Sudan İç Savaşında Mevcut Durum ve Uluslararası Toplumun Sorumlulukları

Sudan, Ömer el-Beşir’in Nisan 2019’da iktidardan uzaklaştırılmasının ardından zorlu bir döneme girmiştir. Beşir’in yaklaşık 30 yıl süren yönetimi altında ekonomik sıkıntılar ve siyasi baskılarla mücadele eden Sudan halkı, Aralık 2018’de başlayan protestolarla değişim talep etmişti. Ancak Beşir’in devrilmesinden sonra da Sudan, benzer sorunlarla mücadele etmeye devam etmiştir. Halkın sivil bir yönetim kurulması yönündeki talepleri tam anlamıyla karşılanamamış, siviller ve askerlerden oluşan Egemenlik Konseyi ile Abdullah Hamduk liderliğindeki geçici sivil hükûmetin kurulması bir umut ışığı olarak görülse de Ekim 2021’de Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Dagalo’nun liderliğindeki bir darbe ile bu süreç kesintiye uğramıştır.

Sudan’daki siyasi dengeler, Burhan ve Dagalo arasındaki güç mücadelesiyle daha da karmaşık bir hâl almıştır. 15 Nisan 2023 tarihinden itibaren yaşanan çatışmalar, sadece Sudan’ın iç dinamiklerini değil aynı zamanda bölgesel ve küresel siyaseti de derinden etkilemiştir. Bu çatışmalar, ülkenin sosyo-kültürel yapısını, ekonomisini ve insanların günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkileyerek Sudan’ın zaten hassas olan durumunu daha da zorlaştırmıştır.

Krizin derinleşmesi, küresel ve bölgesel aktörlerin Sudan içindeki gruplar arasındaki anlaşmazlıklara olan ilgisini ve müdahalesini artırmıştır. Bu durum, Sudan’ın karşı karşıya olduğu zorlukların çözümünü daha da meşakkatli hâle getirmektedir. Ülkenin karşılaştığı bu kapsamlı sorunlar, sivil toplumun istikrar, barış ve demokrasiye olan özlemini güçlendirmekte ancak aynı zamanda çözümün karmaşıklığını da ortaya koymaktadır.

Sudan’da yaşanan bu süreç, sadece bir iktidar mücadelesi değil aynı zamanda halkın daha adil, müreffeh ve özgür bir toplum oluşturma arzusunun kesintiye uğratılmasının bir yansımasıdır. Bu bağlamda, Sudan’ın geleceği, iç çatışmaların sona erdirilmesi, siyasi istikrarın sağlanması ve ekonomik kalkınma için uluslararası toplumun desteği ile yerel aktörlerin iş birliği yapmasıyla yakından ilgilidir.

Siyasi İstikrarsızlık ve Güç Mücadeleleri
Sudan’da, eski lider Ömer el-Beşir’in devrilmesinin ardından ortaya çıkan siyasi boşluk, ülkedeki güç mücadelelerinde yeni bir dönemi başlatmıştır. Bu süreç, Abdülfettah el-Burhan ve HDK lideri Muhammed Hamdan Dagalo arasındaki güç paylaşımı sorunlarıyla daha da zorlu bir sürece evrilmiştir. 15 Nisan 2023’te patlak veren Burhan ve Dagalo arasındaki çatışmalar, bu istikrarsızlık döneminin son ana halkasını oluşturmaktadır.

Ekim 2021’deki askerî müdahaleden bu yana, Burhan ve Dagalo’nun başbakan atama konusunda anlaşamaması, siyasi çatışmanın sadece zirvesidir. İki lider arasındaki bu anlaşmazlık, Aralık 2021’de, Afrika Birliği, Birleşmiş Milletler ve IGAD’ın arabuluculuğuyla imzalanan “Siyasi Çerçeve Anlaşması” ile geçici bir çözüme kavuşmuş gibi bir görüntü sunmuş olsa da anlaşmanın ardından gelişmeler iki lider arasındaki anlaşmazlığı derinleştirmiştir.

Dagalo’nun Ekim 2021 müdahalesini bir hata olarak görmesi, diplomatik görüşmeler için sivil kıyafetler giymesi ve Rusya’dan askerî helikopter talebinde bulunması gibi hareketleri, iki lider arasındaki gerilimi artıran temel gelişmelerdir. Özellikle, HDK ve Sudan ordusu arasındaki entegrasyon sürecinin zamanlaması konusundaki anlaşmazlıklar, çatışmanın temelini oluşturmuştur.

Son aylarda çatışmanın dikkat çeken bir başka boyutu da Dagalo’nun sivil siyasi ittifaklara ve özellikle de eski Başbakan Hamduk liderliğindeki Takaddum ile görüşmelere yönelik hamleleridir. Dagalo’nun el-Cezire eyaletinde sivil bir yönetim kurma çabası, diğer bölgeler için bir model oluşturma potansiyeline sahiptir.

Sudan’ın Kuzey Darfur bölgesinde, özellikle el-Faşir kenti, çatışmanın ve ittifakların değişkenliğinin bir odak noktasıdır. Burada, Sudan Kurtuluş Hareketi-Geçiş Konseyi’nin (SLM-TC) orduya bağlı Ortak Silahlı Mücadele Hareketleri Gücü’nden çekilmesi bölgedeki güç dengesini etkilemektedir.

Dolayısıyla, Sudan’daki söz konusu karmaşık siyasi ve askerî manzara, ülkenin iç çatışma sürecindeki ittifakların sürekli değişimine işaret etmektedir. Dagalo ve Burhan arasındaki çatışmanın yanı sıra, bölgesel güçlerin ve küçük silahlı grupların hareketleri, ülkenin geleceği üzerinde belirleyici olmaya devam etmektedir. Bu durum, Sudan’daki siyasi istikrarsızlığın sadece iç faktörlerle değil aynı zamanda bölgesel dinamiklerle de yakından ilişkili olduğunu göstermektedir.

Çatışmanın Bölgesel ve Küresel Etkileşimleri
Sudan’daki iç çatışma, bölgesel ve küresel aktörler tarafından yakından izlenmekte ve çeşitli müdahalelerle yönlendirilmektedir. Bu anlamda Birleşmiş Milletler, ABD, Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) ve Sudan’a komşu ülkeler, askerî zaferin herhangi bir taraf için faydasız olduğu konusunda hemfikirdir. Bu aktörler, siyasi sürecin başlatılması için çatışmaların durdurulması çağrısında bulunmaktadır.

Örneğin, Suudi Arabistan ve ABD, Sudan’daki iç çatışmanın çözümüne aracılık etmeye çalışmaktadır. İki ülke, çatışmaların durdurulması, insani yardım koridorlarının açılması ve yabancı uyrukluların tahliyesini içeren bir ateşkes anlaşması amacıyla Cidde’de ordu ve HDK arasında müzakerelerin başlamasına öncülük etmiştir. Ayrıca ABD Kongresi, Sudan’daki duruma daha fazla odaklanılması amacıyla özel bir temsilci de atamıştır. Ayrıca pek çok Batılı medya organı ve Sudan ordusunun BM’ye sunduğu raporda BAE’nin HDK’ya destek verdiğini iddia etmesi dikkat çekmektedir. Dolayısıyla bölgesel ve küresel aktörlerin Sudan’daki iç çatışmaya yönelik politikaları, ittifakların dönüştüğü bir çatışma ortamında dengeli ve kapsamlı bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır.

Müzakereler ve uluslararası arabuluculuk çabaları, çatışmanın çözümüne katkı sağlayabilirken dış müdahalelerin her zaman beklenen sonuçları vermemesi veya tarafların kendi pozisyonlarını sertleştirmesine neden olmasıyla sonuçlanabilir. Dolayısıyla, uluslararası toplumun Sudan’a yönelik politikaları, müzakereler ve arabuluculuk çabalarıyla çatışmanın çözümüne yönelik olumlu adımlar atılsa da bu girişimlerin sonuçları belirsizliğini korumakta ve bu ortamda insani kriz de derinleşmektedir.

İnsani Durum
Sudan’da devam eden iç çatışma, ülkenin neredeyse 50 milyonluk nüfusunun yarısını derinden etkilemiş durumdadır. UNICEF’e göre, bu insanlardan 14 milyonunu çocuklar oluşturmaktadır ve hepsi hayati önem taşıyan insani yardıma muhtaçtır. Uluslararası Göç Örgütü, çatışmalar nedeniyle 3 milyondan fazla kişinin kendi ülkesi içinde yerinden edildiğini, bir milyondan fazla insanın ise daha güvenli sığınaklar arayışıyla komşu ülkelere kaçtığını bildirmektedir. Ayrıca, kıtlık tehdidi altında yaşayan 6 milyonu aşkın insan, son derece zorlu koşullarla karşı karşıyadır.

Uluslararası toplum ve bazı ülkeler, çatışmadan etkilenenlere yardım eli uzatmaya çalışsa da yetersiz kalmaktadır. Birleşmiş Milletler, Sudan’a ve çevre ülkelerde sığınma arayan insanlara yardımcı olmak için 1,5 milyar dolarlık bir yardım paketi taahhüt etse de gerçek ihtiyaç 2,6 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır.

Bu bağlamda, Sudan’daki taraflar arasında bir barış ve arabuluculuk süreci başlatmada uygun bir zemin açısından zor görünmektedir. Ancak, mevcut insani krizi hafifletmek ve uzun vadede bir çözüm bulmak amacıyla uluslararası ve bölgesel aktörlerin arabuluculuk çabaları hayati öneme sahiptir. Bu durum, acil eylem gerektiren bir krizin üstesinden gelmek için küresel bir iş birliği ve kararlılığın önemine işaret etmektedir.

Bu makale 6 Nisan 2024 tarihinde Sabah web sitesinde “Sudan İç Savaşında Mevcut Durum ve Uluslararası Toplumun Sorumlulukları” başlığıyla yayımlanmıştır.