Tunus’ta Hükümet Kurma Çalışmaları

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından hükümet kurmakla görevlendirilen Tunus Başbakanı adayı İlyas Fahfah, Nahda Hareketi’nin güvenoyu tehdidi nedeniyle bir ikilemle karşılaşmış durumda gözükmektedir. Bir yandan meclise sunacağı kabine için güvenoyu alması gerekirken diğer yandan da Cumhurbaşkanı Said’in kendisi için belirlediği siyasi sınırlar çerçevesinde hareket etmeye çalışmaktadır. Geçtiğimiz hafta Nahda Haraketi Şura Meclisi Başkanı Abdulkerim el-Haruni’nin diğer partileri dışlayan bir hükümet fikrini reddettiğini ve gerekirse ülkenin yeni bir seçime hazırlanması gerektiğini açıklaması, ekim ayından itibaren devam eden hükümet kurma görüşmelerinin yeniden çıkmaza girme ihtimalini de gündeme getirmişti. Ancak Fahfah’ın, iki büyük sağ partiyi muhalefette bırakarak meclisin geri kalanı ile kabineyi kurabileceği yönündeki siyasi hesabı Nahda Hareketi’nin “ulusal çıkar” ve “siyasi kapsayıcılık” söylemleri etrafında inşa ettiği yeni siyasi manevrası ile bloke edilmiştir. Erken seçim konusunda da Nahda Hareketi partisinin buna hazır olduğu açıklamasının ardından, Fahfah 6 Şubat’ta Kalb Tunus’un lideri Nebil Karvi ile bir araya geldi ve ertesi gün hükümet oluşumu ile ilgili istişarelere katılmasını sağladı. Bundan sonraki sürecin nasıl ilerleyeceği henüz netlik kazanmamışken, Nahda’nın bu süreçte siyasi alanını genişletmeyi hedeflediğini, öte yandan Cumhurbaşkanı Said’in Tunus siyasetinde kazandığı yeni alana karşı denge unsuru olarak aktif politika izleyeceğini de göstermiş oldu.

Seçimlerin Ardından Yeni Siyasi Denge
10 Ocak 2020’de Tunus parlamentosunda gerçekleştirilen güvenoyu oturumunda, Nahda Hareketi Partisi’nin görevlendirdiği Habib Cemli hükümet kurma için yeter oy sayısına ulaşamamıştı. Cumhurbaşkanı Said ise anayasanın kendisine verdiği yetki ile hükümet kurma çalışmalarına başlamış ve partilerden aldığı aday listesinden Fahfah’ı hükümet kurmakla görevlendirmişti. Fahfah, göreve gelmesinin hemen ardından Kalb Tunus ile Özgür Düstur partilerini koalisyon görüşmelerine dahil etmeyeceğini, parlamentodaki “devrimci” oluşumlardan kabineyi oluşturacağını açıklayan Fahfah, bu partileri devrim yolunda partiler olarak görmediğini ve bu nedenle de halkın beklentilerini karşılamayacağını düşündüğünü açıklamıştı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde %0.34 oy aldığı ve üyesi olduğu et-Tekettül partisinin parlamentoda sıfır sandalyesi bulunduğu düşünüldüğünde, Fahfah’ın başbakanlık koltuğuna popüler meşruiyete sahip bir aday olmadığı görülecektir. Bu nedenle Fahfah’ın sahip olduğu tek meşruiyet kaynağı, Cumhurbaşkanı Said’dir. Ayrıca kendisini aday gösteren Yusuf Şahid liderliğindeki Tahya Tunus ile et-Teyyar (Demokratik Akım) Partisi’ne de hatırı sayılır bir biçimde borçlanmıştır. Sonuç itibariyle onlar olmadan, %0.34 popülerliğe sahip küçük bir politikacı olmaya devam edecekti. Bu nedenle de oldukça kısıtlı bir siyasi manevra alanı ile hükümet kurma çalışmalarına başlayan Fahfah’ın Kalb Tunus ile Özgür Düstur Partisi’nin birlik hükümetine dahil edilmeyeceği açıklamasının asıl kaynağının öncelikle Cumhurbaşkanı Said olduğu ve bu fikrin Tahya Tunus ve et-Teyyar tarafından desteklendiğini düşünmek oldukça akla yatkın durmaktadır. Zaten Fahfah’ın da göreve gelmesinin hemen ardından, özellikle Cumhurbaşkanı Said ile ilgili açıklamaları bunu teyit eder niteliktedir. Fahfah “Tüm partiler Kais Saied'e oy verdi çünkü o iki taraf hariç halkın değerlerini ve ilkelerini somutlaştırıyor” sözleriyle cumhurbaşkanının partileri aşan başarısına değinirken, aynı zamanda cumhurbaşkanının meclisteki herhangi bir partiden daha çok meşruiyete sahip olduğu yönündeki söylemi de tekrar etmiştir. Ancak meclisi devrimci ve devrimci olmayan partiler olarak ayırıp kabineyi bu ayrım üzerine inşa etme planı, Nahda Hareketi’nin siyasi hamlesi ile değişmek zorunda kaldı.

Hükümet Kurma Görüşmelerinde Son Durum
 Fahfah, 27 Ocak Pazartesi günü yaptığı açıklamada, hükümet programının referans belgesine ilişkin istişarelerde bulunan taraflar arasındaki ortak komisyon toplantılarının Salı sabahı Kartaca'daki Dhiafa Sarayı'nda başlayacağını duyurdu. Bu temelde Salı günü, Nahda, eş-Şa’b (Halk Hareketi), et-Teyyar ve Tahya Tunus partileri de dahil olmak üzere hükümet koalisyonunu oluşturacak partilerin çeşitli temsilcileri ile bir görüşme gerçekleştirildi. İkinci oturumda Meşru’ Tunus, Halk Cumhuriyetleri Birliği (UPR), Nid’a Tunus, Tunus el-Bedil ve Âfâk Tunus temsilcileri ile görüşüldü.

Bu süreçte Fahfah tarafından “şeffaf hükümet ve güvenin restorasyonu" başlıklı bir hükümet sözleşmesi metni açıklandı ve hükümet planının bu metin çerçevesinde inşa edileceği netlik kazanmış oldu. Mevcut plan, 25 bakandan oluşan küçük bir kabine ile “bakanlıkların yeniden düzenlenmesini ve devlet sekreterliklerinin tamamen veya kısmen terk edilmesini” de içermektedir. "Hükümet eyleminin ilkeleri, yaklaşımı, yürütme mekanizmaları, öncelikleri" ile ilgili beş ana eksen etrafında şekillenen bu program “ekonomik ve sosyal sahnenin yanı sıra hükümet kompozisyonunun mimarisi” gibi geniş kapsamlı bir reform öngörmektedir. Fahfah’ın kendi resmi sayfasında yaptığı paylaşıma göre bu metin ile öngörülen reformlar, vatandaşın, devletin ve siyasi sınıfın güvenini yeniden kazanmayı amaçlamaktadır.

Toplantının ardından Raşid Gannuşi, mevcut planı destekleyeceklerini ancak koalisyonun tüm partilere açık olması gerektiği yönünde bir açıklama yaptı. Daha sonra bu yöndeki açıklamalar, pek çok isim tarafından tekrar edildi ve partinin gerekirse erken seçime hazır olduğu da ifade edildi. “Tüm Tunusluların başkanı olan Said gibi Fahfah da tüm Tunusluların hükümeti, tüm Tunusluları içeren bir hükümet başkanı olmalı” sözleriyle tarafsızlık çağrısı yapan Gannuşi, siyasi kapsayıcılığın olmaması durumunda güvenoyu vermeyeceklerini de dile getirdi.

Öncelikle, bu gelişmeyle birlikte Nahda Hareketi Partisi’nin siyasi manevra alanı genişlerken, Fahfah’ın zaten zayıf olan imajı büyük bir yara almış oldu. 2014 öncesi dönemde troyka hükümetleri sırasındaki politikaları nedeniyle halk arasında pek de popüler olmayan Fahfah’ın, gelecekte güçlü bir rakibe dönüşmesi ihtimali zayıf olduğu için bu pozisyona uygun görülmüştü. Ancak imajının haddinden fazla erozyona uğraması riski, hükümet kurma sürecinde yeni bir başarısızlık ihtimalini de beraberinde getirmektedir.

Yeni Siyasi Fay Hattına Doğru mu?
Tunus’ta 2019 seçimlerinin ardından ortaya çıkan yeni siyasi dağılım, Tunus siyasetinde dengelerin köklü bir biçimde dönüşmekte olduğunu göstermektedir. Seçimlerin belki de en belirgin sonucu, ülke meclisi dağınık kalırken revizyonist bir cumhurbaşkanının güçlü bir destek ile göreve gelmesi oldu. Ancak mecliste siyasi partisi olmayan, hatta siyasi kariyerden gelmeyen Said’in ülkenin geleceğine yönelik kapsamlı bir idari ve siyasi reform arzulaması mevcut durumu daha da karmaşık hale getirmekte. Bu şartlar altında seçimlerden bu yana geçen süreç içinde hükümetin kurulamayışı da meclisteki her siyasi aktör için durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Bir yandan olası bir hükümet içinde yer almaya çalışan partiler diğer yandan rakiplerini siyasi alanın dışına itmeye çalışmaktadır.

Meclis içindeki bölünmüşlük ve partiler arası rekabet, Nahda Hareketi için hükümet kurma görüşmelerini büyük bir dezavantaja dönüştürmüştü. Nitekim Habib Cemli’nin oluşturduğu kabine de güvenoyu alamadı, ancak bu süreçte Nahda Hareketi diğer partilerin siyasi gündemine dair geniş bir bilgi sahibi oldu. Cemli’nin yürüttüğü koalisyon görüşmelerinde Halk Cephesi, Karama ve et-Teyyar’ın aynı bakanlıklara talip olması, Nahda için yeni görüşmelerde de kullanışlı bir koz olarak görülecektir. Bu duruma ek olarak, halihazırda Kalb Tunus ve Özgür Düstur Partisi’ni koalisyon dışında bırakan Fahfah, meclisin %25’inden fazlasının olası desteğini kaybetmiş bulunuyor. Bu durum da Nahda’ya şimdilik önemli bir siyasi manevra alanı sağlamış görünüyor.

Ayrıca seçimlerin ardından Tunus meclisinde ortaya çıkan yeni siyasi denklemde ağırlık kazanan sol partilerin, Kalb Tunus ve Özgür Düstur Partilerini siyasi alanda boğmaya çalıştıkları oldukça açık bir politikaya dönüşmüştür. Bu siyasi politikaya irili ufaklı sağ partiler de destek vermektedir. Özellikle Yusuf Şahid liderliğindeki Tahya Tunus için de bu politika, iki rakibinin marjinalleşmesiyle ve bunun sonucunda da ılımlı ve pragmatist isimlerin ve oy tabanının kendi partisinde toplanmasıyla sonuçlanabilecek bir hamledir.

21 Şubat tarihine kadar hükümeti için bir meclis çoğunluğu sağlayıp sağlamayacağı hala belirsizliğini koruyan Fahfah’ın öte yandan Nebil Karvi ile görüşmesi ve partisini hükümet kurma istişarelerine dahil etmesi Cumhurbaşkanı Said ile görüşmeden alabileceği, tek taraflı bir karar olması ihtimali oldukça zayıf. Bu nedenle mevcut hükümet kurma çalışmalarında yaşanan bu son gelişmeler, Cumhurbaşkanı Said ile Nahda Hareketi arasında oluşmaya başlayan yeni bir eksene işaret ediyor. Cumhurbaşkanı Said, seçimlerin ardından ortaya çıkan belirsizlik ve meclisteki bölünmüşlük üzerinden kendi siyasi hareket alanını genişletmekte ve özellikle siyasi partilerin imajını eritmektedir. Buna karşılık Nahda Hareketi bu durumdan en ciddi etkilenen partilerden biri olmaktadır. Son yayınlanan anketlere göre, Nahda’nın oy oranlarındaki düşüş trendi artarak devam etmektedir. Bu nedenle de bugüne kadar uzlaşı politikası izleyen Nahda’nın cumhurbaşkanının hamlelerine karşılık daha sert bir politika izlemeye yönelmesi oldukça muhtemel görünüyor.