Suriye Deyr ez-Zor’da İran Etkisi

İran hükûmeti, Suriye’de 2011 yılında başlayan çatışmalarda Beşar Esad’a stratejik düzeyde doğrudan askerî destek sağlayacağını duyurmuştur. 2013-2018 yılları arasında çatışmaların ilerlemesi ve muhalif güçlerin rejim kontrolündeki bölgeleri ele geçirmeye başlaması üzerine, Esad’ın düşmesini engellemek için İran’ın çeşitli askerî cephelere doğrudan müdahalede bulunduğu görülmüştür. İran, 2018’in başından bu yana Suriye’nin doğusunda Irak ve Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı yürütülen savaşa doğrudan müdahil olmuştur. İran bu çatışmalara katılım sayesinde Suriye'nin doğu cephelerinde ve özellikle Irak sınırında varlık göstermiş ve kırılgan güvenlik dolayısıyla sorun yaşanan Deyr ez-Zor vilayetine dönük politikasını hayata geçirme imkânı elde etmiştir. İran’ın IŞİD’e karşı savaşa katılması, birkaç kilit noktada askerî otoritesini güçlendirmesine yardımcı olmuştur. İran bu sayede ilk olarak Irak, Suriye ve Lübnan üzerinden Akdeniz’e ulaşmasını sağlayan Suriye-Irak sınırındaki Ebu Kemal şehrini güvence altına almıştır. İran ikinci olarak, Deyr ez-Zor vilayetini Humus ve Rakka vilayetlerine bağlayan ana yolları garantiye almıştır. Üçüncü olarak ise Rusya'nın varlığından dolayı ihtiyatlı olsa da Deyr ez-Zor vilayetinin şehir merkezi dâhil olmak üzere vilayetin en önemli şehir ve kasabalarını güvence altına almıştır.

İran'ın Deyr ez-Zor’da ulaştığı en önemli hedef, 1979'da İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana hayal ettiği gibi Suriye ve Irak üzerinden Akdeniz ve Lübnan’a ulaşan bir kara koridoru açılmasını sağlayan Ebu Kemal-Irak sınır kapısı üzerindeki kontroldür. İran'a Irak'tan Akdeniz'e uzanan kara yolları üzerinde denetim sağlayan bu durum, Arap ülkeleri, İsrail’in en önemli kaygılarındandır.

İran, Deyr ez-Zor vilayeti genelinde askerî nüfuzunu genişlettikten sonra, gücünü bu alanların ötesinde sağlamlaştırmayı düşünmeye başlamıştır. İran, savaş dolayısıyla yorgun olan toplumu IŞİD'in kontrolünden, bozulan ekonomik yapıdan, altyapı ve sosyal kurumlarda yaşanan problemlerden kurtarmayı hedeflemiştir. İran, daha önce Suriye'de farklı bölgelerde uyguladığı, özellikle hizmet alanında ve ekonomik yatırımlarda nitelikten çok niceliğe odaklanan bir yaklaşım ve genellikle niteliksiz hizmetler aracılığıyla bölgeye nüfuz etmeye çalışmıştır.

İran, Haziran 2018 başlarında yerli ve yabancı milisler ve Suriye rejim güçlerinin katılımıyla üç ana cephede aylar süren çatışmalar sonucunda Ebu Kemal’i ele geçirmiş ve Ebu Kemal üzerinden sınır geçişlerini kontrol altına almıştır. İran tarafından Ebu Kemal ve çevresinde kontrol edilen bölgeler şunlardır şekildedir:

- Lübnan Hizbullahı ve Suriye rejim güçlerinin komutanlığı altında bulunan ve şehir merkezinin güneyindeki çölde yer alan T2 istasyonu.

- Ebu Kemal’in karşısında Irak sınırları içinde, Iraklı Haşdi Şabi güçleri ve İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) kontrolündeki alanlar.

- İran destekli Pakistanlı ve Afgan Şii milisler ile DMO tarafından yerel savaşçılardan oluşturulan Yerel Savunma Kuvvetleri denetimi altındaki Mayadin-Ebu Kemal karayolu.

İran'ın, Ebu Kemal savaşını takip eden dönemde etki alanları üzerindeki askerî ve güvenlik kontrolünü sağlamlaştırma arzusu taşıdığı görülmüştür. İran, yabancı ve yerel milisler arasında devam eden anlaşmazlığın DMO’nun otoritesine zarar verdiğini görmüş ve Halep şehrinde yapılan hataların tekrarlanmasını istememiştir. İran bu nedenle, kazanımların korunması ve nüfuzun sürekliliğinin sağlanması için sahadaki milisler arasında görev dağılımı yapmaktadır.

Deyr ez-Zor vilayetinde İran’a bağlı askerî güçlerin dökümü şu şekildedir:

- DMO: İran’ın Suriye'de binlerce savaşçı ve askerî danışmanı görev yapmaktadır, ancak Tahran bunların yalnızca hükûmet güçlerine yardım eden danışmanlardan ibaret olduğunu ileri sürmektedir.

- Iraklı Şii milisler: Iraklı gruplar, İran'ın talebi üzerine Suriye rejim güçlerinin yanında savaşmaktadır. IŞİD'e yönelik operasyonların 2018-2019'da sona ermesinden bu yana ağırlıklı olarak Irak ile Suriye arasındaki sınır şeridinde konuşlanmış durumdadırlar. Ek olarak, Ebu Kemal’de de bazı Iraklı milisler vardır. Bu grupların en önemlileri arasında Ketaib-i Hizbullah, Bedir Tugayları ve Haraket-i Hizbullah en-Nüceba yer almaktadır.

- Lübnan Hizbullahı: Suriye'de İran destekli en güçlü askerî varlık olarak kabul edilen Hizbullah’ın Deyr ez-Zor’da ağırlığı söz konusudur. Hizbullah, 2013'ten beri rejim güçlerinin yanında çatışmalara açık bir şekilde katılmaktadır. Savaş yoğunluğunun son iki yılda azalması ve rejim güçlerinin ülkenin yaklaşık üçte ikisinin kontrolünü yeniden ele geçirmesi ile Hizbullah güçlerinin sayısı azalmıştır. Hizbullah, Deyr ez-Zor'da "İslami Direniş" olarak bilinen yerel güçler için asker toplamaya, askerî eğitim ve yardım sağlamaya odaklanmıştır.

- Afgan Fatımiyyun ve Pakistanlı Zeynebiyyun Tugayları: DMO, Afgan ve Pakistanlı Şii savaşçılardan oluşan iki tugay kurmuştur. Bu tugaylar Suriye'de birkaç önemli savaşa katılmıştır. Bugün 2.500 savaşçısı Deyr ez-Zor'da olmak üzere Suriye’nin farklı bölgelerinde önemli sayıda varlık göstermektedirler.

- Yerel Savunma Kuvvetleri: İran; Halep, Deyr ez-Zor ve Rakka vilayetlerinden savaşçıları Yerel Savunma Kuvvetleri adı altında askere almıştır. Yerel Savunma Kuvvetleri, Suriye ordusunun bir parçası olarak kabul edilmektedir ve 50 binin üzerinde savaşçısı bulunmaktadır. Deyr ez-Zor’da faaliyet gösteren en önemli Yerel Savunma Kuvvetleri grupları; el-Bâkır Tugayı, 313 Güçleri, İslami Direniş, Ceyşü’l-Mehdi ve Livaü’l-İmam el-Mehdi'dir.

Yapılan çeşitli röportajlara dayanarak ortaya çıkarılan harita, İran’ın Deyr ez-Zor’daki müttefiklerinin kontrolünün boyutunu, türünü ve konuşlandırıldıkları en belirgin alanları göstermektedir.

İran ve Rusya Arasında Kontrol ve Nüfuz Mücadelesi
Rusya ve İran’ın Suriye’deki çıkarları; Esad rejimini korumak, Suriye muhalefeti ve IŞİD'i zayıflatmak için genelde uyum göstermiştir. Ancak son yıllarda bu çıkarların farklılaşmaya başlamasıyla iki ülke arasındaki rekabet çok görünür olmasa da kızışmaya başlamıştır.

Rusya, Suriye muhalefetiyle imzaladığı ve isyancıların bölgeyi terk etmesine yol açan çeşitli anlaşmalar nedeniyle oluşan boşluğu, İran destekli milislerin doldurmasına göz yummuştur. Rusya, son yıllarda İran’ın Suriye'de asker konuşlandırması konusunda bu hatayı defalarca tekrarlamış, Deyr ez-Zor’da da bu yaklaşımı sergilemiş ve Devrim Muhafızları'nın vilayette gücünü arttırmasına izin vermiştir. Ancak 2020'de, Deyr ez-Zor’da İran'ın genişlemesini denetlemek ve IŞİD hücrelerini ortadan kaldırmak için sınırlı bir kapasitede bile olsa- askerî gücünü dayatma girişimlerine başlamıştır. Rusya’nın değişen stratejisi Aralık 2020’de Rus güçlerinin ve Rus destekli Beşinci Kolordu üyelerinin Deyr ez-Zor’un doğu kırsalındaki çeşitli kentlere konuşlandırılmasıyla şekillenmeye başlamıştır. Rus kuvvetlerinin yıllar sonra Irak'ı çevreleyen bölgelere gelişi, İran'ın Suriye'nin doğusundaki kalesi için doğrudan bir tehdit hâline gelmiştir.

Yukarıdaki tablodaki bahsedilen güç etkisi, Suriye uzmanları yanında, Deyr ez-Zor ve yurt dışında yaşayan Suriyelilerle yapılan görüşmelere göre hesaplanmıştır. Aşağıdaki faaliyetler için şu puanlar verilmiştir:

- İran liderliği ile ilişkinin türü ve seviyesi (3 puan)

- Yaklaşık savaşçı sayısı ve silah türü (2 puan) 

- Yaklaşık savaşçı sayısı ve silah türü (2 puan)

- Uluslararası yollar üzerindeki kontrolün genişletilmesi (2 puan)

- Irak sınırları üzerindeki kontrolün genişletilmesi (2 puan)

- Yerel aktörlerle ilişkinin türü ve düzeyi (1 puan): Yerel aktörlerle olan ilişki, bu güçlerin yerel faaliyetlere ne ölçüde dâhil olduğu, yerel topluluğa sundukları hizmetlerin hacmi, yerel halkın varlıklarını ne ölçüde kabul ettiği ve bu güçler tarafından topluma karşı işlenen ihlallerin izlenmesiyle belirlenmiştir. Tabloda belirtilen tüm bilgiler araştırmacı tarafından yapılan görüşmelere dayanmaktadır.

Rusya’nın Deyr ez-Zor’daki askerî konuşlandırması, İran destekli milislerin yerel liderleri tarafından öfkeyle karşılanmıştır. Bu liderlerin toplumda güçlü bir tabanı olduğundan Rusya, İran ile Rus kuvvetlerinin konuşlanma alanlarını sınırlayan bir anlaşmaya varmak zorunda kalmıştır. Moskova, Deyr ez-Zor’daki son eylemlerinin nedenini “bölgede İran etkisini sınırlamak veya kontrol etmek yerine, IŞİD'in uyuyan hücrelerine karşı savaşmak” olarak açıklamıştır. Tahran’ın ise Rusya'nın hamlelerine karşı çıkmadığı hatta Devrim Muhafızları’nın, Ruslara lojistik destek verdiği gözlemlenmiştir. İran, yeni Rus konuşlandırmasına göz yumma karşılığında Deyr ez-Zor bölgesindeki nüfuz alanlarına ABD insansız hava araçları tarafından gerçekleştirilen füze saldırılarının sınırlanması beklentisi içine girmiştir.

Rusya ile İran arasındaki anlaşmada öne çıkan noktalar ise şunlar olmuştur:

- Hareket en-Nüceba'nın yanı sıra Lübnan ve Irak Hizbullahı, el-Heri köyündeki en büyük üslerinden çekilmiştir. Devriye faaliyetleri için bu askerler Beşinci Kolordu ve Rus askerî polisi ile değiştirilecektir.

- Ebu Kemal’i kontrol eden İran destekli milisler, Rus askerî polisinin şehrin batı girişinde birkaç kontrol noktası kurmasına izin vererek yardım etmiştir. Daha sonra Rus askerî polisinin Mart 2021'de Ebu Kemal'de bulunduğu noktadan bilinmeyen nedenlerle Mayedin şehrine çekilmesi buradaki Rus varlığının azalmasına yol açmıştır.

- İran destekli milislerin Deyr ez-Zor’da uyuyan IŞİD hücrelerine karşı Beşinci Kolordu'ya doğrudan askerî desteği olmuştur. Ancak bu düzenleme, milislerin önemli kayıplara uğraması ve milislerin operasyonları yönetmelerine Rusya’nın izin vermemesi nedeniyle bir aydan kısa sürmüştür.

İran’ın Deyr ez-Zor’da kontrol ettiği alanlara 2021’in başlarında Koalisyon Güçleri tarafından ağır saldırıların gerçekleşmesi, bölgedeki Rus varlığını kalkan olarak kullanma planının başarısızlığını ortaya koymuştur. Bu bombardıman ile ABD’nin yeni yönetiminin, İran’ın özellikle Deyr ez-Zor’daki varlığına karşı olduğu gösterilmiştir.

İran, 25 Şubat'ta Suriye'nin doğusuna yapılan ABD hava saldırısından bu yana, Rusya varlığının karşılıklı bir çıkar olmaktan çıkıp doğrudan bir tehdide dönüştüğü ve İran destekli milisleri ABD'nin insansız hava araçları saldırılarından korumadığı için müttefikinin bölgedeki askerî konuşlanmasına yönelik politikasını değiştirmesi gerektiğini fark etmiştir. Belki de İran’ın Ruslar ile nasıl muhatap olduğu konusunda en dikkate değer değişiklik İran destekli milislerin, IŞİD'e karşı savaşta yer alan Rusya destekli Beşinci Kolordu ve Filistin el-Kudüs Tugayı güçlerine askerî desteğini azaltması olmuştur. Bu manevra, 2021'in ilk çeyreğinde IŞİD'in rejim güçlerine yönelik saldırılarının artmasının da ana nedenidir. Bu durum aynı zamanda, Beşinci Kolordu ve Filistin el-Kudüs Tugayı'nda can kayıplarında önemli bir artışa da neden olmuştur.

İran, rejimin kontrolündeki bölgelere uluslararası ilgi olmaması ve bölgedeki planlarının uluslararası mekanizmalarca izlenmemesi nedeniyle Suriye'nin doğusunda askerî bir imparatorluk kurmuştur. Ancak oldukça önemli bir sorunun cevabı henüz belli değildir. Rusya’nın daha az toleranslı olması durumunda İran’ın Deyr ez-Zor’daki askerî nüfuzunu hangi boyutta sürdürebileceği belirsizdir.