Meloni’nin Türkiye Ziyareti ve İtalya’nın Afrika’daki Mattei Planı

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, pazar günü İstanbul’a düzenlediği ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmiştir. Görüşmelerin ardından yerel ve uluslararası medya kuruluşları tarafından ikili arasında göç konusunun masaya yatırılan öncelikli konu olduğu ifade edilirken özellikle Libya üzerinden İtalya ve Avrupa ülkelerine ulaşan düzensiz göç hareketlerinin engellenmesi noktasında iş birliği seçeneklerinin istişare edildiği aktarılmıştır. Bu yönüyle ziyaretin en temel çıktısı, başta İtalya ve sonrasında Akdeniz havzasında bulunan diğer Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için kritik öneme sahip göç yönetimini merkeze almasıdır.

Libya Üzerinden Düzensiz Göç Akışı ve Avrupa'ya Etkileri
42 yıllık Muammer Kaddafi rejiminin devrildiği 2011 sonrası Libya gerek coğrafi konumu gerekse iç savaş ve yönetim krizlerine bağlı olarak oluşan sınır denetimindeki eksiklikler sebebiyle Avrupa kıyılarına ulaşmak isteyen Afrikalı göçmenler için ana transit noktası ve geçici sığınak hâline gelmiştir. Özellikle İtalya ve Yunanistan gibi Güney Avrupa ülkelerine yönelik göç akışlarında ön plana çıkan Kuzey Afrika ülkesi, son 10 yıllık dönemde Avrupa ülkelerinin de sınır güvenliği politikalarını önemli ölçüde dönüştürmesine zemin hazırlamıştır. Bu dönüşümün temelinde son yıllarda Libya üzerinden Avrupa’ya göç akışındaki artış gösterilebilir. Kıtanın farklı noktalarındaki çatışmalar, iç savaşlar, ekonomik istikrarsızlık, iklim değişikliği ve insan hakları ihlalleri, bu düzensiz artışı beslemektedir.

Libya üzerinden gerçekleşen yoğun göç akışının Avrupa ülkelerindeki toplum ve hükûmetler nezdinde yoğun bir baskı oluşturduğu söylenebilir. Öyle ki bu durum, İtalya ve Akdeniz ülkelerinde sosyoekonomik zorluklara, entegrasyon sorunlarına ve yerel halk arasında yabancı düşmanlığının artmasına yol açmıştır. Bununla beraber düzensiz göç akışı, Avrupa Birliği (AB) içindeki siyasi anlaşmazlıkları derinleştirerek göç politikaları ve sınır güvenliği konularında birlik içinde fikir ayrılıklarını tetiklemiştir. AB ülkeleri açısından süreç içinde bir ontolojik tehdide dönüşen göç sorunu, olağanüstü tedbirlerin ya da geleneksel olmayan iş birliklerinin hayat geçirilmesindeki en temel sebeptir. Sınır kontrollerinin güçlendirilmesi, göçmenlerin kayıt altına alınması, mülteci haklarının korunması ve kaynak ülkelerdeki koşulların iyileştirilmesine yönelik başlatılan programlar ise İtalya ve AB ülkelerinin göç akışını kontrol altına almak maksadıyla aldığı önlemler olmuştur.

İtalya'nın Afrika’daki Kalkınma, Göç ve Güvenlik Ajandası: Mattei Planı
Koşulların iyileştirilmesine yönelik atılan adımlardan birisi, yakın zamanda Başbakan Meloni tarafından Afrika’daki Mattei Planı (ismini ENI Enerji Şirketinin Kurucusu Enrico Mattei’den almıştır) olarak adlandırılan “Akdeniz diplomasisini” hayata geçirmek olmuştur. Öyle ki İtalya, bir Akdeniz ülkesi olarak doğal gaz ihtiyacının %40’ını Afrikalı ülkelerden karşılamaktadır. Bunun yanında, son dönemde Sahel Bölgesi ve Kuzey Afrika’da artan istikrarsızlık ve çatışma iklimi, İtalyan karar vericiler nezdinde enerji güvenliğini tehlikeye sokan etkenler arasındadır. Dolayısıyla planın somut amacı, İtalya’yı Kuzey Afrika ve Avrupa arasında bir enerji merkezine dönüştürmektir. Ancak arka planda İtalya’nın göç akışını kontrol etme gibi bir ajandaya sahip olduğu ifade edilebilir. İlk uygulandığı 1950’li yıllarda İtalya’nın enerji güvenliğini sağlamak için ortaya koyulan bir strateji olan Mattei Planı, giderek derinleşen göç sorunuyla birlikte ve özellikle Afrika’ya yönelik büyük güçlerin angajmanlarını artırdığı bir dönemde enerji ve ekonomik önceliklerin yanı sıra düzensiz göçmen akışını da kapsamaktadır. Meloni’nin yakın zamanda gerçekleştirdiği Libya ve Tunus ziyaretlerini bu çerçevede değerlendirmek yerinde olacaktır. Meloni, Libya’da Başbakan Abdulhamid Dibeybe ve doğudaki milis güçlerin lideri Halife Hafter ile yaptığı görüşmelerin ardından Trablus’ta bulunan Libya Sahil Güvenliğine beş gemi hibe ettiklerini duyurmuştu. Benzer olarak Tunus’a düzenlendiği ziyarette Tunus Sahil Güvenliği ve sınır polisine 105 milyon avroluk yardımda bulunduklarını açıklamıştı. Nitekim Meloni hükûmetinin yasa dışı geçişleri kolaylaştıran kaçakçılara baskı uygulanması noktasında Akdeniz’e kıyısı olan Kuzey Afrika ülkelerine sağladığı kaynaklar, yakın geçmişte de uygulanan anacak sonuç alınamayan bir strateji olarak yerini almaktaydı. Bu sebeple Mattei Planı dâhilinde İtalya, göç sorunuyla mücadelede yoksulluk, ekonomik zorluklar ve çeşitli yapısal engelleri de göz önünde bulundurduğunu, bu noktada ekonomik büyümenin ve kalkınmanın bu kronik soruna engel olabileceği motivasyonuyla hareket ettiğini göstermek istemektedir. Çünkü bu girişimlere bağlı olarak Mattei Planı’nın kalkınma ve karşılıklı faydaya dayalı ilkelerinin göç konusunda bir arka kapı diplomasisinin oluşmasına payanda olabilmesi beklenebilir. Dahası İtalyan yetkililer, Mattei Planı’nın Çin’in “yayılmacı” ve Rusya’nın agresif Afrika politikalarından ayrışan yönlerine vurgu yaparak belki tarihinde ilk defa İtalya’nın kıtadaki nüfuz alanını geliştirmeye yönelik proaktif söylemler kullanmaktadır. 28-29 Ocak tarihlerinde düzenlenecek Roma Zirvesi, İtalya’nın Afrika’ya yönelik stratejik eğilimlerini, dış politikasını ve Mattei Planı’nı daha derinlemesine Afrikalı devletlere sunacağı bir platform olacaktır. Bir başka pencereden Mattei Planı ve Roma Zirvesi, İtalya’nın Afrika’daki arabuluculuk çabalarına daha fazla yatırım yaparak kıta ülkelerinin istikrarına yönelik potansiyel katkılarla bir yandan düzensiz göç akışlarını kontrol etmek diğer yandan ise rekabet içinde olduğu Rusya ve Çin’in etkisini azaltmak açısından bazı fırsatlar sunabilir.

Türkiye'nin Rolü
Başbakan Meloni’nin İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmeler, İtalya’nın Kuzey Afrika’daki stratejik yönelimlerini göstermesi bakımından önemlidir. Türkiye hem Akdeniz hem de Ortadoğu’daki konumu sebebiyle enerji yollarının ve göçmen rotalarının kesişim noktasında kilit aktör pozisyonuna sahiptir. Diğer taraftan Türkiye’nin aynı zamanda Libya’nın batısındaki nüfuz alanı, dengeleyici rolü ve siyasi atmosferin belirlenmesinde kritik öneme sahip bir aktör oluşu, İtalya’yı Türkiye ile iş birliğine iten unsurlardan birisidir. Bununla birlikte Türkiye Libya’daki muhtemel iç savaş ortamını dizginlemekte ya da başka bir deyişle askerî varlığının yarattığı caydırıcılıkla gergin siyasi atmosferin sosyal dinamiklere yansıyarak yeni bir göç akınının oluşmasını engellemektedir. Libya’dan Akdeniz’e geçişte temel göç rotaları arasında görülen Zaviye ve Zuvara kentlerine Türk askerî birliklerinin coğrafi yakınlığı ve Türkiye’nin sınır güvenliği konusundaki tecrübeleri de göç yönetimi konusunda Türkiye’yi etkili bir müttefik hâline getirmektedir.

Öte yandan Libya’da göçmen kamplarındaki kötü koşullar, göç esnasında yakalanan ya da daha önceden kayıt altına alınan göçmenlerin yeniden Avrupa’ya yolculuk etmesindeki temel etkenlerden birisidir. Bu bakımdan ilerleyen tarihlerde Libya’daki göçmen kamplarının insan haklarına uygun ve daha elverişli koşullara getirilmesi hususları, iki ülke arasında ortak iş birliği neticesinde beklenebilir. Pek çoğu güvenlik bürokrasisine doğrudan ya da dolaylı olarak eklemlenmiş milis gruplar tarafından kontrol edilen bu kampların ıslah edilerek yeniden yapılandırılması, hiç şüphesiz İtalya’nın temel öncelikleri arasında sayılabilir. Çünkü pek çok silahlı milis grup, bu kamplardan önemli bir gelir elde etmekte ve bu gelirlerden feragat etmek istememektedir. Son olarak her iki ülkenin hem karşılıklı hem de Libya üzerinden dolaylı olarak devam ettikleri ticari etkileşimleri bulunmaktadır. İtalya açısından Libya, enerji güvenliğinde hayati bir öneme sahiptir.

Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Meloni arasındaki görüşmeler, Roma Zirvesi öncesi İtalya’nın Kuzey Afrika’daki destek arayışını göstermektedir. Ancak Mattei Planı’nın ne ölçüde hayata geçeceği ve uygulanabilir olacağı tartışma konusudur.

Bu makale 24 Ocak 2024 tarihinde SavunmaTR web sitesinde “Meloni’nin Türkiye Ziyareti ve İtalya’nın Afrika’daki Mattei Planı” başlığıyla yayımlanmıştır.