ITC Başkanı Hasan Turan’ın Bağdat’taki Görüşmeleri

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan başkanlığındaki bir heyet, 18 Ekim 2021’de Irak’ın başkenti Bağdat’taki siyasi liderler ile görüşmelere başlamıştır. Ziyaretine Ammar el-Hekim (Hikme Akımı lideri) ile başlayan Turan, Haydar el-İbadi (eski Irak Başbakanı), Hadi el-Amiri (Fetih Koalisyonu lideri), Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Özel Temsilcisi Jeanine Hennis Plasschaert, Sadr Akımı Heyeti Başkanı Ahmet el-Mutayri ile görüşmüştür. 1 Aralık 2021 tarihinde de Kanun Devleti Koalisyonu lideri eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki ile bir araya gelmiştir.

Turan, Bağdat’taki görüşmelerden önce 13 Kasım 2021’de yaptığı çağrıda Türkmenlerin Irak’taki durumuna ve Türkmen bölgelerine ilişkin “Türkmenlerin birliği, Irak’ın bölünmesini engelledi. Türkmen bölgelerine yönelik komplolar devam etmektedir. 2007 yılında Kerkük’ün bölge statüsüne kavuşturulmasını sunduk. Türkmenler, Peşmerge’nin geri dönüşüne karşıdır. Türkmenlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek ve Bağdat’ta güçlü bir sesle Türkmenlerin hedeflerini talep etmek için ortak liderliğe davet ediyoruz” açıklamalarıyla Türkmenleri ilgilendiren temel güncel meseleleri ifade etmiştir. Hasan Turan’ın bu açıklaması, Türkmen bölgelerinin hükûmet kurma sürecinde pazarlık konusu olma ihtimalinin önüne geçme çabası ve Türkmenlerin hükûmette temsil edilmelerini sağlamak için hazırlık yapma çağrısı şeklinde okunabilir. Turan diğer yandan Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerindeki güvenliğin federal güçlerin kontrolünde olmasından memnuniyet duyduklarını ifade etmiştir.

Irak’taki siyasi süreç ve güvenlik durumu, son parlamento seçim sonuçlarının açıklanmasıyla başlayan siyasi kriz nedeniyle pek umut verici görünmemektedir. Seçimlerde kaybeden Fetih Koalisyonu seçim sonuçlarına itirazlarını devam ettirirken Sadr Koalisyonu, uzlaşıcı hükûmet yerine ulusal çoğunluklu hükûmetin kurulmasını talep etmektedir.  Bu nedenle güvenliğin kırılgan olduğu karma etnik ve dinî yapılı bölgelerde Türkmen toplumun olası gelişmelere hazırlıklı olmasını gerektirmektedir. Türkmenlerin parçalanmış ve çok başlı bir görüntü vermelerinin, Kerkük ve Tuzhurmatu, Karatepe ve diğer bölgelerdeki varlıklarını olumsuz etkileyeceği şüphesizdir. Nitekim Türkmen bölgeleri üzerinde Kürt-Arap hâkimiyeti yarışı söz konusudur. Türkmen bölgelerindeki güvenlik statüsünün Peşmerge’nin geri dönüşüyle değişmesi durumunda bu bölgelerdeki Türkmenlerin ülke içinde yer değiştirmesi veya Türkiye gibi komşu ülkelere göçünün artması söz konusu olabilir. Hükûmet kurma çabaları bağlamında, Türkmen bölgelerinin geleceğinin, Arap (Şii ve Sünni) ve Kürt siyasi partilerinin siyasi hedefleri doğrultusunda belirlenmesi olasılığı Türkmenleri endişelendirmektedir.

Türkmen Bölgelerinde Güvenlik Endişesi
Irak’ın üçüncü kurucu unsuru olan Türkmenler; Musul’a bağlı Telafer ilçesi, Erbil merkez, Kerkük merkez, Selahaddin vilayetine bağlı Tuzhurmatu ve Amirli ilçeleri, Diyala’ya bağlı Kifri ilçesi ve Karatepe nahiyesi gibi bölgelerde yoğun olarak yaşamaktadır. Türkmen bölgeleri, Arap ve Kürt toplumlarını birbirinden ayıran geçiş bölgeleri olmaları nedeniyle, Irak’taki Kürt-Arap çatışmalarının büyük ölçüde önüne geçilmesi açısından önemli olmuştur. Diğer yandan Irak’ın birliğinin korunmasında önemli rol üstlenen Türkmen bölgeleri, ülkenin birliği ve bölgesel istikrarın sağlanmasında etkili olmuştur. Ancak Irak Anayasası’nda Türkmen bölgelerinin bu önemini ortadan kaldıracak nitelikte olan 140. madde, bu bölgeleri tartışmalı duruma düşürmüştür. Nitekim IKBY’nin Irak’taki siyaseti, genellikle Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerini IKBY’ye ilhak edilmesi yönünde bir duruş sergilemekte ve Kürt taraflar bunun için çaba harcamaktadır. Bu nedenle IKBY yetkilileri, IKBY dışındaki karma etnik yapıya sahip ve Türkmen bölgelerini “IKBY dışındaki Kürdistan” bölgeleri olarak lanse etmektedir.

Türkmen siyasi partileri, genellikle Peşmerge’nin Kerkük ve diğer karma etnik yapılı bölgelere geri dönüşü bağlamında sık sık endişelerini ifade etmişlerdir. ITC, 15 Kasım 2021’de yaptığı açıklamada Kerkük’ün siyasi partiler arasındaki kavgaların bir parçası hâline getirilmesi endişesini belirtmiştir. Türkmenler Kerkük’te federal güçler dışında IKBY’ye bağlı güçlerin bulunmasının, vilayet bileşenleri arasında etnik temelli çatışmalara yol açabileceğinden endişe etmektedir. Türkmenlerin Peşmerge’nin geri dönüşüne karşı olmalarının bir diğer nedeni de Ekim 2017’den önce Kerkük’te Türkmenlere karşı kimliği belirsizler tarafından gerçekleştirilen suikast ve insan kaçırma olaylarının tekrarlaması ihtimalidir. Ayrıca 2005 Anayasası’nın 141. maddesine göre Peşmerge güçlerinin görevi, IKBY’nin sınırını korumak olduğundan, Peşmerge’nin Kerkük ve diğer vilayetlerde bulunması anayasa hükümlerini ihlal etmektedir.

Peşmerge’nin başta Kerkük olmak üzere Türkmen bölgelerine geri dönme talepleri ve hükûmet kurma sürecinde bu konuyu pazarlık hâline getirmelerinin ana nedenlerinden biri de ekonomik olabilir. Terör örgütü IŞİD’in saldırılarını gerekçe göstererek Kerkük’te nüfuzunu tekrar arttırmak isteyen IKBY’nin, kentteki petrol kuyularına hâkim olmak niyetinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Nitekim IKBY’nin 2014-2016 yılları arasında Bağdat merkezî hükûmetinin bilgisi dışında Kerkük petrollerinden günlük yaklaşık 400 bin varil petrol ihraç ettiği bilinmektedir. IKBY’de ekonomik sıkıntılar, son protesto gösterileri ve geçimsizlik nedeniyle bölgeden Avrupa’ya göç olayları göz önüne alındığında IKBY’nin tekrar Kerkük gibi petrol zengini bölgeleri kontrol etmeye çalışması bölgenin istikrarı açısından endişelere sebep olmaktadır.

ITC Başkanı Turan’ın Bağdat’taki görüşmelerinde; Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerinin statüsü ve güvenlik yapısı ulusal bir mesele olarak öne çıkmıştır. Diğer yandan karma etnik yapılı bölgelerin bölgesel boyutu dikkate alındığında, ülkede imar ve kalkınmayı sağlamak için Türkiye başta olmak üzere komşu ülkelerle iyi ilişkiler içerisinde olması gereken Bağdat yönetiminin söz konusu bölgelerin statüsünü değiştirecek adım atmasının zor olacağı ifade edilebilir. Ekim 2017’de Irak merkezî hükûmetinin Kerkük ve diğer karma etnik yapılı bölgeleri askerî operasyonuyla Kürt kökenli vali yerine geçen Arap kökenli Rakan Said el-Cuburi’nin son parlamento seçimlerinde Milletvekili seçilmesiyle birlikte yerine kimin geleceği ya da parlamentoya gidip gitmeyeceği Kerkük’teki siyasi süreci de belirsizleştirmektedir.

2017’de Kerkük’ün Kürt kökenli valisi Necmettin Kerim yerine vekâleten geçen Rakan Said el-Cuburi’nin son parlamento seçimlerinde milletvekili olma hakkı kazanmasıyla birlikte parlamentoya gitmesi durumunda valinin gelecek süreçte hangi etnik gruptan olacağını gündeme getirmiştir. Kürt partileri bu durumu fırsata çevirerek milletvekili seçilen Cuburi’nin yerine kendi partilerinden birini vali yapmak istedikleri ihtimaller arasında değerlendirilmektedir. Böylece Kürt siyasi partileri gelecek süreçte, Kerkük’ün hem idari hem de güvenlik otoritesini kontrollerinde tutmak isteyebilir. Bu noktada Hasan Turan’ın Bağdat’taki temaslarının Kerkük Valiliğinin Türkmenlere verilmesi ve Kerkük güvenlik yapısında değişiklik yapılmaması kapsamında geliştiğini ifade etmek mümkündür. Cuburi’nin 27 Kasım 2021’de Hasan Turan ve 30 Kasım 2021’de Erşat Salihi ile gerçekleştirdiği görüşmeler, gelecek dönemden Kerkük Valiliğinin bir Türkmen tarafından üstlenilmesi için siyasi çaba içerisinde olduklarına dair bir gösterge olarak okunabilir.

Türkmenlerin Gelecek Hükûmetteki Temsili
2003 yılından bu yana Türkmenlerin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri de Irak merkezî hükûmetindeki temsillerinin hak ettikleri, adil ve eşit bir biçimde sağlanamaması olmuştur. Nitekim 2003 yılından sonra Şii, Sünni ve Kürt denklemi üzerine inşa edilen Irak siyaseti, ülkenin asli unsurlarından biri olan Türkmenlerin hükûmetteki temsil haklarını karşılamamıştır. Türkmenlerin, İbrahim Caferi, Nuri Maliki ve Kazımi hükûmetlerinde temsilleri bakanlık düzeyinde sağlanmıştır. 2005-2014 yılları arasında Türkmenlerin Irak hükûmetlerindeki temsilleri bir ila üç bakanla sağlanmış olsa da bu bakanlıklar Şii veya Sünniler adına verilen Türkmen bakanlıklar şeklinde belirmiştir. 

Haydar el-İbadi ve Adil Abdulmehdi dönemlerinde ise Türkmenlerin bakan düzeyinde temsilleri sağlanmamıştır. Abdulmehdi’nin istifası üzerine kurulan Mustafa el-Kazımi hükûmetinde ise Türkmenler temsili devlet bakanlığıyla temsil edilmiştir. 2003 Temmuz ve 2004 Haziran tarihleri arasında kurulan Geçici Yönetim’de Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Reşat Ömer Mendan tarafından yürütülmüştür. 2004 ile 2005 yılları arasında İmar ve İskân Bakanlığı ve 2005- 2014 yılları arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı Casim Muhammed Cafer Bayatlı tarafından yürütülmüştür. Ayrıca 2010 ile 2014 yılları arasında İzzettin Devle tarım bakanı ve Turhan Müftü vilayetler işlerinden sorumlu devlet bakanı ve vekâleten iletişim bakanı olarak görev üstlenmiştir. Türkmen bakanların yanı sıra 2005-2014 yılları arasında Irak bürokrasisinde bakanlık seviyesinde görülen Hac ve Umre Heyeti’nin başında Muhammed Taki Mevla bulunmuştur. 6 Mayıs 2020 tarihinde kurulan Mustafa Kazımi hükûmetinde Türkmen bakanın parlamentoda güvenoyu alması ancak 15 Aralık 2020’de gerçekleşmiştir. Kazımi’nin Ankara ziyaretinden 2 gün önce Türkmen bakan Hiyam Köprülü’nün Irak Parlamentosunda güvenoyu alması, Türkiye yönelik bir mesaj olarak okunmuştur.

10 Ekim 2021’de gerçekleştirilen seçimin ardından oluşturulacak hükûmetteki Türkmenlerin temsili, Türkmen kamuoyunu ilgilendiren önemli konulardan biridir. Irak Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili, Erşat Salihi, 2 Kasım 2021’de yaptığı bir açıklamada, “Türkmenler gelecek hükûmette bir bakanla Irak’ın asli kurucu unsur olarak temsil edilecekler” ifadesini kullanmıştır. Türkmenlerin Irak’ın asli kurucu olarak kabinede bakanlık üstlenmeleri; cumhurbaşkanlığı, parlamento başkanlığı ve başbakanlıkta yardımcılık düzeyinde temsillerinin önünü de açabilir. Nitekim, Irak’taki siyasal sistem kota üzerine kurulmuştur. Türkmenlerin de üç başkanlıkta yardımcılarının olabilmesi, Irak’taki siyasi sürecin demokratik bir şekilde ilerlemesi açısından önemlidir.

Türkmen bölgelerindeki güvenlik yapılanmasında herhangi bir değişikliğin önüne geçmek ve Türkmenlerin gelecek hükûmetteki temsilini sağlamak, ITC Başkanı Hasan Turan başkanlığındaki Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi Listesi heyetinin ana gündem maddeleri olmuştur. Bu iki maddeye ek olarak gelecek yerel seçimlere kadar Cuburi’nin parlamentoya milletvekili olarak geçmesi hâlinde yeni valinin seçilmesinde Türkmenlerin söz sahibi olması gerektiği görüşülen konular arasında değerlendirilebilir. Nitekim Türkmen bölgeleri, terör örgütü IŞİD tehditlerinin yanı sıra PKK terörüyle de karşı karşıya kalmaktadır. Diğer yandan Türkmen bölgelerindeki güvenlik sorunu üzerinden Peşmerge güçleri geri dönmek için çaba göstermektedir.

Sonuç
Son parlamento seçimleri ardından seçim sonuçlarına yönelik yapılan itirazlar ve gelecek hükûmetin uzlaşmacı veya çoğunluk olup olmaması gibi sorunların nasıl şekilleneceği belirsizliğini korurken Türkmenlerin bir araya gelmeleri gerekmektedir. Nitekim Irak’taki belirsizliğin ortaya çıkarabileceği herhangi bir kaostan en fazla etkilenebilecek aktörü Türkmenler olabilir. Türkmenlerin bulundukları bölgeler, Bağdat ile Erbil arasında geçiş bölgeleri niteliğindedir. Ayrıca Türkmen bölgelerinde birden fazla etnik grup, din ve mezhep mensubu bulunmaktadır. Dolayısıyla herhangi bir etnik ve mezhep kavgası, doğrudan Türkmenlerin Irak’taki varlığını etkileyecektir.

Irak’taki mevcut siyasi koşullar ve güvenlik durumu, Türkmen siyasi partilerinin, parti üstü hareket etmesini gerektirmektedir. Türkmen siyasi güçlerinin Irak’taki diğer siyasi partilerle bütün Türkmenler adına hareket edecek heyetin bulunması önemli olmaktadır. Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi listesi adına Hasan Turan’ın gerçekleştirdiği görüşmelerin bu yönde yürütüldüğü ifade edilebilir. Türkmenlerin gelecek hükûmetteki temsillerinin sağlanması, Türkmen bölgelerini ilgilendiren güvenlik, Kerkük Valiliği, gelecek yerel seçimler ve Telafer ile Tuzhurmatu ilçelerinin vilayet statüsüne kavuşturulması gibi meselelerde konumlarını güçlendirir. Ayrıca gelecek süreçte karma etnik yapılı bölgelerin tartışmalı bölgeler olarak statülerinin yeniden gündeme gelmesi söz konusu olabileceğinden Türkmenlerin Irak’taki varlığının ciddi tehditlerle karşılaşacağı tartışmaları söz konusu olabilir.