Su İle Gelişen İlişkiler: Asi Örneği

Mevlüde Demirez TOBB ETÜ, U.A.İ
  Bir yaşam kaynağı olarak su dünya tarihinin ilk gününden son gününe kadar önemini hiç kaybetmeyecek bir unsurdur. İnsanoğlu, yaşamı için suya ihtiyaç duyar ve bu suyun kıt ya da aşırı olması insanın yaşamını sekteye uğratacak, kuraklık ya da sel gibi felaketlere yol açarak önemli kayıplara neden olacaktır. Dünya tarihi de suyun varlığı ile şekillenmiştir. İlk medeniyetler su kenarlarında yaşama elverişli konumlarda kurulmuş, ilk astrolojik çalışmalar insanın merakından öte suyun hareketlerini tahmin edebilmek ve de hesaplayabilmek için yapılmıştır. Örneğin Mısır medeniyeti Nil Nehri kenarında kurulmuştur. Suya yakın bölgeler tarım için elverişli olduğundan Mısırlılar Nil Havzası’na yerleşmiş, yılın belli dönemlerinde de su taşkınları yaşadıkları için ciddi kayıplar vermişlerdir. Çünkü Mısır için nehrin kenarı tarımsal üretim yapıldığı için yaşamsal bir kaynak demektir. Bunun üzerine sudaki çekilme ve taşmaları belirleyebilmek için astrolojik çalışmalar yapmışlar ve o zaman bir felaket olarak gördükleri bu doğa olayları, Mısır’ı önemli bir medeniyet haline getirmiştir.   Günümüzde ise su toplumlar için hala önemini korumaktadır. Öyle ki iki ülke arasında anlaşmazlıklara yol açabilecek bir konuma gelebilmektedir. Bunun temel nedeni ise bazı su kaynaklarının tek bir ülke sınırları içinde olmamasıdır. Sınıraşan su olarak adlandırılan bu su kaynakları bir ülkede doğup bir veya birçok ülkeden geçip denizlere ya da okyanuslara dökülebilir. Yani bir suyun sınıraşan su olarak adlandırılabilmesi için en az 2 ülke topraklarından geçiyor olması gerekmektedir. Dünyada 264 tane sınıraşan havza vardır ve bu, dünya toplam suyunun yaklaşık %60’ını, dünya nüfusunun da yaklaşık %40’ını etkileyen bir durumdur. Bu nedenden ötürü su uluslararası ilişkileri etkileyen bir unsurdur. Öyle ki suyun kıt olduğu ülkelerde realizmin öngördüğü birincil politika konularında su yer alabilmektedir. Su dünya üzerinde eşit bir şekilde dağılmamıştır. Hesaplamalara göre yaklaşık 1,4 milyar km3 su olmasına rağmen teknik işleme gerek kalmadan kullanılabilir olan su sadece %2,5 oranındadır. Bu suyun çoğu ise buzullarda olduğundan erişimi zordur yani kullanılamaz. Çünkü suyun kullanılabilir olması için erişilebilir, güvenli ve de teknik açıdan uygun olması gerekir. Geriye kalan %97,5 su ise okyanus ve denizler oluşturur.    Ortadoğu bölgesi coğrafi koşulları nedeniyle suyun az olduğu bölgelerden biridir. İnsanoğlu için hayati öneme sahip olan su bu bölgede yeterli olmadığından özellikle 1990lı yıllardan itibaren bu bölgede su savaşlarının yaşanacağına dair komplo teorileri oluşturulmuştur. Fakat dünya tarihinde ana sebebi su olan tek savaş Mezopotamya bölgesinde Lagash ve Umma devletleri arasında Dicle Nehri sebebiyle olmuştur. Su, savaşlar için tek neden olmasa da nedenlerden biri olmuştur. Örneğin 1967 İsrail- Filistin Savaşı’nın nedenlerinden biri de sudur.    Sınıraşan sularda suyun paylaşımı birden çok devleti ilgilendirdiği için uluslararası hukukun da konusu haline gelmiştir. Bu konuyla ilgili Mutlak Egemenlik (Harmon) Doktrini, Doğal Durumun Bütünlüğü Doktrini, Ön Kullanım Üstünlüğü Doktrini, Adil (Hakkaniyete Uygun) Kullanım Doktrini vb. teoriler bulunmaktadır.   Ayrıca sınıraşan sularla ilgili 3 önemli terim memba, mansap ve ara havzadır. Memba nehrin yukarı kıyıdaş yani kaynağının, nehrin doğduğu ülkeye verilen isimdir. Mansap ise nehrin boşaldığı aşağı kıyıdaş ülkeye denir.  Asi Nehri memba, mansap ülkelerin suyun kullanımı konusunda problem yaşadığı bir nehirdir. Nehrin memba ülkesi Lübnan, mansap ülke Türkiye, kıyıdaş ise Suriye’dir. Asi Lübnan’da Beka Vadisi’nden doğar. Suriye’nin Hama ve Humus şehirlerinden geçtikten sonra Ghap Vadisi içine girer ve Türkiye- Suriye sınırını oluşturur. Türkiye içinde yaklaşık 100 km uzandıktan sonra Akdeniz’e dökülür. Asi Nehri Havzası ile ilgili bilgiler ülkeden ülkeye çeşitlilik göstermektedir. Suriye, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler farklı sayısal verilerden söz etmektedir .   Asi Nehri şuan Suriye’nin kontrolünde olan bir nehirdir. Memba ülke Lübnan olmasına rağmen baskı sonucu su kullanımını kendi çıkarına göre ayarlayan Suriye aynı konuda Türkiye ile de  problem yaşamaktadır.    Türkiye için Asi Nehri büyük önem arz etmektedir. Türkiye Hatay bölgesindeki bu suya; içme, kullanım, tarım, hayvancılık, enerji ve endüstriyel sektörler açısından ihtiyaç duymaktadır. Fakat Suriye bu bölgeyi tarihsel nedenlerden ötürü kendi toprağı olarak gördüğü için suyun salımı konusunda hakkaniyetli davranmamakta, bölgede bazen sellere ve su basmalarına neden olurken özellikle yaz aylarında kuraklığa yol açmaktadır. Suriye ise su kaynakları bol olmasına rağmen bölgenin coğrafi koşulları ve kullanımdaki hızlı artış nedeniyle su sıkıntısı çekmektedir. Ayrıca su kullanımındaki bilgisizlikte bunda etkendir. Lübnan ise bölge ülkelerine oranla su zengini bir ülkedir. Fakat Lübnan’ın coğrafi ve topografik yapısından dolayı suyun tasarrufu ve depolanması olumsuz etki yaratmaktadır. Ayrıca iç savaşın etkisi ve su nedeniyle oluşan komşu devletler yaşadığı anlaşmazlıklar Lübnan’ı su zengini bir ülke olmaktan çok su mağduru bir ülke konumuna getirebilir.    Suriye 1939 yılında Türkiye’ye katılan Hatay bölgesini uzunca bir süredir kendi toprağı olarak görmüş ve bu nedenden ötürü suyun kullanımı ve salımı konusunda Türkiye’yi mesele dışı bırakmıştır. Öyle ki 20 Eylül 1994 yılında imzalanan Asi sularının Paylaşılması Andlaşması’na Türkiye’yi dâhil etmemiştir. Suriye yine Lübnan’la da suyun paylaşımı konusunda hakkaniyet ilkesi gözetmek yerine askeri gücü ile kendi lehine anlaşma yapmıştır.   1990’lı yılların sonuna kadar Türkiye- Suriye ilişkileri oldukça gergin bir vaziyette olmasına rağmen 1998 yılında Türkiye- Suriye arasında imzalanan Adana Mutabakatı ile güvenlikle ilgili problemler çözüm yoluna girmiştir. Bu tarihten itibaren iki ülke arasında ekonomik ve kültürel alanlarda işbirliği sürecine girilmiş ve bu gelişimin son meyvesi olarak 6 Şubat 2011 yılında Asi Dostluk Barajı’nın temeli atılmıştır.  Bu barajın %50 finansmanı Türkiye, %50 finansmanı ise Suriye’dir. Fakat Arap Baharı’nın Suriye’yi de etkilemesi üzerine ülkede çıkan iç savaş sonucu Suriye’nin dikkatini bu baraj üzerinden çekmiştir. Şuan barajın yapımını Türkiye tek taraflı olarak üstlenmiştir ve yapımına devam etmektedir.      Vefa Toklu Su Sorunu Uluslar arası Hukuk ve Türkiye, Ankara: Turhan Kitabevi,1999   Sınıraşan Sularda Örnek İşbirliği: Asi Nehri Havzasında Türkiye-Suriye İşbirliği ORSAM Su Araştırmaları Programı Rapor No: 5 Mayıs 2011   Salha, Samir Türkiye, Suriye ve Lübnan İlişkilerinde Asi Nehri Sorunu, Diyarbakır: Dış Politika Enstitüsü, 1995 s. 18-20   a.g.m. Orsam Raporu