İsrail Seçim Kampanyalarında II. Gazze Savaşı*

M. Mustafa Kulu, Selçuk Üni. İİBF Uluslararası İlş. Bl. mkulu@selcuk.edu.tr
Neoliberal uluslararası teorisyenlerce dillendirilen ve Kant’ın “ebedi barış” (perpetual peace) felsefi görüşüne dayanan “demokratik barış teorisi”ne göre demokratik devletler doğası gereği külfete yol açtığı ve savaşın demokrasiyle tezat olduğuna inanıldığı için birbiri ile savaşmayı istemezler.(1) Fakat halk iradesine dayalı devletlerin birbiri ile savaşmayacağı tezi İsrail söz konusu olunca Ortadoğu’da bir istisna teşkil etmektedir. Çünkü İsrail, halkın iradesi ile (2006’da) işbaşına gelen Hamas’a karşı uzun zamandır değişen yoğunlukta bir çatışma halinde olup özellikle parlamento seçimlerinin kampanya dönemlerinde intikam saldırılarını daha da yoğunlaştırmaktadır.
 
İsrail yıllarca ABD ve Avrupa’daki lobileri vasıtasıyla İsrail’in Ortadoğu’daki tek gerçek demokrasi olduğu propagandasını yayarak, yaptığı savaşları ve işgalleri demokrat olan İsrail ile baskıcı rejimlere sahip Araplar arasında patlak veren bir müdafaa veya önleyici savaş olarak lanse etmeye çalışmıştır. Fakat Lübnan’ın parçalı demokrasisi, Filistin’deki seçimler ile Arap Baharı sonrasında komşusu olan Mısır’da yapılan seçimler, İsrail’in komşularına karşı saldırganlığı meşrulaştırmada kendi demokrasisi ve karşı tarafın baskıcılığı üzerine kurduğu değerler söylemi yerine güvenlik söylemini ön plana çıkarmasını zorunlu kılmaktadır. İsrail’in resmi olarak bu savaşa Dış İşleri Bakanlığı’nın web sayfasında İbranice olarak “Bulut Sütunu Operasyonu” (mivtsa amud anen [מבצע עמוד ענן])(2) demesine rağmen İngilizce bölümünde “Sütun Savunma Operasyonu” (Operation Pillar of Defense)(3) olarak adlandırması bu söylemin bir yansımasıdır. Bu iki farklı isimlendirme aslında, savaşın içerdeki algılaması ile dışarıdaki algılamasının farklı olduğunu ve dışarıya karşı özellikle bir “mağdur” olarak savunma savaşı yapıldığının gösterilmek istendiğini göstermektedir.
 
Teorik olarak İsrail’deki ve Gazze’deki hükümetler seçimle işbaşına geldiği için demokratik yönetimlerdir. Her iki hükümette yönetimleri altındaki toplumun rızası ile iktidardadırlar. Her iki toplumun da demokratik olmasına rağmen, savaşmalarının nedeni iki devletin istisna olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü iki devlet ve/ya toplum birbirlerini meşru birer devlet/ toplum olarak tanımamaktadırlar. İsrail, Hamas’ı ve onu destekleyenleri terörist olarak görürken,(4) Hamas da İsrail’i ve onun Siyonist politikalarına arka çıkanları İsraillileri işgalci olarak görmektedir.(5) Bundan dolayı aslında Gazze savaşının tarafları olan Gazze ve İsrail (ontolojik olarak) devlet değillerdir.
 
Ayrıca konumuz açısından ilginç olan diğer nokta ise genelde demokratik toplumların liderlerinin seçim kampanyaları döneminde savaşmaktan kaçındıkları (Roosevelt’in ABD’yi seçim kampanyası döneminde savaşa sokmaktan kaçınması) hatta kendilerini etkileyecek savaşı engellemek için (Obama seçim döneminde İsrail’in İran’a saldırmaması için uğraş vermesi) politikalar geliştirdikleridir. Fakat İsrail, son iki parlamento seçimleri arifesinde Gazze ile yoğun çatışmalara girmekten kaçınmamıştır. Bu durumun İsrail toplumu ve devletinin özel şartlarından kaynaklanmaktadır.(6)
 
Haaretz-Dialog tarafından yapılan ve 19 Kasım 2012 tarihinde Haaretz Gazetesi'nde yayınlanan ankete göre; İsrail'in saldırısını destekleyen Yahudilerin oranı