Karbon Dengelemesi Körfez Ekonomisi ve Çevre Politikaları İçin Yeni Bir Ufuk Anlamına Gelebilir

Nedir ve Neden Önemlidir?
Körfez bölgesi, sürdürülebilir ve çeşitlendirilmiş bir ekonomi arayışında karbon dengelemeyi temel bir unsur olarak benimsemektedir. Bu ülkeler, karbon piyasaları kurarak ve karbon dengeleme girişimlerini başlatarak yeşil teknolojilere yabancı yatırım çekmekte ve yeni uluslararası ortaklıkları teşvik ederek ekonomik pozisyonlarını geliştirmektedirler.

Karbon dengelemeye yönelik bu çaba Körfez ülkelerinin Paris Anlaşması gibi küresel taahhütlere uyum sağlamasına olanak tanımakta ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini hafifletme konusundaki kararlılıklarını göstermektedir. Körfez ülkelerinin benimsediği stratejik yaklaşım, ekonomik kalkınmayı çevre korumayla uyumlu hâle getirme konusundaki kararlılıklarını gösterirken aynı zamanda karbon dengeleme çabaları aracılığıyla uluslararası ilişkilerin şekillenmesinde de önemli bir rol oynamaktadır.

Karbon dengeleme; bireylerin, şirketlerin veya hükûmetlerin, sera gazı emisyonlarını azaltan veya ortadan kaldıran projelere yatırım yaparak mevcut karbondioksit (CO2) emisyonlarını dengelemelerine olanak tanıyan bir mekanizmadır. Bu projeler yenilenebilir enerji, yeniden ağaçlandırma veya karbon yakalama ve depolama gibi girişimleri içerebilmektedir. Keza bireyler, şirketler veya hükûmetler, karbon kredileri satın alarak emisyonlarını dengeleyebilir ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel çabalara katkıda bulunabilir.

Körfez Ülkelerinin Karbon Dengeleme Yöntemi
Körfez ülkeleri, karbon dengelemeye ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik diğer çabalara aktif olarak katılarak küresel olarak düşük karbon ekonomisine geçişte kilit oyuncular hâline gelebilirler. Bu sürece katılım, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri karbon pazarı oluşturulması, yeni teknolojilerin paylaşılması ve ortak çevre projeleri başlatılması için birlikte çalışmayı gerektirdiğinden, bölgedeki iş birliğini de teşvik etmektedir. Bu iş birliği bölgede bağları güçlendirmekte ve bölgedeki istikrarı ve ekonomik büyümeyi desteklemektedir.

Bu ülkeler, karbon piyasaları kurarak ve karbon dengeleme projelerine katılarak çevre dostu teknolojilere yabancı yatırım çekmekte ve yeni küresel ortaklıklara ve daha iyi ekonomik ilişkilere kapı açmaktadır.

Karbon dengeleme girişimlerine katılmak, Körfez ülkelerinin Paris Anlaşması gibi uluslararası taahhütleri yerine getirmesine yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda, sıcaklık artışını frenlemeye ve iklim değişikliğinin en sert etkilerini azaltmaya yönelik küresel çabalara olan bağlılıklarını göstermektedir.

Bu kapsamlı strateji, sadece Körfez bölgesinin ekonomik büyümeyi çevreye özen göstererek dengeleme konusundaki kararlılığını vurgulamakla kalmıyor aynı zamanda karbon dengeleme çabaları ile Körfez'deki uluslararası ilişkilerin dinamikleri arasındaki karmaşık bağlantıya da ışık tutuyor.

Suudi Arabistan ve BAE'nin karbon dengeleme çabaları
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan'da, sırasıyla 2050 ve 2060 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedeflerini desteklemek için karbon dengeleme girişimleri geliştirilmektedir. Bu girişimler; hidrojen, karbon yakalama ve doğa bazlı çözümler (NBS) dâhil olmak üzere, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve karbon azaltma çözümlerinin bir karışımını içermektedir.

BM'nin Riyad'da düzenlediği MENA İklim Haftası sırasında Suudi Arabistan, Sera Gazı Kredilendirme ve Dengeleme Mekanizmasını (GCOM) tanıtmıştır. Bu yeni iç pazar düzenleme mekanizması, krallıktaki kuruluşların emisyon azaltma ve yok etme hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olarak sürdürülebilir ve düşük emisyonlu bir gelecek için kolektif eylemi teşvik etmektedir.

İlaveten Suudi Kamu Yatırım Fonu (PIF) ve Suudi Tadawul Grubu, bölgesel işletmeleri net sıfır emisyona geçişte desteklemek için Bölgesel Gönüllü Karbon Piyasası Şirketini (RVCMC) kurmuştur. RVCMC, karbon kredisi satın alımlarının bütünsel olarak anlamlı emisyon düşüşlerine katkıda bulunmasını sağlamayı hedeflemektedir. Şirket ayrıca Saudi ARAMCO, Saudi Electricity Company ve Neom'un bir yan kuruluşu olan Enowa gibi büyük alıcılarla karbon kredisi ihalelerini de başarıyla gerçekleştirmiştir.

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF), Ekim 2023'te 1,4 milyon ton karbon kredisi satarak Ortadoğu'nun ilk karbon dengeleme açık artırmasını gerçekleştirmiştir. Başlıca alıcılar arasında Saudi ARAMCO, Olayan Financing Company ve Saudi Arabian Mining Company yer almıştır. Ayrıca BAE'nin iklim hedeflerini desteklemek üzere Nisan 2023'te kurulan ve Emirliklerde bir karbon piyasası geliştirmeye kararlı bir grup şirketten oluşan BAE Karbon İttifakı da bulunmaktadır.

Hem Suudi Arabistan'daki Bölgesel Gönüllü Karbon Piyasası Şirketi (RVCMC) hem de BAE Karbon İttifakı, MENA bölgesinde gönüllü karbon piyasasının genişletilmesinde ve iklim eyleminin desteklenmesinde kilit oyunculardır. Suudi Arabistanlı PIF ve Suudi Tadawul Grup Holding Şirketi tarafından oluşturulan RVCMC, karbon kredilerinin satışını yönetmektedir. RVCMC bölgesel iklim faaliyetlerini ve Suudi Arabistan'ın 2060 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefini desteklemektedir.

Şirket, büyük şirketlerin satın alımları sayesinde, 2022 yılında 1,4 milyon tondan fazla karbon kredisi satışını açık artırma yoluyla başarılı bir şekilde gerçekleştirmiştir. 2023'te kurulan BAE Karbon İttifakı, 2030 yılına kadar 450 milyon dolar değerinde Afrika karbon kredisi satın almayı, kıtadaki iklim eylemini desteklemeyi ve BAE'nin iklim taahhütlerini yerine getirmesine yardımcı olmayı hedeflemektedir.

Karbon Dengeleme Nereye?
Her iki girişim de işletmelerin emisyonlarını dengelemeleri için mekanizmalar sağlamaktadır. Ancak karbon kredilerinin kalitesi ve “Greenwashing” (çevre sorumluluğuna sahip olunduğuna dair yanıltıcı bilgi) uygulamalarının önlenmesiyle ilgili zorluklarla karşı karşıyadırlar. Söz konusu girişimlerin başarısı, bu zorlukların ele alınmasına ve karbon piyasasında şeffaflık ve bütünlüğün teşvik edilmesine bağlıdır.

Sonuç olarak BAE ve Suudi Arabistan, karbon dengeleme girişimleriyle daha yeşil bir geleceğe yönelik önemli adımlar atmaktadır. Bu ülkeler, yenilenebilir enerjiye yatırım yaparak enerji verimliliğini artırarak ve Sera Gazı Kredilendirme ve Dengeleme Mekanizması (GCOM) ve Bölgesel Gönüllü Karbon Piyasası Şirketi (RVCMC) gibi mekanizmalar kurarak net karbon ayak izlerini azaltma hedefleri -sırasıyla 2050 ve 2060 yılına kadar sıfır emisyon- konusundaki kararlılıklarını göstermektedir.

BAE Karbon İttifakı’nın oluşumu, bölgenin ekonomisini çeşitlendirme ve sürdürülebilir kalkınmayı benimseme kararlılığını sergileyerek sağlam bir karbon piyasası oluşturma konusundaki iş birliğine açık çabaları daha da vurgulamaktadır. Bu girişimler yalnızca küresel iklim faaliyetlerine katkıda bulunmakla kalmamakta aynı zamanda Körfez bölgesinde daha çeşitli ve çevre dostu bir ekonomik ortamın önünü açmaktadır.