Analiz

Türkiye-Irak İlişkilerinde Mevcut Gidişat: Eski Engelleri Aşarken Yeni Yönelimler

Türkiye ve Irak arasındaki ilişkiler her zaman her iki ülke için de önemli olmuştur, her iki ülke de bu ilişkiyi ihmal edemez. Türkiye’ye Irak'taki gelişmelere dikkat etmek ve tepkide bulunmak üzere motivasyon sağlayan üç ana unsur mevcuttur. Bunlardan birincisi, tarihi ve coğrafi nedenlerdir. Türkler ve Iraklılar yaklaşık bin yıl boyunca tek bir devlet çatısı altında (Selçuklu İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu) birlikte yaşamışlardır ve şu anda 378 kilometrelik sınırı paylaşan komşu iki ülkedir. Bu mirasın, ilişkilerinde seçkin iş birliği yollarına zemin hazırlaması beklenmektedir. İkinci motivasyon unsuru ise gücün getirdiği avantajlardır; Türkiye şu anda bir sanayi, ticaret ve tarım ülkesi olmanın yanı sıra bölgesel bir güçtür. Sürekli olarak kazan-kazan çerçevesinde bölge ülkeleriyle ortaklık ve ekonomik iş birliği fırsatları aramaktadır. Irak zengin bir ülkedir ancak her şeye ihtiyacı vardır; Irak ekonomisinin tüm sektörleri ve mevcut altyapısı yeniden inşa ve imar gerektirmektedir ve Türkiye kendisini bu rollere etkin bir şekilde katılabilecek nitelikte bulmaktadır. Üçüncü motivasyon unsuru ise Türkiye'nin ulusal güvenliğinin ve çıkarlarının korunması ve terörle mücadeledir. Irak topraklarında, genel olarak Türkiye'nin güvenlik ve istikrarını, özel olarak da Türkiye'nin Irak'taki çıkarlarını hedef alan silahlı örgütlerin varlığı söz konusudur. Bu terör örgütlerinin başında Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve diğer bazı uluslararası kuruluşlar tarafından terör örgütü olarak listelenen PKK gelmektedir.

Irak'a gelince, komşu ülkelerle ve bölgeyle olan tüm ilişkileri arasında Türkiye ile olan ilişkileri, siyasi manevralar ve anlaşmazlıklarla dolu dar bir alana sahip olan kader önceliğini temsil etmektedir. Zira Irak'a akan suyun yüzde 70'i Türkiye topraklarından gelmektedir ve su her ülkenin can damarıdır. Öte yandan Türkiye, hem Irak petrolünün taşınması ve ihraç edilmesine ilişkin stratejik perspektif açısından hem de Asya ile Avrupa arasındaki bağlantı köprüsünü oluşturdukları için her iki ülkenin küresel ticaret yollarındaki eşsiz coğrafi konumları göz önüne alındığında Irak'ın Avrupa'ya açılan kapısıdır.

Türkiye'nin 2003 sonrası yıllarda Irak'a yönelik siyasi yaklaşımı, zorlu koşulları, krizleri ve belirli aşamalarda elde ettiği başarılarıyla, Irak'ın günümüz Türk siyasetindeki konumunu incelemek için en uygun dönemi temsil etmektedir. Bu dönem gerçekten de en önemli fırsatları ve en tehlikeli zorlukları bünyesinde barındırmakta ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini öngörmek için uygun bir manzara sunmaktadır.

Irak-Türkiye Kalkınma Yolu Projesi'nin iki ülke arasındaki stratejik iş birliği için umut verici yeni ufukların önemli bir işareti olduğunu söyleyebiliriz. Aynı bağlamda, Irak-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinin önünde başlıca üç engelden bahsetmek mümkündür: Terör örgütü PKK'nın Irak’ın kuzeyinde konuşlanması, iki ülke arasındaki su paylaşımı meselesi ve Irak Kürt Bölgesi’nden petrolün, merkezî Irak hükûmetiyle uyuşmazlığa sebep olacak şekilde Türkiye toprakları ve limanları üzerinden ihraç edilmesi meselesi.