Suriye’de PYD’nin Etki Sahası Genişliyor

Oytun Orhan, ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Suriye Kürtlerinin milis gücü YPG son haftalarda ülkenin kuzey ve kuzeydoğu bölgelerinde El Kaide bağlantılı Irak ve Suriye İslam Devleti (ISİD)’ne karşı önemli kazanımlar elde etmektedir. YPG, yakın zaman önce Arapların çoğunlukta yaşadığı sınır kasabası Til Koçer ve Irak’ın Musul Vilayeti’ne açılan Yarubiye sınır kapısını ele geçirmişti. YPG, ilerleyişini Arapların çoğunlukta yaşadığı ve kendileri açısından stratejik öneme sahip bölgelere doğru sürdürmeye çalışmaktadır. Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt yerleşimleri (Cezire) ile kuzey orta kısmında kalan Kürt bölgeleri (Kobani ve çevresi) arasında Tel Abyad’ın merkezde yer aldığı ve çoğunluğu Arap olan yerleşimler yer almaktadır. Tel Abyad’ın kontrolünün Kürtler açısından önemi birbirinden kopuk Cezire ve Kobani bölgeleri arasındaki coğrafi bağlantının sağlanmasıdır. PYD lideri Salih Müslüm ve YPG’nin Sözcüsü Redur Halil de, Kürtlerin Yarubiye sınır kapısından sonra hedeflerinin bu bölgeler olduğunu açıkça dile getirmektedir.
 
YPG Sözcüsü Redur Halil son operasyonlar neticesinde “Tel Temir’den Serekaniye (Ras al Ayn)’ye kadar olan 23 şehir ve köyü kurtardıklarını belirtmektedir.” ISİD’e bağlı güçler de güçlü oldukları Rakka ve Tel Ebyad’a doğru geri çekilmek durumunda kalmıştır. YPG Sözcüsü Halil bundan sonraki hedeflerini ise şu sözlerle ifade etmektedir: “Tel Abyad Kürt yerleşimidir ve Rojava Kürdistanı içinde yer alıyor. Radikal İslamcı grupların buradaki varlığını işgalci güçler olarak görüyoruz. Orada yaşayan tüm halklar o grupların varlığından rahatsız. Kuşkusuz oranın da kurtarılması YPG’nin planları dahilindedir. Şartlar oluştuğunda orası da kurtarılacaktır.” Kuzey Suriye’de üç parçalı Kürt yerleşimlerinin batı kanadında ise Halep Vilayeti’nin kuzeybatı kısmı yer almaktadır. Afrin bölgesi olarak ifade edilen batı kanat ile kuzey orta kesimde yer alan Kobani (Ayn al Arap) arasında ise Azaz ve Cerablus kasabaları ve çevrelerindeki yerleşimler yer almaktadır Bu hat içinde nüfusun çoğunluğunu Araplar oluşturmakla birlikte Türkmenler ve Kürtler de yaşamaktadır. YPG Sözcüsü Halil bu bölgeye ilişkin planları hakkında ise şu ifadeleri kullanmaktadır: “Azaz ve Carablus’u da Rojava’nın parçası olarak görüyoruz. Çünkü oralar da Serikaniye, Kobani ve Afrin arasında yer alıyor. Gidiş gelişlerde zorluk yaşamaması için bunların hepsi YPG’nin planları arasındadır.” Dolayısıyla bu ifadelerden anlaşıldığı üzere YPG üç parçalı Kürt bölgeleri arasında kalan Arap ve Türkmenlerin de yaşadığı coğrafyada kontrolü sağlayarak Türkiye – Suriye sınır hattının neredeyse tamamını kapsayan alanda bütüncül bir Kürt bölgesi oluşturmak istemektedir. Ancak YPG’nin Kürtlerin çoğunluk oluşturmadığı ara bölgelerde başarı kazanması ve sonrasında tutunması yerel desteğe sahip olduğu Kürt bölgelere göre daha zordur. Bu noktada YPG’nin, ISİD’in otoritesinden rahatsız olan Arap aşiretler ile işbirliği gündeme gelebilir. Til Koçer ve Yarubiye’deki Arap aşiretlerinin ISİD’den rahatsız olduğu ve YPG’nin askeri başarısında aşiretlerin aldığı pozisyonun da önemli olduğu bilinmektedir. Aynı işbirliği diğer Arap ve Türkmen bölgeleri için de gündeme gelebilir. Rakka ve Halep’in kuzeyindeki bu bölgelerin YPG tarafından ele geçirilmesinin Kürtler açısından riski ise ISİD dışındaki Özgür Ordu’ya bağlı grupları Kürtler karşısında seferber etmesi ve birleştirmesi olasılığıdır.
 
PYD’nin milis gücü YPG, kazandığı askeri başarılar ile sadece ISİD değil aynı zamanda diğer Suriye Kürt partilerine karşı konumunu güçlendirmektedir. Sahada YPG dışında bir Kürt silahlı gücünden bahsetmek mümkün değildir. PYD’nin siyasi gücü diğer Kürt partilere karşı tartışmasız şekilde artmaktadır. PYD sahada kazandığı askeri başarıların getirilerini siyasi alanda diğer Kürt partiler ile paylaşmak istememektedir. Bu da taraflar arasındaki siyasi ayrışımları beraberinde getirmektedir. Böylece PYD ve Kürt Ulusal Konseyi’ne bağlı partilerin temsilcilerinin yer aldığı, Suriyeli Kürtlerin en yüksek temsil organı olarak kabul edilen Kürt Yüksek Konseyi işlevini yitirmektedir. PYD, Cenevre 2 Konferansı’na Kürtlerin müstakil bir grup olarak katılması gerektiğini savunurken, Barzani tarafından desteklenen Kürt Ulusal Konseyi bünyesindeki bazı partiler Suriye Ulusal Koalisyonu ile beraber katılma kararı almıştır. PYD/YPG’nin sahada kazandığı başarılar devam ettikçe söz konusu ayrışımlar derinleşecektir.