Seçim Öncesi Irak: Korkular ve Beklentiler

Habib Hürmüzlü, ORSAM Danışmanı
Irak’ta seçim yasasını değiştirme krizinden sonra, Baas Partisi ve Saddam Hüseyin’le ilişkileri olduğu gerekçesiyle, bazı milletvekili adaylarının seçimlerde aday olmalarını yasaklayan Sorgulama ve Adalet Heyeti’nin kararın ardından yine kriz yaşanmıştır. Artık seçime bir haftadan az bir süre kalmışken seçimin sağlıklı ve şaibelerden uzak yapılması konuları tartışılmaya başlamıştır.

2005 yılında yapılan parlamento seçimlerinde yolsuzluk ve hilelerin apaçık yapıldığı hala hafızalarda canlılığını korumaktadır. Türkmen bölgelerinde ve özellikle Kerkük’te çok sayıda yolsuzluk meydana gelmiştir. Seçmenleri sindirme ve korkutma çabaları, belirli bir kesime mensup binlerce kişinin değişik seçim merkezlerinde defalarca oy kullanmış olmaları, seçim pusulalarında tahrifat yapılması, seçim merkezlerinin yerleşim bölgelerinden uzaklarda kurulması, seçim sandıklarının yerine sahte pusulalarla dolu sandıkların yerleştirilmesi gibi birçok yolsuzluk tespit edilmiş ve kayıtlara geçmiştir.

Bu günlerde de Türkmen bölgelerinde ve özellikle Kerkük’te aynı endişe ve kaygılar yaşanmaktadır. Şehre gergin bir havanın hakim olduğu hissedilmektedir. Seçime katılacak değişik etnik gruplara ait oluşumların yanlıları arasındaki gerginlik ve bu gerginliğin çatışmaya dönüşme ihtimali, Türkmen vatandaşlarını endişeye sevk etmektedir. Belirli tarafların olay çıkarmamaya özen göstermek yerine, bu gerginliği körükleyecek davranışlarda bulundukları bilinmektedir. Seçim propagandalarının birçoğunun kışkırtıcı ve Türkmenleri rahatsız edici şekilde yapılmakta olması, Türkmenleri rencide ve rahatsız etmektedir. Kürt partilerin yandaşlarının, Kerkük’teki Türkmen ve Arap bölgelerinde Kürt bayrağı taşıyan konvoylar halinde dolaşıp gövde gösterisi yaparak kışkırtıcı sloganlar atmaları, şehrin sıkıntılı durumunun kat kat artmasına neden olmaktadır.

Bir Türkmen milletvekili adayı yaptığı açıklamada, ‘’Kürt bayraklarının Türkmen bölgelerine asılması, Türkmenleri rencide etmek ve Türkmen seçmenini sandık başına gitmek konusunda korkutmak amaçlı, bilinçli ve programlı bir harekettir. Bu, dürüst olmayan bir rekabettir. Şehirde bu yüzden vuku bulabilecek üzücü olayların sorumlusu Kerkük’ün yerel yöneticileri ve güvenlikten sorumlu teşkilatlardır’’ ifadesinde bulunarak, Kerkük’ün içinde bulunduğu vahim durumu ortaya koymaktadır.

Yüksek Seçim Kurulu, seçimlerin dürüst ve şaibesiz geçmesi için değişik önlem ve kararların alındığını bildirilerinde açıklamaktadır. 4-8 Mart 2010 tarihleri arasında Irak’ın genelinde devlet daireleri tatil edilecek, seçim günü şehirlerin giriş çıkış yolları kapatılacak, silah taşıma yasağı konacak, yükü bir ton üzerindeki araçlar trafiğe çıkamayacaktır. Kurulun beyanatına göre, tüm seçim merkezlerini Irak silahlı güçleri koruyacak, Amerikan güçleri bu konuda görev almayacaktır.

Ancak Türkmen bölgelerinden gelen haberler hiç de iç açıcı değildir. Yüksek Seçim Kurulu’nun, Kerkük’e ait seçmen listelerine 52.000 seçmenin isminin ilave etmesi, bunların hemen hemen hepsinin Kürt kökenli olması, kaygı yaratmaktadır. Seçim günü yaklaştıkça bu rakamın artmasından endişe edilmektedir. 2005 seçimlerine az bir süre kalmışken yüz binlerce Irak Kürt seçmenin, seçmen listelerine ilave edildiği halen hafızlardaki tazeliğini korumaktadır.
Kerkük’te siyasi oluşumlarının temsilcilerinin seçim hazırlığı konulu bir toplantıda seçimde aday olan bir Türkmen İl Meclis’i üyesi, bu konuyu dile getirmesi üzerine, bir Kürt parti temsilcisinin, ‘’Önümüzdeki birkaç gün içerisinde Kerkük seçmen listelerine 30.000 Kürt seçmen daha ilave edilecektir”, cevabını vermesi, dikkate değer bir unsur olarak endişe yaratmaktadır.

Kerkük Türkmen halkının en fazla endişeye sevk eden konu, bu bölgelerin korunmasını temin etmek amacıyla ABD askerleri, Kürt peşmerge güçleri, Irak polisi ve Irak ordusundan oluşan dörtlü gücün kurulması ve bu gücün münhasıran Kerkük ve Kerkük’ün civarındaki bölgelerde yer almasıdır. Bu güç, seçim gününde Kerkük’ün giriş noktalarında da görev alacaktır. Bu durum 2005 seçimlerinde olan biteni akıllara getirmektedir. 2005 seçimlerinde devletin, tüm giriş çıkış yollarının kapalı tutulması yönündeki kesin emrine rağmen, Süleymaniye ve Erbil’e giden yollar trafiğe açık bırakılmış ve bu sayede binlerce Kürt kökenli insanının kendi bölgelerinde oy verdikten sonra, Kerkük’e getirtilerek kendi partileri lehine oy kullandıkları bilinmektedir. Aynı durum 7 Mart seçimlerinde de tekerrür etmesi, seçimlerin adil ve şaibesizliğine gölge düşürecektir. Gözlemciler, aynı manzaranın 7 Mart seçimlerinde de yaşanacağı endişesini taşımaktadırlar. Üstelik Kerkük’te tüm güvenlik güçlerinin büyük bir çoğunluğunun KDP ve KYB’ye ait unsurlardan oluştuğu akıllarda tutulmalıdır.

Yüksek Seçim Kurulu’nun ne derecede tarafsızlığı da şüphe uyandırmaktadır. İki hafta önce Yüksek Seçim Kurulu’nun Kerkük Bürosu, dernek, parti ve sair kuruluş ve kişileri bir panele davet etmiş, ancak panele katılan Türkmenler bir sürprizle karşılaşmıştır. Katılanlara seçim hakkında bilgi içeren Arapça, Kürtçe ve Süryanice basılmış broşürler dağıtılmasına rağmen, Türkçe (Türkmence) broşürün basılmamış olduğu anlaşılmış ve toplantıya katılan Türkmenler kurulu protesto etmek üzere toplantıyı terk etmiştir. Bunun bilerek ve kasten yapılıp yapılmadığı bilinmemekle birlikte, Türkçe’nin unutulması da şüphe uyandırmaktadır.

Seçim ihlalleri ise, seçim gününden önce başlamıştır. Seçim merkezlerini yöneten, koruyan ve merkezlerde çalışan görevlilerin atanmasında yapılan haksızlık, seçim komisyonlarının tamamen belirli bir kesimin denetimi altında olması kuşkuları daha da arttırmaktadır. Irak dışındaki Iraklıların seçime katılmaları için 16 devlette seçim merkezleri açılmıştır. Bu merkezler ve tüm Irak dışı seçim işlemleri, Yüksek Seçim Kurulu’nun bulunduğu başkent Bağdat’ta değil, Kürt bölgesinin merkezi olan Erbil şehrinde kurulmuş olan bir heyet tarafından yürütülmesi de dikkate alınmalıdır.

Irak’tan gelen bir haber de seçimlerde yolsuzluk yapılabileceğinin habercisi mahiyetindedir. Bilindiği üzere Irak’ın tamamında 19 milyon seçmen vardır. Ancak 7 Mart seçimleri için tam tamına 25 milyon seçim pusulası basılmıştır. Her ne kadar fazla pusulaların yedek olarak hazırlanmış olduğu iddia edilse de, 6 milyon gibi bir rakam olan yedek pusulanın basılması, bu pusulaların seçimlerde hile yapılmak üzere basılmış olduğu kuşkusunu yaratmaktadır.  
Kerkük’te ve birçok Türkmen bölgelerinde Türkmen halkını ve Türkmen seçmenini sindirmek üzere korku ve panik havası yaratılmaktadır. Kerkük’te yaşanan ve iki defa tekrarlanan bir olay, Türkmenlere karşı düzenlenmiş olan entrikaların bir göstergesidir. 18 Şubat tarihinde Irak Ulusal İttifakı (Ulusal Reform) siyasi heyet üyesi ve Kerkük Şubesi Sorumlusu Türkmen mühendis Ammar Hidayet Kahya’nin evine silahlı gruplar tarafından bir baskın düzenlenmiş, ev tamamıyla tahribata uğramış, evin üstüne Kürt bölgesi bayrağı dikilmiş ve ev sahibinin küçük kardeşi kaçırılmıştır. Aynı olay bir hafta sonra (24 Şubat tarihinde), Ammar Kahya’nın polise müracaat etmesi üzerine bir kez daha yaşanmıştır. Yine aynı güçler, Ammar Kahya’nın evine saldırmış ve evini yaylım ateşine tutmuştur.

Görüldüğü üzere 7 Mart seçimlerinin yine çok tartışılacağı açıktır. İşgal altında olan bir ülkede yapılan seçimden de bundan fazlasının beklenmesi düşünülmemektedir.

Yine de temennimiz, makul seviyede temiz, dürüst ve şaibesiz bir seçimin yapılması, bu seçim sayesinde Irak’ta istikrarın sağlanması ve bir bütün Irak içinde tüm halkların insanca yaşayıp o ülkenin nimetlerinden eşit şekilde yararlanmasıdır.