Suriye’de İsrail-İran Geriliminin Yeni Sahası Halep

İsrail ve İran arasında devam eden gerginliğin merkez üssü, uzun yıllar Filistin ve Lübnan olmuşken Suriye iç savaşının başlaması taraflar arasında yeni bir mücadele sahası ortaya çıkarmıştır. İsrail, Suriye iç savaşında tarafsız bir politika izlerken, bölgesel çıkarları açısından Suriye’de askerî angajmanlara girmekten geri durmamıştır. İran ise resmî olarak Suriye’de askerî varlık bulundurmadığını iddia etse de milis unsurlar üzerinden Suriye’nin hemen her bölgesine nüfuz etmeyi başarmıştır. İran bununla yetinmeyip, Suriye’de kalıcı olabilmek adına ülkenin yeniden inşa sürecine aktif katılım sağlamakta ve enerji, gayrimenkul gibi sektörler başta olmak üzere önemli yatırımlar yapmaktadır. Dera, Süveyde ve Kuneytra gibi Suriye’nin güney vilayetleri İsrail’in yoğun hava operasyonlarına maruz kaldığı için İran’ın bu bölgede veya bu bölgeye yakın olan Şam’ın güneyi gibi alanlara doğrudan yatırım yapmaktan kaçındığı görülmektedir. İran, Şam’ın güneyinde yer alan dinî turizm merkezi niteliğindeki Seyyide Zeyneb Türbesi çevresinde gayrimenkul alımları ile ilgilense de asıl yatırımlarını kuzey vilayetlerinde yapmaktadır. Özellikle Halep, İran varlığının askerî ve idari olarak çok güçlü olduğu ve bu doğrultuda da alt ve üstyapı yatırımlarının yoğun bir şekilde yapıldığı bir merkez niteliğindedir. İran’ın Halep’te artan varlığı iç savaşa dâhil olan aktörler tarafından yakından takip edilirken İsrail, İran varlığından duyduğu rahatsızlığı somut hamleler yaparak göstermeye başlamıştır. 31 Ağustos ve 6 Eylül 2022 tarihlerinde Halep Uluslararası Havalimanı’nın İsrail Hava Kuvvetleri tarafından vurulması bölgedeki İran varlığından duyulan rahatsızlığı yansıtmaktadır. Bu operasyonların arkasındaki motivasyonlar, ilerleyen süreçte Suriye’deki İsrail-İran gerilimini güney vilayetlerden Halep ve çevre vilayetlere taşıyabilir.

Suriye’deki sıcak çatışma seviyesi iç savaşın ilk yıllarına kıyasla büyük oranda azalmakla birlikte bu çatışmalar Suriye’nin kuzeyinde zaman zaman yükselmektedir. Diğer bir ifadeyle Hama’nın kuzeyi, Halep’in batısı ve İdlib, Suriye’nin diğer bölgelerine oranla istikrarsızlığın daha fazla yaşandığı bölgelerdir. Suriye’deki varlıklarını çatışma üzerine kuran İran destekli milisler, bu bölgeyi önemli bir tutunma noktası hâline getirmiştir. İç savaşa dâhil olan birçok küresel, bölgesel veya yerel aktör, siyasi çözüm noktasında inisiyatifler alınmasına sıcak bakarken İran’ın daha farklı bir eğilim içinde olduğu gözlemlenmektedir. Söylem bazında siyasi çözümü savunan Tahran yönetimi, diğer taraftan Suriye’deki milis unsurlarını yeni takviyelerle güçlendirmektedir. Halep, bu noktada İran’ın en çok ağırlık verdiği vilayet konumuna gelmiştir. Halep’teki idari ve iktisadi enstrümanların büyük oranda İran destekli milisler tarafından kontrol edilmesi, bu bölgedeki İran yatırımlarının artmasını beraberinde getirmiştir. Halep’in diğer sıcak çatışma bölgelerine de yakın olması vilayetin önemini bir kat daha artırmıştır. Ağırlıklı olarak Halep’in doğusu önemli bir yatırım merkezi niteliğindeyken batısı ise milis kuvvetlerin sıcak çatışma bölgelerine sevkinde bir üs görevi görmektedir. Halep’teki İran varlığı sadece idari, iktisadi ve askerî yönlerle sınırlı kalmayarak Nubul ve Zehra gibi Halep’in kuzeyindeki Şii beldeler üzerinden mezhepçi bir politika da uygulamaya konulmaktadır. Tahran’ın Halep’te uyguladığı politikaların özünde, uzun vadeli stratejik çıkarlar için İran lehine yaratılmaya çalışılan bir demografik değişim dalgasının olduğunu belirtmek gerekir. Diğer bir ifadeyle, İran destekli milislerin Halep’teki varlığı ve uygulamaları, Tahran yönetiminin genel Suriye stratejisinin bir minyatürü niteliğindedir.

Halep ve çevresinde artan İsrail operasyonlarının hedefinde, İran’ın havayolu üzerinden oluşturduğu tedarik zinciri ve bölgedeki silah üretim merkezleri yer almaktadır. Halep Uluslararası Havalimanı’na bir hafta içinde yapılan peş peşe saldırılar söz konusu tedarik zincirini kırmaya yöneliktir. İran, son dönemlerde bölgede bulunan milis unsurlar için gerekli silah ve mühimmatı Halep Uluslararası Havalimanı üzerinden sevk etmeye başlamıştır. Halep’in yeniden yapılanmasında havalimanının kontrolü büyük oranda İran’ın kontrolüne geçmiş ve İran burayı bir tür tedarik üssüne dönüştürmüştür. Havalimanının geniş kapasitesi sayesinde buraya yapılan sevkiyatlar sadece Suriye’deki ihtiyaçlara dönük olmayıp aynı zamanda Lübnan Hizbullahı için de yapılmaktadır. Halep ve çevresinde varlık gösteren Hizbullah, İran’dan havayoluyla gelen silah ve mühimmatı karayolu üzerinden Lübnan’a taşımaktadır. Doğu Akdeniz’deki gaz sahaları üzerinde Lübnan ve İsrail arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve Hizbullah’ın İsrail’e karşı tehditkâr söylemleri dikkate alındığında, Halep Uluslararası Havalimanı’na yapılan operasyonların İsrail’in Doğu Akdeniz’deki çıkarlarıyla da alakalı olduğu görülecektir. Ağustos 2022 içerisinde Şam Uluslararası Havalimanı’na yapılan operasyonlar için de benzer motivasyonlardan söz etmek mümkündür. Halep ve çevresine düzenlenen İsrail operasyonlarının bir diğer önemli sebebi de İran’ın bu bölgelerdeki silah üretim tesislerini yok etmektir. Nitekim buralarda üretilen silahlar Hizbullah faktörü üzerinden doğrudan İsrail’i tehdit edebilmektedir. Ayrıca, İran destekli milislerin ihtiyaçlarını karşılayacak savunma sanayi ürünlerinin Suriye’de üretiliyor olması İran varlığının daha uzun yıllar Suriye’de kalacağının da bir tür teminatı niteliğindedir. Dolayısıyla İran’ın Suriye’deki varlığını kısa ve uzun vadede tehdit olarak algılayan İsrail, yaptığı hava operasyonlarıyla İran’ın silah üretim kapasitesini hedef almaktadır. Daha önce 2017 yılında İsrail tarafından operasyon düzenlenen Masyaf’taki bilimsel araştırma merkezi, İran tarafından onarılarak silah üretimi için hazırlanmıştır. Burada stratejik önemde silahların üretiliyor olması İsrail’in araştırma merkezini yeniden hedef almasını beraberinde getirmiştir. Aralık 2020’deki İsrail operasyonuyla merkezin bazı üretim tesisleri hedef alınsa da 9 Nisan 2022’de yapılan operasyonla merkezin birçok tesisi işlevsiz hâle getirilmiştir. İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 12 Eylül’de yaptığı açıklamada bu merkeze dikkat çekerek Suriye’nin bir devlet kurumu olan “Centre D'Etudes et de Recherches Scientifiques (CERS)” araştırma merkezini İran’ın dönüştürdüğünü ve stratejik silah ve füze üretimi için kullandığını belirtmiştir. CERS, Suriye’nin en mahrem devlet kurumlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Ülkenin en donanımlı bilimsel araştırma merkezi olan CERS’in iç savaştan önceki merkezi Halep’teki Safira bölgesiyken burada muhaliflerin güç kazanmasıyla merkezin Hama’daki Masyaf bölgesine taşınmış olması CERS’e verilen önemi göstermektedir. Halep’teki merkez binaları da boşaltıldıktan sonra stratejik bilgilerin başka ülkelerin eline geçmemesi için Suriye Ordusu tarafından yok edilmiştir. İran’ın böyle önemli bir merkez üzerinde kontrol sağlaması ve bölgedeki milis varlıklarını beslemek için silah üretiminde kullanması, Suriye’deki İran varlığının bilimsel araştırma merkezlerine kadar uzandığını göstermektedir. İsrail Savunma Bakanı, Masyaf’taki tesisler gibi İran için silah üreten 10’dan fazla tesisi yok ettiklerini belirtmiştir. Dolayısıyla İsrail, İran’ın bölgedeki milisleri için kendi kendine yetebilen bir savunma sanayi ekosistemi kurmasının önüne geçmeye çalışmaktadır.

İsrail’in 2 Temmuz ve 14 Ağustos’taki Tartus operasyonları da dikkate alındığında İran’ın Suriye içi ihtiyaca ve Hizbullah’a yönelik üretim yapan tesisleri ve cephanelikleri vurduğu görülmektedir. Dolayısıyla İsrail için Suriye’nin hemen her bölgesi İran varlığına karşı mücadele alanına dönüşmüştür. İran’ın İsrail sınırlarındaki vilayetlerde gerilimi tırmandırıp kuzeydeki vilayetlerde gözden uzak bir şekilde yatırım yapma stratejisi de böylece akamete uğramaya başlamıştır. Özellikle Lübnan’la olan deniz sınırı ihtilafı çözülünceye kadar İsrail’in Hizbullah’a yönelik silah ve mühimmat akşını kesmek için bu tür operasyonlara devam edeceğini söylemek mümkündür. Bu durumda, Halep ve çevresi İran için güvenli bölge olmaktan çıkabilir. İsrail’in bu stratejisine karşılık İran, İsrail sınırındaki vilayetlerde gerilimi artırarak misillemelerde bulunabilir. Hizbullah’ın da ihtilaflı deniz sınırı üzerinde yeni hamleler yaparak İsrail’in dikkatini Suriye’nin kuzeyindeki üretim merkezlerinden Lübnan’a çekmeye çalışması muhtemeldir.