Kerkük'te 140. Madde Uygulanabilir mi?

Yaklaşık bir yıllık gecikmenin ardından 27 Ekim 2022’de Irak hükûmetinin kurulmasından bir ay sonra hükûmeti teşkil etmekle görevli Devletin İdaresi Koalisyonu, 28 Kasım 2022’de Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri Bafel Talabani’nin evinde bir toplantı düzenlemiştir. Mukteda es-Sadr’ın parlamentodan çekilmesinin ardından kurulan Devletin İdaresi Koalisyonu, Irak’taki hükûmet krizini çözme yükümlülüğünü üstlenen partilerden oluşmaktadır. Türkmenler hariç Irak’taki tüm tarafları içine alan Devletin İdaresi Koalisyonu, Bafel Talabani’nin evindeki toplantıda Irak Anayasası’nın 140. maddesinin etkinleştirilmesi kararını almıştır. Söz konusu toplantıya Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani, parlamento Başkanı Muhammed Halbusi, eski Başbakan Nuri el-Maliki, Bafel Talabani, Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri, Hikme Akımı başkanı Ammar el-Hekim ve Azim Koalisyonu lideri Musenna Samarrai gibi önemli isimler de Devletin İdaresi Koalisyonu toplantısına katılmıştır.

Irak Anayasası’nın 140. maddesine göre 1968 ile 2003 yılları arasında Irak’ta yapılan demografik değişimlerin normalleşme, nüfus sayımı ve referandum olmak üzere üç aşamadan oluşan bir çözüm süreci öngörmektedir. Ancak bu maddenin en geç 31 Aralık 2007 tarihine kadar uygulanması anayasada öngörülmüştür. Ne var ki Irak’ta anayasa değişikliğinin zor olmasından dolayı bu maddeye ilişkin bir değişiklik yapılamamıştır. Nitekim herhangi bir anayasa değişikliğinin üç vilayet tarafından reddedilmemesi gerekir.  28 Temmuz 2019’da Federal Yüksek Mahkeme, 2007 yılı sonu itibarıyla 140. madde sona ermesine rağmen anayasal sınırları zorlayarak bu maddenin geçerli olduğunu tartışmalı bir şekilde karara bağlamıştır. Kerkük başta olmak üzere karma etnik yapılı bölgelerde yaşayan etnik, dinî ve mezhepsel grupların söz konusu maddeye yönelik tavırları birbirinden ayrışmaktadır.

140. Maddenin Uygulanmasına İlişkin Tarafları Tutumu
Türkmenler, söz konusu madde kapsamında Baas rejimi tarafından arazileri ellerinden alınarak zarar görenlere tazminat ödenmesi veya arazilerinin geri iadesini talep ederken Araplar, bu maddenin uygulanmasına tamamıyla karşı çıkmaktadır. Diğer yandan Kürt siyasi partileri ise bu maddeye göre bir referandum düzenleyerek Kerkük’ü IKBY’ye ilhak etme çabası içerisindedir. 140. madde üzerinden bir referandumla Kerkük’ün mevcut statükosunun değiştirilmesi olasılığı, Türkmenler ve Araplar için ciddi endişe kaynağıdır. Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerin, IKBY’ye bağlı olmasına karşı olan Türkmenler ve Araplar, 2003 yılından sonra Kürtler lehine Kerkük’te demografik değişimlerin yaşandığını ileri sürmektedir. Buna karşı Kürtler ise 16 Ekim 2017 tarihinden sonra Araplar lehine demografik değişimin yaşandığını belirtmektedir.

1 Ekim 2019 tarihindeki geniş çaplı halk gösterileriyle gündeme gelen anayasa değişiklikleri tartışmalarında 140. maddeye yönelik yine Kerkük’te nüfus çoğunluğunu oluşturan Türkmenler, Araplar ve Kürtler arasında ayrımların olduğu belirtilmektedir. Türkmenler, Baas rejiminin Araplaştırma politikasının etkilerini kaldırma süreci olan normalleşme, nüfus sayımı ve referandum süreçlerinden referandumun kaldırılmasını önerdikleri belirtilmektedir. Buna karşı Araplar ise anayasa değişikliğiyle 140. maddeye gerek kalmadığını Kerkük’te istikrar ve barışın bulunduğunu ileri sürmektedir. Kürtler ise Arap ve Türkmen tezlerine karşı 140. maddede herhangi bir değişikliğe karşı çıkmakta, bu maddenin uygulanmasının gerekliliğini her fırsatta dile getirmektedir.

140. Maddenin Etkinleştirilmesi Ne Anlama Gelir? 
ITC’nın katılmadığı Devletin İdaresi Koalisyonu’nun Bağdat’taki son toplantısında 140. madde uygulanmasının etkinleştirilmesi kararı, Irak’ın üçüncü en büyük etnik unsuru olan Türkmen toplumunun iradesinin dikkate alınmadığı anlamına gelmektedir. KYB yetkilisi ve Sudani hükûmetinde Irak Adalet Bakanlığını üstlenen Halit Şivani, bu karar sonucu üst düzey bir komisyonun kurulduğu ve 10 gün içerisinde söz konusu komisyonun göreve başlayacağını açıklamıştır. 140. maddenin uygulanması için daha önce oluşturulan komisyonun başkanı Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri’nin yerine başka birinin de seçileceği belirtilmektedir.

140. maddenin etkinleştirilmesi kararının Kürt siyasi partilerinin Sudani hükûmetine yaptığı baskısı sonucu alındığı ifade edilmektedir. Nitekim Sudani, hükûmetinin temel önceliğinin yolsuzlukla mücadele ve kamu hizmetinin artırılması gibi hususlar olduğunu sık sık dile getirmektedir. Sudani’nin 27 Ekim 2022 tarihinde güvenoyu için parlamentoya sunduğu hükûmet programında IKBY ile sorunların kalıcı bir şekilde çözümüne ilişkin hususlar yer almaktadır. Sudani ayrıca başbakanlığı üstlendikten sonra birden fazla kez IKBY ile sorunların çözülmesi konusunda kararlı olduğunu belirtmiştir. Valilerin yönetim performanslarına göre 3 ay içerisinde Sudani hükûmeti tarafından değiştirilebilecekleri belirtilmektedir. Kerkük valiliğinin KYB’ye verileceği yönündeki spekülasyonların olduğu bir dönemde 140. maddenin uygulanmasının gündeme gelmesi şaşırtıcı değildir.

140. maddenin gündeme gelmesi Kerkük’teki siyasetçilere göre Kerkük’te valilik düzeyinde bir değişikliğin ilk sinyali şeklinde okunmaktadır. Türkmenler, Kerkük vilayetinin yönetiminde gerçek bir ortaklıktan yana olduklarını birden fazla kez ifade etmişlerdir. 25 Eylül 2022’de Türkmen siyasi partilerinin gerçekleştirdiği toplantıda Türkmenler, anayasal haklarına vurgu yaparak Kerkük valiliğinin Türkmenlere verilmesi gerektiğine parmak basmışlardır. Irak Anayasası’nın 125. maddesi Türkmenlerin yönetime katılımlarını garanti etmektedir. Ancak bu bağlamda Türkmen siyasi partilerinin ortak fikirde buluşma konusunda gösterdikleri zaaf, isteklerinin yerine getirilmesi açısından sorunlu bir mesele olarak devam etmektedir. Bu nedenle Kerkük Türkmen Milletvekili Erşat Salihi, Türkmen siyasi partilerinin Bağdat’ta bir toplantı düzenlemeye davet etmiştir.

140. maddenin etkinleştirilmesine ilişkin görüşlerini aktaran Türkmeneli Partisi Başkanı ve eski Irak Parlamentosu Milletvekili Riyaz Sarkahya, 140. maddeye göre Kerkük’te bir referandumun gerçekleştirilmesinin zor olduğunu belirtmiştir. Kerkük’te Kürtlerin önemli bir kesimi, IKBY’deki zor ekonomik şartlardan dolayı Kerkük’ün bölgeye dâhil edilmesinden yana değildir.

140. Maddeyi Etkinleştirme Kararının Zamanlaması
23 Aralık 2022’de Maliki’nin siyasi kazanımlara göre valilerinin belirlenmesi yönündeki açıklamasından sonra 140. maddenin Devletin İdaresi Koalisyonu gündemine alınmasının tesadüf olmadığını söylemek mümkündür. 140. maddenin böyle bir durumda gündeme gelmesi, Kürt siyasi partiler tarafından valiliğin elde edilmesi için bir taktik olabilir. Bu nedenle Kerkük’teki mevcut güvenlik denkleminden dolayı vilayet statüsünün bir iç çatışmaya yol açabileceği veya en azından uygulanmasının zor olabileceği bu süreçte Kürtler, vilayetin statüsünün referandumla belirlenmesi isteğini erteleyebilir. Ancak bu erteleme karşılığında ise hâlihazırda Kerkük valiliğini vekâleten yürüten Rakan Said el-Cuburi’nin Kürt bir şahsiyetle değiştirilmesini isteyebilir. Bu nedenle önümüzde süreçte Kerkük’ün statüsü ve valilik meselesinin daha sık bir şekilde gündeme gelmesi söz konusuyken bu noktada Türkmenlerin ne kadar hazırlıklı olduğu sorusu ortaya çıkmaktadır. Irak’ta Türkmenler için tahsis edilen hemen her görev için birden fazla aday çıkaran Türkmenlerin ortak yol haritası ve tek aday üzerine yoğunlaşması yerinde olacaktır.

Petrol zengini Kerkük başta olmak üzere karma etnik yapılı bölgelerin statüsünü ilgilendiren 140. maddenin Irak federal bütçesinin Bağdat yönetimi tarafından hazırlandığı bir dönemde gündeme gelmesi, IKBY’nin bütçedeki yüzde 12,67’lik payının artırılması için de bir baskı olabilir.  Diğer yandan Kürt siyasi partileri, federal bütçe yasasının hazırlandığı süreçte 140. Maddeye dikkat çekerek bu maddenin gerekliliklerinin yerine getirilmesi için finansal ayrımın yapılmasını sağlamaya çalışmaktadır. Terör örgütü IŞİD’le mücadele önceliği ve Irak’ın karşılaştığı ekonomik sıkıntılardan dolayı 140. maddenin uygulanması için yapılan finansal kaynaklar kesilmiştir. 2021’de ise 140. madde kapsamında bazı işlerin yürütülmesi için 13 milyar Irak dinarı (yaklaşık 9 milyon dolar) tahsis edilmiştir.

Tüm bunlara ek olarak Kürt siyasi partileri, 2017 Ekim ayından itibaren Rakan Said el-Cuburi’nin vali vekilliği döneminde Kerkük’te Araplaştırma politikalarının uygulandığını dile getirmektedir. Bu nedenle Kürtler, 2003 yılından sonra Kerkük’te nüfus açısından elde ettiği kazanımın risk altında olduğunu düşünmektedir. Buradan hareketle Kürt siyasi partilerin, Irak’ın diğer bölgelerinden Kerkük’e yerleşim sürecindeki kolaylıklardan rahatsız olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim 2017’den önce Kerkük nüfusuna kayıtlı olmayan bir Irak vatandaşının Kerkük’e yerleşmesinin zor olduğu bilinmektedir.

Sonuç itibarıyla Irak’ın İdaresi Koalisyonu tarafından 140. madenin uygulanmasının etkinleştirilmesi, Kerkük başta olmak üzere karma etnik yapılı bölgelerde sağlanan nispi güvenlik durumunu olumsuz etkileyebilir. Türkmenlerin sürece dâhil edilmeden bölgelerinin kaderinin belirlenmeye çalışılması, Türkmen toplumunun dolayısıyla bölgedeki Türkmen siyasi partilerin ve güçlerin tepkisine sebep olabilir. Türkmenlere ek olarak Kerkük’teki Araplar, normalleşme, nüfus sayımı ve referandum aşamalarından oluşan 140. maddenin sadece referandum sürecine değil tamamına karşı çıkmaktadır. Yine de 140. maddenin uygulanması hâlinde Türkmenlerin elinden alınan arazilerin iade edilmesi veya tazminat talep edilmesi için bir fırsat oluşturduğu da ifade edilmektedir. Baas rejimi döneminde Araplaştırma politikası kapsamında yerinden edilen Türkmenlerin tazminatının talep edilmesine amacıyla ITC başta olmak üzere Türkmen siyasi partilerinin bir komisyon oluşturması gerekebilir.

KDP ve KYB arasındaki siyasi ihtilaflar başta olmak üzere Irak’taki mevcut siyaset ve güvenlik durumu 140. maddenin uygulanmasına elverişli değildir. Özellikle Kerkük’ün ana bileşenleri, 140. maddenin uygulanmasına karşıdır. Diğer yandan gündeminde 140. madde olmayan halk ise yolsuzluk ve işsizlikle mücadele ve kamu hizmeti kalitesinin artırılmasını talep etmektedir. Bu nedenle 140. maddenin uygulanması yönündeki çabalar gerek merkezî gerekse yerel hükûmetin çabalarını halkın istemediği bir istikamete yöneltmek olacak ve Kerkük gibi Türkmen bölgelerle diğer karma etnik yapılı bölgelerde halk arasında sorunlara yol açabilir. Bu durum daha önce örnekleriyle görüldüğü üzere Kerkük’te çatışmaya ve güvenlik boşluklarına yol açabilir. Bu noktada Irak hükûmetinin ülkeye dair özellikle halkın ihtiyaçlarını karşılama noktasında sıkıntıları varken Kerkük ve tartışmalı bölgeler gibi bir meselede kendini zora sokacak bir adım atmasını beklemek doğru olmayacaktır.