Suriye’de 5 Cepheli İç Savaş

Oytun Orhan, ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Suriye’de ayaklanma tamamen sivil bir hareket olarak başlamıştı. Yaklaşık 6 ay içinde halk ayaklanması silahlı direniş hareketine dönüşmeye başladı. Bu aşamada çatışma iki cepheliydi. Rejim ve Özgür Suriye Ordusu çatısı altında birleşen silahlı muhalefet arasında bir mücadele söz konusu idi. Tarafların silahlı mücadelede birbirine üstünlük sağlayamaması ile çatışma uzadı ve rejim – muhalifler mücadelesi etnik-mezhepsel-ideolojik temelli bir iç savaşa dönüştü. Bu süreçte merkezi otorite giderek zayıfladı ve ülkenin büyük bölümünde kaos ortamı oluştu. Ulusal ordu başta kırsal alanlar ve ülkenin kuzey bölgesi olmak üzere Suriye topraklarının yaklaşık yarısında kontrolü kaybetti. Rejim buna rağmen kendi içinde bütünlüğünü korumayı başarırken muhaliflerin kontrolüne geçen bölgelerde ortak tehdit olan rejimin ortadan kalkması ile muhalifler arasında rekabet ve ayrışımlar ortaya çıkmaya başladı. Bu süreç rejim – muhaliflerden oluşan iki cepheli çatışmanın yerine çok boyutlu bir iç savaşın ortaya çıkması ile sonuçlandı. Şu aşamada kabaca Suriye’de 5 cepheli bir iç savaş yaşandığını söylemek mümkündür. Bu cepheleri şu şekilde sıralayabiliriz:
 
a. Rejim
b. Özgür Suriye Ordusu (Bu yapı da kendi içinde bütünlük arz etmemektedir.)
c. Selefi Gruplar (İslam Cephesi ve İslam Ordusu gibi koalisyonlar)
d. El Kaide Bağlantılı Irak ve Şam İslam Devleti Örgütü (IŞİD)
e. Kürtler (PYD’nin askeri kanadı YPG).
 
Şu anda Suriye’de tüm bu cepheler zaman zaman birbiri ile çatışmaktadır. Rejim ve Kürtler kontrol ettikleri bölgelerde bütünlüklerini korumayı başarmıştır ve güçlü konumdadır. Bu iki aktörün en büyük avantajı merkezi otoriteye sahip olmalarıdır. Rejimden kopuşlar olsa da ulusal ordu ve diğer devlet kurumları bütünlüğünü büyük ölçüde korumuştur. Hatta rejim şu anda savunmadan saldırı pozisyonuna geçmiştir. Rakka hariç şehir merkezlerinin tamamını kontrol etmektedir. Kusayr, Kalamun gibi operasyonlarla ülkenin Batı bölgesinde konumunu sağlamlaştırmıştır. Halep şehir merkezinde bir yıl öncesine göre daha güçlü pozisyondadır ve şehirde tam kontrolü sağlamak için operasyonlar gerçekleştirmektedir. Suriye yönetimi, kimyasal silahların imhası sayesinde kazandığı zamanı sahadaki konumunu güçlendirmek için kullanmaktadır.
 
Muhalif gruplar içinde ise İslami eğilimler güçlenmektedir. Daha önce Özgür Suriye Ordusu çatısı altında savaşan çok sayıda birlik kendi aralarında koalisyonlar oluşturmaya başlamıştır. Bunlardan en önemlisi aralarında Ahrarı Şam’ın bulunduğu 11 askeri tugayın oluşturduğu İslami Cephe’dir. Bunun yanı sıra yoğun olarak Şam’ın doğusunda yer alan Guta bölgesinde faaliyet gösteren 43 silahlı İslamcı muhalif grup “Suriye İslam Ordusu” adı altında birleşmiştir. Bu gruplar Suriye askeri muhalefetinin çekirdeğini oluşturan örgütlerdir. İslami Cephe yakın zaman önce Bab el Hava’da Özgür Suriye Ordusu’nun karargahını ele geçirmiş ve ardından Cilvegözü’nün karşısında yer alan sınır kapısının kontrolünü sağlamıştır. Bu gruplar Suriye Ulusal Koalisyonu’nun otoritesini tanımadıklarını da ilan etmiştir.
 
Kürtlere bağlı milis gücü YPG ise Kürt yerleşim bölgelerini kontrol etmektedir. Kürt bölgelerindeki etkinliğini Arap ve Türkmen bölgelerine yayma çabası içindedir. Daha da önemlisi petrol bölgelerinin, bazı sınır kapılarının kontrolü gibi savaşın finansmanı için gerekli stratejik kaynakların bazılarını da kontrol etmektedirler.
 
5 cepheli savaşın kaybedeni ise şimdilik Özgür Suriye Ordusu’dur. Rejimin değişimini savunan aktörlerin, muhalifleri tek bir çatı altında toplama ve bunu siyasi bir otoriteye bağlama çabaları Özgür Ordu üzerinden götürülmüştü. Ancak İslami grupların kopuşu silahlı muhaliflerin Özgür Ordu çatısı altında toplanması hedefinin başarısızlığını ortaya koymuştur. Özgür Ordu yakın zaman önce kendisi açısından kritik öneme sahip Atme ve Bab el Hava sınır kapılarını kaybetmiştir. Özgür Ordu’ya yardımlar bu iki kapı üzerinden ulaşmaktaydı. Ayrıca Özgür Ordu Bab el Hava’da bulunan ana karargahını da İslami Cephe’ye bırakmak durumunda kalmıştır. Dolayısıyla şu anda Özgür Ordu beş cepheli savaşın en zayıfı konumundadır. Diğer gruplar karşısındaki zayıflığına kendi içinde bütünlük sağlayamama problemlerini de eklemek gerekir. Özgür Ordu’nun başındaki Selim İdris’in kendisine bağlı tugaylar üzerindeki yaptırım gücü her zaman tartışmalı olmuştur.
 
El Kaide bağlantılı IŞİD ise Irak’ta ve Kuzey Suriye’de etkinliğini artırmaktadır. Suriye’nin Rakka Vilayeti’nin büyük ölçüde IŞİD’in kontrolünde olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye’den Suriye’ye yardımların önemli geçiş noktalarından olan Atme kasabasının kontrolünü yakın zaman önce ele geçirmiştir. Deyr ez Zor Vilayeti’ndeki petrol alanlarının da bazılarını kontrol etmektedir. IŞİD farklı pozisyondaki Suriye içi ve dışı bütün aktörler açısından ortak bir tehdide dönüşmektedir. IŞİD kendisi dışındaki 4 cephenin tamamı ile çatışma içindedir. İslami Cephe de esasen IŞİD’in artan gücünü dengeleme çabasının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Batılı güçler açısından Esad’dan ziyade IŞİD tehdidi daha fazla öne çıkmıştır. Rusya aynı şekilde IŞİD ve El Nusra Cephesi saflarında savaşan Kafkasya ve Orta Asya kökenli mücahitlerin edindikleri tecrübe ile ülkelerine dönecek olmasının kendi içinde ve yakın çevresinde yaratacağı istikrarsızlıktan çekinmektedir. Yükselen radikal İslam tehdidi ABD – Rusya anlaşmasının da temelini oluşturan faktörlerden biridir. Bu çerçevede yürütülen Cenevre sürecinin ikinci toplantısı 22 Ocak 2014 tarihinde gerçekleştirilecektir. Ancak Cenevre 2 Konferansı’nın asıl problemi, muhalefet adına konferansa katılacak olan Suriye Ulusal Koalisyonu’nun sahadaki güçleri ne kadar temsil ettiği ve üzerlerinde ne kadar güce sahip olduğudur. Koalisyonun üzerinde etkili olduğu düşünülen dağınık haldeki Özgür Ordu 5 cepheli savaşın en zayıf halkasıdır.