Bakış

Türkiye’nin Suriye’deki Askerî Harekâtına Dair İran Algısı

İran dış politikasının odak noktalarından biri olan Suriye, Tahran’ın bölgesel angajmanları açısından kritik önemdedir. Diğer bir ifadeyle Suriye’de sahip olduğu nüfuzu dış politikası açısından kullanışlı bir enstrüman olarak gören İran, Şam yönetiminin kontrol ettiği bölgedeki askerî, ekonomik, dinî/mezhepsel ve idari konulardaki varlığını artırma eğilimindedir. İran’ın Suriye’de artan varlığı, iç savaşa dâhil olan birçok aktör tarafından tehdit olarak görülse de bu durumun İran’a yansımaları sınırlı olmuştur. Suriye’deki en güçlü aktörlerden olan Rusya’nın Ukrayna krizi sonrası dikkatinin Suriye’den Doğu Avrupa’ya kayması, İran’ın Suriye’deki varlığının daha da pekiştiği bir süreci beraberinde getirmiştir. Rusya’nın dikkatinin belli ölçüde dağıldığı bu dönemde, ABD ve İsrail’in caydırıcı olmaktan uzak olan hava operasyonları da İran’ın Suriye’deki çıkarlarını maksimize etme çabalarının önüne geçememiştir. İran için tüm göstergeler olumlu seyrederken Ankara’nın Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyon kararı alması Tahran’ın hesaplarını gözden geçirmesine sebep olmuştur. Öncelikle, Türkiye’nin muhtemel operasyonuna engel olmak, eğer bu gerçekleşmezse operasyon sonrası süreçte kendi çıkarlarına tehdit oluşturabilecek riskleri en aza indirmek isteyen Tahran yönetimi, Ankara, Moskova ve Şam üçgeninde mekik diplomasisi uygulamaya başlamıştır. Diplomatik olarak yaşanan bu alarm durumunun Suriye sahasına yansımaları olmuş ve bazı bölgelerdeki İran destekli milisler mobilize olmuştur. Dolayısıyla, iç savaşın başından itibaren Suriye’de belki de en güçlü konumuna ulaşmış olan İran’ın, Türkiye’nin icra edeceği askerî harekâttan tedirgin olduğu görülmektedir. Bu tedirginliğin arka planı, İran’ın Suriye’deki mevcut angajmanları incelenerek daha net anlaşılabilir.