Sınıraşan Sularla İlgili Hukukun Gelişimi – II

3-14 Haziran 1992 tarihinde Brezilya’nın Rio De Janerio şehrinde BM Çevre ve Gelişme Konferans’ı düzenlenmiştir. Bu konferans sonucunda ortaya çıkan 5 temel belgeden bir tanesi Gündem 21’dir. Gündem 21 belgesi içerisinde yer alan “Gelişme İçin Kaynakların Korunması ve Yönetimi” başlığı altında tatlı su kaynaklarının temini ve korunmasına ilişkin maddesinde; su kaynaklarının geliştirilmesi, yönetilmesi ve kullanımında bütünleşik yaklaşımların uygulanması gerekliliği belirtilmektedir.(1) Rio Zirvesi sonrası alınan kararlar Avrupa Birliği 5. Çevre Eylem Programı temel çevre konularının belirlenmesinde zemin oluşturmuştur.
 
BM Uluslararası Hukuk Komisyonu 1970’den beri üzerinde çalıştığı Uluslararası Akarsuların Ulaşım Dışı Amaçlarla Kullanımı sözleşmesi, 21 Mayıs 1997 tarihinde 103 kabul, 27 çekimser ve 3 ret oyu ( Çin, Burundi ve Türkiye) ile genel kurulda kabul edilmiştir. Ancak henüz 35 ülke ratifiye etmediği için yürürlüğe girmemiştir.(2) 1997 tarihli BM Uluslararası Su Yollarının Ulaşım Dışı Amaçlı Kullanımına İlişkin Sözleşmenin hazırlanması 27 yıl sürmüştür. Bu sözleşme çerçevesinde hidrolojik tutarsızlıklar ve yasaları birleştirmede yaşanan zorluklardan bahsedilmektedir. Sözleşmede, işbirliği için gerekli olan önemli prensipler, işbirliği ve ortak yönetim sorumlulukları belirtilmiştir. Bu sözleşme, çatışmaların merkezinde yer alacak tahsisler için kılavuz kitapçık görevi görmektedir. Ayrıca, sözleşme mansap ve memba çatışmalarını, sözleşmenin 5.Maddesinde yer alan “hakça ve makul kullanım” ve 7.maddesinde yer alan “önemli derecede zarar vermeme” ilkeleri ile kurumsallaştırmaya çalışmıştır. Hakça ve makul kullanım çerçevesinde, kıyıdaş devletler kendi sınırları dahilinde uluslararası suyollarını hakça ve makul kullanmak ve suyollarını korumak ve geliştirmek için işbirliği sorumluluğunu vazife edinmelidirler. Sözleşmenin 6. Maddesinde hakça ve makul kullanım ilkesi 7 ilgili faktöre dayandırılmıştır.(3) Bu faktörler sırasıyla; Coğrafi, hidrografik, hidrolojik, iklimsel, ekolojik ve diğer doğal faktörler; her kıyıdaş ülkenin sosyal ve ekonomik ihtiyaçları; suyoluna bağımlı nüfus; bir devletin su kullanımının diğer devletlere etkisi; var olan ve potansiyel kullanıcılar; koruma, geliştirme ve ekonomik kullanımların ve önlemler maliyetlerinin etkisi; mevcut veya potansiyel kullanımlara bulunabilecek alternatiflerdir. Önemli derecede zarar vermeme ilkesi ile kıyıdaş devletler uluslararası suyollarından faydalanırken diğer kıyıdaşlara önemli derecede zarar vermemek için önlemlerini almalıdırlar. Anlaşmanın olmadığı bir durumda herhangi bir zarar söz konusu olduğunda, devletler, zararı yok etmek için 5. Madde ve 6. Madde ışığında zarar gören tarafla yapılacak görüşmeler ile önlemler alacak ve zararı bertaraf etmeye çalışacaktır.(4)  
 
ILA, Su Kaynakları Komitesi, 1997 yılında Roma toplantısında ihtilaflı sınıraşan suların birçoğunun anlaşmalar dahilinde bile bir çözüme ulaşamadığını; 1997 BM Konvansiyonunun onaylanma sürecinin yavaş gelişmesi; Helsinki Kurallarının 21. yüzyılın uluslararası veya küresel su yönetiminin yarattığı problemlerin üstesinden gelebilecek biçimde yenilenmesi gerekliliği fikrine varmıştır. 1997-2004 yılları arası yaklaşık 10 toplantı gerçekleştiren bu komite, 1999 yılında, 1966 Helsinki Kuralları orijinal belgesi ve 30 yıl içinde kabul edilen kuralları içeren ikili belgeyi İtalya’da birleştirmiştir.(5)
 
ILA, 2000 yılı Milenyum konferansında bu ikili belgenin, 2004 yılında Berlin’de düzenlenerek sunulması için komiteyi görevlendirmiştir. Berlin’de sunulan kurallar, 40 yıllık deneyim ve zaman içinde uluslararası çevre hukukunun, uluslararası insan hakları hukukunun gelişimi ve BM konvansiyonun durumu göz önünde tutularak Helsinki Kurallarının yenilenmesi ile oluşturulmuştur.(6)

 
(1) Ayşegül Mengi, Nesrin Algan, Küreselleşme ve Yerelleşme Çağında Bölgesel Sürdürülebilir Gelişme: “AB ve Türkiye Örneği”, Ankara, Siyasal Kitabevi, 2003, s.208.
(2) www.dundee.ac.uk/iwlri/html/international_documents.htm, 18.Mart.2009.
(3) a.g.e., s.11
(4) United Nations, Convention on the Law of the Non-Navigational Uses of International  Watercourses, 21 May 1997, Supplement No. 49, 2005.
(5) International Law Association (ILA), “Water Resources Law”, Berlin Conference, Fourth Report, 2004, s.4.
(6) P. K. Wouters, S. Vinogradov, etc., “Sharing Transboundary Waters; An Integrated Assessment of  Equitable Entitlement: The Legal Assessment Model, International Hydrological Programme (IHP)”, UNESCO, Paris, 2005,s. 27