Stockholm Dünya Su Haftası Sona Erdi

26-31 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilen ve bu yıl“Su ve Gıda Güveliği”  başlıklı temasıyla Stockholm Dünya Su Haftasının kapanışı son gün gerçekleştirilen genel kapanış oturumuyla bu yıl tamamlanmıştır. Genç Su Profesyonellerinin hazırladığı “2050 yılında Dünyada Su ve Gıda Güvenliği” başlıklı çalışmanın da sunulduğu kapanışta, çalıştayların, sunumların ve oturumların gerçekleştiği bu haftanın değerlendirmesi de yapılmıştır.

 

Kapanış oturumunda Profesör Malin Falkenmark tarafından çalıştayların genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Değerlendirmesini arazi/tabiat ile ilgili ve yönetim ile ilgili olmak üzere iki gruba ayıran Profesör Falkenmark, arazi başlığı altında gıda üretimini iklim değişimi, su depolama, sulama, besinler ve atık suyun tekrar kullanımı ile ilişkilendirmiştir.  Çevreleyen tabiat ile ilgili olarak kent çeperi üretimler, tarımsal ormancılık, yeraltı suyunun beslenimi, tuzlu su girişimi, aşağı kıyıdaş-yukarı kıyıdaş bağlantısı, hidroelektrik enerji, bioyakıtlar ve arazi yönetimi konuları ele alınmıştır. Yönetim ile ilgili olarak da sağlık, fiyatlandırma, paylaşılan değerler, ticaret, küresel yönetişim, çok amaçlı kullanım, entegre su kaynakları yönetimi, etkin kurumlar ve enerji-gıda-su ilişkisi ele alınmıştır.  Ekosistem yaklaşımı içinde çevresel etkiler, neden- yansıma denklemi ile incelenirken, sistem odaklı yaklaşım ile fakirlik tuzağından kaçınarak, geçim stratejilerinin tanımlanması ve tarımı da ekosistemin hizmet sağlayıcısı olarak ele almaktadır. Su kaynakları planlaması içerisinde ekosisteminin rolünü ise su kullanımı, entegre su kaynakları dahilinde ekosistem hizmetleri ve ekonomik teşvik anahtar kelimeleri ile tanımlamıştır. Su ve gıda güvenliği konusunun ana tema olduğu bu haftada,  yeraltı sularının aşırı kullanımı ve gıda israfının yeni bir su kıtlığı olarak tanımlanmış ve yaşadığımız yüzyılda yeşil ve mavi su kıtlığının söz konusu olduğu, küresel gıda pazarı ve sanal suyun öneminin gün geçtikçe arttığına dikkat çekilmiştir.

 

Raportör takımların değerlendirmesinde ise, “su odaklı ekonomi” başlığı altında, fiziksel ve piyasa dalgalanmalarının artması nedeniyle talebin kayması, suyun değeri ile ilgili tartışmaların gelişmesi, su yönetim riskleri için gerekli araçların farkındalığının artması yeni gündem olarak değerlendirilmiştir. İhtiyaç duyulanlar ise sırasıyla; suyun tüm boyutlarıyla tekrar düşünülmesi (yeşil/mavi su, kalite ve miktar, taşkın ve kuraklık gibi afetler), sosyal bilimleri de içinde alarak biyo-fiziksel ve mühendislik yaklaşımlarının genişletilmesi, risklerin azaltılması ve esnekliğin arttırılması için karar verici mekanizmaların güçlendirilmesi, çiftçiden balıkçıya, yerelden özele tüm sektörlerin işbirliği yapması, tarımsal arazi ve suda yapılacak yatırımlar için prensipler ve rehber setlerinin hazırlanması, su risklerini ve belirsizliklerini yönetmek için gerekli araçlarda uyumlaştırma ve geliştirme yapılması, ortak eylemler için bir platform oluşturulmasıdır.

 

Raportörler tarafından ele alınan bir diğer başlık ise, çevre ve insan sağlığın sağlanmasıdır. Bu doğrultuda su ve toprak kaynakları yönetiminin sadece su profesyonelleri ve toprak kullanıcıları tarafından yapılmaması, su altyapısı gibi önemli kararlarda sadece geçmiş deneyimlerin temel alınmaması ve gelişme ve iklim değişiminin birlikte ele alınması gibi yeni yaklaşımlar belirlenmiştir. Su kaynakları tasarrufu ve küçük ölçekli tarımcılık çözüm yolları olarak sunulurken, suyun etkin kullanımı, çevresel etki ve kirlilik, su ayak izi, yeşil muhasebe, kurumsal kapasitelerin güçlendirilmesi ve sürdürülebilir beslenme, su ve besin için işbirliği yapılması gerekliliği de dile getirilmiştir.

 

Su ve gıda yönetiminde başarıya ulaşmak başlıklı bir diğer başlıkta ise, faklı indeksli su ve gıda yatırımlarına öncelik verilmesi, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda hareket edilmesi, çok paydaşlı ortaklıklara odağın arttırılması gerekliliği belirtilmiştir. Kamu ve özel sektör işbirliğinin desteklenmesi, su ayak izi ölçümleri konusunda ortak bir anlayış geliştirmek, veri toplamak ve paylaşmak için son teknolojiyi kullanmak, tarımsal amaçla kullanılan suyun verimliliğini arttırmak, paylaşılan zarar ve faydaların tanımlanması ve su korumasının öncelikli politika haline getirilmesi yapılması gerekenler olarak ifade edilmiştir.

 

Su ve gıda eşitliği kurulması başlıklı ele alınan son konuda ise, kaynak kullanımın önceliğinin analiz edilmesi, gıda israfı ve eşitlik anlamının genişletilmesi, gelecek nesil profesyonellerin, araçların, müfredat için yeniden düşünme kapasitelerinin güçlendirilmesi, politika değişikliğinin yürütülmesi ve uygulanmalarının izlenmesinde, ulusal seviyede siyasi taahhüt sağlaması gerekliliği dile getirilmiştir.