Türkiye-Irak İlişkilerinde Yeni Heyecan: Musul Havalimanı

Geçtiğimiz günlerde Türkiye ve Irak arasındaki ilişkiler açısından son derece önemli bir adım atıldı. DAEŞ’in 2014’ten 2017 yılı sonuna kadar kontrol altında tuttuğu ve neredeyse yüzde 70’i yıkılan Musul’un yeniden yapılandırılması kapsamında, Musul Havalimanı’nın onarılmasının Türk şirketleri TAV ile 77 inşaat ortaklığına verildiği açıklandı. Yaklaşık 185 milyon dolar bedeli olan Musul Havalimanı onarım işinin 18 ayda tamamlanması öngörülüyor. Musul Havalimanı, onarımı tamamlandıktan sonra uluslararası havalimanı yetkinliği kazanacak.

Bu gelişme, Türkiye adına başlı başına çok önemli. Ancak daha önemlisi, söz konusu havalimanının onarım işi 2021’de Fransız Aeroports de Paris Ingenierie (ADPI) şirketine verilmişti. Bu tarihten sonra hiçbir ilerleme sağlanamayınca, söz konusu iş Fransızlardan alınıp Türk şirketlerine verildi. Bilindiği gibi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, birkaç kez Irak’ı ziyaret etmiş ve ziyaretleri kapsamında Musul’a da gitmişti. Bu ziyaretin sebeplerinden birinin de Musul Havalimanı inşasının Fransız şirketlerce yapılmasını sağlamak olduğu belirtiliyordu. Bu noktada Türk şirketlerinin onarım işini alması Türkiye’ye prestij kazandırdığı gibi, soğuk rüzgarların estiği Türkiye-Fransa ilişkileri açısından da psikolojik bir üstünlük sağlamış oldu.

Öte yandan bu gelişme ne Türkiye ne de Irak açısından sıradan bir olay. Musul Havalimanı ile birlikte Türkiye-Irak ilişkilerinde önemli bir eşik atlanmış oldu. Özellikle Türkiye’nin, Musul’un Başika bölgesindeki üste bulunan askerî varlığı ve su konusu gerekçesiyle Irak’taki Türkiye karşıtlarınca propagandanın dozu zaman zaman artırılıyordu. Hele ki 20 Temmuz’da Irak’ın kuzeyindeki Duhok vilayetinde, 9 kişinin yaşamını yitirmesine ve 30’a yakın kişinin de yaralanmasına neden olan saldırı yüzünden Türkiye’nin anlamsızca suçlandığı ve Türkiye’ye karşı propagandanın yoğun bir biçimde organize edildiği dönemden kısa bir süre sonra böyle bir gelişmenin gelmesi, Irak’taki Türkiye karşıtlığının yapay olduğunun bir göstergesi.

Tarafsız Politikanın Meyvesi
Nitekim hemen ardından Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’nin de Musul’a giderek, Musul Havalimanı’nın onarılması için yapılan törene katılması dikkat çekti. Özellikle Irak’ta 10 Ekim 2021 seçimlerinin ardından hükûmet kurma süreci ile ilgili yaşanan sıkıntılı süreç de düşünüldüğünde, Kazımi’nin bu kritik süreçteki duruşu, Irak’taki Türkiye algısı açısından önemli. Buradan hareketle iki ülke ilişkilerindeki güvenin tazelendiğini söylemek yanlış olmaz.

Bu noktada Türkiye’nin Irak politikasındaki doğal ve tarafsız duruşunun meyvelerini verdiğini söylemek yerinde olacak. Nitekim Türk şirketlerinin Musul Havalimanı’nın onarılması işini alması konusunda ciddi siyasi ve diplomatik mesai harcandı. Bu noktada Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney ve Musul Başkonsolosu Mehmet Küçüksakallı’nın yoğun çabaları göz ardı edilmemeli. Hatta Büyükelçi Ali Rıza Güney’in selefi olan Fatih Yıldız’ın da çabaları burada vurgulanmalı. Nitekim projenin Fransız şirketine verildiği dönemde Fatih Yıldız’ın sosyal medya hesabından paylaştığı şu mesaj oldukça anlamlı: “Proje tamamlansa bile, ertesi gün Air France’in Musul’a uçmaya başlamayacağını hepimiz biliyoruz. Yine herkes Musul’a ilk uçuşu kimin yapabileceğini de biliyor. Musul’u dünya ile bağlamak için görevden kaçmayız.”

Zira Irak’ta istikrarın sağlanması, Irak toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması, Irak halkının her ferdinin eşit vatandaşlık haklarını güvenceye alacak bir sistemin oluşturulması gibi ilkeler Türkiye’nin Irak politikasının temelini oluşturuyor. Bu temel ilkeler dâhilinde yürütülen Irak politikası, zaman zaman Irak’taki iç siyasi gelişmelerle olumsuz yönde etkilense de iki ülke arasındaki bağı koparmak mümkün değil. Coğrafi birlikteliğin yanı sıra sosyal, kültürel, ekonomik ve daha birçok konuda etkileşim üst seviyede. Ancak bugüne kadar iç ve dış faktörlerin etkisiyle iki ülke arasındaki bu etkileşimin yeterince “aksiyona” dönüştüğünü söylemek yanlış olur. Her ne kadar iki ülke arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 20 milyar dolar gibi bir rakama ulaşmış olsa da var olan potansiyel çok daha yüksek. Bu nedenle Musul gibi iki ülke ilişkileri açısından “kült bir mesele” haline dönmüş bir konuda yeni bir sürece girilmesi, bundan sonraki dönemde de Türkiye Irak ilişkileri açısından yeni kapıların açılmasını sağlayabilir. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için Irak’ın siyasi istikrara kavuşması şart. Irak siyasi istikrar yakalayabilirse Türkiye-Irak arasında ikinci sınır kapısının açılması, iki ülkeyi birbirine bağlayacak demir yolu hattının inşa edilmesi, buna paralel olarak yeni bir karayolu hattının oluşturulması gibi plan dâhilinde olan projelerin gerçekleştirilmesi işten bile değil.

Bu makale 20 Ağustos 2022 tarihinde Milliyet internet sitesinde " Türkiye-Irak İlişkilerinde Yeni Heyecan: Musul Havalimanı” başlığıyla yayımlanmıştır.