergilemez.

Sonuç olarak, bölgede pragmatist politikalarla bir başarı yakalayan PYD, her ne kadar Afrin ve Kobani arasındaki bölgeyi ele geçirmek istese de, güvenli bölgeden rahatsızlığını yüksek sesle deklare etmeyecek gibi görülüyor.

Bu yazı "PYD Güvenli Bölgeye Neden Giremez?" başlığıyla Yeni Şafak internet sitesinde yayınlanmıştır.