Analiz

Sahraaltı’nda Terörist Hareketlilik, Ana Aktörler ve Uluslararası Dinamikler

IŞİD ve El-Kaide’nin doğrudan ve dolaylı görünürlüğünün ve özellikle de 2014-2015 sonrasında bizatihi ağırlığının arttığı en önemli coğrafyalardan biri Sahraaltı Afrika hâline gelmiştir. Bölge, son yıllarda küresel odağın öncelikli alanları olması nedeniyle öne çıkan Ortadoğu’ya ve Kuzey Afrika’ya göre hem akademi hem de siyasetçiler ve karar alıcılar tarafından nispeten daha az irdelenmektedir. Buna karşın bölge, hem dünyanın Afrika’ya ve özellikle Sahraaltı’na artan ekonomik ve dış politik ilgisi hem büyük güçlerin özellikle son iki on yılda derinleşen rekabeti hem de Türkiye özelinde Afrika’ya yönelik izlenen aktif siyaset açısından büyük önem arz etmektedir ve bu önemin artacağı değerlendirilmektedir. Bölge aynı zamanda 2020-2030 arası %5 ortalama büyüme beklentisi ve geçtiğimiz on yıldaki büyüme hızlarında dünyanın önde gelen ülkelerini barındırması itibarıyla de küresel önemini artırmaktadır. Elbette bu sayısal verilerde hâlihazırda genel olarak bölgedeki ekonomilerin ölçeğinin küçüklüğü ve uluslararası oyuncuların son yıllarda bölgede artan ekonomik angajmanı rol oynamıştır. Bununla birlikte uluslararası aktörler bölgede angajmanını artırırken ve de bölge, geleceğe dönük önemli bir potansiyeli bünyesinde barındırırken bölgeye IŞİD ve El-Kaide’nin artan ilgisi dikkat çekici sonuçlar doğurmakta ve ileriki yıllarda da bu durumu sürdürecek bir görünüm sergilemektedir. Bu çerçevede bu çalışmada bölgeye ve terörizm bağlamındaki mevcut duruma genel bir bakışı takiben El-Kaide ve IŞİD biatlısı iki aktif örgüt olan eş-Şebab ve Boko Haram’a değinilecek, akabinde ise bölgedeki genel durum ve bu örgütlerin artan aktivitesi neticesinde ileriye dönük ne gibi beklentilerin ortaya çıkabileceği ve Türkiye’nin olası rolü ve politikaları üzerinde durulacaktır.

Institute for Economics and Peace tarafından Maryland Üniversitesinin önderliğindeki START Mükemmeliyet Merkezi verileri kullanılarak hazırlanan ve alanında en önemli referans veri setlerinden olan Global Terrorism Index (GTI) verilerine göre Sahraaltı, 2019’da IŞİD bağlantılı ölümlerde dünya toplamının %40’ına tekabül eder hâle gelmiştir. Küresel bazda terörist hareketliliğin en fazla arttığı 10 ülkeden 7’si bu bölgede yer almaktadır. 2018-2019 arasında terörizm kaynaklı ölümler %15,5 azalırken bölgede terörizm kaynaklı ölümler %67 oranında artış göstermiştir. Afrika kıtası, genel itibarıyla Ruanda’dan Sudan’a, Orta Afrika’dan Gine ve Liberya’ya kadar yaşanan çatışmalar, soykırımlar ve zorunlu göçler ile birlikte hareketlenen demografi hem bu yer değiştiren kitlenin yeni coğrafyalarda yaşadığı imkânsızlıklar, entegrasyon sorunları ve sosyolojik ve psikolojik problemler hem de kitlelerin sistemle gerilimini tırmandıran sistemsel sorunlarla birleşince bölge hızla büyüme potansiyeli taşıyan, yüksek insani hareketliliğe ve güvenlik sorunlarına sahip ve böylelikle de dünyanın ilgi odağı coğrafyalarından biri hâline gelmiştir. Bununla bağlantılı olarak, hareketlilik içerisindeki demografi önümüzdeki yıllarda hem sert hem de insani güvenlik bağlamında önemli riskler doğurabilecektir. Dolayısıyla kıta, kendisinin ötesinde uluslararası göç ve bununla bağlantılı küresel krizlerin de Ortadoğu’dan sonraki ana üreticisi hâline gelme potansiyelini barındırmaktadır. Kıtada terörizm varlığı konusunda ise Rapoport’un öncül dalgaları bağlamında, örneğin Cezayir’deki anti-kolonyal hareketlilik göz ardı edilse bile 4. dalga olan dinî motifli dalgada en yakın tarih odaklı okuma dahi en az el-Kaide’nin Sudan’da kökleşmesine kadar süreci götürmek zorundadır.

Küresel terörizmin adının konması ve mücadelenin başlatılmasında Afganistan’ın oynadığı kilit rolün yanında unutulan Afrika, esasen yapının kimliğini bulduğu, eylem kabiliyetini bir üst seviyeye çıkardığı coğrafyadır. El-Kaide, Sovyetlerin Afganistan müdahalesinden sonra zaman içerisinde formuna kavuşup görünürlük kazandıysa da yapının uluslararası düzeyde ve sansasyonel saldırı yapabilme kapasitesini kazanmasında Afrika kilit bir rol oynamıştır. Bölgenin, 1998’de Kenya ve Tanzanya’da ABD Elçiliklerinin bombalanmasıyla El-Kaide’nin ABD’ye yönelik yaklaşımının ilk girişimlerinin ortaya konduğu coğrafya olduğu da bu çerçevede hatırlanmalıdır. Bugün Libya’daki krizi anlamak için ise bölgede IŞİD ve El-Kaide uzantısı yapıların yalnız Libya değil Kuzey Afrika’yı hem istikrarsızlaştırmada hem de bu yapıların bölgeden çektiği insan kaynağıyla beşeri sermayeye verdiği zararı göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Her ne kadar 2012-2015 aralığı, IŞİD hareketliliğinin odağı küresel terörizm bağlamında Ortadoğu’ya kaymışsa da bu durum 2015 sonrası IŞİD çekilmeleriyle hızla esas çizgisine dönmüş; Afrika küresel terörizm bağlamında her yıl bir öncekinden daha fazla ağırlık kazanmış ve bu hâliyle diğer iki olası odak olan Orta Asya ve Güneydoğu Asya’yı da geride bırakan bir coğrafyaya dönüşmüştür.