16 Ocak 1980 Irak’ta Türkmen Liderlerin Asılması ve Düşündürdükleri

Irak’taki rejimler tarafından Türkmenlere yönelik baskı politikaları her dönemde devam etmiştir. Bunun sonucu olarak Türkmenler Irak’ta hiçbir dönemde hak ettikleri haklara sahip olamamıştır. Bunun yerine asimilasyon, baskı, sindirme ve şiddet eylemleri gibi insanlık dışı uygulamalara maruz kalmıştır. Özellikle Saddam Hüseyin rejimi tarafından Türkmenler üzerinde kurulan baskı, 2003’te rejimin devrilmesine rağmen 2013’te bile etkisini devam ettirmektedir. Türkmenlerin devlet mekanizmasından büyük ölçüde dışlanması, siyaset yasağı, Türkmen liderlerin asılması gibi Türkmen kimliğinin yok edilmesine yönelik politikalar, Türkmenlerin yeni Irak’ta etkin bir siyaset izlemesini de sınırlamaktadır.

 

Bu açıdan 16 Ocak 1980’de Saddam Hüseyin rejimi tarafından Türkmen liderler Doç. Dr. Necdet Koçak, Albay Abdullah Abdurrahman, Dr. Rıza Demirci ve Adil Şerif’in asılması, daha sonra aynı yıl içerisinde 70’e yakın Türkmen aydının daha aynı uygulamaya maruz kalması Türkmen tarihinin önemli dönüm noktalarından biridir. Bu olayla Irak’taki Türkmenlere yön verebilecek aydın ve yetişmiş insanlar saf dışı bırakılmıştır. Bu kişiler dışındaki aydın ve lider özellikli kişiler ise ya Irak dışına kaçmış ya da geri çekilerek halktan kopmuştur. Böylece Türkmenlere yön verebilecek yeni aydın ve aydın hareketlerinin ortaya çıkması da engellenmiştir.

 

Tarihin şiddetle anılan yıllarına bir not olarak düşülen bu olay, Irak’taki Türk kimliğinin geleceğini etkileyen en önemli olaylardan bir olarak nitelendirilebilir. Bu olayla birlikte Türkmenler daha kapalı bir toplum haline gelirken, yapılanların cezasız kalması ya da göz ardı edilmesi, Türkmen halkının Irak devletine olan inancını azalttığını ifade etmek mümkündür. Aslında tarihte yaşanan bu acı olay, Türkmen kimliğinin ispatı niteliğindedir. Türkmenler, Kerkük Katliamı gibi nice olaylara rağmen, Irak’taki varlığını korumuş ve korumaktadır. Özellikle 2012 yılı Irak’taki Türkmen varlığının kanıtlanması açısından önemli bir yıl olmuştur. Başta Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi olmak üzere Türkmen siyasetçilerin Irak merkezi hükümeti üzerinden yürüttükleri politika sonucu Türkmenler Irak’ta kalıcı haklar elde etmiştir. Özellikle 26 Temmuz 2012’de Irak Parlamentosu’nda kabul edilen Türkmen hakları raporu, resmi bir belge niteliği taşıması açısından son derece önemlidir. Raporda Türkmenlerin Irak’ta üçüncü asli unsur olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca Türkmenlere bölgelerine yatırım yapılmak ve eski rejim tarafından Türkmenlere verilen zararın tazmin etmek üzere Irak bütçesinde 329 milyar dinar kaynak ayrılmıştır. Bunlar Türkmenlerin Irak’taki varlığı açısından kalıcı etki yaratabilecek gelişmelerden bir kaçıdır. Bu kazanımlar resmi olarak ispatlanmıştır. Bundan sonraki aşama Türkmenlerin elde ettiği kazanımların oluşturulacak mekanizmalarla fiiliyata dönüşmesini sağlamak olacaktır.

 

Bu nedenle Türkmen liderlerin asılmasının üzerinden 33 yıl geçmesine rağmen halen bu olaylar üzerinden politika üretmek bir fayda sağlamayacaktır. Bu olaylar her zaman akılda tutularak ve unutulmasına izin verilmeyerek, Türkmen kimliğinin daha da güçlenmesine katkı sağlanabilir. Bu açıdan önemli olanın tarihte yaşamak değil, tarihi yaşarak tarih yazmak olduğu düşünülmektedir. Türkmen siyasetçilerin de gelecek için çıkmaz oluşturan sorunların çözümüne katkı yapması, tarihe Türkmenler adına düşülecek bir not olacaktır.