Türkiye'nin Afrika'da Artan Rolü: Pratik Çabalar ve Söylem Arayışları

Mehmet Özkan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi
Yakın zamana kadar Afrika, Türk dış politikası gündeminde ilk sıralarda yer almıyordu. Türkiye, 2005 yılını “Afrika yılı” ilan ederken, 2008 yılında ise elli Afrika ülkesinden temsilcilerin katılımıyla İstanbul'da ilk defa Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi düzenlendi. Yine 2008 yılında, Türkiye'nin o dönemki Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye'nin yeni dış politikası kapsamında Afrika'nın Türkiye için ayrı bir önemi olduğunu açıklamış ve bu doğrultuda, Afrika'da daha sonraki yıllarda yeni elçilikler açılmasına karar verilmiştir. O zamandan bu yana Türk dış politikasının Afrika'ya yönelik dış politikası devlet nezdinde şekil almış ve aynı zamanda halk arasında da giderek artan bir şekilde gözle görünür bir hale gelmiştir.         
 
Türkiye'nin Afrika ile ekonomik ve siyasi ilişkiler bakımından yeni bir sürece girmesi, bir başka ülkenin Afrika'ya açılmasından daha öte bir şeydir. Türklerin Afrika ile nispeten uzun bir geçmişe dayanan ilişkileri olmasına rağmen, özellikle de ekonomik göstergeler bakımından bu yeni süreç ileriye yönelik etkili bir yol izlemiş ve çok kısa bir zaman içinde başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Her ne kadar Ankara'nın Afrika'ya yönelik ilk ciddi ilgisi 1998 yılına dayansa da söz konusu çaba ancak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 2002 yılında iktidara gelmesinin ardından daha belirgin bir hâl almıştır. Türkiye'nin daha önce ihmal edilen bölgelere yönelik hızlı açılım süreci Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun sürekli çabaları sayesinde Afrika'da kendini ciddi bir şekilde göstermiştir. On sene öncesine kadar Afrika, Türkiye'deki televizyon kanallarında açlık, fakirlik ve çatışma görüntüleriyle tanınırken; bugün potansiyel bir ekonomi ve siyaset ortağı olmasının yanı sıra bir umut kıtası olarak da görülmektedir.